Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

HOŞ GEL YENİ YIL

“Şimdiden sesleniyorum sana ey 2018… Zaten sormadan kafana göre geliyorsun. EFENDİ gibi GEL. Efendi gibi git. İstikrarlı ol.. Akıllı ol. Sağlam ol. Bir verip iki alma.. İnsanın canını sıkma. Çileden çıkarma... Kafamızın tasının da attırma. Şunun şurasında üçyüzaltmışbeşgün altısaat ömrün var.. Tüm güzellikleri ver. Bizi mutlu et ve adabınla çirkinleşmeden git. ‘Ne yıllar gördüm ama 2018 gibisini görmedim’.. dedirt. Sende o potansiyeli görüyorum. Sen 2018'sin.. Göster farkını.. haydi.. yapabilirsin…” Yukarıdaki satırları Salihli’den arkadaşım Suat AYDIN facebookta paylaşmış. Okudukça hem hoş-landım hem de bunu dostlara aktarayım dedim. Aslında herkesin aklından geçebilecek kısa ve duyguları anlatan samimi bir yazı. Biliyorum ki sizlerde aynı düşünceleri tereddüt etmeden paylaşırsınız.. Ben, geçen hafta geride kalanları sizlere hatırlatmak istedim. Bu gün de gelecekleri yazmalıyım diye düşündüm. Ama takdir edersiniz ki kahin değilim ve geleceği görme şansım asla yok. Ancak umutlarımı ya da umduklarımı, olmasını istediklerimi sizlere aktarabilirim. En başta MUTLU bir ülke istiyorum. Dikkat ederseniz kendimden başlamadım. Yani ben bu ülkeyi çok seviyorum. Burada yaşamaktan memnunun. Ve aylar öncesine kadar hiç dış ülkelere çıkmadığımdan, çıktığımda ülkemi ve onun insanlarını daha çok sevdiğimi anladım. Gerçi yönetenleri sevemedim. Ama onlar kalıcı değiller biliyorsunuz. Onlar da gidecekler. Ve bu ülke bu ülkeyi sevenler daha huzurlu mutlu ve güzel yıllar var olacak. Fazlaca siyasete dokunmadan. Önceliğim EĞİTİM. Ülkenin kalkınması, başarısı, mutluluğunun eğitime bağlı olduğu inancındayım. Diyorum ki bu ülkeyi seven eğitime yatırım yapar. Kalıcı, çağdaş ve her kesimin beğeneceği bir sistemi ortaya koyar ve o doğrultuda ilerlemeye devam eder. Israrla. Yoksa. Yollar yapayım, şunu yapayım, hava alanları açalım ile belki dünyaya açılırız gibi görünür ama ufkumuz açılmaz .Önce eğitim. Eğitim. Sonra üretim. Ülkede en büyük eksiğimiz üretimdir. Kim ne derse desin üretime yönelmezsek geleceğimizin aydınlık olması düşünülemez. Her şeyi dışarıdan almak kısacası erken ölümdür.. İntihardır. 800 bin metrekare topraklarımızda aklınıza ne gelirse üretebileceğimizin farkına varmalıyız. Başka ülkelere nasip olmayan harika bir konumdayız. Üç tarafı denizlerle çevrili ve iki büyük kıtayı birbirine bağlayan bulunmaz bir coğrafyadayız. İklim güzel, hava güzel, dağlar, denizler güzel.. Toprak harika.. Buğdaydan portakala, patatesten soğana her türlü meyve ve sebzenin yetiştirilebildiği mükemmel topraklardayız. Yerimizin üstü zengin, yerimizin altı zengin. Orman dersen var. Ağaç dersen var. Her türlü maden var. Altın bile var.. Bize lazım olan AZİM ve kendimize GÜVEN. Biz az çalışıyor çok tüketiyoruz. Düşünün bir evde baba çalışıyor, anne ve diğerleri yok gibi. Oysa hep birlikte çalışmalıyız. Bazen çalışan kadınlarımıza bile ters gözle bakanlar oluyordu. Çalışmak ayıp mıydı? Asla. Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) yolda geçerken oturanlara rastlamış ve selam vermeden geçmiş gitmiş.. Dönüşte oturan insanlardan birisi elinde çomakla toprağı oymaya çalışıyormuş. Peygamberimiz selam vermiş.. Oturanlar durumu yadırgamışlar. “Hazret.. demin selam vermedin.. bizi görmedin mi.. acaba” demişler. “Selamsız geçtin.. şimdi selamlıyorsun”. “Gördüm.. gördüm. Biraz önce geçerken hepiniz boş boş oturuyordunuz.. Şimdi baktım çomakla toprağı eşeliyorsunuz. Ben çalışanlara bir işle meşgul olanlara saygı duyarım ve selamımı veririm” demiş. Bakınız çalışmanın ne kadar doğru olduğu gerçeği bu hikayede de görülüyor. ÇALIŞMALIYIZ.. ÜRETMELİYİZ. “Ben yaşlandım yeter!” demek yok. İllaki üretecek ve ülkeye bir nebze olsun katkı sağlamaya özen göstereceğiz. Çevremiz ve dünya olağan dışı olaylarla çalkalanıyor. Kimi 3.Dünya Savaşı’nı bekliyor. Kimi uzayda yeni yerler keşfetmenin heyecanı içinde. Oysa üzerinde yaşadığımız dünya gerçekten bir nimet. Başka yerler aramanın bir mantığı yok. Evet çoğalıyoruz. Aklım erdiği yıllarda 3-4 milyar nüfusa sahipti dünya. Şimdi 8 milyar insanı bağrında barındırıyor. Ve inanın daha bir sekiz de olsa yetere bize. Ancak hem yemesini hem içmesini iyi değerlendirmeliyiz. Har vurup harman savurdukça, dünyayı hor kullandıkça elbette o da bize karşı davranışlarında farklılıklar gösterecektir. Unutmayalım.. Bu ülke de bizim bu dünya da. Gelelim 2018'e. Çok şey istemiyoruz. En direkt isteğimiz İNSANCA yaşamak. Savaşların olmadığı, insanların birbirini öldürmediği, sağlıklı mutlu huzurlu bir yaşam istiyoruz. Bu istekleri dünya üzerinde yaşayan her canlı da kesinlikle istiyordur. Ama bazılarının içine giren ŞEYTANİ duygular, bırakın kendisini tüm dünyayı üzüyor. MUTLULUK istiyoruz. En yeni doğanından en yaşlısına kadar bu dünya da yaşanılan süre müddetince mutluluk istiyoruz.. Kimse kazık çakmayacak. O nedenle yaşanılan ömrün huzurlu geçmesini istiyoruz. HUZUR istiyoruz. Ey 2018 artık geçmiş yılların veremediği huzuru sen bize ver ki adın altın harflerle tarihe kazınsın. BARIŞ istiyoruz. En çok istediğimiz. Belki de sen de istiyorsundur. Hadi bize tüketilemeyecek kadar BARIŞ yaşat. Ve tüm dünya BARIŞ içinde yaşasın.. Olmaz mı? Yahu hepsini dedik. Bunlardan daha önemlisi sağlık.. SAĞLIK içinde bir yeni yıl olsun tüm insanlara..Ehh!… Birazcıkta P A R A oluverirse değme keyfimize. Hadi güzelliklerle gel.2018.. Herkesin umutlarına cevap verebilecek güzellikte.. MUTLU, SAĞLIKLI, BAŞARILI HUZURLU BİR YIL olsun TÜM İNSANLIK İÇİN...
Ekleme Tarihi: 02 Ocak 2018 - Salı

