Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

KAZANMAK İÇİN NE YAPTINIZ?

Cumhuriyetimizin 100. yılında yapılan seçimler pazar günü tamamlandı. 2. tura kalan seçimin sonucu bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zaferiyle tamamlanmış bulunuyor. 23 yıldır iktidarda olan ve bu süreç içinde defalarca girdiği seçimleri bir şekilde kazanan Erdoğan ve Akparti’yi kutlamak, açıkçası şarttır. Her kim ne derse desin bizim neslimizden önceki yıllarda olan ve bizim somut olarak yaşadığımız ve şahit olduğumuz bir başarıdır bu!... Şimdi elbette; çaldı, oyları değiştirdi, manüplasyon yaptı, devletin gücünü, yargısını, hukukunu, polisini, askerini, imamlarını, memurlarını, medyayı ve benzeri bir sürü faktörünü kullandı, tabii ki olacak diyeceksiniz. Bir noktaya kadar haklısınız ama bu durum zaten ortada olan ve bilinen bir durumdu. Sizler yoksa seçimlere bunları bilerek, bu şartlara göre hazırlanmadınız mı? Şayet öyle ise yanlış yapmışsınız. Bak kardeşim, bunca senedir girdiğiniz seçimlerde siz kaybetmeseniz de Erdoğan ve partisi kazandı. İşin acı gerçeği ise sizin seçimi kazanmanız, Erdoğan’ın ve Akparti’nin kaybetmesi seçimi kaybetmesine bağlı... Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de muhalefet bir çok taktik hatası yaptı. Artık bunu muhalefet olarak değil de ittifaklar olarak tanımlamamız gerekiyor.  Yani seçimi kaybeden Millet İttifakı olduğu için hepsini bir eleştirmekte kaçınılmaz olacaktır. Bir kere en başta ittifakların kurulmasında yanlışlar vardı. En sert şekilde eleştirilen yüzde sıfırbeş potansiyelli bir partiye altın tepsinin içinde 10 milletvekili hediye edilmesi büyük bir siyasi hatadır. Kalkıp bir şekilde partisinden ayrılan Muharrem İnce’yi yanına alamayan bir lider, diğer küçük partileri kar bellemiştir. İkincisi ilk seçimde çöken bir seçim bilgi işlem sisteminde neden böyle bir hata yapıldığıdır. Üçüncü olay rakiplerinin terör örgütleriyle beraberlik suçlamasını çürütememek, dördüncüsü gerçek ya da doğru rakibin saldırılarına birebir cevap verememektir. Beşinci ve en önemli hata kırsal kesimlerde, köylerde ve mezralarda HALKA İNEMEMEK en önemli açıklardan birisidir. Köylere, köylünün kabulleneceği şekil ile giderek, köylünün anlayacağı dile konuşup, siyaseti köylünün anlayacağı dilde anlatamamaktır. Daha olmadı, kızmadan, bıkmadan, usanmadan bir daha anlatmak, tekrar anlatmak, yeniden anlatmaktır kendini. Ama olmadığını, kimsenin cahil (!) denilen kesimle uğraşmak istemediğini, oralardan gelecek oya ihtiyaç olunmadığını; kısacası halka inilememenin başarılamadığını herkes de biliyor. Bir de şu topal ördek muhabbeti var!... Erdoğan, partisi ve ekibi seçim sürecinde tüm kanallara dağılarak bir şeyler anlattılar. Melesa, 14 Mayıs’taki milletvekilliği seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın milletvekillerinin çoğunu aldığını, meclis çoğunluğunu ele geçirdiklerini, olaki bir olumsuzlukla Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığını kazansa bile mecliste çoğunluk sağlayamadığı için çalışamayacağını, tabiri caizse tekerine taş konacağını belirttiler. Buna karşılık muhalefetten tek bir ses, tatmin edici bir açıklama hiç duymadım, görmedim. Oysa Kılıçdaroğlu veya sözcüsü Ekrem İmamoğlu’nu, Mansur Yavaş’ı veya Yılmaz Büyükerşen’i yanına alarak büyükşehir belediyelerinde de aynı durumun olduğunu ancak belediye başkanlarının tıkır tıkır çalıştıklarını anlatmaları lazımdı. Zira Yılmaz Büyükerşen’in bile başarılı dört dönemlik belediye başkanlığının ilk üç döneminde belediye meclisinde muhalefet partilerinin çoğunlukta olduğunu, her şarta rağmen başkanın çok başarılı bir şekilde çalıştığını anlatmaları, ıspatlamaları gerekiyordu. Yapamadılar, beceremediler. Diğer taraftan deprem bölgelerine yapılan yardımlara rağmen kendi taraflarına oy çıkmadığına laf eden küçük bir kesimin partiyle ve millet ittifakıyla alakaları olmadığını izah edemediler. Hatay’da bile haritanın sarı renge dönüşmesine katkı sağladılar. Yüz televizyon kanalının doksanında yapılan suçlamalara 2-3 kanalda cevap vererek tabana inemeyeceklerini hiç düşünmediler. Kendini ifade edememek zor bir durum, ama siyasetçi isen de bunu başarman gerekiyor. Yani tekrar üzülerek söylüyorum ki; Erdoğan’ın karşısında kazanmak için ne yaptığınızı sorgulamanız gerekiyor. Unutmayın, aksi halde yukarıda iddia ettiğim gibi seçimleri sizin kazanmanız imkansız, rakiplerinizin seçimi kaybetmeyi istemeleri (!) gerek!...
Ekleme Tarihi: 30 Mayıs 2023 - Salı

KAZANMAK İÇİN NE YAPTINIZ?

