İyisiyle kötüsüyle, azıyla çoğuyla bir kurban bayramının daha milletçe idrak ettik.. Kesenlerin kurbanı, dağıtanların payı kabul olsun inşallah. Allah kimseyi hak için kurban, küp için kavurma yapanlardan eylemesin.
Bu bayramı uzun zamandır buluşamadığımız kardeşlerle yapalım diye memlekete gitmeye karar verdik. Bu işin planlamasını da günler önceden yapıp TREN ile seyahati düşündük. Ne var ki saatlerimiz uymadı ve doluluk nedeniyle de bizim plan bir nebze sekteye uğradı. Yani gidiş için numaralı bilet alamadık… Ve hikaye oradan başladı..
Sabanın er saatinde GAR’a ulaştık ve 4 vagondan ikisi numaralı diğer ikisi de numarasızdı. Ve biz her nasıl becerdiysek yer bulup yerleşebildik. Derin bir oh çektik.. Kısa süre sonra yerler doldu, aralarda bile yer kalmamıştı..
Hareket saati yaklaştıkça içimde bir his vardı.. Ve bu his birkaç dakika sonra gerçeğe dönüştü ve trenimizde arıza vardı. Uğraşmalar sonuç vermedi ve bir görevli “trenimiz de arıza var sizler az sonra yan tarafa gelecek terene geçeceksiniz” deyince “eyvah!” dedim. “Yerimizi zor bulduk şimdi çuvalladık” dedim. Ne çare ki az sonra tren geldi ve ben nasıl yaptığımı şimdi bile anımsamıyorum yine hızla dalıp kendimize bir yer bulabildim..
Ve yolculuk başladı. Yerler dolu, ayakta onlarca insan var. Her istasyonda yeni binenler havayı daha çok ısıttıkça sıkıntı ayyuka çıkıyordu. Ne yapalım. Herkes bayram derdinde ve memlekete gidip bir an önce sevdiklerine kavuşabilmenin heyecanı içinde. Katlanacağız… Başka çare yok. Zira otobüsler 600 TL, tren 300 ve 65 yaş indirimi ile 150 TL.’ye düşüyor. Şartlar ağır.. Katlanacağız..
Manisa, Turgutlu, Salihli ve Alaşehir derken trenimiz ağır aksak Eşme’ye sallanıyordu ki birden rampada durdu.. Önce bir durak sanmıştık ama sonra ellerinde anahtar, benzin bidonu gibi malzemeleri görünce durumun vahim olduğunu anladık. Yine bir anons geldi :
- “Teknik bir arıza var”..
- Haydaaa!.. dedik herkesle birklikte.. Uzun uğraşlar sonuç vermedi ve görevli:
- “Alaşehir’e geri dönüyoruz” dedi.. Bizde ister istemez;
- “Biz niye dönüyoruz, takviye makine gelsin” istedik.. Görevli de ;
- “Alaşehir’de yedek makine var ama ne yazık ki makinistimiz yok. O nedenle biz geri gideceğiz ve bizim makinist onu bize takıp yola devam edeceğiz” dedi…
Bizce yapılacak bir şey yok.. Yapılanları ister istemez kabulleneceğiz.
Neyse döndük Alaşehir’e ve yeniden yola koyulduk.. Akşam üzeri Uşak’a geldiğimizde saatler 18.00'i gösteriyordu. Yorucu olmuştu ama sonuçta hedefe ulaşabilmiştik..
Bir çok yazımda trenleri övmüş, herkesin tercih etmesi gerektiğini defalarca tekrar etmiştim. Şimdi yaşanan bu olaydan sonra yine aynı fikirdeyim. Olur böyle vakalar diyorum. Bir yanlışla koskoca TCDDY’yi kenara atacak değilim. Yenilensin, gelişsin. Bize hizmeti sürdürsün.
Bayramı eş dost akraba ile güle oynaya geçirdikten sonra tren dönüş biletimizi iptal edip çocuklarla dönüşe geçtik. Yollar oldukça kalabalık ve neredeyse her on kilometrede yollarda trafik ekipleri ama enteresan olan herkesin dilinde RADAR kelimesi eksik olmuyor..
Tabi daha enteresanı da yollardaki uyarı levhalarında “90" yazıyor süratinizi ayarlıyorsunuz. 100 metre sonra sürat “70"! az daha gidiyorsunuz “50"!!” Ne siz ne de aracınız uyum sağlayamıyor. Bana çok ilginç geldi.. Bu kadar kısa sürede sürat düşürmek ya da yükseltmenin pek uygun olmadığı kanısındayım.. Ama ne kadar çok eleştirsek de sonunda bayram aralarında 100'ün üzerinde can kayıpları yaşadığımızdan bu kez az olduğunu görünce eleştirileri bir kenara bırakıverdik. Can kıymetli.. Her şeyden!..
Bir arkadaşımın deniz kenarında yazlığı var.. Yıllardır birlikte gider üç beş gün tatil yaparız. Aklınıza ne geliyorsa BAHÇESİNE HEPSİNİ YAPTI.. Çiminden meyvesine sebzesine hepsini denedi.. Uygun olmayanları söktü yerine yeni çiçekler dikti.. Baktı ki olmuyor.. Sordu soruşturdu en çok yaşayan ZEYTİN var.. Dedi ve bana iki tane zeytin fidesi buluver dedi… Burada zeytincilik araştırma enstitüsü var. Gittim iki fidan alayım diye.. Onlar da biz de şu an yok ancak mart gibi gelir dediler. Sonra bizim okul abilerimizin kurduğu GEMA Vakfı var. Onlar natürel tohum yetiştiriyorlar. Bir sorayım dedim ve sağolsunlar bana iki tane zeytin fidanı getirdiler.. Arkadaşımda onları yazlığında toprakla buluşturdu..
Ne güzel olmuş değil mi?.. Bunları niye anlattım. Çünkü son günlerde meclis komisyonlarında zeytin alanlarının maden aramalarına açılmasına yönelik kanun teklifinin komisyondan geçmiş olduğunu duyuyoruz. Akla hayale gelmeyecek bir kanun teklifi..
YAHU SİZ NASIL OLUR DA BÖYLE BİR YANLIŞA DÜŞERSİNİZ!..
İnsanlığın en önemli besin maddesini kömüre tercih edersiniz. Yapmayın etmeyin. En kısa zamanda bu yanlıştan dönün.. Bizim kıt aklımız bile buna karşı çıkıyorsa siz gibi akıllı uslu insanlarımızın da karşı koyması ve bu yasayı çıkarmamasını umut ediyorum.
Bakın dünya yeni bir dönüm noktasına doğru hızla ilerliyor.. SAVAŞ zulüm ve kandır.. Bundan medet uman da ondandır..