Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

SEÇİM VE GEÇİM

Defalarca yazdım ve de bir kez daha yazıyorum. Bu seçim hiç hoşuma gitmiyor. Zamansız yapılanlara tahammül edemiyorum. Ne gerekiyorsa zamanında olmalı. Düzgün olmalı, herkese eşit olmalı. Öyle oluyor deseler de hiç “ADALET”li bir seçim süreci yaşamıyoruz.. Elbette bu seçim yapılacak ve çıkan sonuç ne olursa olsun, yürekten kabullenmesekte gerçekte “SAYGI” duyacağımız bir durumu yaşayacağız. Yine de olağan koşullarda yapılmadığı konusunda düşüncelerim var. İlk endişem nedenini bilemediğim bu kör olası DOLAR’ın ha bire yükselmesi. Kim ne yapıyorsa kısa sürede uzun yıllar olamayacak yükseliş kaydedildi. Birileri ZENGİN oldu, birleri de FUKARALAŞTI. Bunların kimler olduğunun artık kamuoyu bire bir biliyor.. Asıl olan ülkemizin genel durumunun kötüye gitmemesi.. Bilindiği gibi ülkemiz 16 yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidar olduğu bir yönetimle yönetilmektedir. Bu sürecin sevapları günahları onlara aittir. Ancak son günlerde herkesin malumu olacağı üzere EKONOMİK kriz hepimizi etkilemektedir. Kıyasıya gelen zamlar belimizi büküyor. Çok önceleri herkesin diline pelesenk olan bir söz vardı. Her benzine zam geldiğinde “bana tesir etmiyor, çünkü ben zaten 50 liralık benzin alıyorum” derlerdi. Şimdilerde bu sözü duymak bile özlenir oldu. Zira benzin almak bile lüks duruma gelecek. İkinci endişem ise memurlara emeklilere ve de çalışanlara verilecek olan ek zamlar, ikramiyeler, ek göstergeler falan filan. Bunlar zamanında hak sahiplerine verilseydi hiç dedi kodu olmazdı. Ama bazıları şimdi bu verilenleri “seçim rüşveti” diye adlandırıyorlar. Elbette yapılan zamlar çalışanları, işçileri, memurları, emeklileri zor duruma getirmiş olup mutlaka bir iyileştir-me yapılması bekleniyordu. Tabiidir ki bunun seçim dönemine rast gelmesi yukarıdaki sözün edilmesine neden olmaktadır. Ama gerçekten her kesim çok sıkıştı ve umarım bu verilenler hem kişileri hem de piyasayı az da olsa rahatlatır ve bu mübarek RAMAZAN günlerinde birazcık olsun ferahlatır. Diğer endişem ADAYLAR ve bunların tespitinde yapılanlar. Öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisi son onaltı yıldır yapılan seçimlerde adaylarını “teamül” yoklamalarıyla tespit ediyor ve kurulun kararıyla hazırlıyordu. Ve de en belirgin özellik ise yeni dönem için “YENİ” adaylar belirlemeyi prensip olarak kabul ediyordu. Bu kez eskileri listeye yazarak seçmenin huzuruna getirdi. Bakalım ne olacak. Cumhuriyet Halk Partisi genel de önseçim yaparak hazırlandığı seçimlere bu kez hazırlıksız yakalandı. Ön seçim yapmak için süre kalmayınca onlar da adaylarını genel merkez tarafından belirlediler. Ama son dakikada listelere yoğun itiraz oldu. Akşamdan yapılan listelerin son dakikada değiştirildiği iddiaları ortalıkta dolaştı. Ve hatta Muharrem İNCE taraftarlarının listelerden tırpanlandığı ve son dakika hamlesi ile birkaç ismin yer değiştirdiği ortalıkta dolaştı. Elbette karar genel merkezin ve listeyi hazırlayanlarındır. Ama benim anlayışım ve her zaman şiddetle arkasında durduğum adayların üyeler tarafından teslim edilmesidir.