A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

SUYA YAZILAN YAZI

“Vücut su kıtlığı çektiğinde kandaki suyu kullanırsa, yüksek tansiyon hastalığına yakalanıyoruz. Vücut su kıtlığı çektiğinde omurlardaki suyu kullanıyorsa bel ve boyun fıtığı hastalığına yakalanıyoruz. Vücut su kıtlığı çektiğinde kemiklerdeki suyu kullanıyorsa gut ve atrit gibi romatizmal hastalığa yakalanıyoruz. Vücut su kıtlığı çektiğinde akciğerdeki suyu kullanıyorsa ASTIM hastalığına yakalanıyoruz. Vücut su kıtlığı çektiğinde pankreastaki suyu kullanıyorsa ŞEKER hastalığına yakalanıyoruz. Vücut su kıtlığı çektiğinde midedeki suyu kullanıyorsa ÜLSER hastalığına yakalanıyoruz. Bağırsaklarda su eksilince KABIZLIK meydana gelir ve kolon kanseri olma tehlikesi yaşanır. Hücrelerin su eksikliği çok artarsa beynimiz hücreye oksijen göndermeyi keser.   Oksijen eksilmesi sonucunda KANSERLEŞME süreci başlar. Hasta olmamak için vücudunuzu susuz bırakmamalısınız. Siz hasta değil susuzsunuz.” Bu satırlar sosyal medyada karşıma çıktı. Birkaç kez okudum ve sizlerle paylaşmanın doğru olacağı kanısıyla buraya taşımaya karar verdim. Evet konumuz SU.. SU.. SU.. Son günler oldukça sıcak ve kurak geçiyor. Daha doğrusu kışın arzu edilen yağışlar gelmeyince barajlardaki su seviyesi oldukça azaldı ve medyadan edindiğimiz bilgilere göre bir takım göller kuruma moduna geçti. Elbette bu dünya hali. Ne zaman yağmur yağacak, ne zaman kar yağacak ya da sıcaklar ne kadar kavuracak gibi konuları değiştirme şansımız yok.. Kadere mi boyun eğeceğiz. Elbette o da değil ama bulunduğumuz ortama ve koşullara göre yeni bir yaşam düzeni kuracağız.. Her bulduğumuzu muttan gelmiş gibi har vurup harman savurmayacağız. İdareli kullanmak, ekonomik yaşamak zorunda olduğumuzun farkına varacağız. Adam sende diyecekseniz ardından gelecek sonuçlara da katlanacaksınız demektir. Kış sert geçmedi ama yaz oldukça sıcak geçmeye devam ediyor. Ama bakıyorsunuz batıda sıcaklar termometreleri kıracak hale gelmiş durumdayken doğuyu sel götürüyor. Buradan da anlıyoruz ki dünyanın bir yanı bir yanına uymuyor. Yarım kürelerde kendine has hava durumları yaşanıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse ülkemiz dünya coğrafyasının en arzu edilen ve her zaman dört mevsim yaşanan ender ülkelerinden biridir. Her zaman söylüyorum ki bu cennet ülkenin kıymetini bilmiyoruz. Murat dağının eteğinde bulunan ilçemiz aslında hiç su sıkıntısı çekmeyecek yerlerdendir. Ama gerek hatların sağlıklı olmaması ve gerekse insanlarımızın hor kullanımı nedeniyle sıkıntılar yaşanabilmektedir. Uşak ile birlikte paylaştığımız Çokrağan’dan gelen suyun hikayesini bir çoğunuz biliyordur. Dönemin belediye başkanları rahmetli Necati AKIN ve Şanal ÖZTOP kıyasıya bir mücadele sonunda anlaşmaya varmışlar. Başkanımız AKIN bize 90 cl.sn. verin geri kalanının siz alın demiş. O anda saniyede 300 lt. akan sudan 90'ı Banaz’ın olmuş ama yaz aylarında suyun saniyedeki akış 150'ye düşünce 90'ı bize 60 litresi Uşak’a düşmüş ve orada sıkıntılar başlamış. Suya atılan imzanın ne kadar değerli olduğunu anlayabildiniz sanırım.. Biz de sayın AKIN’ın dahiyane düşüncesi sonrasında fazla sıkıntı çekmeden yeterli suya kavuşmuşuz. Banaz’ımız sadece buraya bağlı olmadığından yer altı kaynaklarının zenginliğinden de yararlanmaktadır. Çocukluğumdan aklımda kalanlara göre neredeyse her mahallede ya bir kuyu ya da tulumba bulunmaktaydı. Buralardan içtiğimiz su şimdikilere göre daha kaliteliydi aslında. Adını ilçemizden alan BANAZ ÇAYI da bahçe ve tarla sulama işlerinden her an çiftçimizin yanındaydı.. Bu gün Uşak ve çevremizdeki bir çok il su sıkıntısı ile karşı karşıyadır. Üzerimize düşen suyu her an idareli kullanmaktır. Ne kadar ekonomik kullanırsak o kadar rahat yaşayacağımızın farkında olmalıyız. Unutmamak gerekir. SU HAYATTIR. Atalarımız bile taaa Orta Asyalardan buralara gelirken konaklama yerlerini her zaman bir su başını seçerek yaşamlarını sürdürmüşlerdir.. Biz de onların bize bıraktığı bu mimbir vatanı daha da güzelleştirmeye ve korumaya çalışalım. İnanın son günlerin en acı olayı ise susuzluk kadar önemli ORMANLARIMIZ dır. Yaktıkça yok olacağımızın farkına varmalıyız. Yangınlara sebep olanların nasıl ceza alacağı aslında hiç önemli değil. Ne kadar ağır ceza alsalar o ormanların bize vereceği faydaları geri getiremezler. O nedenle milletçe daha akıllı olup daha temkinli davranışlar sergileyerek vatanımız toprağıyla, suyuyla, ormanıyla daha dikkatli kullanıp kollamaya, korumaya çalışmamız gerekir. Şimdi bizim sakallarımızı kestiniz ama o sakalları daha gür çıkarabilmek için yediden yetmişe her kişinin katkı sağlaması ve imkanlar ölçüsünde yapılacak çalışmalara omuz vermesi gerekir. Su hayattır. Orman yaşamdır. Neler yapabiliriz diye bireysel bir arama içinde olmalı, suyu en ekonomik nesil kullanacağımızın yollarını bulmalıyız. Buradan şunu şöyle yapalım bun böyle yapalım demenin aslında pek yararı olmayabilir. O nedenle kişiler bulundukları her durumda neler yapabileceğini planlamalı ve uygulamalıdır. Haydi “su akar insan bakar” demeyin, suyu da bulandırmayın. Bol su için..
Ekleme Tarihi: 05 Ağustos 2025 -Salı

