Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

TELE-SEYİR

Matbaa ülkemize Avrupa’dan 100 yıl sonra geldi. Televizyon da yine keza çok uzun yıllar sonra bizlerin seyrine sunuldu. Gençlik yıllarımızın tek seyir aracı sinemadan sonra televizyon ile tanıştık. İlk etapta aklıma vizon-tele filmindeki replik aklıma geliyor “Zeki Müren’de bizi görecek mi?” Bir kasabaya yıllar sonra gelen bu teknoloji harikası kutu dünyayı izlememize vesile oldu. İlçemize de gelişi bir hayli geç olmasına rağmen, gelir gelmez bir çok aile bununla tanıştı. Hatırladığım ilk yıllarında, paket yayınlar kısıtlı imkanlar ile ulaşıyordu bizlere. Sabah İstiklal Marşı’yla açılış, gece 11 -12 gibi İstiklal Marşı’yla kapanış. Bir çok insanın kapanış esnasında İstiklal Marşı’nı izlerken hazırola geçişi hafızlarımızda kaldı. Bizim eve de televizyon 70'li yıllarda girdi. Ajans haberleri babamın idi. Diziler ise annem ve onun tele-safirlerine aitti. İlk yılların unutulmaz dizileri akşam saatlerinde evimize dolan bayan misafirler tarafından sessizce ve dikkatlice izlenirdi. Yer kapmak isteyenler daha bizim akşam sofrasında iken sessizce gelir seyir alanında yerlerini alırlardı. En müdavim Ümmügülsüm yengeydi. Annem ona Ümmülügüssün derdi. Yemek vakti geldiğinde annem onu sofraya buyur ederdi. Ama o da çekinirdi. Eğer farklı bir yemek varsa hemen ekmek arası yapar takdim ederdi. Diğer izleyenlerimiz Hayriye teyze, Rüveyda anne, Lütfiye yenge, paçalı Halime teyze, bakkal Kamil’in hanımı, zaman zaman mahallenin anne annesi ve sık olmasa da diğer komşular dizi saatlerini kaçırmazlardı. Ama sonraki zamanlarda Yamyam Şükrü amca da televizyon alınca telesafirlerimizde belli bir azalma oldu. Ve zamanla çoğu komşular da televizyon alma imkanına kavuşunca misafirlerimizi kaybettik. Yıllar dizi izlemekle değerleniyordu. Dallas dizisi favori idi. Amerika’nın geniş bir ailesinin maceraları ile kendimizi avutmaya ve içimizden kendimizi o yaşantıya adapte etmeye çalışıyorduk. Bu dizin sonunu öğretmen evinde izlerken dramatik bir sahnede bazı abilerimizin gözyaşlarına boğulduğunu bile görmüştük. En çok beğendiğim KÖKLER dizisi yıllarca sürmüştü. Yalan rüzgarı, Mavi ay, Kaçak, Cozbi ailesi- izlediğimiz önemli dizilerdi. Yerli dizilerin yapımıyla kendimizi de onların içinde gördük. Mahallenin muhtarları, kaynanalar, bizim aile çiçek taksi, bizimkiler, baba evi unutulmazlar arasındaydı. Asmalı konak-kınalı kar ve ikinci bahar iz bırakanlar arasındaydı. hele pazar günleri yayınlanan filmler mutlaka izlediklerimizdendi. Yarışmalar hiç kaçırmadığımız ve eğlence programları mutlaka izlediklerimiz arasındaydı. Müzik programları ne olursa olsun izlenirdi. Çok sık olmasa da yayınlanan yerli filimler kaçırılmazdı. Sizlerle ilk etapta aklımıza geliveren dizileri anımsattım. Bunların dışında çizgi filmler bile aile boyu dikkatle izlediklerimiz arasındaydı. Eğlence ve yarışmalar ayrı bir lezzet katıyordu. En hoşlandığımız ise yıl başı programlarıydı. Neredeyse tüm popüler sanatçılar birer ikişer şarkı-türküleriyle bizleri mutlandırırlardı. Bir de tam gecenin yarısında çıkan dansözlerin gösterisi zevkle izlenirdi. O günlerde yadırganmayan bu gösteriler yıllar geçmesine rağmen şimdilerde yadırganır olmuştu.. İlk başlarda anlattığım gibi haber ajansları babamın vazgeçemediği programdı. Mükemmel Türkçeleriyle spikerler, yurttan-dünyadan haberleri paylaşırlardı. Hava durumu yaşantımıza yön verirdi.. Evet, tek kanal yayınlarından sonra televizyon kanal sayıları hızla çoğaldı. Bu gün sayıları yüzleri aşan kanallar bulunmaktadır. Ne yalan söyleyeyim o eski lezzetleri bulmak, o lezzetlere ulaşmak pek