Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

DÜNYANIN ŞAKÜLÜ MÜ KAYDI?

Son zamanlarda yurdumuzun bir çok yerinde yer sarsıntıları olmakta ve o yörelerde yaşayanlar adeta salıncaktaymış gibi sallanmaktadırlar. Korkmamak elde değil. Zira depremin hangi saat, nerede ve ne şiddette oluşacağı kesinlikle belli değil. Allah rahmet eylesin 19 Ağustos Gölcük depreminden sonra adı çok duyulan, ekranlarımızın deprem dedesi A. Mete Işıkara “deprem öldürmez, yapılar öldürür” diyerek, depremin boyutlarını bizlere uzun uzadıya anlatmıştı. Ve nerede olursa olsun en ufak bir sarsıntı sonrası olası İstanbul depreminden bahsediliyor. “Hocam bu fay İstanbul depremini tetikler mi?” Kimsenin net bilgisi olmasa da bildiğini sananlar başlıyorlar fetva vermeye. Ama bir gerçek var; bundan kaçılamıyor. Ülkemizin çok önemli bölümü deprem kuşağında. Bazen kıskanmıyor değilim. “Yahu niçin bizim ülkemiz bu kadar sallanıyor, toprak yapımızdan mı yoksa başka nedenler mi var?..” Ama çok şükür ki son depremlerde yüzlerce kere sallamasına rağmen önemli bir can kaybı yaşamadığımız için şükretmeliyiz. Bütün bu olumsuzluklara rağmen yapıları depreme dayanıklı yapmanın elbette çok önemi var. Ve daha da önemlisi insanlarımızı da bu konuda yeteri kadar eğitmemizin çok ama çok önemi var. Yeri gelmişken şunu da söylemeliyim. Yerleşim yerlerimizi seçerken bu konuya dikkat etmeli ve sağlam zeminli yerlere konutlar yapmalıyız. Bir çok ülkenin yapıları incelendiğinde dağlık alanlara ev yapar, ovaları tarıma bırakırlar. Biz ise ovalara ev yapıyor dağlık arazilerde tarım yapmaya zorluyoruz kendimizi. Şimdiye kadar yaptıysakta bundan sonra daha dikkatli olup anımızın kıymetini bilmeliyiz. Tekniğini bilmiyorum ama ne kadar okusam da anlamakta zorlanıyorum.. Yahu bu yer kürenin içindeki ateş kütlesi yavaş yavaş sönmüyor mu… Söndükçe yer hareketlerinin biraz olsun azalması beklenmez mi… Ya da bizim ülkemiz kaplıcalar bölgesi, kaplıcalardan çıkan sıcak su alt tabakanın havasını biraz olsun almaz mı?.. Dünyanın ekseni mi kaydı dersiniz. Haziran sonuna kadar ülkemiz yağıştan gözünü açamadı. Şimdi ağustosa geldik hala yağışlar var. Mevsimler birbirine karıştı adeta. Allah sonumuzu hayır etsin. Her şeye çare bulabilsekte tabiat olaylarına çare bulmamız olası değil. Bir yanda aşırı sıcaklar bir yanda fırtına ve yağışlar. Ve arkasından önümüzdeki hafta meteor yağmurları başlayacak. 