Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU
 

ÜNİVERSİTE HOCALARINA UYGULANAN AKADEMİK TEŞVİK KALDIRILMALIDIR

Üniversitelerde akademik çalışma yapan ve bunu kanıtlayan üniversite hocalarına maddi destek sağlanması amacıyla, 2016 yılından itibaren Akademik Teşvik adı altında para ödenmeye başlandı. Çalışan ve üreten hocaları maddeten desteklemeye yönelik Davutoğlu'nun iyi niyetle getirdiği bir uygulamaydı. Bu şekilde çalışma yapan hocalara maaş dışında maddi destek sağlanması hedeflenmişti. Ancak, şimdi gelinen noktaya bakıldığında, bu uygulamanın Türk akademisine ciddi zarar verdiği görülüyor. Sosyal ve Beşeri Bilimlerdeki durum pek de iç açıcı değil. Teşvik sayesinde sayısal olarak çok sayıda yayın yapılmasına rağmen, bunlar kalite olarak berbat. Şüphesiz bunlar içinde az sayıda kaliteli yayın da var.  Şöyle ki;  üniversitelerimizde liyakat sistemi son zamanlarda kalmadığı için parti tarafından atanan veya desteklenen üniversite üst düzey idarecileri ile liyakat sahibi gerçekten çalışan ve üreten partici olmayan hocalar arasında çekişmeye neden oluyor. Çalışan hocaların puan kontrolleri ne yazık ki akademik nitelikli idareciler tarafından değil, bölüm başkanı veya dekan gibi partizan idareciler tarafından yapılıyor. Bu kontroller sırasında, kendilerine muhalif hocalar ücret almasın diye bin bir türlü eziyet yapılıyor. Kendi taraftarı olan hocaların puanları ve evrakı kontrol edilmezken, muhalif hocalara kök söktürülüyor. Muhalif hocalardan birileri en ufak bir hata yaptıklarında neredeyse 'vatan hainliğiyle' suçlanıyorlar, 'asılsız beyanlarda bulunmakla' itham ediliyorlar ve başka bin bir türlü bürokratik engelle karşılaşıyorlar. Elbette asılsız beyanlarda bulunanlar iptal edilmelidir ama benim burada belirtmek isteğim nokta, çalışan ve partizan olmayan hocaya karşı kasıtlı bir tutumun takınılmasıdır. Bir de bunlara bilgisayar programlarının yetersizliği ve yönetmeliklerdeki eksiklikler eklendiği zaman, çalışan hocalara en azından iki ay zaman kaybettiriliyor. Kontrolörler, keyiflerine göre yorumlar yaparak, yönetmelikleri istedikleri gibi yorumluyorlar, 'revizyon' istiyorlar. Ne yazık ki idarede hocalara eşit muamele yapılmıyor. Birinden istenen bir evrak başka bir hocadan istenmiyor. Aynı dergide yayımlanmış iki hocanın makalesinin biri uluslararası sayılırken, muhalif hocanınki sayılmıyor. Kısacası adamına göre muamele yapılıyor. Teşvik başvuru dönemlerinde, en fazla bir maaşı tutarında teşvik alacak olan üretken ve dürüst muhalif hocalar ne yazık ki üst düzey idarecilerin kıskançlık ve hasisliklerine maruz kalıyor. Bu durum gerçekten çalışan hocaların cesaretini kırıyor ve üretkenliklerini azaltıyor. İdareci olanların bu koşullarda zaten akademik yayın yapmaları normalde mümkün değil. Ancak yapanlar da büyük ölçüde kendi adamlarına yaptırıyorlar. Bu konuda akıl almaz uygulamalar var. Yayına kendi adının yazılması koşuluyla çalışan hocaya proje veren üst düzey idareciler (amirler) var. Birbirine atıf yapan “atıf çeteleri” var.  