HOŞ GEL YENİ YIL

“Şimdiden sesleniyorum sana ey 2018…
Zaten sormadan kafana göre geliyorsun. EFENDİ gibi GEL. Efendi gibi git. İstikrarlı ol.. Akıllı ol. Sağlam ol. Bir verip iki alma.. İnsanın canını sıkma. Çileden çıkarma... Kafamızın tasının da attırma. Şunun şurasında üçyüzaltmışbeşgün altısaat ömrün var.. Tüm güzellikleri ver. Bizi mutlu et ve adabınla çirkinleşmeden git. ‘Ne yıllar gördüm ama 2018 gibisini görmedim’.. dedirt. Sende o potansiyeli görüyorum. Sen 2018'sin.. Göster farkını.. haydi.. yapabilirsin…”
Yukarıdaki satırları Salihli’den arkadaşım Suat AYDIN facebookta paylaşmış. Okudukça hem hoş-landım hem de bunu dostlara aktarayım dedim. Aslında herkesin aklından geçebilecek kısa ve duyguları anlatan samimi bir yazı. Biliyorum ki sizlerde aynı düşünceleri tereddüt etmeden paylaşırsınız..
Ben, geçen hafta geride kalanları sizlere hatırlatmak istedim. Bu gün de gelecekleri yazmalıyım diye düşündüm.

