A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

MAYIS GÜNLERİ

Yılın beşinci ayı MAYIS... Unutulmayan çok anılar var içinde. Her biri ayrı değer her birine ayrı bakış. Önce 1 Mayıs geldi. Yıllardır “BAHAR BAYRAMI” olarak kutladığımız bu ilk gün sonraki yıllarda İŞÇİ EMEKÇİ BAYRAMI olarak kutlanmaya başladı. Ve ilk acıyı 6 Mayıs’ta yaşadık. Üç fidanı dar ağacında buluverdik. Sonrasında da 1977 yılında bir çok canımız gitti. “Bayram” derken bir çok cana mezar oluverdi. Kanlı 1 Mayıs diye tarih sayfalarında yerini aldı. Ve yine mayısın yedisinde 37 yıl önce sevgili babamızı toprağa verdik.. Elbette hep hüzün değildi bu acılar. Aralarda da yeğenim GÜLEM’in doğumu gibi güzellikleri sevince dönüştürmeye çalıştık. Bir de HIDIRELLEZ diye inanışımız vardı bu ay içinde.. Bahar bayramı kutlamalarıyla başlayan MAYIS günleri bir çok unutulmazı da peşinden getirdi. İlk öğretmenliğe başladığım Eşme Araplar mahallesinde çok sevdiğim GÜZEL DAYI vardı. İki eli kanda olsa radyodan bütün ajansları dinler, önemli olanlarını bana aktarırdı. Radyo dinleme fırsatım olmasa da olandan bitenden onun sayesinde haberdar olurdum. Bir 6 Mayıs sabahı gün doğmadan penceremi tıklattı.. “Kalk .. Kalk.. Üç fidan gitti”... Aceleyle yataktan fırladım. Kapı önüne çıktım. Duvara yaslandık ve dakikalarca konuşmadan kalakaldık.. DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN???... BANAZ’ımızın aydınlık yüzlerinden biri olan babamı da 7 Mayıs’ta kaybettik. Öyle bir şey olmuştu ki anneler gününe yakın babamı, babalar gününe yakın annemi kaybetmiştim. Şimdi ne ana kaldı ne baba. Elbette çok özlüyorum. Ne kadar zaman geçerse geçsin unutmak mümkün değil.. Mayıs günlerinde aklımdan çıkmayan iki olayı da aktarmak isterim. Babamın kadim dostu Banaz köyünden Ahmet ŞAHİN amca vardı. Sık sık birlikte pikniğe giderlerdi. Yine bir pazar sabahı “hazırlan da pikniğe gidelim” dedi. Zaten babamın sepeti her zaman hazırdı. Bir et noksandı onu da temin edip arabaya bindik. “Banaz köyüne” dedi. Ben anlamıştım Ahmet amcayı alacağız. Gittik aldık ve Evrendede’nin yolun tuttuk. Ben masalarını hazırladım ve ateş yakarak yiyecekleri de pişirmeye başladım. Onlarda rakılarını doldurmuş, göreve koyulmuşlardı. Ahmet amca bana göz ederek; “yeğen sen de içsene” dedi.. Ben “içmeyeceğim” deyince babama sitem etti. “Yahu Sarıoğlu, sen de demokratım diyorsun çocuğa niçin izin vermiyorsun”.. O da; “yooo isterse içebilir, kısıtlama yok” dedi. Ahmet amca; “yeğen hadi” dedi. Ben de “içmeyeceğim” dedim. “Niye” dedi.. “Bugün üç fidanın yıldönümü” dedim. Elindeki bardağı yere atarak; “Niye daha önce söylemedin” diye bana çıkışarak, “kalkın kalkın bu gün içilmez” diyerek sofradan kalkmıştık. Yine Ahmet amca ile yaşadığımız ilginç bir anı.. Banaz’da tiyatro oyunu gelmişti. Ali Haydar Celasun’un “ULUSUN TÜRKÜSÜ”.. Bu geceye Ahmet amca da katılmıştı. Oyuna ara verildiği anda Ali Haydar Bey bana gelerek; “Hocam koca salonda tek foterli bir amca var, kim o” dedi. Ben de; ilçemizin Banaz köyünden bir vatandaş, Adı Ahmet ŞAHİN ama köylüler ona her nedense “Cıbıramat” derler” dedim. Senden ricam oyun sonunda