Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

KARŞIYIM

Darbeler hem insanlara hem de ülkelere zarar veriyor. Ama her nasılsa önü de alınamıyor, gerek dünyada ve gerekse ülkemizde birçok darbe ile karşılaşıldı. Hani nerdeyse canı sıkılan darbe yapıyor diyecek kadar oldu sanki. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana ilk darbe 27 Mayıs 1960'da yaşandı. Daha sonra Talat AYDEMİR’in başarısız girişimleri oldu. Sonra 12 Mart 1971 muhtırası yaşandı. Ve 12 Eylül 1980'de Kenan EVREN darbesi yaşandı. Son darbe denilirken bu kez de 27 Nisan girişimi yaşamı alt üst etti. Darbe yapılamaz diye kanun çıkarılsa da 15 Temmuz hain kalkışması ülkemizin başını ağrıttı. Darbelere karşıyım. Ülkeler ve onunun üzerinde yaşayanlar yaşam şekillerine kendi karar vermeli. Türkiye Cumhuriyet tarihinde başlattığı sistemini devam ettirirken 1954 yılında “çok partili sisteme” geçmeye karar verdi. 1950 yılında yapılan seçimleri Demokrat Parti oyların 53'ünü alarak iktidara geldi. Öncesinde Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olan Adnan MENDERES, 4 yıl sonra aldığı 57'lik oy oranıyla iktidarını devam ettirdi. Ancak çalışmaları ordu tarafından beğenilmedi ve 27 Mayıs 1960'da radyolardan Kur. Alb. Alpaslan TÜRKEŞ’in sesi duyuldu. Ordu yönetime el koymuştu. Yönetenlerden 592 kişi yargılandı ve 418'i çeşitli cezalara çarptırıldı. Bunlar arasından Adnan MENDERES, Hasan POLATKAN ve Fatin Rüştü ZORLU idam edildiler. 15 Ekim 1961'de yapılan seçimlerde Demokrat Parti’nin devamı olan Adalet Partisi ve Yeni Türkiye Partisi oyların 48'ini almıştı. Bu durum askerin içindeki bazıları tarafından hoş karşılanmamıştı. Talat AYDEMİR ve arkadaşları tarafından ilk teşebbüs engellendi ancak daha sonra yeniden girişim yapıldı. Yargılama sonunda Talat AYDEMİR ve Fethi GÜRCAN idam edildi. Daha sonra 12 Mart 1971 muhtırası verildi. Süleyman DEMİ-REL’in uzaklaştırılması ile son buldu. Ülkede sıkıyönetim ilan edildi. Yaşanan olaylar sonrasında Deniz GEZMİŞ, Hüseyin İNAN ve Yusuf ASLAN idam edildi. Bundan sonraki dönemler sancılı geçti. Koalisyonlar, ortaklık hükümetleri ve milli hükümetler devri yaşandı. Yine Süleyman DEMİREL’in Adalet Partisi hükümetteyken devrin Genel Kurmay Başkanı Kenan EVREN ve silah arkadaşları tarafından yönetime el konuldu. 12 Eylül 1980, Süleyman DEMİREL, Bülent ECEVİT, Necmettin ERBAKAN ve daha önce darbe yapmış Alpaslan TÜRKEŞ göz altına alındılar. Partiler kapatıldı. Parti liderlerine siyasi yasaklamaklar getirildi. 83'e kadar generaller hükümeti yönetti. 1983'te Turgut Özal dönemi başladı. Zamanla eski siyasilere af geldi. Onlar da siyasete döndüler. Nitekim Süleyman DEMİREL sonraki yıllarda cumhurbaşkanı oldu. Artık “darbeler olmayacak” diye yol alıyorduk. ANAP iktidarı da yerini koalisyonlara bıraktı. 2002'de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldi. Bu partinin kurucularından olan Abdullah GÜL Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip ERDOĞAN ise başbakan oldu ve ülkeyi yönettiler. Sonraki yıllarda görev süresi dolan GÜL’ün yerine R. Tayyip ERDOĞAN Cumhurbaşkanı oldu. ERDOĞAN’ın parlamenter sistemin ağır işlediği gerekçesi ile yeni sistem arayışları başladı. Yaşanan olumsuzluklar 15 Temmuz’da başını gösterdi, FETÖ terör örgütünün hain kalkışması yaşandı. Ordu içinde bazı üst yetkililerin darbe girişimi yani KALKIŞMASI halkımızın büyük özverisi ile engellendi. 