Aylar süren tartışmalar son noktaya doğru gelmek üzere. Sık sık tekrar edilerek ve üzerine basa basa söylenmiş olmasına, hükümetin, “Seçim 18 Haziran da” demesine rağmen muhalefetin sıkıştırması ve seçime gidilmesini ısrarla istemesinin ardından seçim tarihi aşağı yukarı belli oldu. 14 Mayıs.. Her hangi bir değişikliğe uğramaz ise hem CUMHURBAŞKANLIĞI ve hem de milletvekilliği seçimi bu tarihte gerçekleşecek. 100. yılını göğsünü gere gere tamamlamış olan bu güzel ülkemizin bu seçimden de yüzünün akı ile çıkacağını umuyorum. Yapılan anti propagandalar yerini bulmayacak inşallah.. Erken ya da zamanında olsa bile bu seçim bizim için önemli. Niye önemli. Şunun için. Bilindiği üzere geçtiğimiz dönem bir sistem değişikliğine gidilmişti. Parlamenter sistem yerine Cumhurbaşkanlığı sistemi seçmenler tarafından kabul görmüş ve uygulanmaktadır. Ancak geniş bir kesim yani muhalefet bu durumdan hoşnut olmamıştır. İllaki yeniden “Geliştirilmiş Parlamenter Sistem”e dönülmesini savunmaktadır. Ve bunun için seçmenleri bu sisteme dönmeye ikna etmeye çalışmaktadır. İşte 14 Mayıs yeni bir dönüm noktası mı olacak yoksa kabul edilen bu Cumhurbaşkanlığı sistemine devam mı edeceğiz sorusunun cevabı aranacak. Anlaşılmaktadır ki bıçak sırtı bir durum söz konusudur. Yüzde elli bir ile kabullenilen bu sistemin yüzde kırkdokuza nasıl bir etki yapıp yapmadığını göreceğiz... Bu seçim kararı sonrasında akıllara takılan bir hayli soru oluştu. Geçen yıl kabul edilen seçim yasası 8 Nisan’da yürürlüğe gireceğinden partilerin ittifak kurmaları hangi mecrada yön bulacak önemli bir sorun olabilir. Daha önceki yıllarda partiler; ittifaklar oluşturup aynı çatı altında ayrı isimlerle seçime giriyor ve oylar ona göre değerlendiriliyordu. Bu dönem ise partiler kendi isimleri altında seçime girip % 7'lik barajı aşmaya çalışacaklar. Bakalım bu barajı kimler geçer kimler takılır 14 Mayıs’ta göreceğiz. Tek partinin iktidar olması yararlıdır diye yola koyulanlar yanlarına bir, iki hatta üç partiyi çekip iktidarını sürdürmektedir. Koalisyondan şikayet edilmesine rağmen bu günkü sistem de adı konulmamış bir koalisyondur. İşte bu sisteme halkımızın onay verip vermeyeceği oylanacaktır. Bütün bunlar göz önünde iken asıl göz önünde olan bir gerçekte enflasyon-pahalılık ve geçim sorunudur. Son yıllarda üst üste yaşanan pandemi, doğal felaketler, savaş tehlikeleri hem halkımızı hem de bizi yönetenleri oldukça zora sokmuştur. Bu olumsuzluklardan çıkmak öyle bir an da oluverecek bir durum değildir. Bu durumdan çıkmanın en önemli yolu iktisattır, üretmektir ve topyekün çalışmaktır. Birilerinden sihirli değnek bekleyerek bu işin çözülebileceğini ummak safdillik olur. Bizi ancak BİZ kurtarabiliriz. Biz bize güvenip aklımızı daha iyi kullanarak aydınlığa çıkabiliriz. Aylardır oluşan iki gurup karşıdan karşıya sataşıp “adayını açıkla, tarihini açıkla” diye seslerini yükseltmişlerdi. İşte birinci basamak aşıldı ve Cumhur ittifakı tarihi neredeyse netleştirerek 14 Mayıs’ı ilan etti. Bu tarih 1950 seçimlerinde Rahmetli Menderes’in “YETER SÖZ MİLLETİNDİR” diyerek seçime gidip büyük bir çoğunlukla iktidara geldiği tarihtir. Şimdi Cumhur ittifakı tarih tekerrürden ibarettir diyerek aynı sloganı aynı tarihte yapılacak bir seçim için kullanacağını beyan ederek seçim startını vermiştir. Ancak o gün kü, YETER sözcüğü uzun yıllar hükümette olan tek partinin sürecine son vermiştir. Şimdi ise YETER diyenler 20 yılı aşkındır iktidardadırlar. Bu madalyonun öbür yüzünde 6'lı masa diye adlandırılan 6 partinin kurduğu MİLLET ittifakı da henüz aday belirlememiş olduğundan sıkça tepkilere maruz kalmıştır. Oysa bu masa Cumhurbaşkanı adayından ziyade kurulacak parlamenter sistemde nelerin yapılıp yapılmayacağı ve uygulanacak kuralları belirlemek için hummalı bir çalışma içinde olduklarını söylemektedirler. Neredeyse bir yıla yakındır üzerinde çalıştıkları bu programı bu hafta millete sunacaklarını umuyoruz. Ve ardından da Masanın adayı açıklanacak. Kim olur diye kısa bir soru sorsak belli isimler teleffuz edilebilir. Ama ben aylar öncesinden fikrimi açıkça beyan etmiş ve bu masadaki liderlerden biri yerine taze, genç ufku açık bilinci ve halkın düşüncelerine hiç itirazsız cevap verecek birinin olmasını isterdim. Kaldı ki bu gurup yani bu masa çevresindekiler Geliştirilmiş Parlamenter Sistem’i istiyorlar ve çoğunluk olurlarsa bunun gerçekleştirecekler. O halde CUMHURBAŞKANI ismi o kadar da önemli olmamalı. Bana göre o makama layık görülecek insanın ülkmizi uluslararası arenada en iyi temsil edecek liyakatli biri olması daha doğru bir tercih olur diye düşünüyorum. Bu arada adayların kaçıncı kez aday olduğu pek üzerinde durulmaması gereken bir konudur. Yasa koyucular daha sonraki günlerde yasalarda yapacakları düzenlemeler ile tereddüte mahal vermeyecek ve tek yorum yapılamayacak şekliyle yasalar çıkarmalıdırlar. 12-13 ya da 14 olması yaşadıklarımızı değiştirmeyecektir. Biz 100.cü yılımızda ülkemizin hangi seviyede olduğunu ve gelecekte hedefimizin ne olacağı konusunda, daha dikkatli ve emin adımlarla yürüyüşümüze devam edeceğimizi beynimize yerleştirmeliyiz. Bizim için aslolan ülkemizin huzuru ve varlığıdır. Seçim demokrasinin vazgeçilmezidir. Herkes görevini layıkıyla yapmalı. Güzel günler.