Merhaba değerli okurlarım. Bu gün aklımdan geçen birkaç konuyu şöyle ORTAYA KARIŞIK olarak aktarayım da kim hangisini isterse incelesin araştırsın, akıl yürütsün, karara varsın diye düşündüm. Tabii dir ki ilk aklımdan geçen Filistin’deki savaştır. Bitmek bilmeyen hırs ve gaddarca bir yönetenin ihtirasları bugün 18 bini resmi, bir o kadarı da enkaz altında kalan insanlar ile anılmaktadır. Vahşeti hiç kimse haklı kılamaz kılmamalıdır. Ne diyelim bir zamanlar ileri ve müreffeh ülkeler arasında olduğunu sandığımız, medeniyeti oralarda arıyor olduğumuz ABD ne yazık ki hiç insanlıktan nasibini almamış ve yaratılmak istenen barışı, yaratılmak istenen ateşkesi veto edip İsrail’in yanında yer alarak dünya barışını tehlikeye atmış, masum insanların, çocukların, kadınların can vermesine göz yummuştur. İnsanlık bu mudur. Güçlü olmak böyle bir şey midir?   *     *     * Yılı neredeyse bitirmek üzereyiz. Herkesin umudu artışı yapılacak maaş ve ücretlerde. Bir yandan dört gözle yapılacak artışları beklemek ve nasıl bir rakama ulaşacağını merak ediyorken bir yandan da gelecek zamları, yapılacak artışları nasıl göğüsleyeceğimizin hesaplarını yapıyoruz. Bu artışların 1 Ocak’tan geçerli olacağı ortadayken komisyonların haftada bir toplanması, her toplantı sonunda bir karara ulaşılmamış olması ve nihai kararın Cumhurbaşkanı tarafından verileceğinin bilinmesine rağmen neden uzadıkça uzatılmaktadır. Denmektedir ki Aralık ayı enflasyonu ocak ayının 3'ünde belli oluyor. Ondan sonra hesaplar yeniden yapılıyor. Derken bizim maaşlara yansıyacak olan rakam şubat ayının başlarına sarkıyor. Eee ne yapalım bekliyoruz ki yoncalar bitsin. Tabiidir ki o güne kadar ele geçmesi planlanan artışlar bir yerlere angaje olmuş alır almaz nokta atışı gibi yerlerine yapıştırıveriyoruz . Yine kalıyoruz dımdızlak. Yahu elektronik ortamlara ulaştığımız şu günlerde olayları günü gününe yaşamak çok mu zor…   *     *     *   Ve aralığın ilk haftası yerli malları artırma ve tutum haftasıdır. Ben gerek öğrencilik yıllarımda ve gerekse öğretmenlik dönemlerimde bu günleri kutlamıştım. Şimdilerde böyle bir haftanın olduğundan bile bi haberim. Kutlanıyor mu acaba. Ve de kutlanıyorsa acaba okulda öğrenciler tıpkı bizlerde olduğu gibi yerli malları getirip sınıfta paylaşarak yiyebiliyorlar mı. Yoksa adını bile teleffuz edemediğimiz türlü çeşitli abur cubur beslenmelerle mi mutlanıyorlar. Sıraların üzerlerine sıraladıkları rengarenk yiyecekler ve şişeleri bile orijinal görünüme sahip; dışı seni içi beni yakan içecekler mi, ya da altın sarısı gibi parlayan teneke kutulardan mı faydalanıyorlar. İnanın meraktayım.   *     *     *   Gençliğimizde şöyle bir soru geziyordu aramızda. 50 tonluk bir arabayı tek elle kim durdurabilir diye.. Düşünürdük ama doğru cevabı bulmakta zorlanırdık. Şu mu, bu mu derken cevap gelirdi: “TRAFİK polisi!” diye. “Vay anasını, nasıl bilemedik” diye hayıflanırdık. Doğru değil mi. Bir trafik polisi böyle bir ağır tonajli bir aracı küçük bir el hareketiyle durdurabiliyordu.. Peki koskoca TÜRKİYE FUTBOL LİGLERİNİ bir yumrukta kim durdurabilir.. Faruk KOCA. Ankaragücü Başkanı.. Adam durdurdu vallahi. Tabi onun işareti ile TFF Başkanı BÜYÜKEKŞİ durdurdu.. Hem de “SÜRESİZ” dedi.. Akıl sır erecek gibi değil yapılanlar. Ardından hakem camiası çıktı “bizlerde maçlara çıkmıyoruz” dediler.. Donduk kaldık. Hey insanlar bu verdiğiniz kararlar hiç sağduyulu değil, hiç doğru akla uygun değil. Ne yapıyorsunuz siz?.. Alınmış kararlar, yapılması gereken işler ve de arkasından uymanız gereken uluslararası kurallar var.. “Durun bir dakika. Kararı bir daha gözden geçirmelisiniz” dedik. Ve sonrasında TFF maçları başlatıyoruz dedi. Maçlara çıkamayacaklarını deklare eden hakemler bizler işe devam edeceğiz dediler… Geçmişte yapılamayanları yapmak isteseler de ellerine yüzlerine bulaştırdılar ve maçlar salıdan itibaren devam edecek. Tabiidir ki unutmadan sayın hakeme geçmiş olsun dileklerimizi de söylemeden geçmeyelim.   *     *     *   Ve ne desek ne yapsak yıl bitiyor ve yenisini karşılamak üzereyiz. Çok olaylar, çok zorluklar ve çok acılar yaşadık. Gitsin desekte demesekte o bildiği yolları yine de kat ediyor. İsterim ki bu küçücük dünyada:   SAVAŞLAR SON BULSUN... DÜNYAYI BARŞ SARSIN SARMALASIN... ÇOCUKLAR ÖLMESİN... KADINLAR ÖLDÜRÜLMESİN... HAYVANLARA KIYILMASIN... ORMANLAR YOK OLMASIN... DÜNYA DÖNMEYE DEVAM ETSİN... HAYDİ HEP BİRLİKTE GÜZELLİKLER YAŞAYALIM…