Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

RAMAZAN GELDİ

Ramazan geldi hoş geldi. Hayırlısıyla bu yıl da iyisiyle kötüsüyle mübarek Ramazan ayına ulaştık. Oruç tutan da, özel şartları sebebiyle tutamayanlara da mübarek olsun. Savaşların olmadığı, insanların açlıkla terbiye edilmediği bir dünyada BARIŞ içinde yaşayabilmek umuduyla. Aslında müslümanın müslümanla savaşması, hristiyanın hristiyanla savaşması hiç hoş değil. Daha doğrusu insanların dili, dini, ırkı ne olursa olsun savaşması hiç hoş değil ve ben asla kabul edemiyorum. İnsanın canına kıymak canilikten de ötedir. İçimden bir ses “nerede o eski ramazanlar” diye sesleniyor. Çocukluk ve biraz da gençlik yıllarımızda yaşadığımız ramazan eğlencelerini şimdilerde görmek mümkün mü? Eskilere dönünce yaşımız ortaya çıksa da o lezzeti, o tadı hala özlüyorum. İftar saatleri yaklaştıkça pür dikkat ramazan topunun sesini duyabilmek için beklemek, sahurda davulcuların o güzel manileriyle uyanabilmek ne güzeldi. Davulcular bahşişlerini alabilmek için her evin önüne gelerek o davudi sesleriyle “besmeleyle çıktım yola, selam verdim sağa sola, a benim güzel ağabeyim (burada ev sahibinin ismini söylerler) Ramazanın mübarek ola”.. Ve daha nice güzel söylemlerle sizi sahura hazır ederlerdi. Şimdilerde bunu görmeniz mümkün mü?. Bir çok yerde davul çalmak yasaklandı, bir çok yerde saldırıya uğrayanlar oldu. Neymiş gece vakti bizi niye bizi rahatsız ediyorsunuz muş!.. Oruç tutmak isteyen, sahura kalkacak olan kursun saatini, ayarlasın telefonunu kalksın kardeşim diyenler oluyor günümüz de. Halbuki o tadı o lezzeti bir daha bulman mümkün olmayacak ki!.. Dedim ya çocukluk gençlik yıllarımızın ramazan eğlencelerini unutmak asla mümkün değil. Babamın elimden tutarak götürdüğü teravih namazlarından sonra istasyon karşısındaki Çamur Şerafettin’in kahvesinde toplanırdı herkes. Kısa süreli sohbet çay, kahve faslından sonra garson elinde tombala kağıtlarıyla masa masa dolaşarak kart satardı. Satış işlemi bittikten sonra kartlar sayılır paralara eşitlenir ve hep birlikte dağıtılacak rakamlar teleffuz edilirdi. Birinciye şu kadar ikinci çıngala şu kadar tombala şu denirdi. Bazen itirazlar yapılır ufak tefek değişikler olabilirdi. Çamur Şerafettin (rahmetle anıyorum) başlardı rakamları okumaya. Gür sesiyle rakamları okurdu ama aradan bazen çatlak sesler çıkardı. “Abi duymadık kaçtı!”. O da sinirlenir soran kişiye biraz zılgıtı basar “sağır kulağına mil akasıca, gözünü açacağına kulağını aç” derdi. Her rakam için bir şeyler mutlaka uydururdu.. 9 ile 6 okurken veya 89 ile 68'i okurken tartışmalar olurdu. Yahu iyice bak o dokuzdur ya da altıdır derlerdi. Havayı daha da hareketlendirmek için tek rakam bekleyen, şakayı götüren birinin rakamı gözüne ilişirse o rakam çıkmış gibi bağırırdı. Rakamı duyan “tombalaaaa!..” diye bağırınca “PARDON!” der kahvenin içinde gülüşmeler kahkahalar gırla giderdi. Daha sonra işin içine para giriyor mübarek ramazan da paralı oyun olur mu diye bazı dini bütünlerin itirazları üzerine Çamur amca; çorap, mendil, gömlek, kıravat gibi eşyalar alarak ikramiye olarak onları vermeye başlamıştı ama aynı anda iki kişi tombala yapınca gömlek kimin olacak sorusu üzerine yine paraya dönüştü. Bu işi başka kahvelerde de yapmalarına rağmen çamur