Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

ÖZLER(MİY)İZ...

Bir çınar daha devrildi. Usta gazeteci ağabeyim, yol arkadaşım Taşkın ÖZLER’i de yitirdik. “Hiç bir şeyim yok” diye kısa süre önce başlayan serüven ne yazık ki kayıpla noktalandı. Yaşamının çok verimli yıllarını UŞAK için harcamış, Uşak’a, Uşaklıya, Uşakspor’a gönül vermiş, emek harcamış bir insanı kaybettik. Doğal yapısıyla herkesin gözdesi olmuş; hataları, yanlışları gülümsemeyle karşılanmış tam manasıyla entellektüel, konuları inceleyen, irdeleyen ve yönlendiren kişiliğiyle bazıları tarafından sevilmese de o UŞAK’ın simgesi olmuş bir gazeteciydi. Onunla uzun yıllar aynı kulvarlarda bulunduk. Zaman zaman kızdım zaman zaman takdir ettim, bazen kıskandım o güzel insanı. Uşak’ta herkes tarafından tanındığını biliyordum da diğer yörelerde hiç ihtimal vermediğim tanınmalarına şahit oldum. İsimler ara sıra karışsa da Coşkun-Taşkın dillerde ve gönüllerde yer etmişti. Bu arada neredeyse 1,5 yıl önce yitirdiğimiz COŞKUN ABİ ve yıllar önce rahmete eren AŞKIN Abi’yi de rahmetle anıyorum. ÖZLER ailesi üç kardeş buluşurlar herhalde… ÖZLER miyiz bilmiyorum. Ama ilk bakışta UŞAK böyle bir gazeteciyi arar. Kimi ciddiyetle kimi şakayla yaklaştığı TAŞKIN Abi’ye, kimileri kızsa da kimileri sevmese de o HABER almada, haber yapmakta USTA bir insandı. Kendini bu konuda yetiştirmiş, sağlam kaynaklara dayalı haber yapmada ve de ulusal basınla bu konularda ilişki kurma yönünden tam manasıyla başarılar kazanmış bir gazeteciydi. İlimizi yönetenler, gerek resmi kuruluşlar ve gerekse sivil toplum örgütleriyle olan ilişkileri üst düzeyde, her toplantıda aranan, her çalışmada beklenen bir sevgisi vardı. Bazıları sevmezdi diyorum. Meslek içinde olan arkadaşları ile zaman içinde takıştığı için ya da bizim meslekte “en iyiyi ben çekeyim” sevdası üst yaptığı için, çekemeyenler tarafından sevilmezdi. Ama cumhurbaşkanlarından tutun da başbakanlar, bakanlar, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları onu tanır ve o da bu tanınmayı habere dönüştürürdü. Sürdürdüğü özel ilişkiler ile haber almada, haber yapmada sıkıntı çekmezdi. Türkiye’nin bir çok ilindeki gazetecilerle olan sıcak ilişkileri nedeniyle gittiği yerlerde zorluk çekmezdi. Onunla üyesi olduğumuz TÜRKİYE GAZETECİLER FEDERASYONU toplantılarının bir çoğuna beraber gittik. Kıbrıs’tan Malatya’ya, Rize’den Tekirdağ’a tanımadığı gazeteci yoktu, elbette onlarda ÖZLER’i tanır ve geçmişte yaşadıkları önemli anektodları aktarırlardı. Tam manasıyla HALK tipi bir gazeteci ve halkın nabzını iyi tutan bir gazeteciydi. Görev yaptığı UŞAK HABER ve UŞAK İLK HABER gazetelerinde bir çok haberi ilk yapan kişiydi. Televizyonda uzun süreler program yaptı. Uzun yıllar UŞAK’ta SPOR programı ile izlenir oldu. Bir ara ben de ona katılmıştım. Sonra “UŞAKTA NELER OLUYOR” isimli program ile her akşam haberleri aşan bir kalite ile UŞAK’ın habercisi idi. Bir çok ulusal televizyona haber yaptı, programlarına katkı sağladı. Uzun süre EGE TV’de haftanın spor karşılaşmalarını naklen aktardı, NTV’ye haberler ulaştırdı Uşak’tan. ART ile sanki özdeşleşmiş gibiydi.. Uşak’ın fotoğrafçısı Hüsnü Kazım’ın evlatları COŞKUN, AŞKIN, TAŞKIN gazeteciliği meslek edinmişler, en küçükleri Mustafa ise başka işle meşgul olmuştu. Şimdi evlatlar ve torunlar mevcut iki gazeteyi sevk ve idare edecekler. Bilemiyorum en başta ailesi ve gazeteyi çıkaracaklar, ben ve UŞAK Taşkın Abi’yi ÖZLER(MİY)İZ. Bulunmaz biri olmasa da yerinin kolay doldurulacağını sanmıyorum. Elbette her insan gazetecilik yapabilir ama bu iş ona vergiydi adeta. Çok paragöz biri değildi ama para harcamayı da sevmezdi, iktisatlı davranır boşa harcama yapmazdı. Cebinde taşıdığı telefonun neredeyse yazıları silinecek duruma gelmiş olmasına rağmen asla elinden bırakmazdı ve yakın zamanda oğulları tarafından verilen telefonu çok iyi kullanamamış, eskiye dönmeyi bile istemişti. Çok eski yıllara dayanan dostluğumuz, “hiç bir şeyim yok, ağrıyan acıyan tarafım yok, kendin biliyorsun her tarafa koşuyorum” diyerek gittiği hastaneden ne yazık ki sağlıkla çıkamadı. Olmasaydı ne olurdu sorusu akıllara geliyor, zira tıkanan damarlar yerine kılcal damarlar o vazifeyi üstlenmişler ama kalp kapağı artık görev yapamaz hale gelmiş. Olmasaydı ne olur diye tekrar sorsak sağlıklı bir cevap bulunabileceğini sanmıyorum. Bir tek şey var o da “takdir-i ilahi”. İnsanlar doğacak, yaşayacak ve ölecekler. Buna karşı duracak durumda değiliz. Elbette her canlı ölümü tadacaktır. Şimdi bize düşen onun anıları ile baş başa kalmaktır. Onun da IŞIKLAR içinde kalmasını dilemektir. Bir çok ansını benimle paylaşmıştı. Taaaa 1967'de UŞAKSPOR’un kuruluşundan bu yana hemen hemen hiç sekteye uğratmadığı UŞAKSPOR sevgisini asla ertelemezdi. Şu an AMATÖR’de kop koşturan bu takımı karda kışta izlemeyi sürdürmüştü. O an düşünemedim ama keşke tabutunda bir UŞAKSPOR bayrağı olsaydı. Ey dostlar! Değerli okurlar; sizi yine özel bir durumla buluşturdum. Ne derseniz deyin artık. Ben güzel bir meslektaşımı, yol arkadaşımı kaybettim. Üzüntüm sonsuzdur. Rahmetler diliyorum, ışıklar içinde olsun.. ÖZLER(MİY)İZ)... Özlerim kendi adıma….. Kederli ailesine başsağlığı diliyorum… Bu yazıyı bayram öncesi kaleme almıştım. Ara verdiğimiz için yayınlayamamıştık. O nedenle cümlenin kurban bayramını kutluyorum. Ve Okulların açıldığı şu günlerde tüm eğitim camiasına başarılı bir öğretim yılı diliyorum.
Ekleme Tarihi: 22 Eylül 2016 - Perşembe

