Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Necati Ertuğrul
Köşe Yazarı
Necati Ertuğrul
 

“BESLENME” DEYİP GEÇMEYİN

Bilim adamlarının araştırmasına göre “eğer; insanlar et yemeyip sadece bitkisel gıdalarla beslenselerdi daha çok yaşayacaklardı ancak; uygarlık seviyesi ise bugünkü durumuna gelemeyecekti” sonucuna varmışlardır. Demek oluyor ki et ve proteinli gıdalar ömrü kısaltıyor fakat; beynin gelişmesini, daha akıllı olmasını sağlıyor. Gelişmiş ülkelerle kendi ülkemizi karşılaştıracak olursak et tüketiminde üçte bir, süt tüketiminde ise dörtte bir oranında geride olduğumuz görülmektedir. Bu durum; sebze, meyve ve su ürünleri tüketiminde de aşağı yukarı aynı oranlardadır. Hal böyle olunca gelişmiş ülkelerin bilimde, teknikte, sanatta, sporda, kısacası her alanda neden başarılı olduklarına, gelecek korkusu duymadan mutlu bir yaşam sürdürmelerine şaşmamak gerekir. Benim ülkemin insanları makarnayı, helvayı, kavunu, karpuzu, üzümü ekmekle tüketen bir beslenme alışkanlığına sahip. En çok ekmek tüketen ve aynı zamanda çöpe atan da biziz. Üstelik; bir tarım ülkesi olmamıza rağmen ne yazık ki buğdayı bile dışarıdan ithal ediyoruz. Üretim az, tüketim, ısraf çok. Banaz’da bile süper marketler her köşede mantar gibi çoğalmaktadır. Her şey poşete girmiş, gizlenmiş. İçinde ne olduğu bilinmiyor. Denetim yok. Herkes hastalıktan söz etmekte, yakınmakta. Ne bekliyorlardı ki. Rusya’dan et ithal edecekmişiz. Ruslar’ın yediği domuz, at, köpek eti. Bunları biz de mi yiyeceğiz? Gücüm olsa bütün ithalatları yasaklarım. Ölünecekse yarımız ölsün. Hiç olmazsa torunlarımız “ot” gibi değil “insan” gibi yaşama imkanına kavuşurlar. Ben; evine çift maaş giren bir emekliyim. Bugünkü koşullarda maaşımdan 45 lira ayırarak bir kilo et alıp yiyebiliyorum. Kafam az çalışsa da bu yazıyı yazabiliyorum. Et almaya gücü olmayan ve onların bakmakla yükümlü olduğu onca insanımız ne yapsın? Bulabilirse ekmek, nohut, fasülye, kapuska, bulgur yiyerek karnını şişirip keyfine mi baksın? Bilmemiz gereken bir gerçek var. Gelişmiş, emperyalist devletler, geri kalmış ülkelerin önce beslenmelerini bozuyorlar. Böylece kafalarının çalışmamasını sağlıyorlar. Sonra da evet, sonra da istedikleri gibi yönetiyorlar. Uzağa değil, yakın çevremize baktığımızda bunun örneklerini çokça görebiliyoruz. Ben, ülkemizin böyle olmasını istemiyorum. Necati ERTUĞRUL
Ekleme Tarihi: 31 Ekim 2017 - Salı

“BESLENME” DEYİP GEÇMEYİN

Bilim adamlarının araştırmasına göre “eğer; insanlar et yemeyip sadece bitkisel gıdalarla beslenselerdi daha çok yaşayacaklardı ancak; uygarlık seviyesi ise bugünkü durumuna gelemeyecekti” sonucuna varmışlardır. Demek oluyor ki et ve proteinli gıdalar ömrü kısaltıyor fakat; beynin gelişmesini, daha akıllı olmasını sağlıyor.
Gelişmiş ülkelerle kendi ülkemizi karşılaştıracak olursak et tüketiminde üçte bir, süt tüketiminde ise dörtte bir oranında geride olduğumuz görülmektedir. Bu durum; sebze, meyve ve su ürünleri tüketiminde de aşağı yukarı aynı oranlardadır.
Hal böyle olunca gelişmiş ülkelerin bilimde, teknikte, sanatta, sporda, kısacası her alanda neden başarılı olduklarına, gelecek korkusu duymadan mutlu bir yaşam sürdürmelerine şaşmamak gerekir. Benim ülkemin insanları makarnayı, helvayı, kavunu, karpuzu, üzümü ekmekle tüketen bir beslenme alışkanlığına sahip. En çok ekmek tüketen ve aynı zamanda çöpe atan da biziz. Üstelik; bir tarım ülkesi olmamıza rağmen ne yazık ki buğdayı bile dışarıdan ithal ediyoruz. Üretim az, tüketim, ısraf çok.
Banaz’da bile süper marketler her köşede mantar gibi çoğalmaktadır. Her şey poşete girmiş, gizlenmiş. İçinde ne olduğu bilinmiyor. Denetim yok. Herkes hastalıktan söz etmekte, yakınmakta. Ne bekliyorlardı ki. Rusya’dan et ithal edecekmişiz. Ruslar’ın yediği domuz, at, köpek eti. Bunları biz de mi yiyeceğiz? Gücüm olsa bütün ithalatları yasaklarım. Ölünecekse yarımız ölsün. Hiç olmazsa torunlarımız “ot” gibi değil “insan” gibi yaşama imkanına kavuşurlar.
Ben; evine çift maaş giren bir emekliyim. Bugünkü koşullarda maaşımdan 45 lira ayırarak bir kilo et alıp yiyebiliyorum. Kafam az çalışsa da bu yazıyı yazabiliyorum. Et almaya gücü olmayan ve onların bakmakla yükümlü olduğu onca insanımız ne yapsın? Bulabilirse ekmek, nohut, fasülye, kapuska, bulgur yiyerek karnını şişirip keyfine mi baksın?
Bilmemiz gereken bir gerçek var. Gelişmiş, emperyalist devletler, geri kalmış ülkelerin önce beslenmelerini bozuyorlar. Böylece kafalarının çalışmamasını sağlıyorlar. Sonra da evet, sonra da istedikleri gibi yönetiyorlar. Uzağa değil, yakın çevremize baktığımızda bunun örneklerini çokça görebiliyoruz. Ben, ülkemizin böyle olmasını istemiyorum.
Necati ERTUĞRUL

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.