Şartlar ne olursa olsun. Yoksa demokrasiye sonuna kadar inanmış olduğunu defalarca tekrar eden bu partinin diğerlerinden pek farkı olmayacaktır. Ben liderler partisini kabullenemiyorum. Liderlere sonuna kadar inansam da. Mesela Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhurbaşkanı adayını belirleme yetkisini sadece genel başkana bırakarak söylemlerine ters düşmüştür. Sonuçta bu karar o partinin kararı olup seçmenlerin kabul edip etmeyecekleri seçim sonrasında belli olacaktır. Bu kez partilerin CUMHURBAŞKANLIĞI için aday göstermiş olmaları en doğru en doğal hareket olmuştur. Eğer ilk turda sonuç alınamaz ise ikinci turda İTTİFAK yapılmalıydı. Bu tüm partiler için geçerli. Seçim sürecinde CUMHURBAŞKANI adayı olan kişilerin nasıl bir harcama yapacakları merak konusuydu. Ve hatta şu an görevde bulunan sayın ERDOĞAN’ın bu işi nasıl yürüttüğü merak edilmekteydi. Bu arada Sayın İNCE için yardım kampanyası düzenlenmiş durumdaydı. Bu durum yasalara uygun gibi görünse de aslında enine boyuna çok tartışılacak bir konu. Şu an görevde bulunan sayın cumhurbaşkanımızın kampanyada devletin olanaklarını kullanıp kullanmadığı konusunda vatandaş olarak bir bilgimiz yok. Muhalefet bu durumu şiddetle eleştirse de yapılanları bilemiyoruz. Ki .. diğer adayların harcamaları nasıl ve ne durumda yapılıyor bilemiyoruz. Bunların açık olması günümüzün popüler kelimesi ŞEFFAFLIK adına beklediğimiz davranışlar. Milliyetçi Hareket Partisi de adaylarını genel merkez tarafından belirledi. Burada en enteresan olan İYİ Parti’nin adaylarının belirlendikten sonraki yaşanılan durumdur. Bazı yönetici ve adayların çekildiği bilgisi geldi kulislere. Umut olması beklenen partinin umutlarının daha başlamadan yok olması UŞAK siyasetinde tartışılır olmaya devam etmektedirler. Bu yıl seçimlere diğer seçimlere nazaran daha iddialı giren SAADET Partisi’nin ne sonuç alacağı merakla beklenmektedir. VATAN Partisi ise son dakikalarda yetiştirdiği Cumhurbaşkanlığı imzasından sonra “yükten kurtulmuş” gibi biraz bol keseden atmaya başladı. Sanki 100 bin imzaya kolay ulaşmış gibi, kendisine imza verenleri de mağdur etmekten geri durmadı. Hepsine HAYIRLI OLSUN demekten başka yapılacak bir şey yok sanırım. Otursunlar bakalım milletin önüne, kimin saçı AK, kimin saçı KARA 24 Haziran akşamı göreceğiz. Bizler için hem SEÇİM önemli hem de GEÇİM önemli.. Burada seçmenlere düşen, mutlaka OY’unu kullanmak. Demokrasi görevini yerine getirmek ve verdiği oyun peşinde olmaktır.
Ekleme Tarihi: 29 Mayıs 2018 - Salı

