Yaşamımıza mana katan en önemli güzellik sağlık. Hani derler ya “neren rahatsızsa insanın canı orada” oluyor. Parmağına diken batıyor en çok acıyan orası. Küçük bir sıyrık bu kez de orası zonkluyor. Adam doktora gitmi . Doktor hastaya sormu , “neren ağrıyor”. “Her tarafım ağrıyor” demiş. “Baştan ayağa her tarafım ağrıyor”. Doktor şöyle adam akıllı bir muayene yapmış. Anında bulmuş… “Bey amca senin parmağın kırık”. Malum bu mevsimin en zorlu hastalığı da GRİP. Gribe yakalanan kişilere eski insan salık verirlerdi. Bu grip tedavi edersen 7 günde istirahat edersen bir hafta geçer. Yıllar önce hem hanım ve hem de ben aynı anda grip olmuştuk. Hiç mübalağa etmiyorum tamı tamına 8 gün yataktan başımızı kaldıramadık. Ne bir lokma ekmek yiyebildik ne doğru dürüst beslendik. Gücümüz yettiği anlarda baş ucumuzdaki sürahiden sabah akşam içebildiğimiz kadar su içtik. O terlemenin haddi hesabı yok. Aklımız başımıza geldiğinde bu büyük felaketi yenmiş olmanın verdiği cengaver tavırla ayağa kalktık. Kalktık ama vücudun dengeleri bozulmuştu. Ayıptır söylemesi tuvalete gidiyorum bir damla ifrazat yok. Bugün geçer yarın geçer derken soluğu hastanede aldık. Sağolsun üroloji doktorumuz (o zamanki) bir takım tetkik ve muayenelerden sonra teşhisini koydu. Sizde prostat var. Hemen ameliyata almalıyız. Birden engi yangı oldum. Hiç beklemediğim bu cevap beni şoke etti. Doktora yalvarır gözlerle baktım. Yeniden hemen mi?... Vallahi benden söylemesi geç kalırsanız farklı sonuçlarla karşılaşabilirsiniz, dedi. Doktor bey dedim, önümüz bayram çoluk çocuk bayramı edelim de bayramdan sonra gelelim. Uygun mu dedim. Tabi tabi... dedi. Hiç anlamadığım tahlil sonuçlarına bir bakışım vardı ki sanki 40 yıllık hekim gibiydim... Anlıyormu gibi. Aklıma yıllardır tanıdı ım ve bilgisine güvendiğim eczacı abime gittim. Selam sabahtan sonra tahlil sonuçlarını gösterdim... Ben de yıllardır bunun iki katı var. İlaçla durduruyorum dedi. Sen istersen falan hastanede bir doktor var bir de ona git bu yörede bu işin uzmanı odur dedi. Ver elini o hastaneye gittik. O hekimde bizi kontrol etti. Operasyon için çok erken. Şimdilik ilaç kullan diyerek bizi baş göz etti... Yeniden eczaneye gelerek ilacı aldım… Nereden aklıma geldiyse abi bunun yan etkileri var mı dedim... Olmaz mı dedi...  Her ilacın yararı kadar zararı da olabilir. Bak ilaç kullananların göğüslerini büyütüyor. Ama sağlık daha önemli, değil mi. Gülüştük... Bu günlerde de sağım solum önüm arkam kime rastladıysam herkes GRİP. Hani bir zamanlar domuz gribi türemişti ya. Kimi yetkili aşı olun kimi etkili olmayın demişti. İşte o günlerin öncesinde ben de çevremdeki, insanlara uyarak GRİP aşısı olmuştum. Aşı olduktan sonra onca yıl gribi ayakta atlattım ve de yatağa düşmemiştim. Edindiğim bilgiler ışığında grip her yıl kimlik değiştirip saldırıya geçermiş. Neyse bu yıl bizi bir kıstırdı yorgan döşek kalkamadık. Ne belimi tutabiliyorum. Ne kafamı toparlayabiliyorum. Üstelik yatıp kalmadan önce o çok sevdiğim bir arkadaşımla akşam ayrıldık herkes evine gitti. Ertesi gün buluşamayınca aradım... Hayrola kardeşim gelemedin… Ben ÇÖKTÜM dedi. Apar topar doktora ulaştırdık muayene ve ilaçlarını alarak evine getirip istirahate sevk ettik. Ve eve geldik biz de çöktük. Ve biz de ne yazık ki dört gün yatağa bağımlı kaldık. Arayanlar ve benim aradıklarımın hepsinden duyduğum bu farklı bir grip dediler. Biz de evde ne kadar bitki çayı, portakal, mandalina, limon varsa kaynatıp kaynatıp içtik. Şükür ki gözümüzü biraz açıp şu satırları yazabilme imkanı buldum. Düşündüm ki ey Kanuni ne büyük adammışsın "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” Bu sözleri ta o zaman söylemiş olman bize ne büyük onur ne büyük gurur. SA LIKLI GÜNLER D LEKLER MLE. SA LI INIZIN KIYMETİNİ SAĞLAMKEN BİLİN...