Türkiye ne krizler gördü. Çöktü bitti, kalmadı, kurudu dediğiniz anlarda bile her zaman başını dik tutmuş ve 80 milyon birbirine kenetlenerek krizleri en az zararla atlatmasını bilmiştir. Geçtiğimiz aylarda başlayan DOLAR krizinden sonra piyasa birden bire fırlamış ve bu fırlama anında önlenememişti.. Şimdi ise mücadele başka alanlarda sürmektedir. İşte o günlerde yükselen fiyatları bir türlü geri çekemiyoruz. İnsanlar her şeyi öyle manipüle ediyorlar ki, İnanamazsınız. Gözünüzün içine baka baka yalan söylüyor, gözünüzün içine baka baka sizi kandırıyorlar. Yalan söylemeyi meslek haline getirmişler. Utanmak yok, sıkılmak yok.. Vaktimin uygun olduğu zamanlarda ne kadar marka market varsa uğruyor ve fiyatlarını küçük defterime not alıyorum. İster inanın, ister inanmayın.. Akşamdan sabaha fiyatlar öyle bir dans ediyor ki, salsa mı desem, vals mi desem tango mu desem.. Yetkililerimiz ise “fiyatları böyle manipüle edenlerle mücadele edeceğiz” demişlerdi. Elbette yetkililerin mücadelesi daha etkili, tesirli olur ancak bizim de vatandaşlar olarak bu etkinliklere destek vermememiz gerekmektedir. Bizler de yapacağımız çalışmalar ile katkı sağlamalıyız. Öncelikle gereksiz hiçbir şey almamalıyız. İhtiyacımız fazlası olan yiyecek, içecek ve ürünlerin alımını bir süreliğine ertelemeliyiz. Gereksiz yere stok yapmamalıyız. Ve en önemlisi ülke vatandaşları olarak birlik ve beraberliğimizi koruyup fırsatçılara karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz. Anımsıyorum da yıllar önce bir meşrubat firması fiyatlarını aniden yükseltmişti. Sonrasında bakkal derneği, halkımızı duyarlı olmaya ve belli bir süre bu tür içecekleri boykot etmeye davet etmişti. Birden etkisini gösterdi ve çığ gibi büyüdü. Sonrasında firma fiyatları geri çekti ve tabiri caizse imana geliverdi… Marketleri gezerken dikkatimi çekenler.. Çoktan beri gözlemle-diğim bir şey var. Plastik ambalajların kutularını küçülttüler… Yani 700 gramlık bir ürün önce 650 sonra 550 düştü. Bir yandan fiyatları pompalıyorlar diğer yandan da ambalajları azaltıyorlar. Tabii bizler de enayiyiz. Çocukluğumdan beri 4.5 kg.lık hiç ambalajına rastlamadığım yağ çeşitleri artık 4.5 kg. ambalajlar halinde pazarlanıyor. İlk bakışta 5 kg. sanırsınız. Oysa değil.. Aklınıza ne gelirse fiyat artışı yapmayacaklarını söyleyip ambalajdan tasarruf yapıyorlar. Giyim mağazalarında işler daha kolay. Büyük puntolarla İNDİRİM yazıları neredeyse gözünüzü çıkaracak. Ama yetkili kurumlardan izin alarak indirim yapan yok. Gecenin bir yarısında elemanları çalıştırıp etiketleri değiştiriyorlar.. Fiyatları biraz abartıp-kabartıp sonrasında üzerine bir çarpı ve akıllarınca bir rakam koyup indirim yaptık diyorlar. İndirim gerçekten var mı yok mu anlayamıyoruz. Bazı mağazalar ise sarı veya kırmızı etiketler kullanıp dikkat çekerek sürekli indirim yapıldığı imajını veriyor. Elbette bunlar satış-pazarlama kurnazlığı.. Çarşıda pazarda manavlarda kaliteli ürünleri en öne koyup insanların gözlerine hitap ediyorlar ama sonrasında aldığınız çürük ya da ezik olduğunun ancak evde ambalajı açtığınızda fark edebiliyorsunuz… Pazarcıların başka bir kıyağı da ürünlerin üzerine astıkları tabelalarda küçük harflerle yarım kilogram fiyatını yazıyorlar. Yani soğan 8 TL.ye çıkmış. Ama fiyatlar 4'ü gösteriyor…Yani bu ülkede soğan da bu rakamlara çıktı ya.. Olacak gibi değil. Şimdide soğan ithal edecekmişiz. Bilmem nerenin soğanı ile menemen yapacağız. Hani bizim soğana muhtaç yiğitlerimiz vardı.. İsterse onlar da muhtaçlık işini kaldırsınlar. O Mahsuni Şerif’in türküsü artık rafa kalksın derim. Anlayacağınız hani doların çıktığı zaman yükselen fiyatlar oldukları yerde asılı kaldılar. Allah rızası için şöyle inipte çarşı, pazar dolaşmıyorlar. Doğalgaz çıktı- elektrik çıktı- su çıktı şu çıktı bu çıktı.. Arada bir televizyonlardan duyuyoruz benzinin litresinde 12 kuruş indirim yapıldı.. Vallahi kimseyi enterese etmiyor. Yapılan katmerli zamların şöyle bir dibe çakıldığını görsek, gözlerimizi açık gitmeyecek.. Mübarekler işlerine geldi mi serbest piyasa ekonomisi, işlerine geldi mi rekabetli ekonomi. Simit 1.50'ye çıktı, havada asılı kaldı. Hatta bir çok yerde 2 TL. olmuş.. “Delikanlı bu ne?” diyoruz… “Serbest piyasa ekonomisi amca”.. diyor. O bile biliyor serbest piyasa ekonomisini de bir tek bizler öğrenemedik.. Elbette son yıllardaki hava durumları da tarım çalışmalarını olumsuz etkiledi. Kim ne derse desin üretime bir nebze olsun zarar verdi. Her ne kadar fırsatçılar bulunsa da olumsuz hava koşulları da üretimin azalmasına yol açabilmektedir. Biz en iyisi mi tarım alanlarımızı daha iyi değerlendirme yoluna bakalım. Mümkün olduğu kadar ekelim-dikelim üretelim. Ne verirse bize toprak verir. Verdikten sonra da arkasına bakmaz bile.. Bereketli olsun.. Güzel dostlar bir de artık ceplerinizde file-kese-torba taşısanız diyorum.. Malum naylonlar artık paralı oldu da...