Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

BANA GÖRE

“Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim” demiş ATATÜRK. Ne kadar güzel ve kısa bir ifadeyle durumu açık seçik ortaya koyuvermiş. Spor yapmaya başladığım yıldan bu yana bu güzel söze sadık kalmaya ve uygulamaya devam ettim. Elbette kurallara uymayan, şahsi menfaatleri her şeyin üstünde tutan, başarıya kazanmak için ne gerekse yapanlara da rastladık bu süreçte. Spor dostluktur, spor kardeşliktir diye başlayanların zaman içinde aykırı yollara da tevessül ettiklerini de gördük. Ama mahalle arasında, küçük arsalarda oynanmaya başlayan ve büyük stadyumlara taşan bu güzide spor dalı futbolda bir KURALLAR bütünü var. Ve cümle alem ona uymakta ve uygulamaktadır. Bir de spor içinde teamüller ve hoş görüler vardır. Mesela futbol oynanırken bir rakibinizin yerde yattığını gördüğünüzde topu taca atarak onun tedavisi için imkan tanımak gibi. Ve de tedavi sonrasında atışınızı size imkan tanıyan takıma topu atmak gibi. Yıllardır gördüğümüz bu. Ama geçen haftalarda bir futbol maçında böyle bir olay yaşanmışlığı oldu. Maç 1-1 sürerken yaşanan bir sakatlanma olayında hakem topu beyaz takıma verdi. O sporcuda topu kırmızı takıma vermesi teamülen gerekirken, kimseye vermeden gitti golü attı. Herkes şaşkın ama hakem golü verdi. sonrasında beyaz takımın antrenörü olayı dengelemek için, santra yapılırken oyuncularının topa müdahale etmemelerini tembihledi ve bu kerede santradan topu alan kırmızı takım oyuncusu gitti golü attı ve durum 2-2'ye geldi ve maç sonlandı. Eleştiriler, yorumlar yapıldı ve sonuca itirazlar oldu. Sonuç TFF maçı tescilledi. Bir yanlıştan sonra yapılan bir doğru daha büyük kaoslara sebep olmadan çözümlenmiş oldu. İşte bir önemli konu daha. Sporda şiddetin önlenmesi adına 6222 sayıl kanun çıkarıldı. Uygulanmaya konuldu. Ve burada yazılı kurallara uymayanlar cezalandırılıyor. İçerisinde ömür boyu müsabakaları izlememek gibi yaptırımlar bile var. İşte, geçenlerde bir futbol müsabakasında, maçların seyircisiz oynanması kuralı devam ederken, (güya) sağlık çalışanlarına JEST yapmak için belirli sayıda sağlık çalışanı maça alınması kararlaştırılmıştı. Sayısı kimine göre üç bin, kimine göre 300 olsa da işlem gerçekleştirildi. Bu sırada rakip takım oyuncularına, hocasına ve yöneticilerine sözlü sataşma ve küfürler edildiği iddiaları ortaya atıldı ve bu durum açık açık dillendirildi. Anında müdahale edilemedi. Olay medyaya yansıdı. Daha ilginç olanı ise, küfürlere maruz kalan takım maçı kazanınca, maç sonu soyunma odalarında rakip takım oyuncularına yöneticilerine daha kötü bir şekilde ve kaptanları başta olmak üzere topluca küfürler savurdular, galibiyeti kutlarken. Ve bu durumu içlerinden bir sporcu kayda alıp sosyal medyadan yayınladı. Hem baştaki ve hem de sondaki yanlışlar bu büyük takımlara yakışmayacak olaylar idi. Ama demeçler hep karşıyı suçlamakla devam etti. Hatta duayen bir spor yorumcusu “sen nasıl bir takımın mahrem olan soyunma odasında olanları ayyuka çıkarırsın” diye serzenişte bulunarak diğer tarafın küfürbazlarının yargılanması için savcıları göreve davet etti. Yıllarını bu uğurda feda etmişlerin OBJEKTİFE bakamamış olmaları da beni rahatsız etti. Aslında suçlu kimin tarafından olursa olsun lanetlenmelidir. Bana göre doğrusu da böyledir. Biraz da futbolun içinde yaşanan olumsuzluklara göz atalım.. Ben de bu oyunu yıllarca oynamış ve de takım çalıştırmış biri olarak