Geçen haftaki yazımda mayıs ayını enine boyuna anlatırken aslında önemli olan bir detayı atladığımı fark ettim. O kadar çok konu içinde bunu yazamamış olmanın verdiği hatayı telafi edebilmek adına şimdi bu konuyu anlatmak isterim. HIDIRELLEZ. Aslında baharı müjdeleyen günler var. Örneğin NEVRUZ.. Şenliklerle şölenlerle kutlanıyor, bahar geliyor diye. Sonrasında 1 Mayıs BAHAR BAYRAMI olarak kutlana geldi. Sonra da İŞÇİ BAYRAMI oldu. Ve 5-6 Mayıs ise yine baharı karşılayan, bereketi ve sağlığı önde tutan geleneksel bir gün olan HIDIRELLEZ’i kutluyoruz. Çok aşırı bir bilgiye sahip olmamakla birlikte sağ olsun google (gogul amca) bize elinden geldiğince bilgiler sunarak beynimizi rahatlatıyor. Söyle bakalım dedim. Bakın neler anlattı.. “Bahar aylarının habercisi olan Hıdırellez her sene coşkuyla bekleniyor. Türk dünyasında ve balkanlarda eski bir gelenek olarak biliniyor. Bu gün kökü İslam öncesine dayanan Orta Asya, Anadolu ve Ortadoğu’da HIZIR ve İLYAS kavramları etrafında anılan bir HALK bayramı olarak bilinmektedir. Darda kalanlara yardımcı olduğu bilinen HIZIR aleyisselam ile İLYAS peygamberin buluştuğu gün olduğuna inanılmaktadır. Orta Asya Türk kültür inançlarına ve ANADOLU kültürüne ait olduğudur. HIDIRELLEZİ yalnız bir kültüre mal etmek de doğru değildir. Zira Yunanistan, Mezapotamya ve İran’da da buna yakın törenler yapıldığı bilinmektedir. Yaygın bir inanışa göre ab-ı hayat denilen hayat suyunu içerek ölümsüzlüğe kavuşan Hızır Aleyhisselam, özellikle bahar aylarında halkın arasında dolaşarak zor durumda olanlara yardım ediyor, bolluk bereket ve sağlık dağıtıyormuş. Ve 5 Mayıs’ta Hızır Peygamber ile bir araya gelindiğine inanılıyor. Yardıma muhtaç insanlara farklı şekillerde göründüğüne düşülüyor. Hızır ve İlyas peygamberlerin bir araya geldiği gün, her türlü dileğin onlar tarafından kabul edildiği, bunun için şölenler düzenlendiği biliniyor. Hıdırellez günü özellikle insan ve doğa için çok önemli bir gün, bu gün SEVGİ günü olarak kabul ediliyor. Hızır ve İlyas Peygamber insanları, doğayı, cömertliği, iyiliği seven, kutsallıklarına inanılan varlıklardır. Hızır ve İlyas ismi halk arasında söylene söylene HIDIRELLEZ’e dönüşerek kutlanılmasına devam ediliyor.” * Bu güzel gün sonrasında konuyu geçtiğimiz günlerde sonlandırdığımız SEÇİM zamanına getirmek isterim. 31 Mart’ta iyi bir süreç yaşandı. Sessiz, sakin ve pek fazla şaibesi olmadan sonlandırdık. Sonuçta yerel yöneticilerimizi seçtik ve bir çoğu ağır borç yükü altında kaldıklarını beyanla neredeyse tam takır belediyeleri devraldılar.. Olsun.. Para kazanılır, borç ödenir. Ama önemli olan bundan sonrasıdır. Uzun yıllar bu zevklerden mahrum kalmış olanlar şimdi direksiyonun başına geçince uzun uzadıya oturup, doğru düşünüp, olumlu projelere imza atmaları gerekmektedir. Enkaz edebiyatlarını bırakıp geleceğe doğru adımlarla yürümelidirler. Aslında hepsinin yolları sarp, kayalıklarla dolu ve oldukça zorludur. Bunu başaramadıkları takdirde gelecekte hiç arzulanmayan sonuçlara sebep olabilirler. Bir çok başkanının bu bilinçte olduğunu bilsekte yine de uyarılarımızı yapmak isterim. Yıllar, yıllar önce yaşanmış bir İSKİ faciasının izleri hala silinmemiş ve fırsat bulduklarında bunun öne sürebilmektedirler. Hakkaniyetli, adaletli ve halkın isteklerine doğru cevaplar veren çağdaş çözümler gündemde olmalıdır. Yerelde iki kez bir partiden seçilmiş ama sonrasında bağımsız olarak başkanlığı kazanmış sayın başkan Zafer ARPACI’nın durumu çok da daha önemlidir. Yarım kalan işleri tamamlamak üzere daha çok çalışmak zorunda olduğunun bilincindedir diye düşünüyorum. Banaz kazansın. Uşak’ta sayın Özkan YALIM’ı da büyük zorluklar bekliyor. Bu zorlukların da doğru adımlarla kolay aşılabileceğini umuyorum. * Son pörçükte futbola sitemim var. Yahu adamın hakkında onlarca şaibe yazılıp çiziliyor, o kişi hala direnmeye devam ediyor. Futbolu bilen ve bu işlerle yaşamı katmerlenmiş onlarca insan “GİT!” diyor. Azizim hala dediğim dedik, çaldığım düdük diyor. Hey dostum.!!. Sporcular sahada şiddete maruz kalıyor, kulüp başkanı hakemi tartaklıyor, bir takım başkanı tarafından sahadan çekiliyor, takımlar Arabistan’da sahaya çıkarılamıyor, süper kupa maçı oynanamıyor, takımlar akıl almaz skorlara ulaşıyor, şampiyon olabilecek bir takım sahadan çekiliyor, milli takım sorumlusu “benim ona ihtiyacım yok” diyor, “onların bana ihtiyacı var”, diyor ve daha da önemlisi genel kurul için yeterli olduğu söylenen İMZA toplanıyor, sen hala direniyorsun. Nedenini bilmiyoruz ama hala sen oradan ayrılmıyorsun.. Acaba neden deyip geçiyoruz. Evetttt. Sayın Cumhurbaşkanımız RECEP TAYYİP ERDOĞAN ile Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ÖZGÜR ÖZEL buluşmaları ve sonrasında ÖZEL’in cumhurbaşkanımıza ilettiğim dediği konuların çok fazla önem arzettiğini söylemek isterim. Özlediğimiz ve arzuladığımı bu buluşmaların ülkemiz adına sevindirici bulduğunu da belirteyim. Çevremizdeki ateş çemberi ve ülkemizin içinde bulunduğu zorlu ekonomik koşullar nedeniyle çalışmaların kibirlenmeden devamını dilerim. İlk önceliğimiz ANAYASA değil mevcutların uygulanması olmalı. Sevinmek istiyoruz artık. Unutmayın küslük ila nihaye sürmez.. Üç gündür. O gün de bu gündür.