Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU
 

OSMANLILARDA RAMAZAN BAYRAMI KUTLAMALARI

Müslümanlar için iki önemli bayramdan biri olan Ramazan Bayramı (ıyd-ı said-i fıtır), Osmanlı saraylarında gayet tantanalı kutlanırdı. İlk kutlamaların ne zaman yapıldığı özel olarak araştırılması gerekir. Bilindiği gibi Kurban Bayramı (ıyd-ı adha), Ramazan Bayramından daha önemli olduğu için saraylarda daha ağır kutlanırdı. İlk iş, bayram günün tespit edilmesiydi. Hilalin doğuşu takip edilir. Meşihat Dairesi, tespit edilen bayram gününü onaylardı. Her iki bayram 'padişaha olan sadakatin kuvvetlendirilmesi için' bir vesile sayılırdı. Bunun için de üç nokta önem kazanmıştır. İlki padişahın bayram namazını hangi camide kılacağı; ikincisi sarayda yapılacak olan resmi bayramlaşma merasimi (muayede-i hümayun) ve üçüncüsü de Kadir gecesinin tespit edilmesi. Her iki bayram da kulların padişaha olan biat ve sadakatlerini göstermek için iyi bir fırsattı. Padişah, divanda tebrikleri kabul eder, özellikle Kırım Tatar Hanının, efradıyla birlikte, Topkapı'ya gelmesini ve eteğini öpmesini beklerdi. Bu bayramlar, Tatar hanları için de padişahlara sadakatlerini gösterme zamanıydı. Padişah katılanlara zahire ve tayınat verirdi. 1147 (1735) yılında Ramazan Bayramında, Murad Giray Sultan, Topkapı Sarayına geldi ve padişahın eteğini öptü. Kendisine zahire verildi, 1158 (1746) yılında Selamet Giray, Maksud Giray ve Mahmud Giray, Topkapı'ya geldiler ve padişahın eteğini öptüler. Ramazan Bayramında cezasının çoğunu çekmiş olan mahkûmlar tahliye edilir, yurtdışındaki esirlere maddi yardımda bulunulur, hırka-i şerif ziyaret edilir, padişah en yakınındaki görevlilere fitre verirdi. 1169 (1756) yılında, padişah, saraydaki gulambaşı, hademebaşı, kullukçu, dolap uşağı, kahveci uşağı, kilerci ve tabılkar gibi görevlilere fitre dağıtmıştı. Kurban Bayramı ile Ramazan Bayramı arasındaki en önemli fark, fitrenin dağıtılmasıdır. Gayrimüslim cemaatlerin liderleri de padişaha sadakatlerini bildirmek için padişahın bayramını tebrik ederlerdi. Sarayda, solaklara, çizme parası verilir; saraya bayramlaşmaya gelen askerlere kuzu, helva ve salata ikram edilirdi. Şeker dağıtmak da adet olmuştu. Zaptiye personeline, fes, püskül ve galoş verilir; divanda huzurda dua yaptıran duacı çavuşuna bir miktar para verilirdi. Bayram namazı için saraylara ve camilere yeni seccadeler alınırdı. Tersanede top dökücülere çuha ve dastar hediye edilirdi. Son zamanlarda askerlere peynirli pide vermek adet olmuştu. Bu adetlerin ne zaman başladığı ve bir kısmından ne zaman vazgeçildiği ayrıca araştırılması gereken bir konudur. Aslında, asker yetimlerine, memurlara ve emeklilere birer maaş ile elbise vermek de bir gelenekti. Yeniçeri ağasına da hilat (bir çeşit kaftan) verilirdi. Divan'da reisülküttab için özel bir sofra hazırlanırdı. Bayramlarda hediye teatisi yapılarak, yemek yenilerek, düşkünlere yardım edilerek, padişahın cömertliği sergilenirdi. Padişahlar Ramazan bayramı namazını kıldıktan sonra, Yıldız Sarayı veya Dolmabahçe Sarayında resmi bayramlaşma törenine katılırlardı. Bu merasimler daha önceleri Topkapı Sarayında yapılmıştır. Sadrazamın da Ramazan Bayramı tebrik edilirdi. Saray dışında, cirit oyunu oynanır, ciritçiler için koyun kurban edilirdi. İstanbul'un çeşitli yerlerinden top atışları yapılır, şenlikler düzenlenir, padişahın mümkün mertebe halkla kaynaşması sağlanırdı. Sarayda yapılan törenlerin küçük bir modeli taşrada vilayet merkezlerinde yapılırdı. 