ÖZLER(MİY)İZ...

Bir çınar daha devrildi. Usta gazeteci ağabeyim, yol arkadaşım Taşkın ÖZLER’i de yitirdik. “Hiç bir şeyim yok” diye kısa süre önce başlayan serüven ne yazık ki kayıpla noktalandı.
Yaşamının çok verimli yıllarını UŞAK için harcamış, Uşak’a, Uşaklıya, Uşakspor’a gönül vermiş, emek harcamış bir insanı kaybettik. Doğal yapısıyla herkesin gözdesi olmuş; hataları, yanlışları gülümsemeyle karşılanmış tam manasıyla entellektüel, konuları inceleyen, irdeleyen ve yönlendiren kişiliğiyle bazıları tarafından sevilmese de o UŞAK’ın simgesi olmuş bir gazeteciydi.
Onunla uzun yıllar aynı kulvarlarda bulunduk. Zaman zaman kızdım zaman zaman takdir ettim, bazen kıskandım o güzel insanı. Uşak’ta herkes tarafından tanındığını biliyordum da diğer yörelerde hiç ihtimal vermediğim tanınmalarına şahit oldum. İsimler ara sıra karışsa da Coşkun-Taşkın dillerde ve gönüllerde yer etmişti. Bu arada neredeyse 1,5 yıl önce yitirdiğimiz COŞKUN ABİ ve yıllar önce rahmete eren AŞKIN Abi’yi de rahmetle anıyorum. ÖZLER ailesi üç kardeş buluşurlar herhalde…
ÖZLER miyiz bilmiyorum. Ama ilk bakışta UŞAK böyle bir gazeteciyi arar.