mümkün değil. Yanlış anlaşılmasın ama şimdi bazı kanal programları insanları televizyon izlemekten bıktırdı. Tabiri caizse GINA geldi. Evlilik programları-yemek-biri bizi gözetliyor gibi toplumu rencide edici yayınlardan bıkkınlık geldi. Ben şahsen uzun yıllar dizi izlemekten usandım ve artık izlememeye başladım. Hatırladığı en son dizi YEŞİL DENİZ oldu. ”televizyon da ilk kez” cümlesiyle başlayan TÜRK filmlerinin de bilmem kaçıncı kez ekrana geldiğini söylemeye gerek yok. O yüzlerce kanal dediklerim de aklınıza gelen bir çok TÜRK filmini bile onlarca kere yayınlamaktan usanmadılar. Ve TRT ilk yıllardakinin aksine neredeyse onlarca kanal ile yayın yapmasına rağmen geçmiş yılların kalitesine ulaşamadı. Ne kadar uğraşıp TARİHİ diziler yapılsa bile reytingleri yükseltemedi. Bizlerin yaktığı elektrik kilovatlarına paralel cebimizden paraları tahsil etseler de beğenimizi kazanamadılar. Son zamanlarda kanallar sık sık sahip değiştirmeye başladı. Yaşanılan ekonomik sıkıntılar onları da vurdu. Hemen hemen her izleyenin dikkatlerinden kaçmayan “SATIŞ” televizyonları her türlü yiyecek-içecek-bal-çarşaf yorgan yastık-ve alternatif tıp bitkisel ilaçlarını pazarlamaktan adeta usanç getirdiler. Sabahtan akşama sadece MÜZİK yayınları ilk izlendiğinde hoşa gider görünse de sık sık yayınlandıkça ööö hale geldiler. Bazı kanallarda iki hatayı bul parayı kazan türündeki yayınlar insanları kolay kazanmaya yöneltmekte ama aslında kimseye para dağıtmamaktadırlar. Yayınlarını ülke dışından bir frekans ile yayınlayanlar denetimden kaçarak uygunsuz yayınlara devam etmektedirler. Sonuç.. Eyyy. tvler biraz daha emek vererek kültür sanat ve eğitim amaçlı yayınlara yönelmelisiniz. Taklitler ve paket programlar yerine halkı mutlandıracak, umutlandıracak yayınlara imza atmalısınız. Yaparsanız ne ala. Yapmazsanız siz bilirsiniz… diyebiliyorum...
Ekleme Tarihi: 22 Ocak 2019 - Salı

TELE-SEYİR

Matbaa ülkemize Avrupa’dan 100 yıl sonra geldi. Televizyon da yine keza çok uzun yıllar sonra bizlerin seyrine sunuldu. Gençlik yıllarımızın tek seyir aracı sinemadan sonra televizyon ile tanıştık. İlk etapta aklıma vizon-tele filmindeki replik aklıma geliyor “Zeki Müren’de bizi görecek mi?” Bir kasabaya yıllar sonra gelen bu teknoloji harikası kutu dünyayı izlememize vesile oldu. İlçemize de gelişi bir hayli geç olmasına rağmen, gelir gelmez bir çok aile bununla tanıştı.
Hatırladığım ilk yıllarında, paket yayınlar kısıtlı imkanlar ile ulaşıyordu bizlere. Sabah İstiklal Marşı’yla açılış, gece 11 -12 gibi İstiklal Marşı’yla kapanış. Bir çok insanın kapanış esnasında İstiklal Marşı’nı izlerken hazırola geçişi hafızlarımızda kaldı. Bizim eve de televizyon 70'li yıllarda girdi. Ajans haberleri babamın idi. Diziler ise annem ve onun tele-safirlerine aitti. İlk yılların unutulmaz dizileri akşam saatlerinde evimize dolan bayan misafirler tarafından sessizce ve dikkatlice izlenirdi.
Yer kapmak isteyenler daha bizim akşam sofrasında iken sessizce gelir seyir alanında yerlerini alırlardı. En müdavim Ümmügülsüm yengeydi. Annem ona Ümmülügüssün derdi. Yemek vakti geldiğinde annem onu sofraya buyur ederdi. Ama o da çekinirdi. Eğer farklı bir yemek varsa hemen ekmek arası yapar takdim ederdi. Diğer izleyenlerimiz Hayriye teyze, Rüveyda anne, Lütfiye yenge, paçalı Halime teyze, bakkal Kamil’in hanımı, zaman zaman mahallenin anne annesi ve sık olmasa da diğer komşular dizi saatlerini kaçırmazlardı. Ama sonraki zamanlarda Yamyam Şükrü amca da televizyon alınca telesafirlerimizde belli bir azalma oldu. Ve zamanla çoğu komşular da televizyon alma imkanına kavuşunca misafirlerimizi kaybettik.
