İnsan; yaşadığı müddetçe çeşitli olaylarla karşılaşıyor. Kimisine seviniyor, kimine ise kahroluyor. İlçemizde olan ve kahrolduğum bir olaydan yola çıkarak düşüncelerimi aktaracağım. Bayram provası için öğrenciler öğretmenleriyle sahaya gelmişler. Prova bittikten sonra öğrencinin biri öğretmenine “dağılacak mıyız?” diye soruyor. Öğretmen de “hayır, okula gidip ondan sonra dağılacaksınız” diyor. Buraya kadar normal. Öğrenci öğretmene ne cevap verse beğenirsiniz?
“Oha”... Oha, büyük baş hayvanları durdurmak için söylenen bir seslenme sözüdür. Öğretmen, haydi sıraya geçin deyince bir patırtı kütürtü koptu. Öğrencinin biri arkadaşının ayağına çelme takınca yuvarlandı gitti. Çelme takan sırıtırken diğeri ona ”Çüş” dedi. Çüş; eşekleri durdurmak için söylenen sözdür.
Bu çocuklar, bu kelimeleri nereden öğreniyorlar dersiniz? Tabiki ailelerinden. Aileleri bu kelimeleri kullanıyorlar ki çocuk da öğretmenine, arkadaşına kullanmakta bir sakınca görmüyor.
Öğretmenleri de gözlemledim. Saçlı sakallı, kotlu, montlu. Öğrenciler de aynı şekilde. Kim öğretmen kim öğrenci belli değil. Böyle olunca öğrencilerin sözünü ettiğimiz kelimeleri, daha beteri ağıza alınmayacak küfürleri etmesi normaldir. Atatürk Türkiyesine bu eğitim biçimi hiç ama hiç yakışmıyor. Bizim zamanımızda okula giderken öğretmenler her gün tıraş olurdu, ütülü takım elbise giyer, kravat takar, ayakkabılar boyalı olurdu. Her okulun forması olur ve öğrenciler onu giyerdi. Kim öğretmen kim öğrenci belli olurdu. Sokaktaki vatandaş, böylece o okula not verirdi. Çocuğunu, beğendiği okula gönderirdi. Ya ben geri kaldım ya da eğitim sistemi çağ atladı!
Eskiden, yokluk vardı. Çok şey yoktu giyebileceğimiz. Ayıplarlar diye yama yapılırdı eskiyen, delik pantolon, ceket, gömlek ve ayakkabılara. Kimse rahatsız olmazdı yamalıklardan.
Günümüzde ise kız, erkek gençlerin moda diye giydikleri giyim kuşamına baktığımızda göğüs, göbek açık, kot pantolonlar kevgir gibi. Neredeyse mahrem yerleri görünecek. Kafadaki saçlara bakıyorsunuz tam bir felaket. Her şeyin en güzeli, aşırı olmayanı, doğal olanı değil midir?
Tüm bunlar; batının Türk gençliğini bozmak için uygulamaya koyduğu oyunlar değil midir? Beni rahatsız eden diğer bir konu da gençlerin kullandıkları sokak jargonu kelimelerdir. Türkçeyi doğru dürüst kullanamadıklarına şahit oluyoruz.
Çare nedir, çare; aileden başlayarak en yüksek mertebelere kadar tez elden çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitimine önem vermeliyiz. Sonra, vakit çok geç olacak..