amcamızın kahvesindeki lezzete ulaşamadı. Oruç tutmadığımız günlerde teraviye götürmezlerdi dolayısıyla tombala da oynayamıyorduk. O nedenle oruç bizim için vazgeçilmezdi. Unutamadığım günlerdi. Unutamadığımız günlerdi. Unutamadığım fıkra gibi bir olay daha anımsıyorum. O yıllarda şehrin sakinlerinden Gök Mehmet amca vardı (rahmetler dilerim). Fazlaca bilgim olmasa da sülalesinden kimler kalmış bilmesem de sevimli bir amcaydı. Bir gece sahura kalkamamışlar. Kalktıklarında gün ağarmış, cin fikirli Gök Mehmet amca hemen eşine “Hamide şu kıl kilim ile pencereyi kapat demiş. Sonra da eline bir siyah bir beyaz iplik alarak “bak bakalım beyaz ip ile siyah ip birbirinden ayrılıyor mu?”.. Zavallı Hamide teyzemiz zaten zor gördüğü hayatta bakmış ki iplerin ikisi de siyah, “Seçemiyorum” demiş.. Gök Mehmet sofrayı kurdurup afiyetle karnını doyurup niyetlenmiş diye anlatırlardı.. Laf aramızda Gök Mehmet amca çoğu kere kadınlara fal bakarak gelecekten haberler de verdiği rivayet olunmaktaydı. Biz de yetmişli yıllarda bir orkestra kurmuştuk. Böyle sahura kalkamayanları duydukça aklımıza gelen işi yapmaya başladık. Benim motorsikletim vardı. Sahur vakti arkama bir arkadaş bindirip mahalle mahalle dolaşarak orkestranın davuluyla insanları uyandırırdık. O güzel ramazan aylarını bir daha yaşamak mümkün değil artık. En sevdiğim de yılın her gününe dağılan ve her yiyecek ile oruç tutulabilinen harika bir ramazan düşünün.. Dört mevsime yayılan bir takvim sistemi ve derlerdi yıl yıldan on gün önce gelir diye.. 36 yıllık güzel bir döngü.. Ramazanınız mübarek olsun. Tutanlara tutamayanlara da selam olsun. Kardeşçe dostça bir ramazan geçirelim.
Ekleme Tarihi: 05 Nisan 2022 - Salı

RAMAZAN GELDİ

Ramazan geldi hoş geldi. Hayırlısıyla bu yıl da iyisiyle kötüsüyle mübarek Ramazan ayına ulaştık. Oruç tutan da, özel şartları sebebiyle tutamayanlara da mübarek olsun. Savaşların olmadığı, insanların açlıkla terbiye edilmediği bir dünyada BARIŞ içinde yaşayabilmek umuduyla. Aslında müslümanın müslümanla savaşması, hristiyanın hristiyanla savaşması hiç hoş değil. Daha doğrusu insanların dili, dini, ırkı ne olursa olsun savaşması hiç hoş değil ve ben asla kabul edemiyorum. İnsanın canına kıymak canilikten de ötedir.
İçimden bir ses “nerede o eski ramazanlar” diye sesleniyor. Çocukluk ve biraz da gençlik yıllarımızda yaşadığımız ramazan eğlencelerini şimdilerde görmek mümkün mü? Eskilere dönünce yaşımız ortaya çıksa da o lezzeti, o tadı hala özlüyorum. İftar saatleri yaklaştıkça pür dikkat ramazan topunun sesini duyabilmek için beklemek, sahurda davulcuların o güzel manileriyle uyanabilmek ne güzeldi.
Davulcular bahşişlerini alabilmek için her evin önüne gelerek o davudi sesleriyle “besmeleyle çıktım yola, selam verdim sağa sola, a benim güzel ağabeyim (burada ev sahibinin ismini söylerler) Ramazanın mübarek ola”.. Ve daha nice güzel söylemlerle sizi sahura hazır ederlerdi. Şimdilerde bunu görmeniz mümkün mü?. Bir çok yerde davul çalmak yasaklandı, bir çok yerde saldırıya uğrayanlar oldu. Neymiş gece vakti bizi niye bizi rahatsız ediyorsunuz muş!.. Oruç tutmak isteyen, sahura kalkacak olan kursun saatini, ayarlasın telefonunu kalksın kardeşim diyenler oluyor günümüz de.
Halbuki o tadı o lezzeti bir daha bulman mümkün olmayacak ki!..
