Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

03.12.2020 - 10:25, Güncelleme: 15.08.2022 - 13:07 2421+ kez okundu.
 

ENGEL-SİZSİNİZ…  Yazıma klişe bir başlıkla başlamak istedim. Her zaman her yerde duyduğumuz, duyabileceğimiz, söylediğimiz söyleyebileceğimiz "her insan bir engelli adayıdır" ya da "1 dakika sonramızın garantisi mi var" sözleri kadar klişe… Ağzımızdan kolayca çıkan bu sözleri gerçekten inanarak, düşünerek mi söylüyoruz ya da dilimize pelesenk olduğu için öylece çıkıveriyor mu? Günlük hayatta karşımıza çıkan türlü şeylere karşı ahlayıp vahlamaktan öte gidemiyoruz. Elimizde yapabileceğimiz imkânlar varken üstelik. Kendi başımıza gelmeden tam manasıyla anlayamadığımız için mi yoksa illaki başkası yapar diye düşündüğümüz için mi bu imkânları kullanamıyoruz kendimizi sorgulamak lazım.  İnsanların doğuştan kazandıkları bir takım haklar vardır ki bunlar vazgeçilemez, devredilemez ve dokunulamaz. Bu haklar eşit bir yaşama sahip olmak için bütün insanların sahip oldukları temel haklardır. En temeli ise eşit yaşama hakkıdır.  Peki, nasıl olacak bu eşit yaşama hakkı? Bu eşitlik nasıl sağlanacak? Hiç duydunuz mu yolda yürüyen birine sen buradan geçme denildiğini? Ya da hayır sen okuyamazsın, eğitim senin hakkın değil denildiğini? Bu örnekleri birçok şekilde çoğaltabiliriz. Olayın özü kimse kimseye engel ya da yasak koyamaz. Ama gel gelelim ülkemizde bu konuda katetmemiz gereken uzun bir yol var. Yol derken gözünüz korkmasın, aşılacak yüce dağlar, kıvrımlı uzun yollardan bahsetmiyorum. Sadece sağduyu ve empati her şeyin üstesinden gelmek için yeterli.  Yaptığımız binalarda, ürettiğimiz araçlarda, şehircilikte kısacası bütün insanların rahat bir şekilde kullandığı her alanda yapılacak olan bir takım düzenlemeler ile sağduyu, yapılan bu düzenlemelerin amacına uygun kullanılmasına yardımcı olmak ise empati ile mümkün olacaktır.  Aracımızı park edeceğimiz zaman örneğin, normal bir insan iki sokak öteye park edebilir ve iki sokak öteye yürüyerek ulaşabilir ancak yürüyemeyecek durumda olup birilerinin sırtında ya da desteğiyle hareket etmek zorunda olanlar var, gözlerimizin gördüğünün hiç farkına bile varmadan gün içinde adres bulabiliyoruz basamakları yada önümüzdeki engelleri fark ederek adımlarımızı ona göre atabiliyoruz, yollara yapılmış kılavuz çizgilerle yolunu bulmak için çalışanlar var. Yeri geldiğinde bağıra çığıra, yeri geldiğinde fısıltıyla da olsa derdimizi anlatabildiğimiz konuşma yetimiz varken işaretlerle derdini anlatmaya çalışanlar var. Farkında mıyız bütün bunların? Çıksak şimdi sokaklara bir tekerlekli sandalye ile ne kadar özgür hareket edebileceğinizi düşünün yada konuşamadığınızı düşünün kime kaç kişiye anlatabilirsiniz derdinizi? En basiti evinizde oturuyorken birden elektrikler kesildi, her gün aynı odaları lavaboyu kullandığınız takdirde bile yolu bulmakta zorlandığını kimse inkâr edemez.  Okullarımızda açılan özel eğitim sınıfları var, oradaki öğrencilerin okuldan çıkarılması için toplanan imza kampanyalarını, velilerin ayaklandıklarını ekranlarda da çevremizde gördük. Kalkıp birisi sizin çocuğunuz için kötü bir eleştiri de bulunduğu zaman nasıl da gardınızı alıyorsunuz değil mi? O çocuklarımızın aileleri de farkında farklı olduklarının ama unutmayın hiçbiri farklı bir yaratık değil sadece biraz fazla özel eğitim ve ilgiye ihtiyaçları var. Bir binayı özene bezene yapabiliriz. Çok emek de harcarız ama yıkmak için o kadar emek, vakit ve sermaye harcamaya gerek kalmaz. Bir tek darbe bile her şeyi yok etmeye yetebilir. Yapıcı olmak adına empati ve sağduyu ile hareket ettiğimiz zaman herkesin eşit yaşam hakkını rahatlıkla kullanabileceğini ve anlatmaya çalıştım. Sürç-ü lisan ettiysek affola, hepinize saygı, sevgi ve selamlarımla. Farkı fark etmeniz dileğiyle    İlker DÖNMEZ TEÇ-SEN UŞAK İL ENGELLİLER KOMİSYONU BAŞKANI

