14 Mayıs’ta karar veremedik. Bu kez 28 Mayıs’ta halkımız kararını verecek ve ülkemizin 13.cü Cumhurbaşkanını seçeceğiz. Malumunuz üzere başkanlık seçimlerinde ilk turda % 50 geçilemez ise 2. ci tura en çok oy alan iki aday katılacak ve bu sefer kim bir fazla alırsa o seçilmiş olacak. Tabii ki iki seçim arası fazla olmadığından bu kez şaşalı mitingler ve kalabalık toplantılar yapılamadı. Ev ziyareti ve meslek guruplarına yönelik çalışmalar ile yetinildi. Ufak tefek de olsa aksilikler yaşanmadı değil. Biz hiç olmasın istiyoruz. Gözlemlerim o ki ilk seçimdeki aşırı heyecan ve ihtiras hem seçileceklerde hem de seçeceklerde pek görülmüyor. Önceki yıllarda yapılan seçim hataları ve sayımlardaki arızalar yine yaşandı. Hele televizyonlardaki sonuçlar verilirken bir takım manipülasyonların yapıldığı konuşuldu. Ama tam manasıyla ne olduğu nasıl olduğu ve nedenleri halka anlatılamadı. Bazı partilerin içinde yaşanan kargaşalar kısa sürede sessizliğe büründü ve hesaplaşma sonraki günlere bırakıldı. Milletvekilliği seçimlerinde ittifakların kazandığı vekillik sayıları tartışılır oldu. İsimler ve sayılar uzun süre konuşuldu ve de konuşulmaya devam edecek gibi görünüyor. Her ne olursa olsun önceden tasarlanmış ve bu sonuçlar çıkmışsa artık dönüşü olamaz. Meclis açıldığında ittifaktan gelen vekiller özlerine dönerler ve görevlerini kendi partilerinde sürdürürler sanırım. Ancak seçim kazanılır ve yönetime geçme durumu yaşanırsa işte o zaman önceden hazırlanmış program uygulamaya konulur diye düşünmekteyim. 14 Mayıs’ta seçimi kim kazanırsa nasıl olur diye uzun uzadıya kafa yormuştuk. Olmadı. Seçimi kazanan çıkmadı. Bu pazar şapka düşecek ve görüntü ortaya çıkacak. Kim seçilirse o bizim CUMHURBAŞKANIMIZ olacak ve önümüzdeki beş yıl ülkemizi yönetecek. Ben her zaman söylediğim gibi bu sisteme pek sıcak bakamadım. Başkanlık sistemi bazı sorunlar yaşatıyor. Bu dönem TBMM bu durumu yeniden değerlendirip daha güzel bir parlamenter sisteme doğru gidilir mi bilemiyorum. Kulağımıza gelen söylentilere göre gerek iktidar ve gerekse muhalefet vekillerinin böyle bir çalışmaya girişebilecekleri konuşuluyor. Bakalım meclis açıldığında bir şeyler yapacaklar mı?.. Evet pazara seçim var. Bu kısa dönemde üzerinde en çok konuştuğumuz konu ATA ittifakının aldığı % 5'lik oy kime yönelecek. Diye düşünürken bu ittifakın adayı S.OĞAN Cumhur İttifakı’nı ve ittifakta yer alan Zafer ve Adalet Partisi de Millet İttifakı’nı destekleyeceklerini belirttiler. Bilindiği gibi Cumhur İttifakı’nın çok az bir oya ihtiyacı görünüyordu. Millet İttifakı’nın ise 5 puanlık bir oy alması gerekiyordu. Alınan % 5'lik oyun dağılımı seçimin kaderini belirleyecek gibi görünse de iki adayın önceki seçimde aldıkları oyları aynen alıp alamayacakları, seçmenlerin aynı oranda sandığa gidip gidemeyecekleri, küçük ittifakın bölünen oylarının nereye yöneleceği hafta boyunca tartışılır, konuşulur oldu. Yukarıdan seslenince aşağıdakiler mota mot tamam diyecekler mi bakalım. İlk seçim sonrası bir çok insanda rehavet oluştu. İkinci tur seçimde sandığa gidilmeyeceği söylendi ve hatta bir çok seçmen yer değiştirmeler sonucunda meşguliyetlerini bırakmayacaklarını, bu durumun kendilerine büyük ekonomik sorunlar açtığından söz edildi. Her ne kadar partiler seçmenlere yol yardımı yapılacağını deklare etseler de onlara ulaşamayan seçmenler için güçlükler yaşandı. Zira öğrenciler iki cami arasında kalmış gibi ne yapacaklarını nasıl bir yol izleyeceklerine karar veremediler. Benim bir oyum olsa ne olur olmasa ne olur düşüncesine kapıldılar. İşin doğrusu yurttaşlara neredeyse dört yılda ya da beş yılda bir gelen böyle bir fırsatı mutlaka değerlendirmeleri gerektiği inancındayım. Demokrasimizde oy kullanmak, vatandaşlık görevini yapmak kutsal bir görevdir. Bilerek ve isteyerek oy kullanmayanlara bazı yaptırımların uygulanmasını da uygun olduğu kanısındayım. Seçimler olmazsa olmaz ama yapılan masraflarda oldukça çok ve bana göre bir çoğu fuzuli. Önceki dönemde afişler, pankartlar, bayraklar neredeyse hepsi çöpe gitti. Bunların hepsi para demektir. Hele seçmen kağıtları yeniden dağıtıldı. Ufacık görünse de oldukça maliyetli olan bütün bu giderlerin ülkemiz ekonomisine kötü bir durum yarattığını söylemek isterim. Gelecek yıllarda daha ekonomik ve daha akılcı çözümler bulmalı yeni nesil gençlerimiz. Son söz!.. PAZAR’a sandıklar sizi bekliyor. Üşenmeden yılmadan sandıklara gidilsin. Geçen seçim oy kullanma oranımız Avrupa’yı solladı. Bu pazar rekor kıralım. Tercihimizi yapalım. Geleceğimizi karartmayalım. Bu güzel ortamda sizin de tuzunuz olsun. Bir oy ile çok değişiklikler yaşanabilir. Uşak Milletvekili Rahmetli Adil TURAN parlamentoda yapılan oylamada gurup kararına rağmen bir oy vermemiş ve ülkenin kaderi değişmiştir. Yaşı uygun olanlar bu durumu anımsayabilirler sanırım. Çekinmeden ve en sağlıklı biçimde düşünerek geleceğinize oyunuzu kullanın. Ülkemize hayırlar getirsin bu seçim. Güzellikler yaşatsın...