1325 (1907) yılında Kosova valisi Mahmud Şevket Paşa, Ramazan Bayramı namazını Kosova'da Sultan Murad Camiinde kılmış ve tebrikleri Hükümet binasında kabul etmişti. Memurlar kendi aralarında Ramazan bayramını tebrik etmeleri de adettendi. 1331 (1912) yılında memurların birbirlerine bayram kartpostalı gönderdikleri belgelenebiliyor. Bayramda harcanmak amacıyla saray mutfakları için alınan şeker, meyve, zerde ve sebze gibi yiyeceklerin parasının, gayrimüslimlerin ödediği cizye parasıyla ödenmesinde de İslam hukuku açısından herhangi bir sakınca görülmemiştir. Cumhuriyet döneminde de hem yurt içindeki hem de yurtdışındaki kişiler, ister Müslüman olsun isterse gayrimüslim, Türkiye'nin devlet başkanlarının Ramazan Bayramını mesajla kutlama geleneği devam etmiştir. Örneğin 1957 yılında Münih'teki Batı Avrupadaki Müslümanların Cemiyeti isimli kuruluşun başkanı olan İbrahim Gacaoğu, Başbakan Adnan Menderes'in Ramazan bayramını yazıyla tebrik etmiştir. 1957 yılında Adnan Menderes'e yurtdışından çok sayıda kutlama telgrafı çekilmiştir. 1962 yılında, başbakan İsmet İnönü'ye, Türkiye Ermenileri Patriği Sinork Kalutsyan, Türkiye hahambaşısı Rav David Asseo ve Kudüs başrahibi Jeannis, bayram tebriği telgrafı göndermişlerdir. 1950 yılında, Çin İslam cemiyetleri Federasyonu Başkanı Omar Pai Chung Hsi tarafından Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki'ye bayram mesajı gönderilmiştir. 1925'te bayram gününün tespiti için rasathane müdürlükleriyle müftülüklerin birlikte hareket etmesi istenmiştir. Cumhuriyetin en önemli katkısı, bayram günün tespiti için rasathanenin kullanılmasını istemesidir. Eskiden, hilalin doğuşunu (rü'yet-i hilal) görebilmek için gökyüzü çıplak gözle izleniyordu.
Ekleme Tarihi: 27 Haziran 2023 - Salı

OSMANLILARDA RAMAZAN BAYRAMI KUTLAMALARI

Müslümanlar için iki önemli bayramdan biri olan Ramazan Bayramı (ıyd-ı said-i fıtır), Osmanlı saraylarında gayet tantanalı kutlanırdı. İlk kutlamaların ne zaman yapıldığı özel olarak araştırılması gerekir.
Bilindiği gibi Kurban Bayramı (ıyd-ı adha), Ramazan Bayramından daha önemli olduğu için saraylarda daha ağır kutlanırdı. İlk iş, bayram günün tespit edilmesiydi. Hilalin doğuşu takip edilir. Meşihat Dairesi, tespit edilen bayram gününü onaylardı. Her iki bayram 'padişaha olan sadakatin kuvvetlendirilmesi için' bir vesile sayılırdı. Bunun için de üç nokta önem kazanmıştır. İlki padişahın bayram namazını hangi camide kılacağı; ikincisi sarayda yapılacak olan resmi bayramlaşma merasimi (muayede-i hümayun) ve üçüncüsü de Kadir gecesinin tespit edilmesi. Her iki bayram da kulların padişaha olan biat ve sadakatlerini göstermek için iyi bir fırsattı. Padişah, divanda tebrikleri kabul eder, özellikle Kırım Tatar Hanının, efradıyla birlikte, Topkapı'ya gelmesini ve eteğini öpmesini beklerdi. Bu bayramlar, Tatar hanları için de padişahlara sadakatlerini gösterme zamanıydı. Padişah katılanlara zahire ve tayınat verirdi. 1147 (1735) yılında Ramazan Bayramında, Murad Giray Sultan, Topkapı Sarayına geldi ve padişahın eteğini öptü. Kendisine zahire verildi, 1158 (1746) yılında Selamet Giray, Maksud Giray ve Mahmud Giray, Topkapı'ya geldiler ve padişahın eteğini öptüler. Ramazan Bayramında cezasının çoğunu çekmiş olan mahkûmlar tahliye edilir, yurtdışındaki esirlere maddi yardımda bulunulur, hırka-i şerif ziyaret edilir, padişah en yakınındaki görevlilere fitre verirdi. 