Yıllar dizi izlemekle değerleniyordu. Dallas dizisi favori idi. Amerika’nın geniş bir ailesinin maceraları ile kendimizi avutmaya ve içimizden kendimizi o yaşantıya adapte etmeye çalışıyorduk. Bu dizin sonunu öğretmen evinde izlerken dramatik bir sahnede bazı abilerimizin gözyaşlarına boğulduğunu bile görmüştük. En çok beğendiğim KÖKLER dizisi yıllarca sürmüştü. Yalan rüzgarı, Mavi ay, Kaçak, Cozbi ailesi- izlediğimiz önemli dizilerdi. Yerli dizilerin yapımıyla kendimizi de onların içinde gördük. Mahallenin muhtarları, kaynanalar, bizim aile çiçek taksi, bizimkiler, baba evi unutulmazlar arasındaydı. Asmalı konak-kınalı kar ve ikinci bahar iz bırakanlar arasındaydı. hele pazar günleri yayınlanan filmler mutlaka izlediklerimizdendi. Yarışmalar hiç kaçırmadığımız ve eğlence programları mutlaka izlediklerimiz arasındaydı. Müzik programları ne olursa olsun izlenirdi. Çok sık olmasa da yayınlanan yerli filimler kaçırılmazdı.
Sizlerle ilk etapta aklımıza geliveren dizileri anımsattım. Bunların dışında çizgi filmler bile aile boyu dikkatle izlediklerimiz arasındaydı. Eğlence ve yarışmalar ayrı bir lezzet katıyordu. En hoşlandığımız ise yıl başı programlarıydı. Neredeyse tüm popüler sanatçılar birer ikişer şarkı-türküleriyle bizleri mutlandırırlardı. Bir de tam gecenin yarısında çıkan dansözlerin gösterisi zevkle izlenirdi. O günlerde yadırganmayan bu gösteriler yıllar geçmesine rağmen şimdilerde yadırganır olmuştu..
İlk başlarda anlattığım gibi haber ajansları babamın vazgeçemediği programdı. Mükemmel Türkçeleriyle spikerler, yurttan-dünyadan haberleri paylaşırlardı. Hava durumu yaşantımıza yön verirdi..
Evet, tek kanal yayınlarından sonra televizyon kanal sayıları hızla çoğaldı. Bu gün sayıları yüzleri aşan kanallar bulunmaktadır. Ne yalan söyleyeyim o eski lezzetleri bulmak, o lezzetlere ulaşmak pek mümkün değil. Yanlış anlaşılmasın ama şimdi bazı kanal programları insanları televizyon izlemekten bıktırdı. Tabiri caizse GINA geldi. Evlilik programları-yemek-biri bizi gözetliyor gibi toplumu rencide edici yayınlardan bıkkınlık geldi.
Ben şahsen uzun yıllar dizi izlemekten usandım ve artık izlememeye başladım. Hatırladığı en son dizi YEŞİL DENİZ oldu. ”televizyon da ilk kez” cümlesiyle başlayan TÜRK filmlerinin de bilmem kaçıncı kez ekrana geldiğini söylemeye gerek yok. O yüzlerce kanal dediklerim de aklınıza gelen bir çok TÜRK filmini bile onlarca kere yayınlamaktan usanmadılar.
Ve TRT ilk yıllardakinin aksine neredeyse onlarca kanal ile yayın yapmasına rağmen geçmiş yılların kalitesine ulaşamadı. Ne kadar uğraşıp TARİHİ diziler yapılsa bile reytingleri yükseltemedi. Bizlerin yaktığı elektrik kilovatlarına paralel cebimizden paraları tahsil etseler de beğenimizi kazanamadılar.
Son zamanlarda kanallar sık sık sahip değiştirmeye başladı. Yaşanılan ekonomik sıkıntılar onları da vurdu. Hemen hemen her izleyenin dikkatlerinden kaçmayan “SATIŞ” televizyonları her türlü yiyecek-içecek-bal-çarşaf yorgan yastık-ve alternatif tıp bitkisel ilaçlarını pazarlamaktan adeta usanç getirdiler. Sabahtan akşama sadece MÜZİK yayınları ilk izlendiğinde hoşa gider görünse de sık sık yayınlandıkça ööö hale geldiler. Bazı kanallarda iki hatayı bul parayı kazan türündeki yayınlar insanları kolay kazanmaya yöneltmekte ama aslında kimseye para dağıtmamaktadırlar. Yayınlarını ülke dışından bir frekans ile yayınlayanlar denetimden kaçarak uygunsuz yayınlara devam etmektedirler.
Sonuç.. Eyyy. tvler biraz daha emek vererek kültür sanat ve eğitim amaçlı yayınlara yönelmelisiniz. Taklitler ve paket programlar yerine halkı mutlandıracak, umutlandıracak yayınlara imza atmalısınız. Yaparsanız ne ala. Yapmazsanız siz bilirsiniz… diyebiliyorum...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.