Dedim ya çocukluk gençlik yıllarımızın ramazan eğlencelerini unutmak asla mümkün değil. Babamın elimden tutarak götürdüğü teravih namazlarından sonra istasyon karşısındaki Çamur Şerafettin’in kahvesinde toplanırdı herkes. Kısa süreli sohbet çay, kahve faslından sonra garson elinde tombala kağıtlarıyla masa masa dolaşarak kart satardı. Satış işlemi bittikten sonra kartlar sayılır paralara eşitlenir ve hep birlikte dağıtılacak rakamlar teleffuz edilirdi. Birinciye şu kadar ikinci çıngala şu kadar tombala şu denirdi. Bazen itirazlar yapılır ufak tefek değişikler olabilirdi. Çamur Şerafettin (rahmetle anıyorum) başlardı rakamları okumaya. Gür sesiyle rakamları okurdu ama aradan bazen çatlak sesler çıkardı. “Abi duymadık kaçtı!”. O da sinirlenir soran kişiye biraz zılgıtı basar “sağır kulağına mil akasıca, gözünü açacağına kulağını aç” derdi.
Her rakam için bir şeyler mutlaka uydururdu.. 9 ile 6 okurken veya 89 ile 68'i okurken tartışmalar olurdu. Yahu iyice bak o dokuzdur ya da altıdır derlerdi. Havayı daha da hareketlendirmek için tek rakam bekleyen, şakayı götüren birinin rakamı gözüne ilişirse o rakam çıkmış gibi bağırırdı. Rakamı duyan “tombalaaaa!..” diye bağırınca “PARDON!” der kahvenin içinde gülüşmeler kahkahalar gırla giderdi. Daha sonra işin içine para giriyor mübarek ramazan da paralı oyun olur mu diye bazı dini bütünlerin itirazları üzerine Çamur amca; çorap, mendil, gömlek, kıravat gibi eşyalar alarak ikramiye olarak onları vermeye başlamıştı ama aynı anda iki kişi tombala yapınca gömlek kimin olacak sorusu üzerine yine paraya dönüştü.
Bu işi başka kahvelerde de yapmalarına rağmen çamur amcamızın kahvesindeki lezzete ulaşamadı. Oruç tutmadığımız günlerde teraviye götürmezlerdi dolayısıyla tombala da oynayamıyorduk. O nedenle oruç bizim için vazgeçilmezdi. Unutamadığım günlerdi. Unutamadığımız günlerdi.
Unutamadığım fıkra gibi bir olay daha anımsıyorum. O yıllarda şehrin sakinlerinden Gök Mehmet amca vardı (rahmetler dilerim). Fazlaca bilgim olmasa da sülalesinden kimler kalmış bilmesem de sevimli bir amcaydı. Bir gece sahura kalkamamışlar. Kalktıklarında gün ağarmış, cin fikirli Gök Mehmet amca hemen eşine “Hamide şu kıl kilim ile pencereyi kapat demiş. Sonra da eline bir siyah bir beyaz iplik alarak “bak bakalım beyaz ip ile siyah ip birbirinden ayrılıyor mu?”.. Zavallı Hamide teyzemiz zaten zor gördüğü hayatta bakmış ki iplerin ikisi de siyah, “Seçemiyorum” demiş.. Gök Mehmet sofrayı kurdurup afiyetle karnını doyurup niyetlenmiş diye anlatırlardı.. Laf aramızda Gök Mehmet amca çoğu kere kadınlara fal bakarak gelecekten haberler de verdiği rivayet olunmaktaydı.
Biz de yetmişli yıllarda bir orkestra kurmuştuk. Böyle sahura kalkamayanları duydukça aklımıza gelen işi yapmaya başladık. Benim motorsikletim vardı. Sahur vakti arkama bir arkadaş bindirip mahalle mahalle dolaşarak orkestranın davuluyla insanları uyandırırdık.
O güzel ramazan aylarını bir daha yaşamak mümkün değil artık. En sevdiğim de yılın her gününe dağılan ve her yiyecek ile oruç tutulabilinen harika bir ramazan düşünün.. Dört mevsime yayılan bir takvim sistemi ve derlerdi yıl yıldan on gün önce gelir diye.. 36 yıllık güzel bir döngü.. Ramazanınız mübarek olsun. Tutanlara tutamayanlara da selam olsun. Kardeşçe dostça bir ramazan geçirelim.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.