SEÇİM VE GEÇİM

Defalarca yazdım ve de bir kez daha yazıyorum. Bu seçim hiç hoşuma gitmiyor. Zamansız yapılanlara tahammül edemiyorum. Ne gerekiyorsa zamanında olmalı. Düzgün olmalı, herkese eşit olmalı. Öyle oluyor deseler de hiç “ADALET”li bir seçim süreci yaşamıyoruz.. Elbette bu seçim yapılacak ve çıkan sonuç ne olursa olsun, yürekten kabullenmesekte gerçekte “SAYGI” duyacağımız bir durumu yaşayacağız. Yine de olağan koşullarda yapılmadığı konusunda düşüncelerim var.
İlk endişem nedenini bilemediğim bu kör olası DOLAR’ın ha bire yükselmesi. Kim ne yapıyorsa kısa sürede uzun yıllar olamayacak yükseliş kaydedildi. Birileri ZENGİN oldu, birleri de FUKARALAŞTI. Bunların kimler olduğunun artık kamuoyu bire bir biliyor.. Asıl olan ülkemizin genel durumunun kötüye gitmemesi.. Bilindiği gibi ülkemiz 16 yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidar olduğu bir yönetimle yönetilmektedir. Bu sürecin sevapları günahları onlara aittir.

Ancak son günlerde herkesin malumu olacağı üzere EKONOMİK kriz hepimizi etkilemektedir. Kıyasıya gelen zamlar belimizi büküyor. Çok önceleri herkesin diline pelesenk olan bir söz vardı. Her benzine zam geldiğinde “bana tesir etmiyor, çünkü ben zaten 50 liralık benzin alıyorum” derlerdi. Şimdilerde bu sözü duymak bile özlenir oldu. Zira benzin almak bile lüks duruma gelecek.
İkinci endişem ise memurlara emeklilere ve de çalışanlara verilecek olan ek zamlar, ikramiyeler, ek göstergeler falan filan. Bunlar zamanında hak sahiplerine verilseydi hiç dedi kodu olmazdı. Ama bazıları şimdi bu verilenleri “seçim rüşveti” diye adlandırıyorlar. Elbette yapılan zamlar çalışanları, işçileri, memurları, emeklileri zor duruma getirmiş olup mutlaka bir iyileştir-me yapılması bekleniyordu. Tabiidir ki bunun seçim dönemine rast gelmesi yukarıdaki sözün edilmesine neden olmaktadır. Ama gerçekten her kesim çok sıkıştı ve umarım bu verilenler hem kişileri hem de piyasayı az da olsa rahatlatır ve bu mübarek RAMAZAN günlerinde birazcık olsun ferahlatır.
Diğer endişem ADAYLAR ve bunların tespitinde yapılanlar. Öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisi son onaltı yıldır yapılan seçimlerde adaylarını “teamül” yoklamalarıyla tespit ediyor ve kurulun kararıyla hazırlıyordu. Ve de en belirgin özellik ise yeni dönem için “YENİ” adaylar belirlemeyi prensip olarak kabul ediyordu. Bu kez eskileri listeye yazarak seçmenin huzuruna getirdi. Bakalım ne olacak.
Cumhuriyet Halk Partisi genel de önseçim yaparak hazırlandığı seçimlere bu kez hazırlıksız yakalandı. Ön seçim yapmak için süre kalmayınca onlar da adaylarını genel merkez tarafından belirlediler. Ama son dakikada listelere yoğun itiraz oldu. Akşamdan yapılan listelerin son dakikada değiştirildiği iddiaları ortalıkta dolaştı. Ve hatta Muharrem İNCE taraftarlarının listelerden tırpanlandığı ve son dakika hamlesi ile birkaç ismin yer değiştirdiği ortalıkta dolaştı. Elbette karar genel merkezin ve listeyi hazırlayanlarındır. Ama benim anlayışım ve her zaman şiddetle arkasında durduğum adayların üyeler tarafından teslim edilmesidir.Şartlar ne olursa olsun. Yoksa demokrasiye sonuna kadar inanmış olduğunu defalarca tekrar eden bu partinin diğerlerinden pek farkı olmayacaktır. Ben liderler partisini kabullenemiyorum. Liderlere sonuna kadar inansam da.
Mesela Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhurbaşkanı adayını belirleme yetkisini sadece genel başkana bırakarak söylemlerine ters düşmüştür. Sonuçta bu karar o partinin kararı olup seçmenlerin kabul edip etmeyecekleri seçim sonrasında belli olacaktır.
Bu kez partilerin CUMHURBAŞKANLIĞI için aday göstermiş olmaları en doğru en doğal hareket olmuştur. Eğer ilk turda sonuç alınamaz ise ikinci turda İTTİFAK yapılmalıydı. Bu tüm partiler için geçerli.
Seçim sürecinde CUMHURBAŞKANI adayı olan kişilerin nasıl bir harcama yapacakları merak konusuydu. Ve hatta şu an görevde bulunan sayın ERDOĞAN’ın bu işi nasıl yürüttüğü merak edilmekteydi. Bu arada Sayın İNCE için yardım kampanyası düzenlenmiş durumdaydı. Bu durum yasalara uygun gibi görünse de aslında enine boyuna çok tartışılacak bir konu. Şu an görevde bulunan sayın cumhurbaşkanımızın kampanyada devletin olanaklarını kullanıp kullanmadığı konusunda vatandaş olarak bir bilgimiz yok. Muhalefet bu durumu şiddetle eleştirse de yapılanları bilemiyoruz. Ki .. diğer adayların harcamaları nasıl ve ne durumda yapılıyor bilemiyoruz. Bunların açık olması günümüzün popüler kelimesi ŞEFFAFLIK adına beklediğimiz davranışlar.
Milliyetçi Hareket Partisi de adaylarını genel merkez tarafından belirledi. Burada en enteresan olan İYİ Parti’nin adaylarının belirlendikten sonraki yaşanılan durumdur. Bazı yönetici ve adayların çekildiği bilgisi geldi kulislere. Umut olması beklenen partinin umutlarının daha başlamadan yok olması UŞAK siyasetinde tartışılır olmaya devam etmektedirler. Bu yıl seçimlere diğer seçimlere nazaran daha iddialı giren SAADET Partisi’nin ne sonuç alacağı merakla beklenmektedir.
VATAN Partisi ise son dakikalarda yetiştirdiği Cumhurbaşkanlığı imzasından sonra “yükten kurtulmuş” gibi biraz bol keseden atmaya başladı. Sanki 100 bin imzaya kolay ulaşmış gibi, kendisine imza verenleri de mağdur etmekten geri durmadı. Hepsine HAYIRLI OLSUN demekten başka yapılacak bir şey yok sanırım. Otursunlar bakalım milletin önüne, kimin saçı AK, kimin saçı KARA 24 Haziran akşamı göreceğiz. Bizler için hem SEÇİM önemli hem de GEÇİM önemli..
Burada seçmenlere düşen, mutlaka OY’unu kullanmak. Demokrasi görevini yerine getirmek ve verdiği oyun peşinde olmaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.