Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

PLANSIZLIĞIN GETİRDİKLERİ

Güzel ve şirin ilçemiz Banaz 3-5 bin nüfusa sahip olduğu yılları hep kazılarla yaşadı geldi. Şehri imar etme adına ilçenin görev yapacak kurumları, merkezden aldıkları talimatlar ile o yıl içinde yapılacak çalışmaları önceden planlayıp programa almışlar ve onayından sonra da icraata başlamış olurlardı. Ama ne var ki kazılan çukurlar aylar hatta yıllar sürer istenilen amaca ulaşılamazdı. Bu durum yıllar yılı sürdü geldi. Anlaşıldı ki devletimizin kurumları arasında uygun bir koordinasyon yok. Dönem dönem her kurum yıl sonu gelince yapacağı icraatları planlıyor ve yıl başından itibaren de uygulama aşamasına geçiyor. Ne var ki eldeki para ile plandaki yapılacak işlerin olması olası değil. O zaman yarım yamalak kalıyor. Kazılan çukurlar olduğu gibi kalıyor, ya da açılan temellerin içine çöpler doluyor ve umutlar başka baharlara taşınıyordu. Göreve gelen hükümet bu duruma çare bulmak için çaba sarf etse de istenilen başarı bir türlü yakalanamıyordu. Konuyla ilgili yurt dışında incelemeler yapılıyor lakin kalıcı bir çözüm bulma yolunda kesin işlemler hayata geçirilemiyordu. Yani bir yerlerde hata yapılıyordu. Öncelikli hata planlamadaydı. Yapılacak işler masa üstüne konup eldeki varlıkla DENK hesap yapılamıyordu. Daha doğrusu yapılacak işler siyasi rant açısından düşünüldüğünden, her yörenin taleplerine evet deniyor ama uygulama aşamasında yapılacak işler gerçekleştirilemiyordu. Buraya kadar anımsattıklarımı sanıyorum bir çoğunuz biliyorsunuzdur ve yaşamışsınızdır. Bir eksiklik var diyorum her zaman. Yani devletin kurumları arasında anlaşılır bir koordinasyon kurulamıyor. Öyleyse merkezi hükümet Ankara’da oturacak, yapılacakları sıraya koyacak ve uygulamasını ona göre yapacak. Hele yerel yönetimler, ilçenin resmi daireleri de şehrin gelişmesi adına planlamalar yapıyorlar. Planları onaydan gelince vuruyorlar kazmayı. Her yer delik deşik. Eee ne yapılıyor. İşte kanalizasyon için uğraşıyoruz. Diyelim ki kör-topal iş bitirildi aradan zaman geçmeden ya da toprağı kurumadan postane geliyor yeni hat döşemek için vuruyor kazmayı. Tabi eldeki paraya uygun olarak işler aylar veya yıllar sürebiliyor. Hadi diyelim ki onlarda işi bitirdiler. Bu kez de elektrik idaresi hatları elden geçirmeyi planlamış, onlarda bir kıyıdan kazmayı vuruyorlar. Sonra yollar.. Biri geliyor taş döşeyelim diye karar alıyor. Şehrin en ücra köşelerine kadar taş döşeniyor. Sonraki gelen onu beğenmiyor asfalt olsun diyorlar. Sök taşları dök asfaltı. Kaldırım taşları günün şartlarına göre yenileniyor. Haydaaa.. Ödeyin bakalım katkı parası. Çile bitmiyor. Bu ilçe 1953'te kuruldu. Hala sorunlar çözülebilmiş değil. Ve de bu günden sonra da çözülmesi daha da zorlaşıyor. Bunun için önce ilçe içinde sonra Ankara’da şöyle planlı programlı bir KOORDİNASYON yapılmalı.. Eskiden DPT vardı ama ben hala onların neler yaptıklarını bile kavrayabilmiş değilim. Şimdilerde parlamenter sistemimiz değişti. CUMHURBAŞKANLIĞI sistemi geldi. Artık yukarıda saydıklarımın önemli bir bölümü yeniden yaşanmayacak. Yerel yönetimler daha koordineli çalışacak. Devletin kurumları birbirinden haberli olacak, hiçbir resmi kurum diğerinin işlerine ket vurmayacak ahenkli bir biçimde çalışılacak. Ama henüz sistem oturmadığından arzulananların da yapılması ha deyince gerçekleşmiyor. Mesela Uşak Belediyesi kentsel dönüşüm için planlama yaptı ama bazı kurumlar ile