Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

BU YANGIN BİTMEYECEK Mİ?

Yazmaktan, söylemekten, dile getirmekten bıktık usandık. Bu yangın bitmeyecek mi? Çok sevdiğim değerli bir arkadaşımın biricik evladını yine TERÖR belasına kurban verdik.. Sevgili Müjdat Kerem ŞAHAN’ı da binlerce kişi dualarla alkışlarla ebediyete yolcu ettik. Uşak şehidine sahip çıktı. Toplanan binlerce insan siyaseti bir kenara bırakıp TERÖR’e lanet yağdırdılar. Biz de aynı duyguları bilemiyorum kaçıncı kez tekrarlıyoruz. Son olsun diye. Neden bitiremiyoruz?.. Öncelikle değerli meslektaşım, arkadaşım, dostum Süleyman ŞAHAN’a Allahtan sabırlar diliyorum. Biliyorum ateş düştüğü yeri yakacak ama inan kardeşim biz de yandık. Biz de kahrolduk. Daha geçen yıl düğününde beraber gülüp eğlendiğimiz, halaylar çektiğimiz evladımızı şimdi binlerin elleri üstünde şehit olarak toprağa vermekten üzgünüz, acılıyız, bizimde ciğerimiz dağlı, sana ulaşamasak bile acını paylaşmak için her an yanındayız. Tekrarlıyorum.. Acın acımızdır paylaşıyoruz, ne kadar sen gibi olamasakta. Başımız sağolsun. Işıklar içinde kalsın sevgili MÜJDAT’ımız. Günler güzel gitmiyor. Geriye baktığımızda, yılları AÇILIM söylemleriyle yıldırım gibi akıttık. Tam sonlanacak gibi görünürken birden rüyadan uyandık. Ve yeniden başladı bu bela. Nedenlerini tüm ülke, tüm dünya biliyor, bilemeyen birkaç kişi var. Onların ihtirasları bizi bu günlere getirdi. Şöyle diyelim. Kasım seçimlerinde çıkan sonuç liderler tarafından doğru okunsaydı şimdi bambaşka bir görünüm içinde olabilirdik. Ufkumuz farklı yerlere yönelebilirdi. Terör SON bulabilirdi. Çevremizdeki yangınları belki hiç yaşamazdık. Komşularla SIFIR sorun gül gibi yaşar giderdik. Ama olmadı, Birileri her şeyi elinin tersiyle itti, birileri de kendi istedikleri yöne gitti. Kim ne derse desin bu günkü durumdan hoşnut değilim. Bu terör bitmeli, bitirilmeli. Ülke bu olaylara karşı ne kadar duyarlı olsa da asıl hareket yukarıdan gelmeli. Çareyi onlar bulmalı. Biz varız ve bu işe noktayı kayacağız demeli. Bunun için ne gerekiyorsa yapılmalı.. Biz ülkemiz için canımızı vermekten, kanımızı akıtmaktan hiçbir zaman geri durmayız. Ama arkadan vurulmaya pusu kurulmaya tahammülümüz yoktur. İşte o zaman topyekün karşı çıkarız.. Cumartesi hepimiz aynı saflarda yer aldık. “Bu birlikteliği haziranda gerçekleştirebilseydik” diye düşünmekten de geri duramıyorum.. Bunların en akla gelen sebeplerinin başında seçilmişlerin bizler kadar duyarlı olmayışlarının etken olduğunu düşünüyorum. Daha dün “aramızda ZERRE kadar fikir ayrılığı yoktur” deyip üç gün sonra istifasını sunanlar, ki (istifa hakikaten bir ERDEMDİR) partisinde kongre sürecine izin vermeyenler, bu kadar hengame arasında muhalefet görevini yerine getiremeyenlerin sorumlu olduğunu düşünüyorum. Ülkede olağanüstü sorunlar yaşanırken güllük gülistanlık gibi gösterenler sorumludur. Oysa bu cennet ülkemizin, güzel insanlarımızın rahata, sükunete, huzura ihtiyacı vardır. Öncelikle ülke insanı arasında AYIRIM yapmadan (BİZLER-ONLAR demeden) komşularımız arasında ayrılık gözetmeden ve dünya ile BARIŞIK yaşamaya ihtiyacımız vardır. Bütün bunlar için de illaki sistem değişmesine gerek yoktur. Sistemi güzel işletir, koyulan kurallara uyulur, adil hukuk sistemi adil yönetim gösterilirse hepsi gayet güzel yapılabilir. Bakın bu ülke gerçekten bereketli ve gerçekten harika bir ülkedir.. HEPİMİZE YETER. 25-30 milyon iken yaşayabiliyorduk, 50-60 milyon olduk yaşadık, 70-80 milyon oluyoruz yaşayabiliyoruz ve hatta 3-5 milyon misafirimiz gelmişken bile yaşamaya devam ediyoruz. Ama paylaşımda zorluklar yaşanmakta, şahsi hırs ve ihtiraslar olmakta ve bunlar neticesinde topluca huzurumuz kaçmaktadır. Öncelik huzuru yeniden kazandırabilmek olmalı… Tarihe iyi bir kayıt yapabilmek için.. ATALARIMIZI nasıl iyi düşüncelerle yadediyorsak, minnet ve şükranlarımızı sunuyorsak sizleri de aynı duygularla yadetmek isteriz. Bu yangın BİTMELİ.. SÖNDÜRÜLMELİ. Bu kadar fazla acı yaşamaya bu insanlar layık değil. Haydi güzel günler için el ele verelim, canlar yanmasın, ocaklar sönmesin. Konuyu değiştirmek için yapmıyorum, ama yazmadan da geçemeyeceğim. Pazar akşamı herkes televizyona kilitlenmiş maç izlemekteydiler. Ne yalan söyleyeyim ben de göz ucuyla takip ettim. BEŞİKTAŞ bu yılın şampiyonu oldu. Maç bitimiyle caddeler korna sesleri ve bağırışlara sahne oldu. Eh biz de şöyle kıyıdan köşeden bu sevince ortak olalım dedik. Hafif BEŞİKTAŞLILIK var ya.. Çıktık alanlara. Binlere insan, çoluk çocuk ellerinde bayraklar, üstlerinde formalar.. Şampiyonluk şarkıları dillerde. Kendilerinden geçmiş seviniyorlar. Ne güzel.. Meşaleler de gökyüzünü aydınlatıyor. Ortalıkta NAFTALİN kokusu. Bu koku nedir dedim bir gence “abi dedi yıllardır şampiyon olamadık ya, bayraklarımızı, formalarımızı naftalinlemiştik, sandıktan onları çıkarınca haliyle ortalık böyle kokuyor” çok hoşuma gitti.. Ayrıca daha çok hoşlandığım başka görüntülere de şahit oldum.. Üstlerinde GALATASARAY ve FENERBAHÇE formaları olan gençlere ve ailelere rastladım. Topluluğun içine girmeseler de benim gibi kenardan izliyorlardı coşkuyu.. Sevindim.. “Siz ne yapıyorsunuz bravo size dedim.” Ne yapalım.. bükemediğimiz bileği öpüyoruz, her ne kadar rakip olsakta düşman değiliz, şampiyonu kutlamaya geldik” dediler. Ne kadar mutlu oldum. Tekrar “BRAVO size” dedim.. İşte görmek istediğim manzara bu. Bunları gerçekten özledik. Böyle olmalı.. Son kez diyorum ki. Yukarıdan aşağıya BU YANGIN SÖNMELİ. SÖNDÜRÜLMELİ...
Ekleme Tarihi: 19 Mayıs 2016 - Perşembe

