Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

DÜNYA KUPASI

Bu yıl futbolda dünya kupası maçları Katar’da oynanıyor. Yıllar yılı takip ettiğimiz bu organizasyon genelde haziran ya da temmuz aylarında yapılmaktaydı. Katar’ın bu turnuvaya talip olup uygulamaya geçilmesi ile belki de ilk kez kasım-aralık ayında yapılıyor. Ve bir çok ülke kış mevsimini yaşarken orada hava sıcaklığı bizlere göre daha yüksek ve neredeyse yaz mevsimi ayarında sürmektedir. Daha da önemlisi ülkelerin bir çoğunda oynanan futbol ligleri zamansız duraksamaya uğramış ve yıllar yılı yapılan lig maçları zamansız durmuştur. Bu durum kimilerine uygun gelse de genelde birçok takımın kupa sonrası moral motivasyonun azalmasına neden olabilecektir. Futbol, dünyanın gözdesi olan bir organizas-yondur. Her şey bir yana bütün gözler şu an KATAR’a çevrilmiş durumdadır. Rakamları tam olarak bilmesem de katılan takımların taraftarları o küçücük ülkeye akın etmiş ve karnaval şenliği gibi, rüya gibi günler yaşanmaktadır. Maçlar Türkiye saati ile uygun zamanlara denk geldiğinden izleme fırsatı yakalanmıştır. Ancak ülkemizin güzide yayıncı kuruluşu TRT son dakikada ekranlara yeni frekans bilgileri sunarak yayınların farklı bir frekanstan yayınlanacağını duyurunca sanıyorum bir çok izleyen engi-yangı olmuştur. Frekans bilgilerini giremeyen sayısız insanımız izlemekten vazgeçmiş ve ve TRT’ye öfkelenmiştir. Elbette yayın kurallarına uymak gerekir ama bu kuralları tam yumurta ağzına gelince söylenmesi kızgınlığın artmasına neden olmuştur. Maçlar gayet sakin ve olumlu geçmektedir. Hatalar olsa da itirazlar ayyuka çıkmadan çözümlenmektedir. Zırt-pırt VAR’a gitmeler yaşanma-maktadır. Hakem hataları olsa bile hani bizlerdeki kadar maç sonucuna ulaşacak boyutlarda değildir.. Hakemlerden söz etmişken aklıma düştü. Bu turnuvada hiç Türk hakeminin olmaması bizleri düşündürdü. Ruandalı Salima bile bu turnuvada görev almışken TÜRK hakemlerinin burada olmamasına üzülmemek elde değil. Hadi milli takımımız orada yer alamadı ama hakemlerimiz neden yok diye de sormadan edemiyoruz. Maçlar güzel. Ama dikkatimi çeken bir hususta bu turnuva yıldız futbolcu yaratmadı. Hemen hemen her dünya kupası maçlarında dillerimize pelesen olan futbolcular çıkıyordu. Oynadıkları harika oyunlar ile gönlümüze taht kuranlar vardı. Bütün dünya onları hayranlıkla izliyordu. Pele, Maradona, Platini, Mayer, Ranoldo, Müller, Zof, Messi ve daha saymadığım bir çok futbolcu yıllar yılı gönlümüze taht kurmuş isimlerdi. Bu yıl o kıvamda futbolcu göremediğimiz gibi olanların da yıldızlıkları oldukça sönüktü. Arada çıkabileceği var sayılan birkaç isim olsa da şu an için onların saydıklarımız isimlere ulaşma ihtimallerinin az olduğunu söyleyebilirim. Her ne kadar takım oyunu oynanıyor olsa da bireysel yetenekli oyuncuların ön plana çıktığı pek fazla örnek yok gibi. Tabii ki beğendiklerimiz var içlerinde.  Maçlar güzelliklerle oynanıyor. Öyle pek fazla yerlerde sürünen futbolcu görmüyoruz. Omzuna gelen darbe ile yüzünü tutan, bastığı çığlıkla ortamı yırtan, yattıkça yatan sporcuların sayısı pek fazla değil. Takımlar oynamaya ve oynayarak kazanmaya çalışıyorlar. Köşe gönderinde topu bir santim daha dışa çekmeye çalışanların sayısı az. Taç ve faul atışlarını yerinden yapmayana prim verilmiyor. Kaleciler rahat tuttukları topları yerlere yatarak ve yattıkları yerden hakemleri gözleyerek zaman çalmaya çalışmıyorlar. Bütün bunlar sadece bizde mi oluyor diye düşünmeden edemiyorum. Maçlar güzel. Zaman zaman yaşadığımız sürprizleri konuşuyoruz. Bazı takımların iyi hazırlanmadıkları ve erken ayrıldıkları görülüyor. Elbette maçlar oynandıkça fireler çoğalacak ve sonuçta bu altın kupayı bir takım alacak. Kim alır diye yorumladığımızda Brezilya, Fransa, İngiltere ve İsviçre’nin kupaya biraz daha yakın olduklarını gözlemekteyim. Bakarsınız büyük sürprizler de olabilir. Neredeyse bir buçuk aya yakın duraksamaya uğrayan ligimizde bir çok takım hazırlıklarını sürdürmekteler. Eksiklerini tamamlamaya çalışmaktalar. Keşke TFF bu sırada ara transferi açsaydı da takımlar eksik oyuncularını alabilselerdi. Bu dönemde bir çok sporcunun adı transfer gündeminde olmasına rağmen ocak ayı beklenecek ve transferleri o zaman yapılabilecek. Federasyon bu konuları önceden düşünüp uygun kararları alsa daha da güzel olurdu. Bu güzelliklerden söz ederken geçen hafta Göztepe-Altay maçında yaşan elim olaylar aklıma geldi. Biz hala neyin peşindeyiz diye de sormadan edemiyorum. Spor dostluk ve kardeşliktir diye barım barım bağırırken attığımız maytaplar, vurduğumuz sopalar neyin nesi. Hele İzmir’de böyle bir olayın yaşanmış olmasından da son derece üzgün olduğum ve elimden sadece kınamak geldiğini de belirtmek isterim. Futbol güzel. İyi bir aktivite. Yeşil sahalar gençlerimiz için bulunmaz bir nimet. Ama biz de Banaz’da elimizden bir nimeti kaçırmış olmanın üzüntüsü içindeyiz. Banaz için planlanan üç triyonluk stad yatrımının ne yazık ki yatmış olduğunu duydum. İçim bir hoş oldu. Tartışırken elimizdeki kuşu kaçırmış olmanın üzüntüsü içindeyim. Ne yapalım tartışmaya devam edin bakalım nerelere varacaksınız. Sözlerimizi Atamızın sözleriyle noktalayalım. “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim”...
Ekleme Tarihi: 06 Aralık 2022 - Salı