beni onunla buluştursana dedi.. Ahmet amcanın kulağına eğildim, “oyundan sonra beni bekle seni köye ben götüreceğim” dedim. Oyun bitti ve buluştular. Neredeyse sabaha kadar sohbet sürmüştü o gece.. Bahar bayramı demiştim ya!.. Biz hep 1 Mayıslarda kutluyorduk bu günü. Sonraki yıllarda 21 Mart’ta NEVRUZ ile kutlanmaya başladı bahar. Neden önceleri kutlamıyor muşuz bilemedim. Son günlerde bir hayli güzel insanımızı yitirdik.. Edip AKBAYRAM, Volkan KONAK gibi sevdiğimiz, türküleriyle yaşamımıza renk kattığımız o güzel insanlar atlarına binip gittiler. Bir de Sırrı Süreyya’yı yitirdik. Barışa katkı sağlamak için canını dişine takmıştı ama canı ona müsade etmedi. Ve belki de BARIŞ yarım kaldı. Umarım sonuca ulaşırız ve TERÖRSÜZ TÜRKİYE hayallerimiz gerçekleşir. Gelecek hafta ANNELER GÜNÜNÜ güzelliklerle kutlarız diye düşünüyorum. Rahmetle minnetle andığım annemi mezarına gidemesem de dualarımla unutmadığı anlatırım her halde. Yine mayıs ayının ortalarında ATATÜRK’ün gençlerimize armağan ettiği 19 Mayıs ATATÜRK’ü Anma GENÇLİK ve SPOR bayramını kutlayacağız. Daha güzel günler için bu bayramların daha bir coşkuyla kutlanması ve gençlerin tıpkı hitabede olduğu gibi bu cennet vatana her halûkarda sahip çıkması, koruması, kollaması ve ilelebet yaşaması için elinden gelenin bir fazlasını yapması önemlidir. BARIŞ için herkes üstüne düşeni yapmalıdır. Mayıs günleri hep hüzün olsa da onu aydınlığa kavuşturmak bizlerin elindedir. Saygıyla!...
Ekleme Tarihi: 06 May 2025 - Tuesday

MAYIS GÜNLERİ

Yılın beşinci ayı MAYIS... Unutulmayan çok anılar var içinde. Her biri ayrı değer her birine ayrı bakış. Önce 1 Mayıs geldi. Yıllardır “BAHAR BAYRAMI” olarak kutladığımız bu ilk gün sonraki yıllarda İŞÇİ EMEKÇİ BAYRAMI olarak kutlanmaya başladı.
Ve ilk acıyı 6 Mayıs’ta yaşadık. Üç fidanı dar ağacında buluverdik. Sonrasında da 1977 yılında bir çok canımız gitti. “Bayram” derken bir çok cana mezar oluverdi. Kanlı 1 Mayıs diye tarih sayfalarında yerini aldı. Ve yine mayısın yedisinde 37 yıl önce sevgili babamızı toprağa verdik..
Elbette hep hüzün değildi bu acılar. Aralarda da yeğenim GÜLEM’in doğumu gibi güzellikleri sevince dönüştürmeye çalıştık. Bir de HIDIRELLEZ diye inanışımız vardı bu ay içinde..
Bahar bayramı kutlamalarıyla başlayan MAYIS günleri bir çok unutulmazı da peşinden getirdi. İlk öğretmenliğe başladığım Eşme Araplar mahallesinde çok sevdiğim GÜZEL DAYI vardı.
İki eli kanda olsa radyodan bütün ajansları dinler, önemli olanlarını bana aktarırdı. Radyo dinleme fırsatım olmasa da olandan bitenden onun sayesinde haberdar olurdum. Bir 6 Mayıs sabahı gün doğmadan penceremi tıklattı.. “Kalk .. Kalk.. Üç fidan gitti”... Aceleyle yataktan fırladım. Kapı önüne çıktım. Duvara yaslandık ve dakikalarca konuşmadan kalakaldık.. DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN???...
BANAZ’ımızın aydınlık yüzlerinden biri olan babamı da 7 Mayıs’ta kaybettik. Öyle bir şey olmuştu ki anneler gününe yakın babamı, babalar gününe yakın annemi kaybetmiştim. Şimdi ne ana kaldı ne baba. Elbette çok özlüyorum. Ne kadar zaman geçerse geçsin unutmak mümkün değil..
