Kuşkusuz bu salgın döneminde en çok yorulanlardan biri de Milli Eğitim Baklanı Sayın Ziya Selçuk. Çok çalıştı. Belki tam anlamıyla başarılı olamadı. Düşündüklerini gerçekleştiremedi. Fakat bu canavardan okullarımız adına pek fazlaca kayıp vermeden çıkabildik. Şimdi sona geldik. Karneler dağılacak. Karneler başarıyı gerçek olarak temsil etmeyebilir. Bu nedenle kısa süreliğine de olsa, çok fazla beklenti olmadan çocuklarımıza TELAFİ eğitimi adı altında iki haftalık bir uygulama yapılacak. Eğri mi doğru mu tartışılabilir. Uzun süreli yüz yüze eğitim yapamayan öğrencilerimizi bir araya getirmek sanırım yarar sağlar. Eğitim-öğretim yaşamımızı kolaylaştıracak önemli olgulardan biri. Bu hafta sonu normal süreç tamamlanacak ve karneler dağıtılacak. Hani bu gibi süreç sonunda “koca bir yılı geride bıraktık” diye başlayan cümleler vardır ya, işte bu hafta onu söyleyemeyeceğiz. Koca bir yılı değil kaybettiğimiz bir yılı sonlandırıyoruz demeliyiz. 21 Haziran-2 Temmuz arası planlama yapılacak, müracaatlar alınarak, 5 Temmuz -31 Ağustos dönemi için “TELAFİDE BEN DE VARIM” diyecek öğrenciler bakanlığımızın diğer kurum ve kuruluşlarla yapacağı işbirliği neticesinde sağlanacak olanaklar ile çeşitli aktivitelere katılacaklar. Program kapsamında ilçe ve il genelinde gerçekleştirilecek etkinliklere dahil olacaklar.. Eğitim faaliyetlerinin açılabilmesi için en az 12 ve en fazla 20 kişiden oluşan guruplar teşkil edilecek. Biz de bu organizasyonun ne derece gerçekleşeceğini merakla bekliyoruz. Tam anlamıyla sonlandıramadığımız bu salgın sonrası veliler böyle bir aktiviteye ne kadar dahil olabilecekler. Uzun bir dönem kapalı kalmış aileler tatil planlarını nasıl yapacaklar konusu derin düşünülmesi ve irdelenmesi gereken bir durumdur. Elbette tam düşünüldüğü gibi gerçekleşirse mutlaka yararlı olacaktır. Koca bir yılı sıkıntılarla atlatan çocuklarımıza TELAFİ adı altında sosyal ve kültürel faaliyetlerle bir nebze olsun bir şeyler verebilmek çok iyi olur. Öyle bir zamana denk geliyor ki veliler için zor karar verilecek bir durumla karşı karşıyalar. Ve bu işi üstlenecek öğretmenlerimiz için de bir hayli zor bir durum. Eğitimciler için temmuz, ağustos ayları tatil dönemidir. Belki de bir çoğu her ne kadar kısıtlamalar olsa da tatil planlarını yapmışlardır. Onlar için de güç bir durum olduğunu düşünmekteyim. Ama ne olursa olsun öğretmenlerimiz, şahsi ihtiraslarını bir kenara bırakıp içlerindeki görev aşkıyla bu zor günleri de aşabilecek kapasitededirler. Sonuçta geçtiğimiz yıl eğitim-öğretim açısından kayıp bir yıldır. Bu kayıp zamanı gelecek yıllara yayıp TELAFİ etmek daha yararlı olur. Bu dönemde devlet okullarının kapalı, özel okulların açık oluşu da gelecekte yapılacak SINAV’lar için ayrıcalıklı bir durum yaratmış olduğu da bilinmelidir. Salgın kısıtlamaların gölgesinde sürüyor. Tam açılma olmasa da kısmen açılmayı tam kabul edip bir anda açıldık ve de saçıldık. Görüyoruz maskeler takılı ama mesafeler kısaldı. Sırt sırta, omuz omuza ve kucak kucağayız şu günlerde. Ve hijyene de tam anlamıyla dikkat etmiyoruz. Önceleri her yerde gördüğümüz dezenfektan şişeleri boş boş yüzümüze bakıyor İnanın bir çoğumuz GAMSIZIZ. Heyyy millet!. Bu salgın daha bitmedi. Kökü kazınmadı. Düşünülen seviyeye gelemedik. AŞI’lama bütün hızıyla sürüyor. Önceleri yeterli aşı yok diye serzenişte bulunanlar şimdilerde aşıları irdelemeye başladılar. Deniyor ki AŞI ismi ne olursa olsun insanımıza mutlaka yarar sağlamaktadır. Aşılanan insan sayımız neredeyse 30 milyonu aştı. Bu rakamın 60-70 olması durumunda salgının azalabileceği ve gelecekte de üstesinden gelinip normal yaşama döneceğimiz aşikardır. Şimdi onu bunu bahane etmeden gidin sıranız geldiğinde aşınız olun. “BİZİM ÇOCUKLAR” bu kez bizleri üzdü. Avrupa kupası maçında oynadığımız İtalya maçı morallerimizi bozdu. Takımımızı tanıyamadık. Bunlar bizim çocuklar olamaz dedik. Hani balık otu yutmuş balıklar gibi gerçek kimliklerini ortaya koyamadılar. Morale ihtiyacımız olduğu bir anda karalar bağladık. Ama eğitimde olduğu gibi bununda telafisi var. Şimdi kalan iki maçımızı BAKÜ’de oynayacağız. Telafiyi burada yapmalıyız. İki maçta alınacak puanlar bizi üst tura taşıyacaktır. Umutsuzluğa yer yok BİZİM  ÇOCUKLAR bu işleri önceden da yaptılar ve şimdi de yapacaklardır. Güveniyoruz. Haydi çocuklar.. Bu maçlara damgasını vuran Danimarkalı oyuncu Erisen’in yaşadığı olay oldu. Maçın 42. dakikasında yere yığılan oyuncu kısa sürede yapılan müdahale ile yaşama döndürüldü. Milyonların gözü önünde acı içinde bir olay yaşandı. Şükür ki kayıp olmadı. Ama yaşadığımız bir kaybımız var. İlçemizin Derbent köyünden öğretmen Ahmet ULUDAĞ’ın eşi Münevver hanımı kaybettik. uzun yıllar verdiği yaşam mücadelesini başaramadı. Işıklarda uyusun. Bilesin ki, sizi geç tanıdım MİNE (Münevver) kardeşim cismen gittiniz ama ismen yüreklerde yaşayacaksınız. Bu arada öğrencilerin de öksüz kaldı... bilesin… Yaşamımızda her şeyin telafisi oluyor da ÖLÜM’e ne yazık ki, ne çare var ne telafi. Sağlığımızın kıymetini bilip yaşama sıkı sıkıya tutunmak asıl olan. Güzel ve sağlıklı bir yaşamınız olsun.