Demek ki gidiyorsun, bunca derdi, bunca sorunu bize bırakarak. İnsan giderken bari birkaç sorunu da götürür. İnan bu sorunlarla uğraşmaktan hayatı yaşayamadık 2019. Neler yaşadık neler. Saymakla tükenmez ama şimdi bunları listeleyipte dertlerimizi yeniden depreştirmeyelim. Sen biliyorsun, hepsini olmasa da bir kaçını alarak git bari 2019...
Evettt... Geldik 2020'ye. Daha seni tanımıyoruz. Hoş geldin diyerek başlayalım söze. Gel bakalım ne var ne yok dağarcığında, dök ortaya. Sen de diğerleri gibi bir yığın dertle geleceksen vallahi üzülürüm, bozulurum. Bak ne güzel bir yazılışın var yirmi yirmi. Motorlarda kullanılan yağ numaraları gibi. Onlar bile motora hayat veriyor. Sen de bize güzel bir yaşam verebilmek adına gel.
Motor demişken yerli otomobil de görücüye çıktı Ama fabrika yapılıp 2 yıl sonra imalata başlayacakmış. Tam inceleyemesem de yerli olmasından dolayı elbette beğenirim. Ama otomobil alacak değilim alacak olanlara şimdiden hayırlı olsun. Geçmişte araba almak isteyenler sıra yazılıyorlardı. Paralarını yatırıp aylarca bekliyorlardı. Yüzlerine bir şey demesem de içimden “vay anasına be binlerce lirayı teslim ediyor, aylarca bekliyor” derdim. Madem peşin paran var git al hemen derdim. Öyle oluyormuş demek. Elin Avrupalısı garanti olarak parayı alıyor ona göre araç imal edip satıyor. Bizim yerli arabamız için de hadi sipariş alın ve paraları toplayın. 2 yıl sonra fabrika üretime geçtiğinde peyder pey teslim edersiniz. Bir de bu araç şehir merkezlerinde birkaç gün görücüye çıksın da alamayacak olsak bile biz de bir görelim derim. YERLİ sevdamız yerini bulsun.
İnanın YERLİ kelimesi beni duygulandırıyor. Yıllarca YERLİ HAFTASI kutlamış olan birisi olarak yerli üretim yapılış olmasının mutluluğunu duyuyorum. Eleştiriler de var. Yok İtalya’da yapılmış da nasıl yerli deniyormuş. Tasarım ve ustalık bizden. Bizim insanlarımız ve çağa en uygun araç olarak bütün elektronik uygulamalar yerleştirilmiş duyduğumuza göre. İnşallah 2 yıl sonra yollarımızda görür ve gururla seyrederiz.
Yirmi yirmi. Sen bize savaşların olmadığı, BARIŞ içinde bir yaşam sun. Bak adın da güzel. Yazılışında kolay. Bunu unutma. TERÖR bitsin savaşlar sonlansın, Suriyeliler huzur içinde ülkelerine dönsünler. Libya ateş kessin. Bunlar olmayacak şeyler mi. Biraz da bizler yardımcı olalım, huzurla, güzelliklerle güzel ülkemizde güzel güzel yaşayalım..
Son günlerin tartışılan konusu KANAL İSTANBUL.. Bu projenin bize ne getireceği ne götüreceği konusunda herkes gibi benim de endişelerim var. Yapılacak en güzel iş ülkemizin bu konuyla alakalı akademisyenlerini bir araya getirip tartıştırmak ve doğruyu bulmaktır. Referandum yaparak sonuca ulaşmak doğru olmaz diye düşünüyorum. Benim ve benim gibi bir çok insan konuya vakıf değil. Tekniğini bilemeyiz. ÇED raporlarından anlamayız. Madem bu yapılacak diyorsunuz bütün işlemleri bilenlere yeniden yaptırıp yola koyulun. Sosyal medyada gezinen söylentiler var. Bu kanalda diziler, filmler de oynatacak mı diye soranlar var. Finansını hazırlayın. Sonrasında elle gelen düğün bayram deriz. Doğru olanlar karşısında boyun eğeriz.
Suriye sonlanmadan Libya çıktı. Şimdi oraya da kaygılanıyorum. Askerimiz gönderilecek. Yıllardır kendi kendime soruyorum. Niye hep biz gidiyoruz ya da gönderiliyor. Bir türlü cevap bulamadım. Aklım erdiğince Kore’den başlayıp dünyanın neresinde bir olay varsa TÜRK ASKERİ orada. İçimde bu konularla ilgili tereddütlerim var. Cevap bulamadığım sorular var.
Gönderdiğimiz yıl DEPREMLER’le çok sarsıldık. Çok şükür ki büyük zararlara yol açmadı. Sizler de farkındasınız, ülkemizin sallanmayan yeri kalmadı neredeyse. Hatta dünyada bir çok yer sarsıntısına maruz kaldı. Bu geçen yılı deprem yılı mı ilan ettiler acaba diye düşünmekten kendimi alamadım. Gerçekten çok sallandık. Ve gelecekte daha da fazla sallanabileceğimiz uzmanlar tarafından dile getiriliyor. İlgililer, yetkililer ne kadar dinliyor ve neler yapılıyor bilemiyoruz ama bu öyle hafife alınacak bir şey değil. Önlemini almak ve deprem gerçeği ile yaşamak zorundayız. Deprem dedenin sözünü bir kez daha hatırlatmak isterim “deprem değil binalar öldürür”. O nedenle habire gökdelenler yapmanın bir alemi yok. Sağlam ve az katlı yapılar daha sağlıklı olur derim.
Asgari ücret yayınlandı. Bir çok insan memnun olamadı. Elbette TÜRK-İŞ’te memnun olmamıştır. Söylediği rakam 2.578 idi. Oysa 2.324'te kaldı. Bakalım ilerleyen günler ne gösterecek. Sayın CUMHURBAŞKANI “bizim de bir JEST’imiz olur” demişti. Şimdi o jesti dört gözle bekliyor insanlarımız. Elbette memurlar ve emekliler de bir jest bekliyorlar. Yüzde 4'lük 5'lik artışlar bu yaşam koşullarında kimseyi memnun etmiyor. Artan fiyatlara ve gerçek enflasyona ulaşmak mümkün değil.
Haydi YİRMİ YİRMİ.. Yüzümüzü GÜLDÜR, cebimizi DOLDUR.. Yeni yıl uğurlu ve hayırlı olsun tüm insanlarımıza...