Çağın hastalığı FUTBOL. Ve futbolun son noktası da “Dünya Kupası”. Biz ülke olarak nadir katıldığımız bu organizasyonlara bu son bölümde de katılamamıştık. Akla gelen ilk soru “acaba katılsaydık ne sonuç elde ederdik. Elbette finale gidemezdikte, hani Kore-Japonya’daki gibi bir ekstrem durum yaratılır mıydı”. Diye aklımızdan geçebilirdi. Baktığımızda bir çok FAVORİ ülkenin de erken etaplarda elendiğini görmekteyiz. Bu gün bu sektörün söz sahibi diye adlandırdığımız ülkeler bile evlerine erken döndüler. Gerçekten futbol peşinden milyarların koştuğu güzel bir aktivite. Ama zaman zaman onu de dejene-rasyona uğrattılar. ŞİKE ve TEŞVİK denilen illet bazı aralıklarla ona da bulaştı ve çirkinleştirdi. Ve seyir zevki yüksek olan bu sektör televizyonların naklen yayınları sayesinde daha fazla kitleye ulaşıp RENKLİ hale geldi. Tabii ki en iyisi stadyumda seyredebilmek. Ben öyle tercih ederim. Ama imkan bulamayanlar için en güzeli şöyle bacakları uzatıp sakince evde televizyondan izlemektir. Tercih size kalmış. Eğer imkanının varsa ve de ülkemizde orada olursa canlı canlı seyretmek en güzeli en alası. Televizyonların naklen yayınları da şimdilik işimizi görüyor. Hele TRT’miz edindiği son sistem teknolojiyle bizlere yayınları ulaştırmaya çalışıyor. Spikerlerimiz de inanın derslerine çok iyi çalışmışlar. Hangi sporcu topa vurursa onun hakkında olağan üstü bilgileri çatır çatır anlatıveriyorlar. Bizlerde o dünya çapında ünlü futbolcuların edinemeyeceğimiz bilgilerine kavuşuyoruz. Yalnız yorumcular pek fazla öne çıkamadı. Gözlerimiz sevgili Ömer Üründül’ü aradı. Onun sesini duyamayınca kupanın zevki olmuyor. Takımları bir kaç dakika içinde çözüyor, tekniklerini, oyun stillerini sistemlerini ortaya koyuyordu. Yani körü körüne maç izlemiyorduk. Neyse TRT’nin takdiri diyelim. Bu organizasyonda evet biz yoktuk ama. Bizleri temsilen hakemlerimiz vardı. Sağolsun Cüneyt ÇAKIR ve ekibi görev yaptıkları maçlarda adımızdan gururla söz ettirdiler. Bir çok maçını izlediğim bu hakem arkadaşımız gerçekten uluslar arası maçlarda başarılı. Her ne kadar ülkemizdeki maçlarda aynı başarıyı gösteremese de orada yüzümüzü güldürüyor. Ve yardımcıları ile başardığı birliktelik ile adından söz ettiriyor. Hatta futbolun “ÇILGIN ülkesi ÇİN”den bile teklif aldı. “Gel bize katıl” diye.. Para gani… Hakemlerden söz etmişken bir de “VAR sistemi”nden söz edelim birkaç cümleyle. Tam anlamıyla Rusya’daki Dünya Kupası’nda uygulanan bu sistem bana göre uygun ve doğru bir sistem değil. Futbol dünyada baştan sona kural ve kaideleri her yerde aynı olan harika bir sistemdir. Mahalle maçları hariç en küçük birimden en üst seviyeye kadar her şey aynıdır. Kale direklerinin eni, boyu, sahalar, 18 ve altı pas. Taç korner aut, penaltı. Orta saha ve korner köşeleri belli standartlara kavuşturulmuştur. Ve Oyun esnasındaki tüm kurallar en alttan en üste bire bir uygulanabilen bir sistemdir. Şimdi siz Rusya’da bu işi uyguladınız ve çoğu kez doğrulara ulaşıldı. Ama ülkemizde nasıl uygulayacaksınız. Diyelim ki süper lig maçalarında da bunu başardınız. Ya diğer liglerde, hatta amatör liglerde bunu nasıl uygulayacaksınız. Bu iş baştan sona uygulanmadığında esprisini kaybeder. Ve de gördük ki uygulama anında bile HATALAR yapılabiliyor. Yeniliklere karşı değilim ama böyle uygulamalara hazır değilim. Gelin bu işe başlamadan geri dönelim. Futbol hatalarıyla-yanlışlarıyla oynanmaya devam etsin. Uygulamada pek olmadı da olabilir hani masa hakemleriyle orta hakem uyuşamazlar. İkilik ortaya çıkar. Sonra o da tartışılır hale gelebilir. Yapılacak bu kadar masrafın şimdiden FUZULİ olduğu kanısındayım. Oraya harcanacak paraların daha çok kitleye hizmet getirecek semt sahalarına ve stadyumlara harcanması daha güzel ve yerinde olur. Futbol oynanmaya başladığı günden bu yana elbette bir çok değişikliklere sahne olmuştur. Uygulamalarda görülen hatalar, aksaklıklar zamanla değiştirilmiş ve doğrular bulunmuştur. Ama yapılan değişiklikler her alanda aynı uygulanmıştır. Şimdi bunu üst liglerde yapacaksın, alt liglerde yapamayacaksın. Baştan sona uygun değil ve baştan sona haksızlıktır. Gelin bu VAR sistemini YOK edelim. Futbol eski lezzetiyle oynansın ve devam etsin. Ve PASO LİG uygulaması de pek yüz güldürmüyor. Şiddet azalacak dediler, azalmadı olaylar bitecek dediler, bitmedi. Geçmişte maç izlemeye gittiğimiz yerlerde kuyruklara girip biletimizi alıyor maça giriyorduk. Şimdi pazartesi olmasa bile salı gün satışa çıkan biletler internet üzerinden anında tükeniyor ve sizler bizler bakakalıyoruz. Yani anlayacağınız bu da çözüm olmadı diyebilirim. Futbol; oturulup baştan sona daha cazip hale gelmesi için baştan sona dizayn edilmeli. Mesela bu “Yabancı Kuralı” benim pek hoşuma gitmiyor. Yanlışlar var, hatalar var. Şimdi de alt liglere sıçradı. Yabancıya karşı değilim. Olsun ama akla estikçe kural değişmesin. Şu federasyon şöyle bu federasyon böyle yapmasın. 1. 2. ci ve hatta 3.liglerde yabancı oynamazken BAL’da vardı. Şimdi artık hepsinde olacak sanırım. Ve FUTBOL’da ekonomik kriterler. Takımların en büyük derdi. Buna da bir çözüm bulunmalı. Sözün özü bu kadar paranın döndüğü bu sektör dernek adıyla yönetilemez. Buna yeni bir yönetim şekli olmalı. Yeni sezon öncesi tüm takımlara başarılar dilerim. İzleyecek olanlara da güzel seyirler diyelim.