DÜNYA KUPASI

Bu yıl futbolda dünya kupası maçları Katar’da oynanıyor. Yıllar yılı takip ettiğimiz bu organizasyon genelde haziran ya da temmuz aylarında yapılmaktaydı. Katar’ın bu turnuvaya talip olup uygulamaya geçilmesi ile belki de ilk kez kasım-aralık ayında yapılıyor. Ve bir çok ülke kış mevsimini yaşarken orada hava sıcaklığı bizlere göre daha yüksek ve neredeyse yaz mevsimi ayarında sürmektedir. Daha da önemlisi ülkelerin bir çoğunda oynanan futbol ligleri zamansız duraksamaya uğramış ve yıllar yılı yapılan lig maçları zamansız durmuştur. Bu durum kimilerine uygun gelse de genelde birçok takımın kupa sonrası moral motivasyonun azalmasına neden olabilecektir.
Futbol, dünyanın gözdesi olan bir organizas-yondur. Her şey bir yana bütün gözler şu an KATAR’a çevrilmiş durumdadır. Rakamları tam olarak bilmesem de katılan takımların taraftarları o küçücük ülkeye akın etmiş ve karnaval şenliği gibi, rüya gibi günler yaşanmaktadır.
Maçlar Türkiye saati ile uygun zamanlara denk geldiğinden izleme fırsatı yakalanmıştır. Ancak ülkemizin güzide yayıncı kuruluşu TRT son dakikada ekranlara yeni frekans bilgileri sunarak yayınların farklı bir frekanstan yayınlanacağını duyurunca sanıyorum bir çok izleyen engi-yangı olmuştur. Frekans bilgilerini giremeyen sayısız insanımız izlemekten vazgeçmiş ve ve TRT’ye öfkelenmiştir. Elbette yayın kurallarına uymak gerekir ama bu kuralları tam yumurta ağzına gelince söylenmesi kızgınlığın artmasına neden olmuştur.
Maçlar gayet sakin ve olumlu geçmektedir. Hatalar olsa da itirazlar ayyuka çıkmadan çözümlenmektedir. Zırt-pırt VAR’a gitmeler yaşanma-maktadır. Hakem hataları olsa bile hani bizlerdeki kadar maç sonucuna ulaşacak boyutlarda değildir.. Hakemlerden söz etmişken aklıma düştü. Bu turnuvada hiç Türk hakeminin olmaması bizleri düşündürdü. Ruandalı Salima bile bu turnuvada görev almışken TÜRK hakemlerinin burada olmamasına üzülmemek elde değil. Hadi milli takımımız orada yer alamadı ama hakemlerimiz neden yok diye de sormadan edemiyoruz.

