Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

DERDİMİZ GEÇİM

Demişler ya “koyun can derdinde kasap et derdinde..” Bizim de hesap o hesap işte.. Millet SEÇİM derdine girmiş ve biz hala GEÇİM derdindeyiz… Tam bunu söylediğimizde birileri diyecek ki.. Sende mi?.. Evet, vallahi biz de geçim derdindeyiz. Hanların, hamamların vergisini ödeyemedik.. bıraktık hepsini.. şimdi sadece ekmeğimizi düşünüyoruz. Ve bir lokma ekmek parası kazandıkça şükrediyoruz… Evet yukarıda yazdıklarım sadece benim için değil. Toplumun bir çok önemli kesimi bunları her gün söylüyor. Ve onlarca esnaftan duyduğumuz acı kelimeler “üç aydır siftahımız yok.. bir de zamlar üst üste geliyor.. perişan olduk..” diyenler inanın çoğunlukta. Eş dost ahbap arasında yaptığımız sohbetlerde bir çok iş yerinin işçi çıkardığını ya da ücretsiz izine gönderdiğine şahit oluyoruz. Bankalardan KREDİ kullananların önemli bir bölümünün ödeme yapamadıkları ve bu yüzden takibata geçildiği, kredi kartlarından borçlu olanlarının sayısının her geçen gün artış gösterdiğini ulusal medya harıl harıl yazıyor. Televizyonların ekonomi programlarında her gün dile getiriliyor. Kim ne derse desin ülkemizde ziyadesiyle hissedilen ama kabullenilemeyen bir KRİZ var. Doğrusu bu kriz ülkemizin karşı karşıya kaldığı ilk kriz değil. Defalarca sorun yaşayan bu cennet ülkemiz, umudumu kaybetmiyorum bu krizi de mutlaka atlatacaktır. Bu arada yeni bir kavram da kelime dağarcığımız içinde önemli yerini aldı. KONKORDATO.. Peki nedir konkordato?.. “Bir borçlunun ticari durumunun sarsılmış olmasıyla alacaklıların belli bir plana göre almaları konusunda kendi aralarında vardıkları ve mahkemece onaylanan anlaşma”dır.. Ekonomi sözlüğünde yeri olmasına rağmen günümüze kadar pek uygulanmayan bu durum şu günlerde onlarca işyeri tarafından yapılmaya başlandı ve bir çok mahkeme kararları alınarak konkordato ilan edildi. Yani bir işyeri ödeme güçlüğü nedeniyle borcunu ödeyemeyince, taraflar arasında yapılan bir anlaşma ile daha uzun süreye yayılarak yapılan bir ödeme planının imza altına alınmasıdır. Borçlu için önemli olsa da, aslında alacaklı için daha da önemli.. Zira hiç alamayacağı bir parayı azar azar da olsa alma imkanının doğmuş olmasına sevinecektir insanlar. Geçim derdi için önemli bir dönüm noktası da ASGARİ ÜCRET’tir. Yılın son günlerine yaklaştığımız şu günlerde herkesin gözü-kulağı komisyondan gelecek olumlu haberdedir. İşçisi de, işvereni de bu kararın çıkmasını dört gözle beklemektedir. İşçi, nefes alabilecek miyim kaygısı içinde, işveren ise bu yükün altından kalkabilecek miyim düşüncesindedir. Komisyon ise ne karar verirse versin “ne İsa’ya yaranabilecek ne de Musa’ya.” Taraflar bu ilan sonunda mutlaka hüsranı yaşayacaklardır. Asgari ücret ne kadar olmalı derseniz. Bunun hesaplanması için elde her türlü veri vardır. Ancak olay gerçekçi biçimde masaya yatırılmadığından, tarafların hepsini memnun edecek bir sonuca ulaşılamamaktadır. Bunun en güzeli geçen haftalarda yazdığım gibi fiyatları dondurmak en alasıdır. Her şey eskisi gibi kalsın. Ne maaşlar artsın, ne fiyatlar, ne asgari ücret