2016. Ordunun ve devletin hemen hemen her kademsine sinsice odaklanmış FETÖ’cüler tek tek temizlenmeye başlandı. Bunda oldukça olumlu adımlar atılsa da bazı konu uzmanları tarafından hala daha etkilerinin olabileceği endişe bulunmaktadır diye yetkililer uyarıldı. Uzun yıllar yurt dışında yaşayan FETÖ terör örgütü liderinin ülkeye getirilmesi ve yargılanması bu endişelerin bir çoğunu ortadan kaldıracaktır. Bu uzun süreç sonunda ülke CUMHURBAŞKANLIĞI sistemi ile yönetilmeye başlandı. 24 Haziran 2018'de yapılan seçimler neticesinde Recep Tayyip ERDOĞAN, Cumhurbaşkanlığı sisteminin ilk başkanı oldu. Artık önümüzdeki yılları bu yönetim şekliyle yaşamaya devam edeceğiz. Bu sistemin insanlara yapacağı katkı, yüksek yaşam kalitesi, ülkenin gelişimi, terörün yok edilmesi, ekonomik sorunların daha kısa sürede çözümlenmesi, uluslar arası ilişkilerde yaşanacak olan düzenleme ve gelişmelerin olumluya çevrilmesi, halkımızın yararına olursa, daha doğrusu başarılı olursa devam edilmesinde bir sakınca olmayacaktır. Bütün olanlar geleceğimizin şekillenmesine yardımcı olacaktır diye düşünüyorum.. Ülkemiz darbelerden çok çekti. Yaşanan bu olumsuzluklar bizim uluslar arası arenada uzun yıllar prestijimizi zedeledi. Adımız, her on yılda bir darbe yaşanan bir ülke olarak ayyuka çıktı. Tam işlerin rayına girivereceği günlerde yaşanan darbe girişimleri yolumuza ket vurdu. İlerleme yolunda da darbeler yedik. Umut ediyor ve diliyorum ki DARBELER sonlanır. Çünkü bu HALK darbe istemiyor. Darbeciler karşısında DİK durmayı,tankların önüne yatmayı bu vatan için canını seve seve verebileceğini cümle aleme ispat etmiştir. 15 Temmuz bunun en güzel örneğidir. İktidarı ile muhalefeti ile, darbeye karşı durmuş halkımız DEMOKRASİYE sahip çıkmıştır. DARBE asla çözüm olamaz. Halka rağmen darbe yapılamaz. Ben darbelere karşıyım, sokaklarda haykıran tüm insanlarımız gibi. Yaşasın DEMOKRASİ…
Ekleme Tarihi: 24 Temmuz 2018 - Salı

KARŞIYIM

Darbeler hem insanlara hem de ülkelere zarar veriyor. Ama her nasılsa önü de alınamıyor, gerek dünyada ve gerekse ülkemizde birçok darbe ile karşılaşıldı. Hani nerdeyse canı sıkılan darbe yapıyor diyecek kadar oldu sanki. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana ilk darbe 27 Mayıs 1960'da yaşandı. Daha sonra Talat AYDEMİR’in başarısız girişimleri oldu. Sonra 12 Mart 1971 muhtırası yaşandı. Ve 12 Eylül 1980'de Kenan EVREN darbesi yaşandı. Son darbe denilirken bu kez de 27 Nisan girişimi yaşamı alt üst etti. Darbe yapılamaz diye kanun çıkarılsa da 15 Temmuz hain kalkışması ülkemizin başını ağrıttı.
Darbelere karşıyım. Ülkeler ve onunun üzerinde yaşayanlar yaşam şekillerine kendi karar vermeli.
Türkiye Cumhuriyet tarihinde başlattığı sistemini devam ettirirken 1954 yılında “çok partili sisteme” geçmeye karar verdi. 1950 yılında yapılan seçimleri Demokrat Parti oyların 53'ünü alarak iktidara geldi.
Öncesinde Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olan Adnan MENDERES, 4 yıl sonra aldığı 57'lik oy oranıyla iktidarını devam ettirdi. Ancak çalışmaları ordu tarafından beğenilmedi ve 27 Mayıs 1960'da radyolardan Kur. Alb. Alpaslan TÜRKEŞ’in sesi duyuldu. Ordu yönetime el koymuştu. Yönetenlerden 592 kişi yargılandı ve 418'i çeşitli cezalara çarptırıldı. Bunlar arasından Adnan MENDERES, Hasan POLATKAN ve Fatin Rüştü ZORLU idam edildiler.
15 Ekim 1961'de yapılan seçimlerde Demokrat Parti’nin devamı olan Adalet Partisi ve Yeni Türkiye Partisi oyların 48'ini almıştı. Bu durum askerin içindeki bazıları tarafından hoş karşılanmamıştı. Talat AYDEMİR ve arkadaşları tarafından ilk teşebbüs engellendi ancak daha sonra yeniden girişim yapıldı. Yargılama sonunda Talat AYDEMİR ve Fethi GÜRCAN idam edildi.