SUYA YAZILAN YAZI

“Vücut su kıtlığı çektiğinde kandaki suyu kullanırsa, yüksek tansiyon hastalığına yakalanıyoruz. Vücut su kıtlığı çektiğinde omurlardaki suyu kullanıyorsa bel ve boyun fıtığı hastalığına yakalanıyoruz. Vücut su kıtlığı çektiğinde kemiklerdeki suyu kullanıyorsa gut ve atrit gibi romatizmal hastalığa yakalanıyoruz. Vücut su kıtlığı çektiğinde akciğerdeki suyu kullanıyorsa ASTIM hastalığına yakalanıyoruz. Vücut su kıtlığı çektiğinde pankreastaki suyu kullanıyorsa ŞEKER hastalığına yakalanıyoruz. Vücut su kıtlığı çektiğinde midedeki suyu kullanıyorsa ÜLSER hastalığına yakalanıyoruz. Bağırsaklarda su eksilince KABIZLIK meydana gelir ve kolon kanseri olma tehlikesi yaşanır. Hücrelerin su eksikliği çok artarsa beynimiz hücreye oksijen göndermeyi keser.

 

Oksijen eksilmesi sonucunda KANSERLEŞME süreci başlar. Hasta olmamak için vücudunuzu susuz bırakmamalısınız. Siz hasta değil susuzsunuz.”
Bu satırlar sosyal medyada karşıma çıktı. Birkaç kez okudum ve sizlerle paylaşmanın doğru olacağı kanısıyla buraya taşımaya karar verdim. Evet konumuz SU.. SU.. SU..
Son günler oldukça sıcak ve kurak geçiyor. Daha doğrusu kışın arzu edilen yağışlar gelmeyince barajlardaki su seviyesi oldukça azaldı ve medyadan edindiğimiz bilgilere göre bir takım göller kuruma moduna geçti. Elbette bu dünya hali. Ne zaman yağmur yağacak, ne zaman kar yağacak ya da sıcaklar ne kadar kavuracak gibi konuları değiştirme şansımız yok.. Kadere mi boyun eğeceğiz. Elbette o da değil ama bulunduğumuz ortama ve koşullara göre yeni bir yaşam düzeni kuracağız.. Her bulduğumuzu muttan gelmiş gibi har vurup harman savurmayacağız. İdareli kullanmak, ekonomik yaşamak zorunda olduğumuzun farkına varacağız. Adam sende diyecekseniz ardından gelecek sonuçlara da katlanacaksınız demektir.
Kış sert geçmedi ama yaz oldukça sıcak geçmeye devam ediyor. Ama bakıyorsunuz batıda sıcaklar termometreleri kıracak hale gelmiş durumdayken doğuyu sel götürüyor. Buradan da anlıyoruz ki dünyanın bir yanı bir yanına uymuyor. Yarım kürelerde kendine has hava durumları yaşanıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse ülkemiz dünya coğrafyasının en arzu edilen ve her zaman dört mevsim yaşanan ender ülkelerinden biridir. Her zaman söylüyorum ki bu cennet ülkenin kıymetini bilmiyoruz.
Murat dağının eteğinde bulunan ilçemiz aslında hiç su sıkıntısı çekmeyecek yerlerdendir. Ama gerek hatların sağlıklı olmaması ve gerekse insanlarımızın hor kullanımı nedeniyle sıkıntılar yaşanabilmektedir.