ENGEL-SİZSİNİZ… 

Yazıma klişe bir başlıkla başlamak istedim. Her zaman her yerde duyduğumuz, duyabileceğimiz, söylediğimiz söyleyebileceğimiz "her insan bir engelli adayıdır" ya da "1 dakika sonramızın garantisi mi var" sözleri kadar klişe…
Ağzımızdan kolayca çıkan bu sözleri gerçekten inanarak, düşünerek mi söylüyoruz ya da dilimize pelesenk olduğu için öylece çıkıveriyor mu?
Günlük hayatta karşımıza çıkan türlü şeylere karşı ahlayıp vahlamaktan öte gidemiyoruz. Elimizde yapabileceğimiz imkânlar varken üstelik. Kendi başımıza gelmeden tam manasıyla anlayamadığımız için mi yoksa illaki başkası yapar diye düşündüğümüz için mi bu imkânları kullanamıyoruz kendimizi sorgulamak lazım. 
İnsanların doğuştan kazandıkları bir takım haklar vardır ki bunlar vazgeçilemez, devredilemez ve dokunulamaz. Bu haklar eşit bir yaşama sahip olmak için bütün insanların sahip oldukları temel haklardır. En temeli ise eşit yaşama hakkıdır. 
Peki, nasıl olacak bu eşit yaşama hakkı?
Bu eşitlik nasıl sağlanacak?
Hiç duydunuz mu yolda yürüyen birine sen buradan geçme denildiğini?
Ya da hayır sen okuyamazsın, eğitim senin hakkın değil denildiğini?
Bu örnekleri birçok şekilde çoğaltabiliriz. Olayın özü kimse kimseye engel ya da yasak koyamaz. Ama gel gelelim ülkemizde bu konuda katetmemiz gereken uzun bir yol var. Yol derken gözünüz korkmasın, aşılacak yüce dağlar, kıvrımlı uzun yollardan bahsetmiyorum. Sadece sağduyu ve empati her şeyin üstesinden gelmek için yeterli. 
Yaptığımız binalarda, ürettiğimiz araçlarda, şehircilikte kısacası bütün insanların rahat bir şekilde kullandığı her alanda yapılacak olan bir takım düzenlemeler ile sağduyu, yapılan bu düzenlemelerin amacına uygun kullanılmasına yardımcı olmak ise empati ile mümkün olacaktır. 
Aracımızı park edeceğimiz zaman örneğin, normal bir insan iki sokak öteye park edebilir ve iki sokak öteye yürüyerek ulaşabilir ancak yürüyemeyecek durumda olup birilerinin sırtında ya da desteğiyle hareket etmek zorunda olanlar var, gözlerimizin gördüğünün hiç farkına bile varmadan gün içinde adres bulabiliyoruz basamakları yada önümüzdeki engelleri fark ederek adımlarımızı ona göre atabiliyoruz, yollara yapılmış kılavuz çizgilerle yolunu bulmak için çalışanlar var. Yeri geldiğinde bağıra çığıra, yeri geldiğinde fısıltıyla da olsa derdimizi anlatabildiğimiz konuşma yetimiz varken işaretlerle derdini anlatmaya çalışanlar var. Farkında mıyız bütün bunların?
Çıksak şimdi sokaklara bir tekerlekli sandalye ile ne kadar özgür hareket edebileceğinizi düşünün yada konuşamadığınızı düşünün kime kaç kişiye anlatabilirsiniz derdinizi?
En basiti evinizde oturuyorken birden elektrikler kesildi, her gün aynı odaları lavaboyu kullandığınız takdirde bile yolu bulmakta zorlandığını kimse inkâr edemez. 
Okullarımızda açılan özel eğitim sınıfları var, oradaki öğrencilerin okuldan çıkarılması için toplanan imza kampanyalarını, velilerin ayaklandıklarını ekranlarda da çevremizde gördük. Kalkıp birisi sizin çocuğunuz için kötü bir eleştiri de bulunduğu zaman nasıl da gardınızı alıyorsunuz değil mi? O çocuklarımızın aileleri de farkında farklı olduklarının ama unutmayın hiçbiri farklı bir yaratık değil sadece biraz fazla özel eğitim ve ilgiye ihtiyaçları var.
Bir binayı özene bezene yapabiliriz. Çok emek de harcarız ama yıkmak için o kadar emek, vakit ve sermaye harcamaya gerek kalmaz. Bir tek darbe bile her şeyi yok etmeye yetebilir.
Yapıcı olmak adına empati ve sağduyu ile hareket ettiğimiz zaman herkesin eşit yaşam hakkını rahatlıkla kullanabileceğini ve anlatmaya çalıştım.
Sürç-ü lisan ettiysek affola, hepinize saygı, sevgi ve selamlarımla. Farkı fark etmeniz dileğiyle 
 
İlker DÖNMEZ
TEÇ-SEN UŞAK İL ENGELLİLER KOMİSYONU BAŞKANI
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.