Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

ALIŞTIK

Evet, bizler son yirmi yıldır lüks yaşamaya alıştık. Dahası bol keseden harcamaya, çalışmadan kazanmaya, emeklemeden koşmaya alıştık. Özal'ın getirdiği zengin milletlerin teknolojik yeniliklerini onlardan önce kullanmaya alıştık, belki de alıştırıldık. Telefonun akıllısını üretmeden kullanmak neyse de, onu üretenlerden daha çok sahiplenmeye alıştık. Çalışmadan yemeye, üretmeden satmaya alıştık. Belki bunu birileri alıştırdı ama yine de biz hemen atladık, boyun eğdik. Mesela yakın geçmişte köylümüzün, çiftçimizin, üreticimizin önüne bir "tarla parası" olarak adlandırılan Doğrudan Gelir Desteği diye bir şey konuldu. Bazılarına mantıksız geldi, almadılar, tarlasını ekip biçmeye devam ettiler. Ama hasadı kaldırdığında ekenin, çalışanın cebinde 5 lira, hiç çalışmayanın, ekip biçmeyenin cebinde 4 lira vardı. Ekip biçmeyen kasılarak gezdi köyde, çalışan ezilen, büzülen kaçacak yer aradı utancına. Çünkü ırgat gibi çalıştı, kazanamadı. Çalışmayan haylazlığa alıştı. Sonunda hepimizi çalışmamaya, beleşçiliğe alıştırdılar. Topyekûn hazırcılığa alıştırdılar. Sonuç bugün gözler önüne serildi. Nohudu, unu, fasulyeyi, mercimeği, pirinci, hatta samanı, eti, kurbanlığı ve nicelerini dışardan almaya mahkum olduk. Biz bunu hak ettik, değil mi? Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ne demişti, "üretmeden tüketen toplumlar batmaya mahkumdur". İşte yine onun dediklerine geldik. Tarlalarda çalışan temiz insanlardan, saraylarda yaşayanları ölümüne savunur hale geldik. Kim ne derse desin biz bunu hak ettik. Hepimiz ülkemizin üzerinde oynanan oyunların farkındayız. Ama sesimiz çıkmıyor, çığlık atıyoruz duyulmuyor. Ancak bizim bu feryadımızı kendimiz duyabiliyoruz. Çünkü toplum bilinçli olarak bu hale getirildi. Çalmak meşrulaştırıldı, yalakalık resmen desteklendi. Dürüstlüğün temelleri değiştirildi ve de bu her köşede bağıra bağıra anlatıldı. Çocuklara tecavüzler sessizce izlendi, bunlar önemsiz şeyler olarak boş verdirildi. Bankalar gece yarıları bazılarına peşkeş çekildi. İhaleler yandaşları, mevki ve makamlar liyakatina bakılmaksızın yalakalara verildi. Ama biz bunları hak ettik, çünkü alıştırıldık. Çok önemli değerlerimiz yok edilmeye yüz tuttu. Ama biz bunları hak ettik. Çünkü bizlere sunulan rehavet şerbetini kana kana içtik. Bu duruma nasıl geldiysek bundan kurtulmayı, çözümünü de mutlaka kendimiz bulmalıyız. Kurtuluşumuz buradadır.
Ekleme Tarihi: 09 Ekim 2018 - Salı

ALIŞTIK

Evet, bizler son yirmi yıldır lüks yaşamaya alıştık. Dahası bol keseden harcamaya, çalışmadan kazanmaya, emeklemeden koşmaya alıştık. Özal'ın getirdiği zengin milletlerin teknolojik yeniliklerini onlardan önce kullanmaya alıştık, belki de alıştırıldık.
Telefonun akıllısını üretmeden kullanmak neyse de, onu üretenlerden daha çok sahiplenmeye alıştık. Çalışmadan yemeye, üretmeden satmaya alıştık. Belki bunu birileri alıştırdı ama yine de biz hemen atladık, boyun eğdik.
Mesela yakın geçmişte köylümüzün, çiftçimizin, üreticimizin önüne bir "tarla parası" olarak adlandırılan Doğrudan Gelir Desteği diye bir şey konuldu. Bazılarına mantıksız geldi, almadılar, tarlasını ekip biçmeye devam ettiler. Ama hasadı kaldırdığında ekenin, çalışanın cebinde 5 lira, hiç çalışmayanın, ekip biçmeyenin cebinde 4 lira vardı. Ekip biçmeyen kasılarak gezdi köyde, çalışan ezilen, büzülen kaçacak yer aradı utancına. Çünkü ırgat gibi çalıştı, kazanamadı. Çalışmayan haylazlığa alıştı. Sonunda hepimizi çalışmamaya, beleşçiliğe alıştırdılar. Topyekûn hazırcılığa alıştırdılar. Sonuç bugün gözler önüne serildi.
Nohudu, unu, fasulyeyi, mercimeği, pirinci, hatta samanı, eti, kurbanlığı ve nicelerini dışardan almaya mahkum olduk. Biz bunu hak ettik, değil mi?
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ne demişti, "üretmeden tüketen toplumlar batmaya mahkumdur". İşte yine onun dediklerine geldik. Tarlalarda çalışan temiz insanlardan, saraylarda yaşayanları ölümüne savunur hale geldik. Kim ne derse desin biz bunu hak ettik.
Hepimiz ülkemizin üzerinde oynanan oyunların farkındayız. Ama sesimiz çıkmıyor, çığlık atıyoruz duyulmuyor. Ancak bizim bu feryadımızı kendimiz duyabiliyoruz. Çünkü toplum bilinçli olarak bu hale getirildi. Çalmak meşrulaştırıldı, yalakalık resmen desteklendi. Dürüstlüğün temelleri değiştirildi ve de bu her köşede bağıra bağıra anlatıldı.
Çocuklara tecavüzler sessizce izlendi, bunlar önemsiz şeyler olarak boş verdirildi. Bankalar gece yarıları bazılarına peşkeş çekildi. İhaleler yandaşları, mevki ve makamlar liyakatina bakılmaksızın yalakalara verildi. Ama biz bunları hak ettik, çünkü alıştırıldık.
Çok önemli değerlerimiz yok edilmeye yüz tuttu. Ama biz bunları hak ettik. Çünkü bizlere sunulan rehavet şerbetini kana kana içtik. Bu duruma nasıl geldiysek bundan kurtulmayı, çözümünü de mutlaka kendimiz bulmalıyız. Kurtuluşumuz buradadır.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.