Şaka maka derken yeni yıla giriverdik. Akıllara yeniden getiremeyeceğimiz acılarla dolu yılı geride bıraktık. Yılsonu sonrası gerek sosyal medyadan ve gerekse iletilerle eşimizin dostumuzun yeni yıllarını kutlayıp güzel dileklerimizi ilettik, mutluluklar diledik. Diledik dilemesine ama gece yarısı başlayan TERÖR heveslerimizi kursağımızda bıraktı. Erkenden yatıp uyusak duymayacağımız bu olayları uyanık olmamız sayesinde duyduk ve üzüntümüz doruğa ulaştı. “Keşke” dedim “2016 gitmeseydin”.. Gitmeseydin diye yazdım facebook’tan.. Ardarda bir çok eleştiri aldım anında. “2016'da çok çektik gitsin artık, defolup gitsin 2016. Usandık, yorulduk. Yeni ve güzel bir yıl gelsin” diyerek üzerime çullananlar oldu. Aynı paylaşımımın akabinde yine yazdım sosyal medyaya.. “Bu ne yaaaaa!, maaşlara % 3, her şeye yüzde 50 zam. Bu nasıl iş” dedim. Ona biraz taraftar bulabildim. Çünkü Öğretmenevi kahveyi 1 TL’den 1,5 TL’ye çıkarmıştı. İşte sana % 50 zam. Bir de şehiriçi ulaşımda öğrencilerin ücreti 1 TL’den 1.5 TL’ye yükseltilmişti.. Al sana % 50 zam daha. Üstüne üstlük çarşı-pazarda da bir çok ürün almış başını gitmiş. Tarladan 1 liraya çıkan domates vitrinde 5 lirayı geçmiş. Bunlar için “Ne bu Yaaaa!” demeye hakkımız yok mu? Aklımız bir türlü TERÖR’den uzak kalamıyor. Reina baskını akıllarda bir çok soruya cevap aratırken, bir aklı evvelin “İzmir’de niye patlama olmuyor” paylaşımının ardından İZMİR’de teröre muhatap oldu. İZMİR adliyesi önünde patlatılmak istenen bombalar Kahraman Polisimiz FETHİ şehidimiz sayesinde şükür ki fazlaca can kaybına neden olmadan atlatıldı. Kahraman polisimiz için dua nidalarımız göklere yükseldi. Ona Allahtan rahmetler dilerken yine, gücümüz yettiğince TERÖRÜ LANETLİYORUZ: “Kahrolsun” diyoruz.. Değil İZMİR yurdumuzun en ücra köşesinde en ufak bir terör olayı olmasın diye, avazımız çıktığı kadar yaradana yalvarıyoruz. Kalleşçe saldırıların sonu olmaz. Geçekten söylüyorum, ekmeğimiz aşımız olmasın ama şu TERÖR’den başımız kurtulsun. Bunu taaa 12 EYLÜL öncesi de çok gönülden istemiştim.. Bizim rahata, huzura, sakin bir yaşama ihtiyacımız var. Bunu hak etmiyor muyuz?.. Gece yatıp sabaha nasıl uyanacağımızı bilmediğimiz, sabah evden çıkıp akşama kaç parça dönebileceğimiz endişesi taşımadan yaşamak hakkımız değil midir?.. Kimileri anlamakta zorlansa da ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar var. Zaten yüz yıllardır topraklarımızda gözü olan bir çok gözü çıkasıca ülkeler var. Ülkemizin kalkınmasını, gelişmiş ülkeler seviyesine çıkmasını istemeyenler var. Yediden yetmişe 80 milyon bunun farkına varmalıyız. Uyanık olmalı, dirençli olmalı ve her an ayakta dimdik olmalıyız. Bunu başaracağımızdan asla şüphem yoktur. Gözler bu hafta TBMM’de olacak. Haftalardır hazırlıkları tamamlanan yeni ANAYASA paketi ile başkanlık sistemi meclisin gündemine gelerek oylamalara sahne olacak. Ne çıkacağı az çok belli olsa da TBMM tarihi günlerden birine tanıklık edecek. Vekillerimiz, geleceğimizi oylayacaklar. Yeni bir sistem için oylarını kullanacaklar. Kimin ne oy vereceği elbette şu günden belli olmaz. Ve siyasi partiler gurup kararı alamazlar denilse de, böyle önemli işlerde elbette planlamalar çok önceden yapılmış olmalıdır. Yoksa bu kadar hazırlığın, tabiri caizse bu kadar tantananın ardından bir olumsuzluk yaşanması her şeyi allak bullak edebilir. Zaten çok ince bir ipe bağlı duran DOLAR, doğru dürüst bağı olmayan EURO her an istenmeyen davranış sergilemeye başlayabilirler. Bu teklif meclisten 330 üzeri oy aldığında referanduma gidilmesi gerekir. İş öyle bir hale geldi ki şayet referandum yapılması yönünde bir karar çıkması halinde, referandum tarihi neredeyse 23 Nisan’a denk gelecek gibi. 23 Nisan 2017 Pazar günü çocuklarımız bir yandan BAYRAM yapmaya çalışacaklar aileleri de REFERANDUM sevdasında olacaklar. Tesadüfün böylesine ne denir. Durum şimdiden böyle bir tasarrufa dönüşecekse şimdiden önlem alınmalı ve hiç olmaya çocuklarımızın 23 Nisan ULUSAL EGEMENLİK bayramı güme gitmesin. Yeni tasarı bir çok yenilik getiriyor. Bunlardan bir tanesi de milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkarılıyor. Ben düşünüyorum ki aslında 500 bile çok. 400 vekil idealdir. 200 bin kişiye 1 vekil. Uygun olmaz mı?.. Ve vekil olma yaşı 18'e indirilmekte. Kişi askerliğini yapmadan vekil mi olacak.. Ki varsayalım bir vatandaş 18 yaşında tüm duvarları aştı ve vekil oldu. Ve öylesine başarılı oldu ki halkı onu bir daha seçti, sonrasından bir daha seçti, usanmadı yine seçti derken 5 kez üst üste vekil oldu. Geldi 43 yaşına.. Haydi bakalım askere mi diyeceksiniz 43 yaşında bir vatandaşımıza.. Hadi diyelim üç kez seçildi. 18+15 = eder 33.. Ondan sonrasında bile kişi vatandaşlık görevi için askere alınması uygun olur mu sizce. Diyeceksiniz ki verir parasını gitmez. İşte en çokta onu içime sindiremiyorum. Oldum olası paralı askerliğe bir türlü akıl erdiremedim. Bu güzel ülkemizin güzel insanı o güzel askerliği mutlaka yapmalı. Ama 6 ay ama bir yıl, değil mi? Derken 2017 işte geldi. Yaşayıp göreceğiz. TÜRKİYE’de gündem nereden gelip nerelere gidecek. ARZUM… Güzel günleri hep birlikte yaşayabilmek. Sizlerle… Tek YÜREK-BİRLİK ve BERABERLİK içinde..