Puan alsın diye ikinci, üçüncü editör diye isimleri yazılanlar var. Teşvikte kullanmak üzere parayla üç beş adet kitap bastırıp pdfini kullananlar var. Yine hiçbir yeni ilave yapmadan eski kitaplarının ikinci baskısını bastıranlar, uluslararası olmadığı halde yayınlarını uluslararası gibi puanlayanlar, kendi adamlarının evrakını denetimden kaçıranlar, teşvik komisyonlarının toplanmadan karar alma gibi hem idari hem de akademik akıl almaz entrikalar var. İndeksleme sistemi ise tam bir felaket. Bunların bir kısmı, teşvik yönetmeliğine göre hukuki. Ayrıca, bu dönemler, yayın yapan ve puanı yüksek olan hocalar aleyhine dedikodu üretme zamanı da. Yayınların akademik kalitesine, özgün olup olmadığına, fikri olarak yeniş konuya yeni bir katkı yapıp yapmadığına bakılmıyor. Sadece basım yılı esas alınıyor. Akademik hayatı boyunca zeytin, incir ve üzüm gibi mahsuller üzerine aynı yazıları yazarak, dublikasyon yaparak, yüksek puan alan akademisyenler mevcut. Böyle giderse, Sosyal ve Beşeri Bilimler Alanı için söylüyorum, akademik alan entrikacı hocalara kalıyor. Bu nedenle akademik teşvik ya tamamen kaldırılmalı ya da uygulama daha şeffaf ve basit hale getirilmelidir. Örneğin sadece ciddi editörü olan yayınevlerinden yayın yapan akademisyenlere maddi destek verilmelidir. Kuşkusuz bu yayınevlerinin de denetlenmesi şartıyla. Nasıl hükümet işçilere herhangi bir belgeleme gerektirmeksizin yılda belli sayıda ikramiye veriyorsa, çalışan üniversite hocalarına da, bu eziyet olmaksızın, seyyanen yılda belli bir miktarda ikramiye verebilir.
Ekleme Tarihi: 02 Şubat 2024 - Cuma

ÜNİVERSİTE HOCALARINA UYGULANAN AKADEMİK TEŞVİK KALDIRILMALIDIR

Üniversitelerde akademik çalışma yapan ve bunu kanıtlayan üniversite hocalarına maddi destek sağlanması amacıyla, 2016 yılından itibaren Akademik Teşvik adı altında para ödenmeye başlandı.
Çalışan ve üreten hocaları maddeten desteklemeye yönelik Davutoğlu'nun iyi niyetle getirdiği bir uygulamaydı. Bu şekilde çalışma yapan hocalara maaş dışında maddi destek sağlanması hedeflenmişti.
Ancak, şimdi gelinen noktaya bakıldığında, bu uygulamanın Türk akademisine ciddi zarar verdiği görülüyor. Sosyal ve Beşeri Bilimlerdeki durum pek de iç açıcı değil. Teşvik sayesinde sayısal olarak çok sayıda yayın yapılmasına rağmen, bunlar kalite olarak berbat. Şüphesiz bunlar içinde az sayıda kaliteli yayın da var.  Şöyle ki;  üniversitelerimizde liyakat sistemi son zamanlarda kalmadığı için parti tarafından atanan veya desteklenen üniversite üst düzey idarecileri ile liyakat sahibi gerçekten çalışan ve üreten partici olmayan hocalar arasında çekişmeye neden oluyor. Çalışan hocaların puan kontrolleri ne yazık ki akademik nitelikli idareciler tarafından değil, bölüm başkanı veya dekan gibi partizan idareciler tarafından yapılıyor. Bu kontroller sırasında, kendilerine muhalif hocalar ücret almasın diye bin bir türlü eziyet yapılıyor. Kendi taraftarı olan hocaların puanları ve evrakı kontrol edilmezken, muhalif hocalara kök söktürülüyor.