BU YANGIN BİTMEYECEK Mİ?

Yazmaktan, söylemekten, dile getirmekten bıktık usandık. Bu yangın bitmeyecek mi?
Çok sevdiğim değerli bir arkadaşımın biricik evladını yine TERÖR belasına kurban verdik.. Sevgili Müjdat Kerem ŞAHAN’ı da binlerce kişi dualarla alkışlarla ebediyete yolcu ettik. Uşak şehidine sahip çıktı. Toplanan binlerce insan siyaseti bir kenara bırakıp TERÖR’e lanet yağdırdılar. Biz de aynı duyguları bilemiyorum kaçıncı kez tekrarlıyoruz. Son olsun diye. Neden bitiremiyoruz?..
Öncelikle değerli meslektaşım, arkadaşım, dostum Süleyman ŞAHAN’a Allahtan sabırlar diliyorum. Biliyorum ateş düştüğü yeri yakacak ama inan kardeşim biz de yandık. Biz de kahrolduk. Daha geçen yıl düğününde beraber gülüp eğlendiğimiz, halaylar çektiğimiz evladımızı şimdi binlerin elleri üstünde şehit olarak toprağa vermekten üzgünüz, acılıyız, bizimde ciğerimiz dağlı, sana ulaşamasak bile acını paylaşmak için her an yanındayız. Tekrarlıyorum.. Acın acımızdır paylaşıyoruz, ne kadar sen gibi olamasakta. Başımız sağolsun. Işıklar içinde kalsın sevgili MÜJDAT’ımız.
Günler güzel gitmiyor. Geriye baktığımızda, yılları AÇILIM söylemleriyle yıldırım gibi akıttık.