12-13 Ağustos günlerinde imkanı olanlar bu yağmurları izleyecek. İzlemek için karanlık bir ortam ve sessiz bir mekan seçin ve neredeyse çıplak gözle bu kırk yılda bir oluşan meteor yağmurlarını izleyin. Bakalım kayan yıldızları ne kadar net görebileceksiniz. Şu TRT’ye öyle bir kızgınım ki.. Ülkemizde olimpiyatlar yapıldı. Şöyle doya doya bir yayın yapmadılar. Bilmem hangi ülkede kayak var sabahtan akşama veriyorlar, bisiklet yarışlarını gece gündüz demeden izlettiriyorlar da ülkemizdeki olimpiyatları izlememize olanak tanımadılar. Yaktığımız elektrikten aldıkları paralarla her şeyi yapanlar ne yazık ki ülkemizin insanlarını sevindiremediler. Özellikle bu elektrikten aldıkları paraların helal olduğunu düşünmüyorum.. Kendi adıma da haram ediyorum. Yeryüzü depreminden söz ederken yer üstünde de deprem yaşandı. Milli takımımızın hocası, söylenenler doğruysa görevden alındı. Ve doğal olarakta görevine son verilenlerin aldığı gibi bir hayli yüklü tazminatı da hak etti Terim. Eh güle güle (!) yesin. Hafızam beni yanıltmıyorsa geçmişte Milen’dan da buna benzer bir tazminatı hak etmiş ve Çeşme de ömür geçirmişti. Herkes hakkında bir şeyler söylüyor. Yok hakkı değilmiş, yok yanlışmış, eşkem köşkem, falan-filan, yalan-dolan.. Yahu burası dingonun ahırı mı ki. Bir işe başlarken sözleşme yapılır; uyulursa ne ala, uyulmazsa gereği yapılır. Terim kovulmuş.. Eee o zaman da vereceksin parasını adamın… Burada bir kusur varsa onu bu göreve getirenlerdedir. Asıl suçlu yada sorumlu onlardır. Devlet olarak ondan hesap sorabilirsin. Bu adamı niye aldın… niye attın?.. yanlış varsa onu cezalandıracaksın.. Bakın bu ateş sönmeden ya da üstü küllenmeden yeni bir yanlışa daha adım attılar. Ülkemizde onca teknik insan varken yıllardır adı dillerde dolaşan birini alıp getiriverdiler. Üstüne üstlük bir takımla yarış halindeyken kaptılar geldiler. Böylelikle önceki yanlışlara bir yanlış daha ekleyiverdik.. Bakalım onun neresinden döneceğiz. Sanki dünya kupasına katılamazsak açlıktan öleceğiz de.. Tıpkı depremler için söylediklerimiz gibi.. Bir işi yaparken zemini iyi seçeceksin. Gevşek zeminlere yapağın her yatırım sonra sana zarar getirir.. Benim 65 yaşındaki memurumu resen emekli ediyorsun ama elin 72'lik adamında medet bekliyorsun.. Olmuyor.. Adaletli olmak gerekmez mi?.. Vallahi ben kıskanıyorum. Kim ne derse desin.. Çok kıskanç biri değilim ama gerçekten içerledim bu olanlara.. Bizim insanlarımızın suyumu çıktı.. Hem de milli değerlerimiz için..
Ekleme Tarihi: 08 Ağustos 2017 - Salı

