Yaz bütün ihtişamı ile geldi. Sıcaklar bastırdı aniden. Ülke genelinde mevsim ortalamasını aşan “ÇÖL SICAKLARI” ile karşı karşıyayız. Bu sıcaklık yaşamımızın her alanında var. Siyaset sıcak, ekonomi sıcak, spor sıcak ve hala devam eden terör de sıcak. Soğuk ortamları özler olduk. Milliyetçi Hareket Partisi’nde devam eden belirsizlik daha da “GRİFT” hale geldi, önce kongre tarihinde ikilemi bulunan bu partide, muhaliflerin kongre başarısı yargı tarafından askıya alındı. 10 Temmuz’u işaret eden Bahçeli şimdilik raundu idare edecek şekilde başarmış görünüyor. Her ne kadar muhalefet “kongre için yeter sayıyı bulduk” dese de yargı seçimli kongre kararını askıya alınca işler yine çetrefilli boyutlara ulaştı. Ve de bu arada Genel Başkan Yardımcısı Bahçeli’nin sağ kolu görevden ayrılıverdi. Yaptığı açıklamalarda oldukça dikkat çekici... Bu arada CHP’den de MHP’li 15 vekilin AKP’ye geçebileceği endişesini dillendirince durum başka bir boyuta doğru gidiyor. Anlaşılan sayın Erdoğan öyle ya da böyle düşündüğü sisteme doğru bir şekilde hareket ediyor. Dokunulmazlıklar konusu yargıya ulaştıktan sonra ortaya çıkacak durumu da değerlendirerek ya erken seçim ya referandum ve sonrası başkanlık olacak. Sahi referandum deyince aklıma geldi... İngiltere bu hafta halkoylaması sonucu bir karar verdi. “AB’den çıkıyoruz” dedi. Kurulması için yıllarını veren bu ülke, bir rivayete göre Türkiye’nin serbest dolaşım hakkı olacağı korkusuyla bu birlikten çıkmaya karar vermiş... Yani 80 milyon Türk bu karar çıkınca Hurra... Avrupa’ya.... Bu kadar boş inanç olur mu?... Şaştım doğrusu, İngilizler işi iyice irdelememişler. Bizim ülkemiz cennettir. Öyle kolay kolay terkedilecek bir ülke değildir. Belki üç-beş dışarı gidecek olabilir. Bakın Almanya’ya bile yıllardır gidenlerimiz ve orada doğanlarımızla 3 milyon kadarız. Bize serbest dolaşım hakkı çıksa bile işi ciddiye alacakların sayısı pek fazla olmaz. Ama bizimde bu Avrupa Birliği konusunda ülke olarak ciddi bir karara varmamız çok önemlidir. Zira 60 yıldır bizi kapıda bekleten bu birliğe iyi bir cevap verme zamanıdır. Bunu yapmalıyız. Bir başka gerçek ise özgürlükleri de girsek yada girmesek de kısıtlanmamalıyız. Her alanda. Sıcak yaz günlerinin bir sıcak konusu da futbol... Hüsrana uğradık yine “BİZ BİTTİ DEMEDEN MAÇ BİTMEZ” dedik ama bizi üç maçta bitirdiler. İlk iki maç kabus gibiydi. Sanki orada olmakla büyük hata yapmış gibi iki maç oynadık. Taktik, teknik mücadele olmadan şeytan çarpmışa döndüler. Son maçı kazanmakta yetmedi. Zira başkalarının başarısı ile en iyi üçün olma hayalleri de suya düştü. Gitmekle çok şey kazanmadık. Kayıplarımız daha fazla oldu. Terim bizi bu iş için, doğrusunu söylemek gerekirse çok şişirdi. Umutlandırdı ve umutlar bir anda sönüverdi. Oraya götürülen 700 kişi Terim’in maaşı, sporcuların prim karmaşası dünya basınına konu oldu. Ve takım yurda dönemedi. Kafilede 7 kişi ve başlarında Terim yok! Zaten bir çoğu Avrupa menşeili sporcular oralarda kaldılar, bir kısmı da tatilde... Transferler sürüyor bakalım, kim nereye gidecek. Başarısız olan kişiler istifa edeceler mi? Göreceğiz. Anlayacağınız sıcak başımıza vurdu ve bu sıcaklarda değerli bir insanı Yaşar Nuri ÖZTÜRK’ü kaybettik. Işıklar içinde olsun. Terör yine can almaya devam ediyor. Kasap mal derdinde koyun can derdinde. Ramazan-ı Şerif’i dinleyen yok. Bu hafta nispeten azalacak sıcaklar ile umarım daha güzel günlere yol alırız.