Tam sonlanacak gibi görünürken birden rüyadan uyandık. Ve yeniden başladı bu bela. Nedenlerini tüm ülke, tüm dünya biliyor, bilemeyen birkaç kişi var. Onların ihtirasları bizi bu günlere getirdi.
Şöyle diyelim. Kasım seçimlerinde çıkan sonuç liderler tarafından doğru okunsaydı şimdi bambaşka bir görünüm içinde olabilirdik. Ufkumuz farklı yerlere yönelebilirdi. Terör SON bulabilirdi. Çevremizdeki yangınları belki hiç yaşamazdık. Komşularla SIFIR sorun gül gibi yaşar giderdik. Ama olmadı, Birileri her şeyi elinin tersiyle itti, birileri de kendi istedikleri yöne gitti. Kim ne derse desin bu günkü durumdan hoşnut değilim. Bu terör bitmeli, bitirilmeli.
Ülke bu olaylara karşı ne kadar duyarlı olsa da asıl hareket yukarıdan gelmeli. Çareyi onlar bulmalı. Biz varız ve bu işe noktayı kayacağız demeli. Bunun için ne gerekiyorsa yapılmalı..
Biz ülkemiz için canımızı vermekten, kanımızı akıtmaktan hiçbir zaman geri durmayız. Ama arkadan vurulmaya pusu kurulmaya tahammülümüz yoktur. İşte o zaman topyekün karşı çıkarız..
Cumartesi hepimiz aynı saflarda yer aldık. “Bu birlikteliği haziranda gerçekleştirebilseydik” diye düşünmekten de geri duramıyorum..
Bunların en akla gelen sebeplerinin başında seçilmişlerin bizler kadar duyarlı olmayışlarının etken olduğunu düşünüyorum. Daha dün “aramızda ZERRE kadar fikir ayrılığı yoktur” deyip üç gün sonra istifasını sunanlar, ki (istifa hakikaten bir ERDEMDİR) partisinde kongre sürecine izin vermeyenler, bu kadar hengame arasında muhalefet görevini yerine getiremeyenlerin sorumlu olduğunu düşünüyorum.
Ülkede olağanüstü sorunlar yaşanırken güllük gülistanlık gibi gösterenler sorumludur. Oysa bu cennet ülkemizin, güzel insanlarımızın rahata, sükunete, huzura ihtiyacı vardır. Öncelikle ülke insanı arasında AYIRIM yapmadan (BİZLER-ONLAR demeden) komşularımız arasında ayrılık gözetmeden ve dünya ile BARIŞIK yaşamaya ihtiyacımız vardır.
Bütün bunlar için de illaki sistem değişmesine gerek yoktur. Sistemi güzel işletir, koyulan kurallara uyulur, adil hukuk sistemi adil yönetim gösterilirse hepsi gayet güzel yapılabilir. Bakın bu ülke gerçekten bereketli ve gerçekten harika bir ülkedir.. HEPİMİZE YETER. 25-30 milyon iken yaşayabiliyorduk, 50-60 milyon olduk yaşadık, 70-80 milyon oluyoruz yaşayabiliyoruz ve hatta 3-5 milyon misafirimiz gelmişken bile yaşamaya devam ediyoruz. Ama paylaşımda zorluklar yaşanmakta, şahsi hırs ve ihtiraslar olmakta ve bunlar neticesinde topluca huzurumuz kaçmaktadır. Öncelik huzuru yeniden kazandırabilmek olmalı… Tarihe iyi bir kayıt yapabilmek için.. ATALARIMIZI nasıl iyi düşüncelerle yadediyorsak, minnet ve şükranlarımızı sunuyorsak sizleri de aynı duygularla yadetmek isteriz.
Bu yangın BİTMELİ.. SÖNDÜRÜLMELİ. Bu kadar fazla acı yaşamaya bu insanlar layık değil. Haydi güzel günler için el ele verelim, canlar yanmasın, ocaklar sönmesin.
Konuyu değiştirmek için yapmıyorum, ama yazmadan da geçemeyeceğim. Pazar akşamı herkes televizyona kilitlenmiş maç izlemekteydiler. Ne yalan söyleyeyim ben de göz ucuyla takip ettim. BEŞİKTAŞ bu yılın şampiyonu oldu. Maç bitimiyle caddeler korna sesleri ve bağırışlara sahne oldu. Eh biz de şöyle kıyıdan köşeden bu sevince ortak olalım dedik. Hafif BEŞİKTAŞLILIK var ya.. Çıktık alanlara. Binlere insan, çoluk çocuk ellerinde bayraklar, üstlerinde formalar.. Şampiyonluk şarkıları dillerde. Kendilerinden geçmiş seviniyorlar. Ne güzel.. Meşaleler de gökyüzünü aydınlatıyor. Ortalıkta NAFTALİN kokusu. Bu koku nedir dedim bir gence “abi dedi yıllardır şampiyon olamadık ya, bayraklarımızı, formalarımızı naftalinlemiştik, sandıktan onları çıkarınca haliyle ortalık böyle kokuyor” çok hoşuma gitti.. Ayrıca daha çok hoşlandığım başka görüntülere de şahit oldum.. Üstlerinde GALATASARAY ve FENERBAHÇE formaları olan gençlere ve ailelere rastladım. Topluluğun içine girmeseler de benim gibi kenardan izliyorlardı coşkuyu.. Sevindim.. “Siz ne yapıyorsunuz bravo size dedim.” Ne yapalım.. bükemediğimiz bileği öpüyoruz, her ne kadar rakip olsakta düşman değiliz, şampiyonu kutlamaya geldik” dediler. Ne kadar mutlu oldum. Tekrar “BRAVO size” dedim.. İşte görmek istediğim manzara bu. Bunları gerçekten özledik. Böyle olmalı..
Son kez diyorum ki. Yukarıdan aşağıya BU YANGIN SÖNMELİ. SÖNDÜRÜLMELİ...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.