Maçlar güzel. Ama dikkatimi çeken bir hususta bu turnuva yıldız futbolcu yaratmadı. Hemen hemen her dünya kupası maçlarında dillerimize pelesen olan futbolcular çıkıyordu. Oynadıkları harika oyunlar ile gönlümüze taht kuranlar vardı. Bütün dünya onları hayranlıkla izliyordu. Pele, Maradona, Platini, Mayer, Ranoldo, Müller, Zof, Messi ve daha saymadığım bir çok futbolcu yıllar yılı gönlümüze taht kurmuş isimlerdi. Bu yıl o kıvamda futbolcu göremediğimiz gibi olanların da yıldızlıkları oldukça sönüktü. Arada çıkabileceği var sayılan birkaç isim olsa da şu an için onların saydıklarımız isimlere ulaşma ihtimallerinin az olduğunu söyleyebilirim. Her ne kadar takım oyunu oynanıyor olsa da bireysel yetenekli oyuncuların ön plana çıktığı pek fazla örnek yok gibi. Tabii ki beğendiklerimiz var içlerinde. 

Maçlar güzelliklerle oynanıyor. Öyle pek fazla yerlerde sürünen futbolcu görmüyoruz. Omzuna gelen darbe ile yüzünü tutan, bastığı çığlıkla ortamı yırtan, yattıkça yatan sporcuların sayısı pek fazla değil. Takımlar oynamaya ve oynayarak kazanmaya çalışıyorlar. Köşe gönderinde topu bir santim daha dışa çekmeye çalışanların sayısı az. Taç ve faul atışlarını yerinden yapmayana prim verilmiyor. Kaleciler rahat tuttukları topları yerlere yatarak ve yattıkları yerden hakemleri gözleyerek zaman çalmaya çalışmıyorlar. Bütün bunlar sadece bizde mi oluyor diye düşünmeden edemiyorum.
Maçlar güzel. Zaman zaman yaşadığımız sürprizleri konuşuyoruz. Bazı takımların iyi hazırlanmadıkları ve erken ayrıldıkları görülüyor. Elbette maçlar oynandıkça fireler çoğalacak ve sonuçta bu altın kupayı bir takım alacak. Kim alır diye yorumladığımızda Brezilya, Fransa, İngiltere ve İsviçre’nin kupaya biraz daha yakın olduklarını gözlemekteyim. Bakarsınız büyük sürprizler de olabilir.
Neredeyse bir buçuk aya yakın duraksamaya uğrayan ligimizde bir çok takım hazırlıklarını sürdürmekteler. Eksiklerini tamamlamaya çalışmaktalar. Keşke TFF bu sırada ara transferi açsaydı da takımlar eksik oyuncularını alabilselerdi. Bu dönemde bir çok sporcunun adı transfer gündeminde olmasına rağmen ocak ayı beklenecek ve transferleri o zaman yapılabilecek. Federasyon bu konuları önceden düşünüp uygun kararları alsa daha da güzel olurdu.
Bu güzelliklerden söz ederken geçen hafta Göztepe-Altay maçında yaşan elim olaylar aklıma geldi. Biz hala neyin peşindeyiz diye de sormadan edemiyorum. Spor dostluk ve kardeşliktir diye barım barım bağırırken attığımız maytaplar, vurduğumuz sopalar neyin nesi. Hele İzmir’de böyle bir olayın yaşanmış olmasından da son derece üzgün olduğum ve elimden sadece kınamak geldiğini de belirtmek isterim.
Futbol güzel. İyi bir aktivite. Yeşil sahalar gençlerimiz için bulunmaz bir nimet. Ama biz de Banaz’da elimizden bir nimeti kaçırmış olmanın üzüntüsü içindeyiz. Banaz için planlanan üç triyonluk stad yatrımının ne yazık ki yatmış olduğunu duydum. İçim bir hoş oldu. Tartışırken elimizdeki kuşu kaçırmış olmanın üzüntüsü içindeyim. Ne yapalım tartışmaya devam edin bakalım nerelere varacaksınız.
Sözlerimizi Atamızın sözleriyle noktalayalım. “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim”...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.