İnsan düşündükçe ilginç detaylar geliyor aklına. Kurban kesmek farz mı? Hayır, farz değil. Farz olmadığı halde zenginlerle fakirler kurban keseceğiz diye adeta birbiriyle yarışıyorlar. Kurban Bayramı namazında camiler cemaati almıyor; diğer vakit namazlarında ise farz olmasına rağmen sadece birkaç yaşlı insan cemaati oluşturuyor. Bu durum ilginç ve tuhaf değil mi?
Kitaplar yazdığı, hocaların da vaazlarında anlattıkları gibi kurbanın ne eti, ne de kanı bizi Allaha ulaştırmaz. Bizi ulaştıracak olan “Takva”dır. Takva; günahlardan sakınmadır. Kul hakkı yememektir. Dul ve yetimlerin hakkını gözetmektir. İnsanların hak ve hukukuna saygı göstermektir. Yaşlıları, komşuları, hastaları ziyaret edip gönüllerini almaktır. Kimseye kötülük etmemek, edenlere de engel olmaktır.
İslam coğrafyasının başına gelen musibetlerin en önemli nedenlerinden birisi barış dini olan İslamiyeti iyi anlayamamızdan kaynaklanmaktadır. Okuma kültürünün gelişmemesidir.
Doğru mu yanlış mı olup olmadığını araştırmadan onun bunun anlattıklarına inanıveriyoruz. Kur’anın ilk emri “Ikra” yani “oku”olmuştur. Allahın emirlerini, Kur’andaki ayetlerin, surelerin anlamlarını anlayarak okuyacağız ve uygulayacağız. Peygamberimizin hadislerini okuyacağız. Sünnetlerini ve yaşantısını doğru yorumlayacağız.
İslam dünyasının içinde bulunduğu durum çok vahimdir. Batılı emperyalist güçlerin tam istediği gibidir. Silahlarını satıyorlar, Müslümanları birbirine kırdırıyorlar, sonra da purolarını yakıp zevkle seyrediyorlar. Kurtuluş; İslamiyeti doğru anlamaktan geçiyor...
Necati ERTUĞRUL