Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Necati Ertuğrul
Köşe Yazarı
Necati Ertuğrul
 

KIL HİKAYESİ

Ülkenin birinde hatırı sayılır, varlıklı, ama; bur-nundan kıl aldırmayan bir ağa yaşarmış. Bu ağa; bir gün müthiş baş ağrısıyla uyanır. Ağrı kesiciler verilir, şu yapılır, bu yapılır fakat; ağrıları azalacağı yerde daha da artar. Ülkenin en iyi doktorlarına gösterilse de çare bulunamaz ağrılarına. Avrupanın en iyi doktorlarına da götürülür. Çekilen emarlardan, yapılan testlerden de bir bulgu elde edilemez. Ağayı geri evine getirirler. Ağrı kesicilerle acısını dindirmeye çalışırlar. Fakat, Ağa bir deri bir kemik kalmıştır. Saç sakal birbirine girmiştir. Ağayı ziyarete gelen şehrin akil insanları; “bu nasıl olsa ölecek, bir berber çağırın da bir güzel tıraş yapsın, hem muhabbet ederler. Belki gözü gönlü açılır” derler. Bunun üzerine ağanın her zaman gittiği berberi çağırırlar. Berber, hem tıraşını yapar hem de ağanın derdini dinlerken bir de bakar ki ağanın burnunun içinde uzun bir kıl var. Berber, ağam sakın senin derdin “Kıl Dönmesi” olmasın der. Ağa burnundan kıl aldırmayanlardan ya, hemen itiraz eder. Berber; ağayı dinlemez. Çantasından cımbızı ağanın şaşkın bakışları arasında çıkarır ve kılı çekmeye başlar. Ağanın çığlıklarına koşan çevredekiler, ağayı berberin elinden kurtarmak için çekiştirirler. Bir kısmı da berberi çekip dışarı atarlar. Bu curcuna esnasında ağanın burnundan kıl çıkmıştır. Ağanın sabunlu yüzü yıkanır, kolonya koklatılır ve kanayan burnuna tampon yapılarak tekrar yatağına yatırılır. Ertesi gün, ağa uyandığında derin bir uyku çektiğinin, başındaki ağrılardan da bir eser kalmadığını fark eder. Hemen berberi geri çağırtarak ona bir servet bağışlar. Ağaya çare bulamayan doktorlar da çözümün bu kadar basit olabileceğine şaşırıp kalırlar. Bu hikayeyi niye anlattım dersiniz? “KIL” deyip geçmeyelim diye. Erkeklerin yüzünde, burnunda, kulağında, göğsünde, sırtında, orasında, burasında kıllarla başı derttedir. Kıl temizlemekle geçer ömürleri. Kadınların kıllarla sorunlarını, en iyisi hiç açmayalım. Onlarınki ayrı bir dert. Çevrenizde kıl dönmesi yaşayanlara hiç şahit oldunuz mu? Nasıl acı, işkence çektiklerini gördünüz mü? Çok acıktınız, sofra kuruldu. Yemek kokuları mis gibi burnunuza geliyor. Çorbaya tam kaşığınızı daldırdığınızda bir kıl görüyorsunuz. Ne yaparsınız?... Kıllara fazla haksızlık da yapmayalım. Onların bize faydaları da var. İnsanları güzel yapan alınlarına, bayanların zülfüne dökülen saçları değil midir? Kaşlar; gözümüze terlerin girmesini önler. Kirpikler; gözlerimizi daldan, budaktan korur. Burnumuzdaki kıllar; solunum yoluyla toz-toprağın içimize girmesini, sümüğün dışarı akmasını önler. Vücudumuzdaki kıllar; derinin oksijen alıp vermesini sağlar... Yukarıda anlattığım kıl olayları, şimdiki anlatacağımın yanında solda sıfır kalır. Merak mı ettiniz ne diye? Çevremizde her zaman rastladığımız, en neşeli zamanımızda burnumuzun dibinde bitiveren “Kıl İnsanlar”. Benim de asıl anlatmak istediğim konu da bu. Kıl insanların en önemli özelliği “benbenci” olmalarıdır. Her şeyi onlar bilir, her yaptıkları doğrudur. En akıllı onlardır, kimse onları eleştiremez. Burunlarından kıl aldırmazlar. Mızmızdırlar, kavgacıdırlar. İnsanları canından bezdirirler. Bilmezler ki en sevimsiz insan onlardır. Onların bu özelliklerini herkes bilir fakat; bir kendileri bilmezler. Becerdikleri tek şey; kıllık yaparak insanların huzurunu kaçırmaktır. Ne yapalım, yapacak bir şey yok. Kıllarla yaşamaya devam edeceğiz. Tabi ki sinirleriniz güçlüyse...
Ekleme Tarihi: 26 Ocak 2016 - Salı

