Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

KÖY ENSTİTÜLERİ

“SÜRER, EKER, BİÇERİZ, GÜVENİP ÖTESİNE, MİLLETİN HER KAZANCI, MİLLETİN KESESİNE, TOPLANDIK BAŞ ÇİFTÇİNİN, ATATÜRK’ÜN SESİNE, TOPRAKLA SAVAŞ İÇİN ZİRAAT CEPHESİNE. BİZ ULUSAL VARLIĞIN TEMELİYİZ KÖKÜYÜZ, BİZ YURDUN ÖZ SAHİBİ EFENDİSİ KÖYLÜYÜZ….”   17 Nisan 1940'ta başlayıp 27 Ocak 1954'te sona eren bir yaşam gerçeğidir. Hikayenin adı : KÖY ENSTİTÜLERİ. Köylerimizdeki okur-yazar oranının çok düşük olduğu, tarımda atılım yapmanın zorunlu olduğu yıllarda Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali YÜCEL ile İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı TONGUÇ’un gayretleriyle kurulan bu “özel” okullar 14 yıl sonunda uluslararası bir takım nedenlerle kapatılmıştır. Yaşadığımız günler içinde bu okullarda yetişen değerli öğretmenlerimiz oldu. Verdikleri eğitimle yetişmiş kişiler olarak onların ülkemiz eğitimine ve tarımsal kalkınmasına yaptıkları katkıları unutmak mümkün değildir.. Kimileriyle birlikte çalıştığımız, kimileriyle BANAZ’ın havasını birlikte soluduğumuz, nesli tükenmiş o değerli öğretmenlerimizi unutmak mümkün mü? İlk başta yazdığım onların bu güzel şarkılarını onların sesinden dinlediğim günler hala kulaklarımda çınlamaktadır.. İçim ürpererek.. Doğrusunu söylemek gerekirse ülkemizin o zamanlardaki gerçeklerine en güzel uyan ve hakikaten başarı ile uygulanmış bu KÖY OKULLARI ve sonrasında KÖY ENSTİTÜLERİ radikal çalışmalarıyla üreten bir nesil yetiştirmiştir. Köylerden toplanarak 24 okulda eğitime alınmış köy çocukları, yaparak yaşayarak öğrendikleri eğitim süreçlerinde, bir yandan tarlayı sürüp ekiyor, sonrasında kaldırdığı hasat sonu elde ettiği buğdayları ekmek yapıp yaşamını sürdürüyor, sebze meyve yetiştiriyor, bina yapıyor, yani kendi yaşamı için gerekenleri kendi üretiyor ve yetiştikten sonra ülkenin dört bir yerinde görev alarak ülke kalkınmasına inanılmaz katkılar sağlıyorlardı.. Ne var ki 14 yıllık bu güzel çalışmalar birilerinin işine gelmedi ve zamanla çeşitli senaryolar uydurularak kapatılmasına kadar gidildi.. 27 Ocak 1954 bu güzelliklerin sonu oldu.. Banazımızda KÖY ENSTİTÜSÜ mezunu oldukça fazla öğretmenimiz vardı.. Şimdi sayıları yok olmaya yüz tutmuş olsalar da onlar bizim için “EĞİTİMİN YILMAZ SAVAŞÇILARI” idiler. Ömürlerini eğitim için harcadılar. Elleri her ne kadar kalem tutuyor olsa da, onların çiftçilikte, marangozlukta, üretimde ne kadar başarılı olduklarını görmüş kişi olarak