Kimi ciddiyetle kimi şakayla yaklaştığı TAŞKIN Abi’ye, kimileri kızsa da kimileri sevmese de o HABER almada, haber yapmakta USTA bir insandı. Kendini bu konuda yetiştirmiş, sağlam kaynaklara dayalı haber yapmada ve de ulusal basınla bu konularda ilişki kurma yönünden tam manasıyla başarılar kazanmış bir gazeteciydi. İlimizi yönetenler, gerek resmi kuruluşlar ve gerekse sivil toplum örgütleriyle olan ilişkileri üst düzeyde, her toplantıda aranan, her çalışmada beklenen bir sevgisi vardı. Bazıları sevmezdi diyorum. Meslek içinde olan arkadaşları ile zaman içinde takıştığı için ya da bizim meslekte “en iyiyi ben çekeyim” sevdası üst yaptığı için, çekemeyenler tarafından sevilmezdi. Ama cumhurbaşkanlarından tutun da başbakanlar, bakanlar, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları onu tanır ve o da bu tanınmayı habere dönüştürürdü. Sürdürdüğü özel ilişkiler ile haber almada, haber yapmada sıkıntı çekmezdi. Türkiye’nin bir çok ilindeki gazetecilerle olan sıcak ilişkileri nedeniyle gittiği yerlerde zorluk çekmezdi.
Onunla üyesi olduğumuz TÜRKİYE GAZETECİLER FEDERASYONU toplantılarının bir çoğuna beraber gittik. Kıbrıs’tan Malatya’ya, Rize’den Tekirdağ’a tanımadığı gazeteci yoktu, elbette onlarda ÖZLER’i tanır ve geçmişte yaşadıkları önemli anektodları aktarırlardı. Tam manasıyla HALK tipi bir gazeteci ve halkın nabzını iyi tutan bir gazeteciydi. Görev yaptığı UŞAK HABER ve UŞAK İLK HABER gazetelerinde bir çok haberi ilk yapan kişiydi. Televizyonda uzun süreler program yaptı. Uzun yıllar UŞAK’ta SPOR programı ile izlenir oldu. Bir ara ben de ona katılmıştım. Sonra “UŞAKTA NELER OLUYOR” isimli program ile her akşam haberleri aşan bir kalite ile UŞAK’ın habercisi idi. Bir çok ulusal televizyona haber yaptı, programlarına katkı sağladı. Uzun süre EGE TV’de haftanın spor karşılaşmalarını naklen aktardı, NTV’ye haberler ulaştırdı Uşak’tan. ART ile sanki özdeşleşmiş gibiydi..
Uşak’ın fotoğrafçısı Hüsnü Kazım’ın evlatları COŞKUN, AŞKIN, TAŞKIN gazeteciliği meslek edinmişler, en küçükleri Mustafa ise başka işle meşgul olmuştu. Şimdi evlatlar ve torunlar mevcut iki gazeteyi sevk ve idare edecekler. Bilemiyorum en başta ailesi ve gazeteyi çıkaracaklar, ben ve UŞAK Taşkın Abi’yi ÖZLER(MİY)İZ. Bulunmaz biri olmasa da yerinin kolay doldurulacağını sanmıyorum. Elbette her insan gazetecilik yapabilir ama bu iş ona vergiydi adeta. Çok paragöz biri değildi ama para harcamayı da sevmezdi, iktisatlı davranır boşa harcama yapmazdı. Cebinde taşıdığı telefonun neredeyse yazıları silinecek duruma gelmiş olmasına rağmen asla elinden bırakmazdı ve yakın zamanda oğulları tarafından verilen telefonu çok iyi kullanamamış, eskiye dönmeyi bile istemişti.
Çok eski yıllara dayanan dostluğumuz, “hiç bir şeyim yok, ağrıyan acıyan tarafım yok, kendin biliyorsun her tarafa koşuyorum” diyerek gittiği hastaneden ne yazık ki sağlıkla çıkamadı. Olmasaydı ne olurdu sorusu akıllara geliyor, zira tıkanan damarlar yerine kılcal damarlar o vazifeyi üstlenmişler ama kalp kapağı artık görev yapamaz hale gelmiş. Olmasaydı ne olur diye tekrar sorsak sağlıklı bir cevap bulunabileceğini sanmıyorum. Bir tek şey var o da “takdir-i ilahi”. İnsanlar doğacak, yaşayacak ve ölecekler. Buna karşı duracak durumda değiliz. Elbette her canlı ölümü tadacaktır. Şimdi bize düşen onun anıları ile baş başa kalmaktır. Onun da IŞIKLAR içinde kalmasını dilemektir.
Bir çok ansını benimle paylaşmıştı. Taaaa 1967'de UŞAKSPOR’un kuruluşundan bu yana hemen hemen hiç sekteye uğratmadığı UŞAKSPOR sevgisini asla ertelemezdi. Şu an AMATÖR’de kop koşturan bu takımı karda kışta izlemeyi sürdürmüştü. O an düşünemedim ama keşke tabutunda bir UŞAKSPOR bayrağı olsaydı.
Ey dostlar! Değerli okurlar; sizi yine özel bir durumla buluşturdum. Ne derseniz deyin artık. Ben güzel bir meslektaşımı, yol arkadaşımı kaybettim. Üzüntüm sonsuzdur. Rahmetler diliyorum, ışıklar içinde olsun..
ÖZLER(MİY)İZ)... Özlerim kendi adıma….. Kederli ailesine başsağlığı diliyorum…
Bu yazıyı bayram öncesi kaleme almıştım. Ara verdiğimiz için yayınlayamamıştık. O nedenle cümlenin kurban bayramını kutluyorum. Ve Okulların açıldığı şu günlerde tüm eğitim camiasına başarılı bir öğretim yılı diliyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.