Muhalif hocalardan birileri en ufak bir hata yaptıklarında neredeyse 'vatan hainliğiyle' suçlanıyorlar, 'asılsız beyanlarda bulunmakla' itham ediliyorlar ve başka bin bir türlü bürokratik engelle karşılaşıyorlar. Elbette asılsız beyanlarda bulunanlar iptal edilmelidir ama benim burada belirtmek isteğim nokta, çalışan ve partizan olmayan hocaya karşı kasıtlı bir tutumun takınılmasıdır. Bir de bunlara bilgisayar programlarının yetersizliği ve yönetmeliklerdeki eksiklikler eklendiği zaman, çalışan hocalara en azından iki ay zaman kaybettiriliyor.
Kontrolörler, keyiflerine göre yorumlar yaparak, yönetmelikleri istedikleri gibi yorumluyorlar, 'revizyon' istiyorlar. Ne yazık ki idarede hocalara eşit muamele yapılmıyor. Birinden istenen bir evrak başka bir hocadan istenmiyor. Aynı dergide yayımlanmış iki hocanın makalesinin biri uluslararası sayılırken, muhalif hocanınki sayılmıyor. Kısacası adamına göre muamele yapılıyor.
Teşvik başvuru dönemlerinde, en fazla bir maaşı tutarında teşvik alacak olan üretken ve dürüst muhalif hocalar ne yazık ki üst düzey idarecilerin kıskançlık ve hasisliklerine maruz kalıyor. Bu durum gerçekten çalışan hocaların cesaretini kırıyor ve üretkenliklerini azaltıyor. İdareci olanların bu koşullarda zaten akademik yayın yapmaları normalde mümkün değil. Ancak yapanlar da büyük ölçüde kendi adamlarına yaptırıyorlar. Bu konuda akıl almaz uygulamalar var. Yayına kendi adının yazılması koşuluyla çalışan hocaya proje veren üst düzey idareciler (amirler) var. Birbirine atıf yapan “atıf çeteleri” var. 
Puan alsın diye ikinci, üçüncü editör diye isimleri yazılanlar var. Teşvikte kullanmak üzere parayla üç beş adet kitap bastırıp pdfini kullananlar var. Yine hiçbir yeni ilave yapmadan eski kitaplarının ikinci baskısını bastıranlar, uluslararası olmadığı halde yayınlarını uluslararası gibi puanlayanlar, kendi adamlarının evrakını denetimden kaçıranlar, teşvik komisyonlarının toplanmadan karar alma gibi hem idari hem de akademik akıl almaz entrikalar var. İndeksleme sistemi ise tam bir felaket. Bunların bir kısmı, teşvik yönetmeliğine göre hukuki. Ayrıca, bu dönemler, yayın yapan ve puanı yüksek olan hocalar aleyhine dedikodu üretme zamanı da. Yayınların akademik kalitesine, özgün olup olmadığına, fikri olarak yeniş konuya yeni bir katkı yapıp yapmadığına bakılmıyor. Sadece basım yılı esas alınıyor. Akademik hayatı boyunca zeytin, incir ve üzüm gibi mahsuller üzerine aynı yazıları yazarak, dublikasyon yaparak, yüksek puan alan akademisyenler mevcut.
Böyle giderse, Sosyal ve Beşeri Bilimler Alanı için söylüyorum, akademik alan entrikacı hocalara kalıyor. Bu nedenle akademik teşvik ya tamamen kaldırılmalı ya da uygulama daha şeffaf ve basit hale getirilmelidir. Örneğin sadece ciddi editörü olan yayınevlerinden yayın yapan akademisyenlere maddi destek verilmelidir.
Kuşkusuz bu yayınevlerinin de denetlenmesi şartıyla. Nasıl hükümet işçilere herhangi bir belgeleme gerektirmeksizin yılda belli sayıda ikramiye veriyorsa, çalışan üniversite hocalarına da, bu eziyet olmaksızın, seyyanen yılda belli bir miktarda ikramiye verebilir.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mahmut YAŞAR
(21.02.2024 20:19 - #478)
Elinize, yüreğinize, aklınıza sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.