Uşak ile birlikte paylaştığımız Çokrağan’dan gelen suyun hikayesini bir çoğunuz biliyordur. Dönemin belediye başkanları rahmetli Necati AKIN ve Şanal ÖZTOP kıyasıya bir mücadele sonunda anlaşmaya varmışlar. Başkanımız AKIN bize 90 cl.sn. verin geri kalanının siz alın demiş. O anda saniyede 300 lt. akan sudan 90'ı Banaz’ın olmuş ama yaz aylarında suyun saniyedeki akış 150'ye düşünce 90'ı bize 60 litresi Uşak’a düşmüş ve orada sıkıntılar başlamış. Suya atılan imzanın ne kadar değerli olduğunu anlayabildiniz sanırım.. Biz de sayın AKIN’ın dahiyane düşüncesi sonrasında fazla sıkıntı çekmeden yeterli suya kavuşmuşuz.
Banaz’ımız sadece buraya bağlı olmadığından yer altı kaynaklarının zenginliğinden de yararlanmaktadır. Çocukluğumdan aklımda kalanlara göre neredeyse her mahallede ya bir kuyu ya da tulumba bulunmaktaydı. Buralardan içtiğimiz su şimdikilere göre daha kaliteliydi aslında. Adını ilçemizden alan BANAZ ÇAYI da bahçe ve tarla sulama işlerinden her an çiftçimizin yanındaydı..
Bu gün Uşak ve çevremizdeki bir çok il su sıkıntısı ile karşı karşıyadır. Üzerimize düşen suyu her an idareli kullanmaktır. Ne kadar ekonomik kullanırsak o kadar rahat yaşayacağımızın farkında olmalıyız. Unutmamak gerekir. SU HAYATTIR. Atalarımız bile taaa Orta Asyalardan buralara gelirken konaklama yerlerini her zaman bir su başını seçerek yaşamlarını sürdürmüşlerdir.. Biz de onların bize bıraktığı bu mimbir vatanı daha da güzelleştirmeye ve korumaya çalışalım.
İnanın son günlerin en acı olayı ise susuzluk kadar önemli ORMANLARIMIZ dır. Yaktıkça yok olacağımızın farkına varmalıyız. Yangınlara sebep olanların nasıl ceza alacağı aslında hiç önemli değil. Ne kadar ağır ceza alsalar o ormanların bize vereceği faydaları geri getiremezler. O nedenle milletçe daha akıllı olup daha temkinli davranışlar sergileyerek vatanımız toprağıyla, suyuyla, ormanıyla daha dikkatli kullanıp kollamaya, korumaya çalışmamız gerekir. Şimdi bizim sakallarımızı kestiniz ama o sakalları daha gür çıkarabilmek için yediden yetmişe her kişinin katkı sağlaması ve imkanlar ölçüsünde yapılacak çalışmalara omuz vermesi gerekir. Su hayattır. Orman yaşamdır.
Neler yapabiliriz diye bireysel bir arama içinde olmalı, suyu en ekonomik nesil kullanacağımızın yollarını bulmalıyız. Buradan şunu şöyle yapalım bun böyle yapalım demenin aslında pek yararı olmayabilir. O nedenle kişiler bulundukları her durumda neler yapabileceğini planlamalı ve uygulamalıdır. Haydi “su akar insan bakar” demeyin, suyu da bulandırmayın. Bol su için..
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Aydın Eroktay
(05.08.2025 22:14 - #726)
Değeli hocam,su hayattır.Susuz hayat yoktur.çok güzel kaleminizle dile getirdiniz.yüreğine sağlık.Sarımsaklıdan selamlar.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.