1169 (1756) yılında, padişah, saraydaki gulambaşı, hademebaşı, kullukçu, dolap uşağı, kahveci uşağı, kilerci ve tabılkar gibi görevlilere fitre dağıtmıştı. Kurban Bayramı ile Ramazan Bayramı arasındaki en önemli fark, fitrenin dağıtılmasıdır. Gayrimüslim cemaatlerin liderleri de padişaha sadakatlerini bildirmek için padişahın bayramını tebrik ederlerdi. Sarayda, solaklara, çizme parası verilir; saraya bayramlaşmaya gelen askerlere kuzu, helva ve salata ikram edilirdi. Şeker dağıtmak da adet olmuştu. Zaptiye personeline, fes, püskül ve galoş verilir; divanda huzurda dua yaptıran duacı çavuşuna bir miktar para verilirdi. Bayram namazı için saraylara ve camilere yeni seccadeler alınırdı. Tersanede top dökücülere çuha ve dastar hediye edilirdi. Son zamanlarda askerlere peynirli pide vermek adet olmuştu. Bu adetlerin ne zaman başladığı ve bir kısmından ne zaman vazgeçildiği ayrıca araştırılması gereken bir konudur. Aslında, asker yetimlerine, memurlara ve emeklilere birer maaş ile elbise vermek de bir gelenekti. Yeniçeri ağasına da hilat (bir çeşit kaftan) verilirdi. Divan'da reisülküttab için özel bir sofra hazırlanırdı. Bayramlarda hediye teatisi yapılarak, yemek yenilerek, düşkünlere yardım edilerek, padişahın cömertliği sergilenirdi. Padişahlar Ramazan bayramı namazını kıldıktan sonra, Yıldız Sarayı veya Dolmabahçe Sarayında resmi bayramlaşma törenine katılırlardı. Bu merasimler daha önceleri Topkapı Sarayında yapılmıştır. Sadrazamın da Ramazan Bayramı tebrik edilirdi. Saray dışında, cirit oyunu oynanır, ciritçiler için koyun kurban edilirdi. İstanbul'un çeşitli yerlerinden top atışları yapılır, şenlikler düzenlenir, padişahın mümkün mertebe halkla kaynaşması sağlanırdı. Sarayda yapılan törenlerin küçük bir modeli taşrada vilayet merkezlerinde yapılırdı. 1325 (1907) yılında Kosova valisi Mahmud Şevket Paşa, Ramazan Bayramı namazını Kosova'da Sultan Murad Camiinde kılmış ve tebrikleri Hükümet binasında kabul etmişti. Memurlar kendi aralarında Ramazan bayramını tebrik etmeleri de adettendi. 1331 (1912) yılında memurların birbirlerine bayram kartpostalı gönderdikleri belgelenebiliyor. Bayramda harcanmak amacıyla saray mutfakları için alınan şeker, meyve, zerde ve sebze gibi yiyeceklerin parasının, gayrimüslimlerin ödediği cizye parasıyla ödenmesinde de İslam hukuku açısından herhangi bir sakınca görülmemiştir. Cumhuriyet döneminde de hem yurt içindeki hem de yurtdışındaki kişiler, ister Müslüman olsun isterse gayrimüslim, Türkiye'nin devlet başkanlarının Ramazan Bayramını mesajla kutlama geleneği devam etmiştir. Örneğin 1957 yılında Münih'teki Batı Avrupadaki Müslümanların Cemiyeti isimli kuruluşun başkanı olan İbrahim Gacaoğu, Başbakan Adnan Menderes'in Ramazan bayramını yazıyla tebrik etmiştir. 1957 yılında Adnan Menderes'e yurtdışından çok sayıda kutlama telgrafı çekilmiştir. 1962 yılında, başbakan İsmet İnönü'ye, Türkiye Ermenileri Patriği Sinork Kalutsyan, Türkiye hahambaşısı Rav David Asseo ve Kudüs başrahibi Jeannis, bayram tebriği telgrafı göndermişlerdir. 1950 yılında, Çin İslam cemiyetleri Federasyonu Başkanı Omar Pai Chung Hsi tarafından Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki'ye bayram mesajı gönderilmiştir. 1925'te bayram gününün tespiti için rasathane müdürlükleriyle müftülüklerin birlikte hareket etmesi istenmiştir. Cumhuriyetin en önemli katkısı, bayram günün tespiti için rasathanenin kullanılmasını istemesidir. Eskiden, hilalin doğuşunu (rü'yet-i hilal) görebilmek için gökyüzü çıplak gözle izleniyordu.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.