KIL HİKAYESİ

Ülkenin birinde hatırı sayılır, varlıklı, ama; bur-
nundan kıl aldırmayan bir ağa yaşarmış. Bu ağa; bir gün müthiş baş ağrısıyla uyanır. Ağrı kesiciler verilir, şu yapılır, bu yapılır fakat; ağrıları azalacağı yerde daha da artar. Ülkenin en iyi doktorlarına gösterilse de çare bulunamaz ağrılarına. Avrupanın en iyi doktorlarına da götürülür. Çekilen emarlardan, yapılan testlerden de bir bulgu elde edilemez. Ağayı geri evine getirirler. Ağrı kesicilerle acısını dindirmeye çalışırlar. Fakat, Ağa bir deri bir kemik kalmıştır. Saç sakal birbirine girmiştir. Ağayı ziyarete gelen şehrin akil insanları; “bu nasıl olsa ölecek, bir berber çağırın da bir güzel tıraş yapsın, hem muhabbet ederler. Belki gözü gönlü açılır” derler. Bunun üzerine ağanın her zaman gittiği berberi çağırırlar. Berber, hem tıraşını yapar hem de ağanın derdini dinlerken bir de bakar ki ağanın burnunun içinde uzun bir kıl var. Berber, ağam sakın senin derdin “Kıl Dönmesi” olmasın der. Ağa burnundan kıl aldırmayanlardan ya, hemen itiraz eder. Berber; ağayı dinlemez. Çantasından cımbızı ağanın şaşkın bakışları arasında çıkarır ve kılı çekmeye başlar. Ağanın çığlıklarına koşan çevredekiler, ağayı berberin elinden kurtarmak için çekiştirirler. Bir kısmı da berberi çekip dışarı atarlar. Bu curcuna esnasında ağanın burnundan kıl çıkmıştır. Ağanın sabunlu yüzü yıkanır, kolonya koklatılır ve kanayan burnuna tampon yapılarak tekrar yatağına yatırılır. Ertesi gün, ağa uyandığında derin bir uyku çektiğinin, başındaki ağrılardan da bir eser kalmadığını fark eder. Hemen berberi geri çağırtarak ona bir servet bağışlar. Ağaya çare bulamayan doktorlar da çözümün bu kadar basit olabileceğine şaşırıp kalırlar.
Bu hikayeyi niye anlattım dersiniz? “KIL” deyip geçmeyelim diye. Erkeklerin yüzünde, burnunda, kulağında, göğsünde, sırtında, orasında, burasında kıllarla başı derttedir. Kıl temizlemekle geçer ömürleri. Kadınların kıllarla sorunlarını, en iyisi hiç açmayalım. Onlarınki ayrı bir dert.
Çevrenizde kıl dönmesi yaşayanlara hiç şahit oldunuz mu? Nasıl acı, işkence çektiklerini gördünüz mü? Çok acıktınız, sofra kuruldu. Yemek kokuları mis gibi burnunuza geliyor. Çorbaya tam kaşığınızı daldırdığınızda bir kıl görüyorsunuz. Ne yaparsınız?...
Kıllara fazla haksızlık da yapmayalım. Onların bize faydaları da var. İnsanları güzel yapan alınlarına, bayanların zülfüne dökülen saçları değil midir? Kaşlar; gözümüze terlerin girmesini önler. Kirpikler; gözlerimizi daldan, budaktan korur. Burnumuzdaki kıllar; solunum yoluyla toz-toprağın içimize girmesini, sümüğün dışarı akmasını önler. Vücudumuzdaki kıllar; derinin oksijen alıp vermesini sağlar...
Yukarıda anlattığım kıl olayları, şimdiki anlatacağımın yanında solda sıfır kalır. Merak mı ettiniz ne diye? Çevremizde her zaman rastladığımız, en neşeli zamanımızda burnumuzun dibinde bitiveren “Kıl İnsanlar”. Benim de asıl anlatmak istediğim konu da bu. Kıl insanların en önemli özelliği “benbenci” olmalarıdır. Her şeyi onlar bilir, her yaptıkları doğrudur. En akıllı onlardır, kimse onları eleştiremez. Burunlarından kıl aldırmazlar. Mızmızdırlar, kavgacıdırlar. İnsanları canından bezdirirler. Bilmezler ki en sevimsiz insan onlardır. Onların bu özelliklerini herkes bilir fakat; bir kendileri bilmezler. Becerdikleri tek şey; kıllık yaparak insanların huzurunu kaçırmaktır. Ne yapalım, yapacak bir şey yok. Kıllarla yaşamaya devam edeceğiz. Tabi ki sinirleriniz güçlüyse...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.