anlaşamadı. Şehrin en gözde merkezinde bulunan UŞAK ÖĞRETMENEVİ’de kentsel dönüşüm projesine kurban oldu. Yıkılacak.. Ki yine şehrin merkezinde bulunan okullar öğretim yılı içinde yıkıldı, eğitim yılı ortasında bazıları taşındılar. Kaldı ki Öğretmenevi yapıldığı yıllarda öğretmenlerin aidatlarından kesilen paralar ile katkı yapılarak yapılmıştı. O dönemlerde binlerce öğretmenin yaptıkları maddi katkısı için onlara bir tek kelime bir sorulmadı. Madem ki böyle bir kentsel dönüşüm planlaması yaptınız o halde yine şehrin göbeğindeki ORMAN İŞLETMESİ’ni niye Kalfa Korusuna taşımıyorsunuz diye sormak geldi içimden. Bütün bunlar bir yana bu koordinasyonsuzluk için aklıma en çok takılan da şu günlerde ataması yapılan 20 bin öğretmen. Doğrusunu isterseniz bu atamalar için ne kadar çok sevindiğimi bir eğitimci olarak belirtmek isterim. Ama üzüntüm de var. Şöyle ki.. Yapılan çalışmalarda şu anda 100 bin civarında öğretmen açığımızın olduğu belirtiliyor. Elbette 20 bin yetmez ama. Şükredelim ki bu kadar bile olsa yapılabildi. Ama Eyyyy sevgili Milli Eğitim Bakanlığı şu gün eğitim yılının ortasını geçmiş bulunmaktayız. Sizler ki.. Son yıllarda en güvendiğim Milli Eğitim Bakanlarındansınız.. Niye bu atamaları AĞUSTOS ayı içinde yapılıp daha az fire ile eğitim sezonuna başlayamıyorsunuz. Yukarıda uzun uzadıya bahsettiğim bu koordinasyonu niçin sağlayamıyor-sunuz. Efendim Maliye kadro tahsis edecek diye beklemenin ne anlamı var. Oturup konuşulacak ve birlikte çözülebilecek bu sorunları neden süresi içinde çözmeye gayret edemiyoruz Şimdi atadığınız 20 bin öğretmen yıl sonuna kadar ne yapacak. Müfredatı tam manasıyla uygulayamayacağı gibi elbette konuların bir kısmı da yarım kalacak. Önceki yazılarımda da bir önerme yapmıştım. Gelin ülkemizin tüm eğitim sorunlarına kesin çözüm bulacak bir “YÜZYILIN EĞİTİMİ” çalıştayı yapılsın. Sorunlara kesin çözüm bulunsun.
Ekleme Tarihi: 09 Şubat 2024 - Cuma

PLANSIZLIĞIN GETİRDİKLERİ

Güzel ve şirin ilçemiz Banaz 3-5 bin nüfusa sahip olduğu yılları hep kazılarla yaşadı geldi. Şehri imar etme adına ilçenin görev yapacak kurumları, merkezden aldıkları talimatlar ile o yıl içinde yapılacak çalışmaları önceden planlayıp programa almışlar ve onayından sonra da icraata başlamış olurlardı. Ama ne var ki kazılan çukurlar aylar hatta yıllar sürer istenilen amaca ulaşılamazdı. Bu durum yıllar yılı sürdü geldi. Anlaşıldı ki devletimizin kurumları arasında uygun bir koordinasyon yok.
Dönem dönem her kurum yıl sonu gelince yapacağı icraatları planlıyor ve yıl başından itibaren de uygulama aşamasına geçiyor. Ne var ki eldeki para ile plandaki yapılacak işlerin olması olası değil. O zaman yarım yamalak kalıyor. Kazılan çukurlar olduğu gibi kalıyor, ya da açılan temellerin içine çöpler doluyor ve umutlar başka baharlara taşınıyordu.
Göreve gelen hükümet bu duruma çare bulmak için çaba sarf etse de istenilen başarı bir türlü yakalanamıyordu.
Konuyla ilgili yurt dışında incelemeler yapılıyor lakin kalıcı bir çözüm bulma yolunda kesin işlemler hayata geçirilemiyordu. Yani bir yerlerde hata yapılıyordu.
Öncelikli hata planlamadaydı. Yapılacak işler masa üstüne konup eldeki varlıkla DENK hesap yapılamıyordu. Daha doğrusu yapılacak işler siyasi rant açısından düşünüldüğünden, her yörenin taleplerine evet deniyor ama uygulama aşamasında yapılacak işler gerçekleştirilemiyordu. Buraya kadar anımsattıklarımı sanıyorum bir çoğunuz biliyorsunuzdur ve yaşamışsınızdır.