Ama takdir edersiniz ki kahin değilim ve geleceği görme şansım asla yok. Ancak umutlarımı ya da umduklarımı, olmasını istediklerimi sizlere aktarabilirim.
En başta MUTLU bir ülke istiyorum. Dikkat ederseniz kendimden başlamadım. Yani ben bu ülkeyi çok seviyorum. Burada yaşamaktan memnunun. Ve aylar öncesine kadar hiç dış ülkelere çıkmadığımdan, çıktığımda ülkemi ve onun insanlarını daha çok sevdiğimi anladım. Gerçi yönetenleri sevemedim. Ama onlar kalıcı değiller biliyorsunuz. Onlar da gidecekler. Ve bu ülke bu ülkeyi sevenler daha huzurlu mutlu ve güzel yıllar var olacak. Fazlaca siyasete dokunmadan.
Önceliğim EĞİTİM. Ülkenin kalkınması, başarısı, mutluluğunun eğitime bağlı olduğu inancındayım. Diyorum ki bu ülkeyi seven eğitime yatırım yapar. Kalıcı, çağdaş ve her kesimin beğeneceği bir sistemi ortaya koyar ve o doğrultuda ilerlemeye devam eder. Israrla. Yoksa. Yollar yapayım, şunu yapayım, hava alanları açalım ile belki dünyaya açılırız gibi görünür ama ufkumuz açılmaz .Önce eğitim. Eğitim.
Sonra üretim. Ülkede en büyük eksiğimiz üretimdir. Kim ne derse desin üretime yönelmezsek geleceğimizin aydınlık olması düşünülemez. Her şeyi dışarıdan almak kısacası erken ölümdür.. İntihardır. 800 bin metrekare topraklarımızda aklınıza ne gelirse üretebileceğimizin farkına varmalıyız. Başka ülkelere nasip olmayan harika bir konumdayız. Üç tarafı denizlerle çevrili ve iki büyük kıtayı birbirine bağlayan bulunmaz bir coğrafyadayız. İklim güzel, hava güzel, dağlar, denizler güzel.. Toprak harika.. Buğdaydan portakala, patatesten soğana her türlü meyve ve sebzenin yetiştirilebildiği mükemmel topraklardayız. Yerimizin üstü zengin, yerimizin altı zengin. Orman dersen var. Ağaç dersen var. Her türlü maden var. Altın bile var..
Bize lazım olan AZİM ve kendimize GÜVEN.
Biz az çalışıyor çok tüketiyoruz. Düşünün bir evde baba çalışıyor, anne ve diğerleri yok gibi. Oysa hep birlikte çalışmalıyız. Bazen çalışan kadınlarımıza bile ters gözle bakanlar oluyordu. Çalışmak ayıp mıydı? Asla. Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) yolda geçerken oturanlara rastlamış ve selam vermeden geçmiş gitmiş.. Dönüşte oturan insanlardan birisi elinde çomakla toprağı oymaya çalışıyormuş. Peygamberimiz selam vermiş.. Oturanlar durumu yadırgamışlar. “Hazret.. demin selam vermedin.. bizi görmedin mi.. acaba” demişler. “Selamsız geçtin.. şimdi selamlıyorsun”. “Gördüm.. gördüm. Biraz önce geçerken hepiniz boş boş oturuyordunuz.. Şimdi baktım çomakla toprağı eşeliyorsunuz. Ben çalışanlara bir işle meşgul olanlara saygı duyarım ve selamımı veririm” demiş. Bakınız çalışmanın ne kadar doğru olduğu gerçeği bu hikayede de görülüyor. ÇALIŞMALIYIZ.. ÜRETMELİYİZ. “Ben yaşlandım yeter!” demek yok. İllaki üretecek ve ülkeye bir nebze olsun katkı sağlamaya özen göstereceğiz.
Çevremiz ve dünya olağan dışı olaylarla çalkalanıyor. Kimi 3.Dünya Savaşı’nı bekliyor. Kimi uzayda yeni yerler keşfetmenin heyecanı içinde. Oysa üzerinde yaşadığımız dünya gerçekten bir nimet. Başka yerler aramanın bir mantığı yok. Evet çoğalıyoruz. Aklım erdiği yıllarda 3-4 milyar nüfusa sahipti dünya. Şimdi 8 milyar insanı bağrında barındırıyor. Ve inanın daha bir sekiz de olsa yetere bize. Ancak hem yemesini hem içmesini iyi değerlendirmeliyiz. Har vurup harman savurdukça, dünyayı hor kullandıkça elbette o da bize karşı davranışlarında farklılıklar gösterecektir. Unutmayalım.. Bu ülke de bizim bu dünya da.
Gelelim 2018'e. Çok şey istemiyoruz. En direkt isteğimiz İNSANCA yaşamak. Savaşların olmadığı, insanların birbirini öldürmediği, sağlıklı mutlu huzurlu bir yaşam istiyoruz. Bu istekleri dünya üzerinde yaşayan her canlı da kesinlikle istiyordur. Ama bazılarının içine giren ŞEYTANİ duygular, bırakın kendisini tüm dünyayı üzüyor.
MUTLULUK istiyoruz. En yeni doğanından en yaşlısına kadar bu dünya da yaşanılan süre müddetince mutluluk istiyoruz.. Kimse kazık çakmayacak. O nedenle yaşanılan ömrün huzurlu geçmesini istiyoruz.
HUZUR istiyoruz. Ey 2018 artık geçmiş yılların veremediği huzuru sen bize ver ki adın altın harflerle tarihe kazınsın.
BARIŞ istiyoruz. En çok istediğimiz. Belki de sen de istiyorsundur. Hadi bize tüketilemeyecek kadar BARIŞ yaşat. Ve tüm dünya BARIŞ içinde yaşasın.. Olmaz mı?
Yahu hepsini dedik. Bunlardan daha önemlisi sağlık.. SAĞLIK içinde bir yeni yıl olsun tüm insanlara..
Ehh!… Birazcıkta P A R A oluverirse değme keyfimize.
Hadi güzelliklerle gel.2018.. Herkesin umutlarına cevap verebilecek güzellikte..
MUTLU, SAĞLIKLI, BAŞARILI HUZURLU BİR YIL olsun TÜM İNSANLIK İÇİN...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.