DÜNYANIN ŞAKÜLÜ MÜ KAYDI?

Son zamanlarda yurdumuzun bir çok yerinde yer sarsıntıları olmakta ve o yörelerde yaşayanlar adeta salıncaktaymış gibi sallanmaktadırlar. Korkmamak elde değil. Zira depremin hangi saat, nerede ve ne şiddette oluşacağı kesinlikle belli değil. Allah rahmet eylesin 19 Ağustos Gölcük depreminden sonra adı çok duyulan, ekranlarımızın deprem dedesi A. Mete Işıkara “deprem öldürmez, yapılar öldürür” diyerek, depremin boyutlarını bizlere uzun uzadıya anlatmıştı.
Ve nerede olursa olsun en ufak bir sarsıntı sonrası olası İstanbul depreminden bahsediliyor. “Hocam bu fay İstanbul depremini tetikler mi?” Kimsenin net bilgisi olmasa da bildiğini sananlar başlıyorlar fetva vermeye. Ama bir gerçek var; bundan kaçılamıyor. Ülkemizin çok önemli bölümü deprem kuşağında. Bazen kıskanmıyor değilim.

“Yahu niçin bizim ülkemiz bu kadar sallanıyor, toprak yapımızdan mı yoksa başka nedenler mi var?..”
Ama çok şükür ki son depremlerde yüzlerce kere sallamasına rağmen önemli bir can kaybı yaşamadığımız için şükretmeliyiz. Bütün bu olumsuzluklara rağmen yapıları depreme dayanıklı yapmanın elbette çok önemi var. Ve daha da önemlisi insanlarımızı da bu konuda yeteri kadar eğitmemizin çok ama çok önemi var.
Yeri gelmişken şunu da söylemeliyim. Yerleşim yerlerimizi seçerken bu konuya dikkat etmeli ve sağlam zeminli yerlere konutlar yapmalıyız. Bir çok ülkenin yapıları incelendiğinde dağlık alanlara ev yapar, ovaları tarıma bırakırlar. Biz ise ovalara ev yapıyor dağlık arazilerde tarım yapmaya zorluyoruz kendimizi. Şimdiye kadar yaptıysakta bundan sonra daha dikkatli olup anımızın kıymetini bilmeliyiz.
Tekniğini bilmiyorum ama ne kadar okusam da anlamakta zorlanıyorum.. Yahu bu yer kürenin içindeki ateş kütlesi yavaş yavaş sönmüyor mu… Söndükçe yer hareketlerinin biraz olsun azalması beklenmez mi… Ya da bizim ülkemiz kaplıcalar bölgesi, kaplıcalardan çıkan sıcak su alt tabakanın havasını biraz olsun almaz mı?..
Dünyanın ekseni mi kaydı dersiniz. Haziran sonuna kadar ülkemiz yağıştan gözünü açamadı. Şimdi ağustosa geldik hala yağışlar var. Mevsimler birbirine karıştı adeta. Allah sonumuzu hayır etsin. Her şeye çare bulabilsekte tabiat olaylarına çare bulmamız olası değil. Bir yanda aşırı sıcaklar bir yanda fırtına ve yağışlar.
Ve arkasından önümüzdeki hafta meteor yağmurları başlayacak. 12-13 Ağustos günlerinde imkanı olanlar bu yağmurları izleyecek. İzlemek için karanlık bir ortam ve sessiz bir mekan seçin ve neredeyse çıplak gözle bu kırk yılda bir oluşan meteor yağmurlarını izleyin. Bakalım kayan yıldızları ne kadar net görebileceksiniz.
Şu TRT’ye öyle bir kızgınım ki.. Ülkemizde olimpiyatlar yapıldı. Şöyle doya doya bir yayın yapmadılar. Bilmem hangi ülkede kayak var sabahtan akşama veriyorlar, bisiklet yarışlarını gece gündüz demeden izlettiriyorlar da ülkemizdeki olimpiyatları izlememize olanak tanımadılar. Yaktığımız elektrikten aldıkları paralarla her şeyi yapanlar ne yazık ki ülkemizin insanlarını sevindiremediler. Özellikle bu elektrikten aldıkları paraların helal olduğunu düşünmüyorum.. Kendi adıma da haram ediyorum.
Yeryüzü depreminden söz ederken yer üstünde de deprem yaşandı. Milli takımımızın hocası, söylenenler doğruysa görevden alındı. Ve doğal olarakta görevine son verilenlerin aldığı gibi bir hayli yüklü tazminatı da hak etti Terim. Eh güle güle (!) yesin. Hafızam beni yanıltmıyorsa geçmişte Milen’dan da buna benzer bir tazminatı hak etmiş ve Çeşme de ömür geçirmişti. Herkes hakkında bir şeyler söylüyor.
Yok hakkı değilmiş, yok yanlışmış, eşkem köşkem, falan-filan, yalan-dolan.. Yahu burası dingonun ahırı mı ki. Bir işe başlarken sözleşme yapılır; uyulursa ne ala, uyulmazsa gereği yapılır. Terim kovulmuş.. Eee o zaman da vereceksin parasını adamın… Burada bir kusur varsa onu bu göreve getirenlerdedir. Asıl suçlu yada sorumlu onlardır. Devlet olarak ondan hesap sorabilirsin. Bu adamı niye aldın… niye attın?.. yanlış varsa onu cezalandıracaksın..
Bakın bu ateş sönmeden ya da üstü küllenmeden yeni bir yanlışa daha adım attılar. Ülkemizde onca teknik insan varken yıllardır adı dillerde dolaşan birini alıp getiriverdiler. Üstüne üstlük bir takımla yarış halindeyken kaptılar geldiler. Böylelikle önceki yanlışlara bir yanlış daha ekleyiverdik.. Bakalım onun neresinden döneceğiz. Sanki dünya kupasına katılamazsak açlıktan öleceğiz de..
Tıpkı depremler için söylediklerimiz gibi.. Bir işi yaparken zemini iyi seçeceksin. Gevşek zeminlere yapağın her yatırım sonra sana zarar getirir.. Benim 65 yaşındaki memurumu resen emekli ediyorsun ama elin 72'lik adamında medet bekliyorsun.. Olmuyor.. Adaletli olmak gerekmez mi?..
Vallahi ben kıskanıyorum. Kim ne derse desin.. Çok kıskanç biri değilim ama gerçekten içerledim bu olanlara.. Bizim insanlarımızın suyumu çıktı.. Hem de milli değerlerimiz için..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.