Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

EVİR-ÇEVİR

Evir-çevir, kıvır-çevir SALLA. Son günlerin modası bu. İnanın konuyu değiştirip değişik şeyler yazmalıyım diye düşünsem de, hala sıcaklığını koruyan FETÖ’yü yazmaktan geri duramadım. Zira konuyla ilgili haber kanallarında sabah-akşam, gece gündüz demeden bunlar konuşuluyor. Ama en yenisi de geçmişin FETTULLAHÇILARI şimdi anlatıyorlar her şeyi bir bir. Haa, “Bilmiyor muyduk” desekte tahminlerimizi aşan çok şeyler varmış. Zamanında “DUR” denilmediği için geldi geldi ve 15 TEMMUZ’a dayandı. Şimdi ne olacak derseniz, durum belli. Sütten ağzımız yandıysa yoğurdu üfleyerek içeceğiz. Bu süreç kapsamında görevden alınan, açığa alınıp ilişkisi kesilen memurlar, öğretmenler ve tüm çalışanların yeri elbette doldurulacak. Hiç olmaya bu kez hata yapmayalım. Hiç olmaya bu kez yanılmayalım, kandırılmayalım. İşe alınacakları falan yerlere gönderip oralardan icazet almayalım. Kim hak ediyorsa göreve onlar gelsin. Hak edenler hak ettikleri makamlara gelsin.Şucu, bucu olmadan. Bahsettiğim gibi şimdi moda TV’lerde boy göstermek. Bu örgütün içinde yer alan ve hatta kimi üst düzey, kimi etkin yerlerde olan bazı insanlar yaptıklarını, yaptırılanları saatlerce anlatıyorlar. Bir kısmı ben bunları ilgilerle daha önceden paylaşmıştım dese de gün döndü devran değişti ve geldik 15 Temmuz’a. Anlatanların ilginçliği pek yok. Ama İlginç olan ilim irfan sahibi, okumuş eğitim almış, liyakat sahibi ve en üst makamlarda bulunanların, ilkokulu sonradan bitirmiş bir imamın peşine takılmış olmalarıdır. Eğitime inanmış bir insan olarak bunu kabullenmekte zorlanıyorum. Bu oluşumun hangi evrelerden geçtiği hangi basamakların nasıl aşıldığı, para kaynakları, ağabeyler, ablalar, imamlar artık sır olmaktan çıktı. Hepsi, bunların içinden gelenlerce bir bir anlatılıyor. Biz de geceleri uykusuz kalsakta merakımızı belki gideririz umuduyla ekran karşısında bekliyoruz. Anlatılanların sanırım hepsi doğru olmayabilir. Ya da bazı önemli konular geçiştirilebilir, evirir çevirir, kıvırır savururlar... Ama bir çok şey artık bellidir. Devletimiz bu işin üstesinden gelecektir. Artık pilavdan dönülmez. Bu iş tabiri caizse girilen inlerin tamamen bertaraf edilmesiyle noktalanmalıdır. Bu konular bir çok insan tarafından bilinmekte ve gerekli uyarılar yıllar, yıllar öncesinden yapılmaktaydı. Demek ki bir müsibet bin nasihatten iyiymiş. Tamamen kurutulur mu, arada birkaç filiz kalır mı bilemem. Ama ülkemiz bu tür kalkışmalara kolay pabuç bırakacak değildir. Her ne kadar alanlar “DEMOKRASİ “ nöbeti için doldurulmuş gibi görünse de o alanlara gidemeyen milyonlarda var. DEMOKRASİ için can verecek, ülkesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacak. Kazanılan bu tecrübelerin dikkatlice değerlendirilip iyi yönlere kanalize edilmesi gerekir. Gerilere pek fazla takılmadan ama asla unutmadan ileriye yol almak çok önemlidir. Suçluları adaletin adil kollarına bırakıp gelecek için, YENİKAPI’da verilen mesajlara sadık kalarak BİRLİK olmanın zamanıdır. Liderlerin YENİKAPI’ya gidişleri, vatandaşlarımızın parti farkı gözetmeksizin alanları dolduruşu ve bütün bunların yanı sıra gerek AVRUPA’da ve gerekse dünyada itibarımız için önemli bir göstergeydi. Birliğimizin taa oralardan ses getirmesi, Rusya’nın pazarı açması Avrupa Birliği’nin bakışı ve daha neler neler. Bu işin galibi falan parti filan kişi olmamalı. Bu işin galibi TÜRK insanı. Bu işte DEMOKRASİ kazandı. Bilbordlara da öyle yazılmadı mı?.. Türkiye’de bunlara benzer belki daha bir çok tarikat ve cemaat vardır. Elbette bu yapılanlara bakıp onları da suçlayacak değiliz. Amma eğitim verenler ve eğitime katkı sağlayanların asıl amacı o olmalı. Yoksa bir fırsatını bulup yönetime gelmek veya darbeye kalkışmak gizli amaç olursa onlarında aynı hüsrana uğrayacaklarını garanti edebilirim. Bir yanımıza bir şeyler olur mu derseniz, belki olur ama ATAMIZIN söylediği gibi “TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR” 30-40 yıldır yan yana kol kola çalışıp didinen ve kısa süreler önce yandaşlarını terk etmiş olanlar geçmişi o kadar güzel anlatıyorlar ki içimden bir ses “para verseler” bu kadar konuşmazlar diyor. Demek ki, onlar ulaşmak istediklerine ulaşamadılar. Ben de onların tüm kirli çamaşırlarını ortaya dökeyim de görsünler diyorlar galiba. Bir de aklıma takılan ve aklımdan çıkmayan aniden zengin olan bazı iş adamları var. Aklımızın erdiği günden bu yana biz de çalışıyoruz. Allaha şükür ki bir işimiz var. Ve de emekli maaşımız var. Ama servetimiz yok. Bakıyorum bazıları akşamdan sabaha derlenmiş toparlanmış, akıl almaz servete bürünüvermişler. Hanlar hamamlar altta son model arabalar. “Ulen!” diyorum kendi kendime…”Karı koca yıllarca çalıştınız, hani elde avuçta.. Bak elin oğlu yemedi içmedi biriktirdi, kat kat binalar, dükkanlar arabalar”.. Hayret etsem de boşa koysam dolmuyor, doluya koysam almıyor. Hayret vallahi diyorum.. Birileri de bana diyor ki “Allah yürü ya kulum” dediyse.. Şimdilerde biraz biraz kafam basmaya başlıyor. Demek ki kazın ayağı öyle değilmiş. Bir baltaya sap olmak için birilerinin icazet gerekiyormuş.. Ne yapalım bizde de o yok işte.. Olsun. Biz hala, ayaktayız.. Evirip çevirmedik, kıvırıp savurmadık. En basiti çiğ yemedik, karnımızda ağrı yok. Şimdi biraz da onlar düşünsün. Ama en önemlisi ise ÜLKEMİZ!.. Biz ülkemizi seviyoruz...
Ekleme Tarihi: 16 Ağustos 2016 - Salı