yükselsin ne de elektrik, su parası. Böylece yeni yıla yakın herkesi tedirgin eden uzun bekleyişler de yaşanmayacaktır. Ehhh!.. Şimdilik her şeye ZAM yapıldığına göre, ücretlere yapılacak artışları da beklemek insanların en büyük hayalidir. Gazeteler, televizyonlar her gün önermeleri aktardıkça çevremizden müjdeler yağıyor... “Hadi gözünüz aydın.. maaşlara şu kadar zam yapılıyor muş..” Araştırıp, bakıyoruz.. Daha karar verilmiş bir şey yok… Yok ama piyasa duydu ya.. Ufaktan dokunuveriyorlar fiyatlara. Soğan düştü, düşüyor derken yine aldı başını gidiyor. Bir soğan mı… Her aklınıza gelen de gün geçmiyor ki artış yaşanmasın.. Evvel Allah alışveriş merkezleri geceleri boş geçirmiyor. Bir gün önce baktığınız fiyat ertesi gün katlanmış ama sarı etiketle İNDİRİM yaptık diye de görüntü vermişler. Yani 10 liralık bir mal 15 yapılmış arkasından indirim yapılarak 13'e düşürülmüş. Biz de bunu YUTUYORUZ... Aslında yutmuyoruz ama çaresiz kabulleniyoruz. O kadar çeşit AVM var. Ama hepsi de birbirini kolluyor. Fiyatları aynı anda değiştiriyorlar.. Şaştık kaldık.. Almasan da olmuyor. İhtiyaç öyle ya da böyle görülecek. Yemeden içmeden durmak mümkün değil ki. .Katlanmak zorunda kalıyoruz.. Bir de yerel seçim çalışmaları var.. Yıl başından itibaren onlarda başlar, kafalarımızı allak bullak etmeye.. Caddeler sokaklar afişlerle dolar, meydanlar inim inim inler. Evlerin kapıları çalınır. Broşürler, paketler!!!.. Gerçi bize hiç rastlamıyor ama.. Duyuyoruz. Demek ki kabul görüyor da yapılıyor.. Yani artık ne zaman rahata kavuşuruz diye sayıklamaktan usandık. Derdimiz GEÇİM.. Birileri de seçim havasında. Yaşamın gereği böyle. İşte hendek işte deve.. Umut oldukça her yeni gün yeni bir başlangıçtır. Daima...
Ekleme Tarihi: 25 Aralık 2018 - Salı

DERDİMİZ GEÇİM

Demişler ya “koyun can derdinde kasap et derdinde..” Bizim de hesap o hesap işte.. Millet SEÇİM derdine girmiş ve biz hala GEÇİM derdindeyiz… Tam bunu söylediğimizde birileri diyecek ki.. Sende mi?.. Evet, vallahi biz de geçim derdindeyiz. Hanların, hamamların vergisini ödeyemedik.. bıraktık hepsini.. şimdi sadece ekmeğimizi düşünüyoruz. Ve bir lokma ekmek parası kazandıkça şükrediyoruz…
Evet yukarıda yazdıklarım sadece benim için değil. Toplumun bir çok önemli kesimi bunları her gün söylüyor. Ve onlarca esnaftan duyduğumuz acı kelimeler “üç aydır siftahımız yok.. bir de zamlar üst üste geliyor.. perişan olduk..” diyenler inanın çoğunlukta. Eş dost ahbap arasında yaptığımız sohbetlerde bir çok iş yerinin işçi çıkardığını ya da ücretsiz izine gönderdiğine şahit oluyoruz.
Bankalardan KREDİ kullananların önemli bir bölümünün ödeme yapamadıkları ve bu yüzden takibata geçildiği, kredi kartlarından borçlu olanlarının sayısının her geçen gün artış gösterdiğini ulusal medya harıl harıl yazıyor. Televizyonların ekonomi programlarında her gün dile getiriliyor. Kim ne derse desin ülkemizde ziyadesiyle hissedilen ama kabullenilemeyen bir KRİZ var. Doğrusu bu kriz ülkemizin karşı karşıya kaldığı ilk kriz değil. Defalarca sorun yaşayan bu cennet ülkemiz, umudumu kaybetmiyorum bu krizi de mutlaka atlatacaktır.