anlayamadığım, yorumlayamadığım bir çok olay var. Bunları sizlerle paylaşmak isterim.. Top taca çıktığında neredeyse yüz taçtan onu yerinden kullanılmıyor. Çoğu kere top çıktığı yerden değil metrelerce farklı yerlerden atılıyor.. Köşe atışlarında top çeyrek daire içine konması gerekirken genellikle çizginin en uç noktasına getiriliyor ve zaman zaman taşıyor.. Faul ve frikik atışlarında BARAJ 9.15'e çekilemiyor. Son zamanlarda hakemlerin köpük kullanmasına rağmen.. Hakem her atış öncesi oyuncuları bu mesafeye çekmek için zorlanıyor ve her keresinde oyuncuları kollarının korumaları uyarısı yapılıyor. Penaltı atışında sporcular tarafından bilinmesine rağmen herkesi tek tek uyarıp çizgi dışına çıkmalarını sağlıyor, arkasında kaleciye gidip yapması gerekenleri anlatıyor. Ama yine kurallar çiğneniyor. Sakatlanan bir oyuncu yerde yatıyorsa maçı durduruyor. Saatini gösterip zamanı durdurdum demesine rağmen karşı taraf skora göre duruma itiraz ediyor. Sadece kaleciye belli bir opsiyon tanınmasına rağmen diğer sporcuların tedavileri saha dışında yaptırılamıyor. Tedavi olan sporcu saha dışına zorunlu olarak çıkarılıyor. Tekme yiyen sporcu bir de dakikalarca dışarıda kalıp cezalandırılıyor. Daha neler neler... Bir de şu VAR varlığını benimsetemedi. Her türlü imkan olmasına rağmen istenilen BAŞARI bana göre gerçekleştirilemedi. Herkes istiyor olsun diye ama kimse varlığından memnun değil. Dakikalarca yapılan incelemeler arzulanan sonuçlara ulaşılmasına katkı getirmiyor. Bütün bunlar baştan ele alınmalı ve en doğruya ulaşmak için bir takım yenilikler yapılmalı.. Sporcunun zeki çevik ve ahlâklısı kadar yönetenlerinde aynı olması ve kısa sürede yeni ve geniş kapsamlı SPOR YASASI çıkarılması umuduyla...
Ekleme Tarihi: 02 Mart 2021 - Salı

BANA GÖRE

“Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim” demiş ATATÜRK. Ne kadar güzel ve kısa bir ifadeyle durumu açık seçik ortaya koyuvermiş. Spor yapmaya başladığım yıldan bu yana bu güzel söze sadık kalmaya ve uygulamaya devam ettim. Elbette kurallara uymayan, şahsi menfaatleri her şeyin üstünde tutan, başarıya kazanmak için ne gerekse yapanlara da rastladık bu süreçte. Spor dostluktur, spor kardeşliktir diye başlayanların zaman içinde aykırı yollara da tevessül ettiklerini de gördük. Ama mahalle arasında, küçük arsalarda oynanmaya başlayan ve büyük stadyumlara taşan bu güzide spor dalı futbolda bir KURALLAR bütünü var. Ve cümle alem ona uymakta ve uygulamaktadır.
Bir de spor içinde teamüller ve hoş görüler vardır. Mesela futbol oynanırken bir rakibinizin yerde yattığını gördüğünüzde topu taca atarak onun tedavisi için imkan tanımak gibi.
Ve de tedavi sonrasında atışınızı size imkan tanıyan takıma topu atmak gibi. Yıllardır gördüğümüz bu. Ama geçen haftalarda bir futbol maçında böyle bir olay yaşanmışlığı oldu. Maç 1-1 sürerken yaşanan bir sakatlanma olayında hakem topu beyaz takıma verdi. O sporcuda topu kırmızı takıma vermesi teamülen gerekirken, kimseye vermeden gitti golü attı. Herkes şaşkın ama hakem golü verdi. sonrasında beyaz takımın antrenörü olayı dengelemek için, santra yapılırken oyuncularının topa müdahale etmemelerini tembihledi ve bu kerede santradan topu alan kırmızı takım oyuncusu gitti golü attı ve durum 2-2'ye geldi ve maç sonlandı. Eleştiriler, yorumlar yapıldı ve sonuca itirazlar oldu. Sonuç TFF maçı tescilledi.
Bir yanlıştan sonra yapılan bir doğru daha büyük kaoslara sebep olmadan çözümlenmiş oldu.