Bir eksiklik var diyorum her zaman. Yani devletin kurumları arasında anlaşılır bir koordinasyon kurulamıyor. Öyleyse merkezi hükümet Ankara’da oturacak, yapılacakları sıraya koyacak ve uygulamasını ona göre yapacak. Hele yerel yönetimler, ilçenin resmi daireleri de şehrin gelişmesi adına planlamalar yapıyorlar. Planları onaydan gelince vuruyorlar kazmayı. Her yer delik deşik. Eee ne yapılıyor. İşte kanalizasyon için uğraşıyoruz. Diyelim ki kör-topal iş bitirildi aradan zaman geçmeden ya da toprağı kurumadan postane geliyor yeni hat döşemek için vuruyor kazmayı. Tabi eldeki paraya uygun olarak işler aylar veya yıllar sürebiliyor. Hadi diyelim ki onlarda işi bitirdiler. Bu kez de elektrik idaresi hatları elden geçirmeyi planlamış, onlarda bir kıyıdan kazmayı vuruyorlar. Sonra yollar.. Biri geliyor taş döşeyelim diye karar alıyor. Şehrin en ücra köşelerine kadar taş döşeniyor. Sonraki gelen onu beğenmiyor asfalt olsun diyorlar. Sök taşları dök asfaltı. Kaldırım taşları günün şartlarına göre yenileniyor. Haydaaa.. Ödeyin bakalım katkı parası. Çile bitmiyor. Bu ilçe 1953'te kuruldu. Hala sorunlar çözülebilmiş değil. Ve de bu günden sonra da çözülmesi daha da zorlaşıyor.
Bunun için önce ilçe içinde sonra Ankara’da şöyle planlı programlı bir KOORDİNASYON yapılmalı.. Eskiden DPT vardı ama ben hala onların neler yaptıklarını bile kavrayabilmiş değilim.
Şimdilerde parlamenter sistemimiz değişti. CUMHURBAŞKANLIĞI sistemi geldi. Artık yukarıda saydıklarımın önemli bir bölümü yeniden yaşanmayacak. Yerel yönetimler daha koordineli çalışacak. Devletin kurumları birbirinden haberli olacak, hiçbir resmi kurum diğerinin işlerine ket vurmayacak ahenkli bir biçimde çalışılacak.
Ama henüz sistem oturmadığından arzulananların da yapılması ha deyince gerçekleşmiyor. Mesela Uşak Belediyesi kentsel dönüşüm için planlama yaptı ama bazı kurumlar ile anlaşamadı. Şehrin en gözde merkezinde bulunan UŞAK ÖĞRETMENEVİ’de kentsel dönüşüm projesine kurban oldu. Yıkılacak.. Ki yine şehrin merkezinde bulunan okullar öğretim yılı içinde yıkıldı, eğitim yılı ortasında bazıları taşındılar. Kaldı ki Öğretmenevi yapıldığı yıllarda öğretmenlerin aidatlarından kesilen paralar ile katkı yapılarak yapılmıştı. O dönemlerde binlerce öğretmenin yaptıkları maddi katkısı için onlara bir tek kelime bir sorulmadı. Madem ki böyle bir kentsel dönüşüm planlaması yaptınız o halde yine şehrin göbeğindeki ORMAN İŞLETMESİ’ni niye Kalfa Korusuna taşımıyorsunuz diye sormak geldi içimden.
Bütün bunlar bir yana bu koordinasyonsuzluk için aklıma en çok takılan da şu günlerde ataması yapılan 20 bin öğretmen. Doğrusunu isterseniz bu atamalar için ne kadar çok sevindiğimi bir eğitimci olarak belirtmek isterim. Ama üzüntüm de var.
Şöyle ki.. Yapılan çalışmalarda şu anda 100 bin civarında öğretmen açığımızın olduğu belirtiliyor. Elbette 20 bin yetmez ama. Şükredelim ki bu kadar bile olsa yapılabildi. Ama Eyyyy sevgili Milli Eğitim Bakanlığı şu gün eğitim yılının ortasını geçmiş bulunmaktayız. Sizler ki.. Son yıllarda en güvendiğim Milli Eğitim Bakanlarındansınız.. Niye bu atamaları AĞUSTOS ayı içinde yapılıp daha az fire ile eğitim sezonuna başlayamıyorsunuz. Yukarıda uzun uzadıya bahsettiğim bu koordinasyonu niçin sağlayamıyor-sunuz. Efendim Maliye kadro tahsis edecek diye beklemenin ne anlamı var. Oturup konuşulacak ve birlikte çözülebilecek bu sorunları neden süresi içinde çözmeye gayret edemiyoruz Şimdi atadığınız 20 bin öğretmen yıl sonuna kadar ne yapacak. Müfredatı tam manasıyla uygulayamayacağı gibi elbette konuların bir kısmı da yarım kalacak.
Önceki yazılarımda da bir önerme yapmıştım. Gelin ülkemizin tüm eğitim sorunlarına kesin çözüm bulacak bir “YÜZYILIN EĞİTİMİ” çalıştayı yapılsın. Sorunlara kesin çözüm bulunsun.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.