EVİR-ÇEVİR

Evir-çevir, kıvır-çevir SALLA. Son günlerin modası bu. İnanın konuyu değiştirip değişik şeyler yazmalıyım diye düşünsem de, hala sıcaklığını koruyan FETÖ’yü yazmaktan geri duramadım. Zira konuyla ilgili haber kanallarında sabah-akşam, gece gündüz demeden bunlar konuşuluyor. Ama en yenisi de geçmişin FETTULLAHÇILARI şimdi anlatıyorlar her şeyi bir bir. Haa, “Bilmiyor muyduk” desekte tahminlerimizi aşan çok şeyler varmış. Zamanında “DUR” denilmediği için geldi geldi ve 15 TEMMUZ’a dayandı.
Şimdi ne olacak derseniz, durum belli. Sütten ağzımız yandıysa yoğurdu üfleyerek içeceğiz. Bu süreç kapsamında görevden alınan, açığa alınıp ilişkisi kesilen memurlar, öğretmenler ve tüm çalışanların yeri elbette doldurulacak. Hiç olmaya bu kez hata yapmayalım. Hiç olmaya bu kez yanılmayalım, kandırılmayalım. İşe alınacakları falan yerlere gönderip oralardan icazet almayalım. Kim hak ediyorsa göreve onlar gelsin. Hak edenler hak ettikleri makamlara gelsin.Şucu, bucu olmadan.
Bahsettiğim gibi şimdi moda TV’lerde boy göstermek. Bu örgütün içinde yer alan ve hatta kimi üst düzey, kimi etkin yerlerde olan bazı insanlar yaptıklarını, yaptırılanları saatlerce anlatıyorlar.