ne kadar imrendiğimi belirtmek isterim.. Şu an aramızda bulunan sevgili Şahin ACAR ve Yusuf DEMİR öğretmenlerimin ellerini hepsi adına öpüyorum.. Yaşamda olmayanlara Kadir GEDİK, Ali CENGİZ, Huriye CENGİZ Ramazan SÜMERCAN, Fadime SÜMERCAN. Mehmet KUTLUAY, Cazibe KUTLUAY, Ali DİNÇ, Mustafa MİNKARA, Haydar SAĞCAN, Bilal ŞAFAK, Muslu ERGÜL, Rafet GÜLHAN, Mehmet Emin ERDOĞAN, Ramazan GÜN, Nafiz GİRGİN, Emin ALTINDAĞ, Mehmet Ali DEMİR, Ömer KARAHAN, Ahmet ALTINDAĞ, Ömer SEZER, Nebi GÜLHAN, Ahmet YÜCEL, Kadir TÜRKMEN, Ziya YILDIRIM, Sevim YILDIRIM, İsmail BULUT, İsmail SUNAL, Fatma TAKMAK, Necati AKIN, Galip AKIN, Ahmet TEKELİ, Necati ÇAKIN öğretmenlerime rahmetler diliyor, saygıyla anıyorum. (ismini anımsayamadıklarım var ise onlardan da özür dilerim). Bizler her 17 Nisan’da onları bir araya getirir, şarkılar söyler, oyunlar oynar, saygılarımızı belirtirdik. Yıllar var ki bu günleri kutlayamıyoruz bile. Basit bazı törenler ve ağızdan kutlamalar.. Oysa ülke gerçeği yeniden Köy Enstitülerine büyük ihtiyaç duyulduğu şeklindedir. Adı “MİLLİ” eğitim olmasına rağmen yıllardır hükümetlerin düşünüşleri noktasında iktidarın eğitim sistemi olarak hayata geçirilen ve tabiri caizse “yap-boz tahtası”na dönmüş olan eğitimimiz için yeni, kalıcı ve radikal bir sistem olarak köy enstitülerinin kurulu amaçlarına uygun olarak ülkemize uygun, çağdaş ve üretken bir sisteme dönüştürülmesi zamanıdır.. Bunun için kurulacak bir eğitim şurası bana göre birkaç yıl bunun üzerinde çalışıp kalıcı bir eğitim, MİLLİ bir eğitim sistemi yapılmasına karar vermelidir. Ülkemizin gerçek bir tarım ülkesi olmasına adım atılmalıdır. Dünya her ne kadar teknoloji ile sanayi ile varlığını korusa da tarımın olmadığı bir yerde yaşam zorlaşacaktır. Çok şükür ki ülkemiz bu bakımdan mükemmel koşullara sahip eşsiz bir coğrafyaya sahiptir. Nisan ayında köy enstitülerinin kuruluş gününü kutlasakta artık bu günlere yeni cazibeler eklemek gerekir. Gerçi ülkemizde köy sayısı azalmış olsa da köy enstitüleri yeni kuşak ENSTİTÜLERİ olarak hayata geçirilebilir. Yine nisan ayının bir güzel günü de 23 Nisan ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI’dır.. Dünyada çocuklara verilmiş tek bayram olan bu en güzel bayramın önceleri olduğu gibi yine uluslararası katılımla tüm dünya çocukları tarafından kutlanması arzumuzdur.. Ülkemi seviyorum.. her şeyiyle, nisanları, mayısları, ekimleriyle.. Var olasın güzel ülkem...
Ekleme Tarihi: 19 Nisan 2022 - Salı