Bu arada yeni bir kavram da kelime dağarcığımız içinde önemli yerini aldı. KONKORDATO.. Peki nedir konkordato?.. “Bir borçlunun ticari durumunun sarsılmış olmasıyla alacaklıların belli bir plana göre almaları konusunda kendi aralarında vardıkları ve mahkemece onaylanan anlaşma”dır.. Ekonomi sözlüğünde yeri olmasına rağmen günümüze kadar pek uygulanmayan bu durum şu günlerde onlarca işyeri tarafından yapılmaya başlandı ve bir çok mahkeme kararları alınarak konkordato ilan edildi. Yani bir işyeri ödeme güçlüğü nedeniyle borcunu ödeyemeyince, taraflar arasında yapılan bir anlaşma ile daha uzun süreye yayılarak yapılan bir ödeme planının imza altına alınmasıdır. Borçlu için önemli olsa da, aslında alacaklı için daha da önemli.. Zira hiç alamayacağı bir parayı azar azar da olsa alma imkanının doğmuş olmasına sevinecektir insanlar.
Geçim derdi için önemli bir dönüm noktası da ASGARİ ÜCRET’tir. Yılın son günlerine yaklaştığımız şu günlerde herkesin gözü-kulağı komisyondan gelecek olumlu haberdedir. İşçisi de, işvereni de bu kararın çıkmasını dört gözle beklemektedir. İşçi, nefes alabilecek miyim kaygısı içinde, işveren ise bu yükün altından kalkabilecek miyim düşüncesindedir. Komisyon ise ne karar verirse versin “ne İsa’ya yaranabilecek ne de Musa’ya.” Taraflar bu ilan sonunda mutlaka hüsranı yaşayacaklardır.
Asgari ücret ne kadar olmalı derseniz. Bunun hesaplanması için elde her türlü veri vardır. Ancak olay gerçekçi biçimde masaya yatırılmadığından, tarafların hepsini memnun edecek bir sonuca ulaşılamamaktadır. Bunun en güzeli geçen haftalarda yazdığım gibi fiyatları dondurmak en alasıdır. Her şey eskisi gibi kalsın. Ne maaşlar artsın, ne fiyatlar, ne asgari ücret yükselsin ne de elektrik, su parası. Böylece yeni yıla yakın herkesi tedirgin eden uzun bekleyişler de yaşanmayacaktır.
Ehhh!.. Şimdilik her şeye ZAM yapıldığına göre, ücretlere yapılacak artışları da beklemek insanların en büyük hayalidir. Gazeteler, televizyonlar her gün önermeleri aktardıkça çevremizden müjdeler yağıyor... “Hadi gözünüz aydın.. maaşlara şu kadar zam yapılıyor muş..” Araştırıp, bakıyoruz.. Daha karar verilmiş bir şey yok… Yok ama piyasa duydu ya.. Ufaktan dokunuveriyorlar fiyatlara. Soğan düştü, düşüyor derken yine aldı başını gidiyor. Bir soğan mı… Her aklınıza gelen de gün geçmiyor ki artış yaşanmasın.. Evvel Allah alışveriş merkezleri geceleri boş geçirmiyor. Bir gün önce baktığınız fiyat ertesi gün katlanmış ama sarı etiketle İNDİRİM yaptık diye de görüntü vermişler. Yani 10 liralık bir mal 15 yapılmış arkasından indirim yapılarak 13'e düşürülmüş. Biz de bunu YUTUYORUZ... Aslında yutmuyoruz ama çaresiz kabulleniyoruz. O kadar çeşit AVM var. Ama hepsi de birbirini kolluyor. Fiyatları aynı anda değiştiriyorlar.. Şaştık kaldık.. Almasan da olmuyor. İhtiyaç öyle ya da böyle görülecek. Yemeden içmeden durmak mümkün değil ki. .Katlanmak zorunda kalıyoruz..
Bir de yerel seçim çalışmaları var.. Yıl başından itibaren onlarda başlar, kafalarımızı allak bullak etmeye.. Caddeler sokaklar afişlerle dolar, meydanlar inim inim inler. Evlerin kapıları çalınır. Broşürler, paketler!!!.. Gerçi bize hiç rastlamıyor ama.. Duyuyoruz. Demek ki kabul görüyor da yapılıyor..
Yani artık ne zaman rahata kavuşuruz diye sayıklamaktan usandık. Derdimiz GEÇİM.. Birileri de seçim havasında. Yaşamın gereği böyle. İşte hendek işte deve.. Umut oldukça her yeni gün yeni bir başlangıçtır. Daima...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.