Bir kısmı ben bunları ilgilerle daha önceden paylaşmıştım dese de gün döndü devran değişti ve geldik 15 Temmuz’a. Anlatanların ilginçliği pek yok. Ama İlginç olan ilim irfan sahibi, okumuş eğitim almış, liyakat sahibi ve en üst makamlarda bulunanların, ilkokulu sonradan bitirmiş bir imamın peşine takılmış olmalarıdır. Eğitime inanmış bir insan olarak bunu kabullenmekte zorlanıyorum.
Bu oluşumun hangi evrelerden geçtiği hangi basamakların nasıl aşıldığı, para kaynakları, ağabeyler, ablalar, imamlar artık sır olmaktan çıktı. Hepsi, bunların içinden gelenlerce bir bir anlatılıyor. Biz de geceleri uykusuz kalsakta merakımızı belki gideririz umuduyla ekran karşısında bekliyoruz. Anlatılanların sanırım hepsi doğru olmayabilir. Ya da bazı önemli konular geçiştirilebilir, evirir çevirir, kıvırır savururlar... Ama bir çok şey artık bellidir. Devletimiz bu işin üstesinden gelecektir. Artık pilavdan dönülmez. Bu iş tabiri caizse girilen inlerin tamamen bertaraf edilmesiyle noktalanmalıdır. Bu konular bir çok insan tarafından bilinmekte ve gerekli uyarılar yıllar, yıllar öncesinden yapılmaktaydı. Demek ki bir müsibet bin nasihatten iyiymiş.
Tamamen kurutulur mu, arada birkaç filiz kalır mı bilemem. Ama ülkemiz bu tür kalkışmalara kolay pabuç bırakacak değildir. Her ne kadar alanlar “DEMOKRASİ “ nöbeti için doldurulmuş gibi görünse de o alanlara gidemeyen milyonlarda var. DEMOKRASİ için can verecek, ülkesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacak. Kazanılan bu tecrübelerin dikkatlice değerlendirilip iyi yönlere kanalize edilmesi gerekir.
Gerilere pek fazla takılmadan ama asla unutmadan ileriye yol almak çok önemlidir. Suçluları adaletin adil kollarına bırakıp gelecek için, YENİKAPI’da verilen mesajlara sadık kalarak BİRLİK olmanın zamanıdır. Liderlerin YENİKAPI’ya gidişleri, vatandaşlarımızın parti farkı gözetmeksizin alanları dolduruşu ve bütün bunların yanı sıra gerek AVRUPA’da ve gerekse dünyada itibarımız için önemli bir göstergeydi. Birliğimizin taa oralardan ses getirmesi, Rusya’nın pazarı açması Avrupa Birliği’nin bakışı ve daha neler neler. Bu işin galibi falan parti filan kişi olmamalı. Bu işin galibi TÜRK insanı. Bu işte DEMOKRASİ kazandı. Bilbordlara da öyle yazılmadı mı?..
Türkiye’de bunlara benzer belki daha bir çok tarikat ve cemaat vardır. Elbette bu yapılanlara bakıp onları da suçlayacak değiliz. Amma eğitim verenler ve eğitime katkı sağlayanların asıl amacı o olmalı. Yoksa bir fırsatını bulup yönetime gelmek veya darbeye kalkışmak gizli amaç olursa onlarında aynı hüsrana uğrayacaklarını garanti edebilirim. Bir yanımıza bir şeyler olur mu derseniz, belki olur ama ATAMIZIN söylediği gibi “TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR”
30-40 yıldır yan yana kol kola çalışıp didinen ve kısa süreler önce yandaşlarını terk etmiş olanlar geçmişi o kadar güzel anlatıyorlar ki içimden bir ses “para verseler” bu kadar konuşmazlar diyor. Demek ki, onlar ulaşmak istediklerine ulaşamadılar. Ben de onların tüm kirli çamaşırlarını ortaya dökeyim de görsünler diyorlar galiba. Bir de aklıma takılan ve aklımdan çıkmayan aniden zengin olan bazı iş adamları var. Aklımızın erdiği günden bu yana biz de çalışıyoruz. Allaha şükür ki bir işimiz var. Ve de emekli maaşımız var. Ama servetimiz yok. Bakıyorum bazıları akşamdan sabaha derlenmiş toparlanmış, akıl almaz servete bürünüvermişler. Hanlar hamamlar altta son model arabalar. “Ulen!” diyorum kendi kendime…”Karı koca yıllarca çalıştınız, hani elde avuçta.. Bak elin oğlu yemedi içmedi biriktirdi, kat kat binalar, dükkanlar arabalar”.. Hayret etsem de boşa koysam dolmuyor, doluya koysam almıyor. Hayret vallahi diyorum.. Birileri de bana diyor ki “Allah yürü ya kulum” dediyse.. Şimdilerde biraz biraz kafam basmaya başlıyor. Demek ki kazın ayağı öyle değilmiş. Bir baltaya sap olmak için birilerinin icazet gerekiyormuş.. Ne yapalım bizde de o yok işte..
Olsun. Biz hala, ayaktayız.. Evirip çevirmedik, kıvırıp savurmadık. En basiti çiğ yemedik, karnımızda ağrı yok. Şimdi biraz da onlar düşünsün. Ama en önemlisi ise ÜLKEMİZ!.. Biz ülkemizi seviyoruz...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.