Mayıs günlerinde aklımdan çıkmayan iki olayı da aktarmak isterim.
Babamın kadim dostu Banaz köyünden Ahmet ŞAHİN amca vardı. Sık sık birlikte pikniğe giderlerdi. Yine bir pazar sabahı “hazırlan da pikniğe gidelim” dedi. Zaten babamın sepeti her zaman hazırdı. Bir et noksandı onu da temin edip arabaya bindik. “Banaz köyüne” dedi. Ben anlamıştım Ahmet amcayı alacağız. Gittik aldık ve Evrendede’nin yolun tuttuk. Ben masalarını hazırladım ve ateş yakarak yiyecekleri de pişirmeye başladım. Onlarda rakılarını doldurmuş, göreve koyulmuşlardı. Ahmet amca bana göz ederek; “yeğen sen de içsene” dedi.. Ben “içmeyeceğim” deyince babama sitem etti. “Yahu Sarıoğlu, sen de demokratım diyorsun çocuğa niçin izin vermiyorsun”.. O da; “yooo isterse içebilir, kısıtlama yok” dedi. Ahmet amca; “yeğen hadi” dedi. Ben de “içmeyeceğim” dedim. “Niye” dedi.. “Bugün üç fidanın yıldönümü” dedim. Elindeki bardağı yere atarak; “Niye daha önce söylemedin” diye bana çıkışarak, “kalkın kalkın bu gün içilmez” diyerek sofradan kalkmıştık.
Yine Ahmet amca ile yaşadığımız ilginç bir anı.. Banaz’da tiyatro oyunu gelmişti. Ali Haydar Celasun’un “ULUSUN TÜRKÜSÜ”.. Bu geceye Ahmet amca da katılmıştı. Oyuna ara verildiği anda Ali Haydar Bey bana gelerek; “Hocam koca salonda tek foterli bir amca var, kim o” dedi. Ben de; ilçemizin Banaz köyünden bir vatandaş, Adı Ahmet ŞAHİN ama köylüler ona her nedense “Cıbıramat” derler” dedim. Senden ricam oyun sonunda beni onunla buluştursana dedi.. Ahmet amcanın kulağına eğildim, “oyundan sonra beni bekle seni köye ben götüreceğim” dedim. Oyun bitti ve buluştular. Neredeyse sabaha kadar sohbet sürmüştü o gece..
Bahar bayramı demiştim ya!.. Biz hep 1 Mayıslarda kutluyorduk bu günü. Sonraki yıllarda 21 Mart’ta NEVRUZ ile kutlanmaya başladı bahar. Neden önceleri kutlamıyor muşuz bilemedim.
Son günlerde bir hayli güzel insanımızı yitirdik.. Edip AKBAYRAM, Volkan KONAK gibi sevdiğimiz, türküleriyle yaşamımıza renk kattığımız o güzel insanlar atlarına binip gittiler. Bir de Sırrı Süreyya’yı yitirdik. Barışa katkı sağlamak için canını dişine takmıştı ama canı ona müsade etmedi. Ve belki de BARIŞ yarım kaldı. Umarım sonuca ulaşırız ve TERÖRSÜZ TÜRKİYE hayallerimiz gerçekleşir.
Gelecek hafta ANNELER GÜNÜNÜ güzelliklerle kutlarız diye düşünüyorum. Rahmetle minnetle andığım annemi mezarına gidemesem de dualarımla unutmadığı anlatırım her halde.
Yine mayıs ayının ortalarında ATATÜRK’ün gençlerimize armağan ettiği 19 Mayıs ATATÜRK’ü Anma GENÇLİK ve SPOR bayramını kutlayacağız. Daha güzel günler için bu bayramların daha bir coşkuyla kutlanması ve gençlerin tıpkı hitabede olduğu gibi bu cennet vatana her halûkarda sahip çıkması, koruması, kollaması ve ilelebet yaşaması için elinden gelenin bir fazlasını yapması önemlidir.
BARIŞ için herkes üstüne düşeni yapmalıdır.
Mayıs günleri hep hüzün olsa da onu aydınlığa kavuşturmak bizlerin elindedir.
Saygıyla!...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.