KÖY ENSTİTÜLERİ

“SÜRER, EKER, BİÇERİZ, GÜVENİP ÖTESİNE, MİLLETİN HER KAZANCI, MİLLETİN KESESİNE, TOPLANDIK BAŞ ÇİFTÇİNİN, ATATÜRK’ÜN SESİNE, TOPRAKLA SAVAŞ İÇİN ZİRAAT CEPHESİNE. BİZ ULUSAL VARLIĞIN TEMELİYİZ KÖKÜYÜZ, BİZ YURDUN ÖZ SAHİBİ EFENDİSİ KÖYLÜYÜZ….”
 
17 Nisan 1940'ta başlayıp 27 Ocak 1954'te sona eren bir yaşam gerçeğidir. Hikayenin adı : KÖY ENSTİTÜLERİ. Köylerimizdeki okur-yazar oranının çok düşük olduğu, tarımda atılım yapmanın zorunlu olduğu yıllarda Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali YÜCEL ile İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı TONGUÇ’un gayretleriyle kurulan bu “özel” okullar 14 yıl sonunda uluslararası bir takım nedenlerle kapatılmıştır. Yaşadığımız günler içinde bu okullarda yetişen değerli öğretmenlerimiz oldu.
Verdikleri eğitimle yetişmiş kişiler olarak onların ülkemiz eğitimine ve tarımsal kalkınmasına yaptıkları katkıları unutmak mümkün değildir.. Kimileriyle birlikte çalıştığımız, kimileriyle BANAZ’ın havasını birlikte soluduğumuz, nesli tükenmiş o değerli öğretmenlerimizi unutmak mümkün mü?
İlk başta yazdığım onların bu güzel şarkılarını onların sesinden dinlediğim günler hala kulaklarımda çınlamaktadır.. İçim ürpererek.. Doğrusunu söylemek gerekirse ülkemizin o zamanlardaki gerçeklerine en güzel uyan ve hakikaten başarı ile uygulanmış bu KÖY OKULLARI ve sonrasında KÖY ENSTİTÜLERİ radikal çalışmalarıyla üreten bir nesil yetiştirmiştir. Köylerden toplanarak 24 okulda eğitime alınmış köy çocukları, yaparak yaşayarak öğrendikleri eğitim süreçlerinde, bir yandan tarlayı sürüp ekiyor, sonrasında kaldırdığı hasat sonu elde ettiği buğdayları ekmek yapıp yaşamını sürdürüyor, sebze meyve yetiştiriyor, bina yapıyor, yani kendi yaşamı için gerekenleri kendi üretiyor ve yetiştikten sonra ülkenin dört bir yerinde görev alarak ülke kalkınmasına inanılmaz katkılar sağlıyorlardı.. Ne var ki 14 yıllık bu güzel çalışmalar birilerinin işine gelmedi ve zamanla çeşitli senaryolar uydurularak kapatılmasına kadar gidildi.. 27 Ocak 1954 bu güzelliklerin sonu oldu..
Banazımızda KÖY ENSTİTÜSÜ mezunu oldukça fazla öğretmenimiz vardı.. Şimdi sayıları yok olmaya yüz tutmuş olsalar da onlar bizim için “EĞİTİMİN YILMAZ SAVAŞÇILARI” idiler. Ömürlerini eğitim için harcadılar. Elleri her ne kadar kalem tutuyor olsa da, onların çiftçilikte, marangozlukta, üretimde ne kadar başarılı olduklarını görmüş kişi olarak ne kadar imrendiğimi belirtmek isterim.. Şu an aramızda bulunan sevgili Şahin ACAR ve Yusuf DEMİR öğretmenlerimin ellerini hepsi adına öpüyorum.. Yaşamda olmayanlara Kadir GEDİK, Ali CENGİZ, Huriye CENGİZ Ramazan SÜMERCAN, Fadime SÜMERCAN. Mehmet KUTLUAY, Cazibe KUTLUAY, Ali DİNÇ, Mustafa MİNKARA, Haydar SAĞCAN, Bilal ŞAFAK, Muslu ERGÜL, Rafet GÜLHAN, Mehmet Emin ERDOĞAN, Ramazan GÜN, Nafiz GİRGİN, Emin ALTINDAĞ, Mehmet Ali DEMİR, Ömer KARAHAN, Ahmet ALTINDAĞ, Ömer SEZER, Nebi GÜLHAN, Ahmet YÜCEL, Kadir TÜRKMEN, Ziya YILDIRIM, Sevim YILDIRIM, İsmail BULUT, İsmail SUNAL, Fatma TAKMAK, Necati AKIN, Galip AKIN, Ahmet TEKELİ, Necati ÇAKIN öğretmenlerime rahmetler diliyor, saygıyla anıyorum. (ismini anımsayamadıklarım var ise onlardan da özür dilerim).
Bizler her 17 Nisan’da onları bir araya getirir, şarkılar söyler, oyunlar oynar, saygılarımızı belirtirdik. Yıllar var ki bu günleri kutlayamıyoruz bile. Basit bazı törenler ve ağızdan kutlamalar..
Oysa ülke gerçeği yeniden Köy Enstitülerine büyük ihtiyaç duyulduğu şeklindedir. Adı “MİLLİ” eğitim olmasına rağmen yıllardır hükümetlerin düşünüşleri noktasında iktidarın eğitim sistemi olarak hayata geçirilen ve tabiri caizse “yap-boz tahtası”na dönmüş olan eğitimimiz için yeni, kalıcı ve radikal bir sistem olarak köy enstitülerinin kurulu amaçlarına uygun olarak ülkemize uygun, çağdaş ve üretken bir sisteme dönüştürülmesi zamanıdır.. Bunun için kurulacak bir eğitim şurası bana göre birkaç yıl bunun üzerinde çalışıp kalıcı bir eğitim, MİLLİ bir eğitim sistemi yapılmasına karar vermelidir. Ülkemizin gerçek bir tarım ülkesi olmasına adım atılmalıdır. Dünya her ne kadar teknoloji ile sanayi ile varlığını korusa da tarımın olmadığı bir yerde yaşam zorlaşacaktır. Çok şükür ki ülkemiz bu bakımdan mükemmel koşullara sahip eşsiz bir coğrafyaya sahiptir. Nisan ayında köy enstitülerinin kuruluş gününü kutlasakta artık bu günlere yeni cazibeler eklemek gerekir. Gerçi ülkemizde köy sayısı azalmış olsa da köy enstitüleri yeni kuşak ENSTİTÜLERİ olarak hayata geçirilebilir. Yine nisan ayının bir güzel günü de 23 Nisan ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI’dır.. Dünyada çocuklara verilmiş tek bayram olan bu en güzel bayramın önceleri olduğu gibi yine uluslararası katılımla tüm dünya çocukları tarafından kutlanması arzumuzdur.. Ülkemi seviyorum.. her şeyiyle, nisanları, mayısları, ekimleriyle.. Var olasın güzel ülkem...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.