Daha sonra 12 Mart 1971 muhtırası verildi. Süleyman DEMİ-REL’in uzaklaştırılması ile son buldu. Ülkede sıkıyönetim ilan edildi. Yaşanan olaylar sonrasında Deniz GEZMİŞ, Hüseyin İNAN ve Yusuf ASLAN idam edildi. Bundan sonraki dönemler sancılı geçti. Koalisyonlar, ortaklık hükümetleri ve milli hükümetler devri yaşandı. Yine Süleyman DEMİREL’in Adalet Partisi hükümetteyken devrin Genel Kurmay Başkanı Kenan EVREN ve silah arkadaşları tarafından yönetime el konuldu. 12 Eylül 1980, Süleyman DEMİREL, Bülent ECEVİT, Necmettin ERBAKAN ve daha önce darbe yapmış Alpaslan TÜRKEŞ göz altına alındılar. Partiler kapatıldı. Parti liderlerine siyasi yasaklamaklar getirildi. 83'e kadar generaller hükümeti yönetti.
1983'te Turgut Özal dönemi başladı. Zamanla eski siyasilere af geldi. Onlar da siyasete döndüler. Nitekim Süleyman DEMİREL sonraki yıllarda cumhurbaşkanı oldu. Artık “darbeler olmayacak” diye yol alıyorduk. ANAP iktidarı da yerini koalisyonlara bıraktı. 2002'de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldi. Bu partinin kurucularından olan Abdullah GÜL Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip ERDOĞAN ise başbakan oldu ve ülkeyi yönettiler. Sonraki yıllarda görev süresi dolan GÜL’ün yerine R. Tayyip ERDOĞAN Cumhurbaşkanı oldu. ERDOĞAN’ın parlamenter sistemin ağır işlediği gerekçesi ile yeni sistem arayışları başladı.
Yaşanan olumsuzluklar 15 Temmuz’da başını gösterdi, FETÖ terör örgütünün hain kalkışması yaşandı. Ordu içinde bazı üst yetkililerin darbe girişimi yani KALKIŞMASI halkımızın büyük özverisi ile engellendi. 2016. Ordunun ve devletin hemen hemen her kademsine sinsice odaklanmış FETÖ’cüler tek tek temizlenmeye başlandı. Bunda oldukça olumlu adımlar atılsa da bazı konu uzmanları tarafından hala daha etkilerinin olabileceği endişe bulunmaktadır diye yetkililer uyarıldı.
Uzun yıllar yurt dışında yaşayan FETÖ terör örgütü liderinin ülkeye getirilmesi ve yargılanması bu endişelerin bir çoğunu ortadan kaldıracaktır.
Bu uzun süreç sonunda ülke CUMHURBAŞKANLIĞI sistemi ile yönetilmeye başlandı. 24 Haziran 2018'de yapılan seçimler neticesinde Recep Tayyip ERDOĞAN, Cumhurbaşkanlığı sisteminin ilk başkanı oldu.
Artık önümüzdeki yılları bu yönetim şekliyle yaşamaya devam edeceğiz. Bu sistemin insanlara yapacağı katkı, yüksek yaşam kalitesi, ülkenin gelişimi, terörün yok edilmesi, ekonomik sorunların daha kısa sürede çözümlenmesi, uluslar arası ilişkilerde yaşanacak olan düzenleme ve gelişmelerin olumluya çevrilmesi, halkımızın yararına olursa, daha doğrusu başarılı olursa devam edilmesinde bir sakınca olmayacaktır. Bütün olanlar geleceğimizin şekillenmesine yardımcı olacaktır diye düşünüyorum..
Ülkemiz darbelerden çok çekti. Yaşanan bu olumsuzluklar bizim uluslar arası arenada uzun yıllar prestijimizi zedeledi. Adımız, her on yılda bir darbe yaşanan bir ülke olarak ayyuka çıktı. Tam işlerin rayına girivereceği günlerde yaşanan darbe girişimleri yolumuza ket vurdu. İlerleme yolunda da darbeler yedik.
Umut ediyor ve diliyorum ki DARBELER sonlanır. Çünkü bu HALK darbe istemiyor. Darbeciler karşısında DİK durmayı,tankların önüne yatmayı bu vatan için canını seve seve verebileceğini cümle aleme ispat etmiştir. 15 Temmuz bunun en güzel örneğidir. İktidarı ile muhalefeti ile, darbeye karşı durmuş halkımız DEMOKRASİYE sahip çıkmıştır.
DARBE asla çözüm olamaz. Halka rağmen darbe yapılamaz. Ben darbelere karşıyım, sokaklarda haykıran tüm insanlarımız gibi. Yaşasın DEMOKRASİ…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.