Aşık Maksut FERYADİ’nin son günlerde seslendi-rilen güzel ve anlamlı bir türküsü var. “El gözünde dertsiz gamsız biriyim. Benim neler çektiğimi kim bilir. Ben yeni közlenmiş yangın yeriyim. Benim neler çektiğimi kim bilir. Sinemdedir benim derdim dağlarım. Ben yaramı gizli sarar bağlarım. Ben gündüzler güler gece ağlarım, Benim neler çektiğimi kimbilir” Bu türkü çıktığında defalarca dinledim. Sözleri iyiden iyiye hoşuma gitti. Feryadi den ve daha başka sanatçılardan da dinledim. Ve bu Türkünün ülkemiz için de derin manalar taşıdığını yüreğimde hissettim. Bu güzel ülkemiz, bu cennet vatanımız yıllardır neler çekti. Neler yaşadı. Yaşanmaması gereken onlarca olayı ardı sıra yaşadı geldi. Her on yılda bir yaşanan DARBE’ler sonrasında bir de onulmaz yaralar açan onlarca doğal afeti yaşadı ülkemiz. Binlerce insanımızı toprağa vermenin üzüntüsü ile kahrolduk. Doğal felaketleri yaşayıp gelirken bitmeyen TERÖR belası da canlarımızı hedef aldı. Suçsuz günahsız insanlarımız bir hiç uğruna toprağa düştüler. Bunların hepsine DUR diyebilme gücümüzün var olduğuna inanmaktayım. Ama insanlarımız öncesinden gerekli önlemleri alamadığından hala daha can vermeye devam ediyoruz... Depremler, orman yangınları sel felaketleri deniz kazaları, toprak kaymaları bitmek bilmedi ülkemiz topraklarında. Maden ocakları karardıkça karardı belleklerimizde. Sonuç ne yazık ki hüsran. Şimdi İLİÇ’i konuşuyoruz. 9 can toprak altında. Söylenenler yüreğimizi yakıyor. Her zaman ki gibi sadece “biz demiştik” deniyor ama sorumlular gereken cezalara çarptırılamıyor ve bir daha yaşanmaması için  her şey yapılacakmış gibi görünse de günler geçtikçe unutulup gidiyor. 11 İlde yaşanan büyük deprem felaketinin yıldönümünde hala yaralar sarılmış görünmüyor. Bizler televizyonlardaki yayınlara bakıp bakıp kahroluyoruz. Daha çadır bulamayan, suya hasret, ekmeksiz aç-susuz insanların olduğunu gördükçe gerçekten üzülüyoruz. Çağdaş ülkeler seviyesine ramak kaldığını düşündüğümüz bu güzel ülkemiz de, bu cennet vatanımız da bunların yaşanış olması bizleri derin acılara sevk ediyor. Uzaya insan göndermişken, Kaanı gökyüzüne salmışken bunları yaşamamalıyız diye düşünüyorum. Ülkemiz insanı  bunlardan daha iyisine layıktır. Ve CEMRE’ler düşmeye başladı. İlkbaharın başlangıcında yedişer gün arayla önce havada, sonra toprakta ve de en sonda da suda oluşan sıcaklık artışıdır. Bu sıcaklıklar oluşurken ülkemiz adına da sıcaklıkların oluşması dileğimizdir. Yaklaşan bir ramazan ve onun içinde yaşayacağımız SEÇİM atmosferi içindeyiz. YEREL seçimleri 31 martta gerçekleştireceğiz. İl ve ilçelerimizi yönetecekleri, belediye meclisi üyelerini, il genel meclisi üyelerini ve muhtarlarımızı seçeceğiz. İsabetli kararlar verip doğru adayları göreve getirebilirsek ne mutlu bizlere. Propaganda’nın hızlandığı şu günlerde aklı selimin doğru ve sağlıklı olmasını arzulamaktayız. Her aday kıymetlidir. Kim kazanırsa kazansın yöresi için güzel şeyler yapılsın isteriz. Elbette günümüz koşullarında halkımız, insanlarımız büyük ekonomik sıkıntı içindedir. Başını alıp gitmiş ZAM’lardan bıkmış usanmış durumdadırlar. Aralıksız gelen ZAM haberleri insanlarımızı yaşamdan soğutmuş durumdadır. Bunlara elbette yerel yönetim çare olamayacaktır ancak ülkemizi yönetenlerin kısa dönemde bunları bertaraf edecek önlemleri almaları beklenir. Sadece seçim vaatleri yeterli değildir. Başlarda belirttiğim gibi bizim neler çektiğimiz sadece bizler biliriz, anlarız ve çarelerini birlikte bulabilir acıları yok edebiliriz. Bizim bu cennet topraklarda, bu güzel ülkede BİRLİK olmamız çok ama çok önemlidir. Bunu başarabildiğimiz sürece bize hiç kimse BAŞ eğdiremez.  Ülkemizde bundan sonra böyle felaketlerin yaşan-maması adına yaradana duacıyım. Cemreler BEREKET getirsin, Bahar tüm güzelliklerini göstersin. Ramazan hayırlı olsun ve seçimler de ülkemizin yüzünü ağartsın dileklerimle.