İşte bir önemli konu daha. Sporda şiddetin önlenmesi adına 6222 sayıl kanun çıkarıldı. Uygulanmaya konuldu. Ve burada yazılı kurallara uymayanlar cezalandırılıyor. İçerisinde ömür boyu müsabakaları izlememek gibi yaptırımlar bile var. İşte, geçenlerde bir futbol müsabakasında, maçların seyircisiz oynanması kuralı devam ederken, (güya) sağlık çalışanlarına JEST yapmak için belirli sayıda sağlık çalışanı maça alınması kararlaştırılmıştı. Sayısı kimine göre üç bin, kimine göre 300 olsa da işlem gerçekleştirildi. Bu sırada rakip takım oyuncularına, hocasına ve yöneticilerine sözlü sataşma ve küfürler edildiği iddiaları ortaya atıldı ve bu durum açık açık dillendirildi. Anında müdahale edilemedi. Olay medyaya yansıdı. Daha ilginç olanı ise, küfürlere maruz kalan takım maçı kazanınca, maç sonu soyunma odalarında rakip takım oyuncularına yöneticilerine daha kötü bir şekilde ve kaptanları başta olmak üzere topluca küfürler savurdular, galibiyeti kutlarken. Ve bu durumu içlerinden bir sporcu kayda alıp sosyal medyadan yayınladı.
Hem baştaki ve hem de sondaki yanlışlar bu büyük takımlara yakışmayacak olaylar idi. Ama demeçler hep karşıyı suçlamakla devam etti. Hatta duayen bir spor yorumcusu “sen nasıl bir takımın mahrem olan soyunma odasında olanları ayyuka çıkarırsın” diye serzenişte bulunarak diğer tarafın küfürbazlarının yargılanması için savcıları göreve davet etti. Yıllarını bu uğurda feda etmişlerin OBJEKTİFE bakamamış olmaları da beni rahatsız etti. Aslında suçlu kimin tarafından olursa olsun lanetlenmelidir. Bana göre doğrusu da böyledir.
Biraz da futbolun içinde yaşanan olumsuzluklara göz atalım.. Ben de bu oyunu yıllarca oynamış ve de takım çalıştırmış biri olarak anlayamadığım, yorumlayamadığım bir çok olay var. Bunları sizlerle paylaşmak isterim.. Top taca çıktığında neredeyse yüz taçtan onu yerinden kullanılmıyor. Çoğu kere top çıktığı yerden değil metrelerce farklı yerlerden atılıyor.. Köşe atışlarında top çeyrek daire içine konması gerekirken genellikle çizginin en uç noktasına getiriliyor ve zaman zaman taşıyor.. Faul ve frikik atışlarında BARAJ 9.15'e çekilemiyor. Son zamanlarda hakemlerin köpük kullanmasına rağmen.. Hakem her atış öncesi oyuncuları bu mesafeye çekmek için zorlanıyor ve her keresinde oyuncuları kollarının korumaları uyarısı yapılıyor. Penaltı atışında sporcular tarafından bilinmesine rağmen herkesi tek tek uyarıp çizgi dışına çıkmalarını sağlıyor, arkasında kaleciye gidip yapması gerekenleri anlatıyor. Ama yine kurallar çiğneniyor. Sakatlanan bir oyuncu yerde yatıyorsa maçı durduruyor. Saatini gösterip zamanı durdurdum demesine rağmen karşı taraf skora göre duruma itiraz ediyor. Sadece kaleciye belli bir opsiyon tanınmasına rağmen diğer sporcuların tedavileri saha dışında yaptırılamıyor. Tedavi olan sporcu saha dışına zorunlu olarak çıkarılıyor. Tekme yiyen sporcu bir de dakikalarca dışarıda kalıp cezalandırılıyor. Daha neler neler...
Bir de şu VAR varlığını benimsetemedi. Her türlü imkan olmasına rağmen istenilen BAŞARI bana göre gerçekleştirilemedi. Herkes istiyor olsun diye ama kimse varlığından memnun değil. Dakikalarca yapılan incelemeler arzulanan sonuçlara ulaşılmasına katkı getirmiyor.
Bütün bunlar baştan ele alınmalı ve en doğruya ulaşmak için bir takım yenilikler yapılmalı.. Sporcunun zeki çevik ve ahlâklısı kadar yönetenlerinde aynı olması ve kısa sürede yeni ve geniş kapsamlı SPOR YASASI çıkarılması umuduyla...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.