Cumhuriyetimizin 100. yılında yapılan seçimler pazar günü tamamlandı. 2. tura kalan seçimin sonucu bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zaferiyle tamamlanmış bulunuyor.
23 yıldır iktidarda olan ve bu süreç içinde defalarca girdiği seçimleri bir şekilde kazanan Erdoğan ve Akparti’yi kutlamak, açıkçası şarttır. Her kim ne derse desin bizim neslimizden önceki yıllarda olan ve bizim somut olarak yaşadığımız ve şahit olduğumuz bir başarıdır bu!...
Şimdi elbette; çaldı, oyları değiştirdi, manüplasyon yaptı, devletin gücünü, yargısını, hukukunu, polisini, askerini, imamlarını, memurlarını, medyayı ve benzeri bir sürü faktörünü kullandı, tabii ki olacak diyeceksiniz. Bir noktaya kadar haklısınız ama bu durum zaten ortada olan ve bilinen bir durumdu. Sizler yoksa seçimlere bunları bilerek, bu şartlara göre hazırlanmadınız mı? Şayet öyle ise yanlış yapmışsınız.
Bak kardeşim, bunca senedir girdiğiniz seçimlerde siz kaybetmeseniz de Erdoğan ve partisi kazandı. İşin acı gerçeği ise sizin seçimi kazanmanız, Erdoğan’ın ve Akparti’nin kaybetmesi seçimi kaybetmesine bağlı...
Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de muhalefet bir çok taktik hatası yaptı. Artık bunu muhalefet olarak değil de ittifaklar olarak tanımlamamız gerekiyor. 
Yani seçimi kaybeden Millet İttifakı olduğu için hepsini bir eleştirmekte kaçınılmaz olacaktır.
Bir kere en başta ittifakların kurulmasında yanlışlar vardı. En sert şekilde eleştirilen yüzde sıfırbeş potansiyelli bir partiye altın tepsinin içinde 10 milletvekili hediye edilmesi büyük bir siyasi hatadır. Kalkıp bir şekilde partisinden ayrılan Muharrem İnce’yi yanına alamayan bir lider, diğer küçük partileri kar bellemiştir. İkincisi ilk seçimde çöken bir seçim bilgi işlem sisteminde neden böyle bir hata yapıldığıdır. Üçüncü olay rakiplerinin terör örgütleriyle beraberlik suçlamasını çürütememek, dördüncüsü gerçek ya da doğru rakibin saldırılarına birebir cevap verememektir. Beşinci ve en önemli hata kırsal kesimlerde, köylerde ve mezralarda HALKA İNEMEMEK en önemli açıklardan birisidir. Köylere, köylünün kabulleneceği şekil ile giderek, köylünün anlayacağı dile konuşup, siyaseti köylünün anlayacağı dilde anlatamamaktır. Daha olmadı, kızmadan, bıkmadan, usanmadan bir daha anlatmak, tekrar anlatmak, yeniden anlatmaktır kendini. Ama olmadığını, kimsenin cahil (!) denilen kesimle uğraşmak istemediğini, oralardan gelecek oya ihtiyaç olunmadığını; kısacası halka inilememenin başarılamadığını herkes de biliyor.
Bir de şu topal ördek muhabbeti var!...
Erdoğan, partisi ve ekibi seçim sürecinde tüm kanallara dağılarak bir şeyler anlattılar. Melesa, 14 Mayıs’taki milletvekilliği seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın milletvekillerinin çoğunu aldığını, meclis çoğunluğunu ele geçirdiklerini, olaki bir olumsuzlukla Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığını kazansa bile mecliste çoğunluk sağlayamadığı için çalışamayacağını, tabiri caizse tekerine taş konacağını belirttiler. Buna karşılık muhalefetten tek bir ses, tatmin edici bir açıklama hiç duymadım, görmedim.
Oysa Kılıçdaroğlu veya sözcüsü Ekrem İmamoğlu’nu, Mansur Yavaş’ı veya Yılmaz Büyükerşen’i yanına alarak büyükşehir belediyelerinde de aynı durumun olduğunu ancak belediye başkanlarının tıkır tıkır çalıştıklarını anlatmaları lazımdı. Zira Yılmaz Büyükerşen’in bile başarılı dört dönemlik belediye başkanlığının ilk üç döneminde belediye meclisinde muhalefet partilerinin çoğunlukta olduğunu, her şarta rağmen başkanın çok başarılı bir şekilde çalıştığını anlatmaları, ıspatlamaları gerekiyordu. Yapamadılar, beceremediler.
Diğer taraftan deprem bölgelerine yapılan yardımlara rağmen kendi taraflarına oy çıkmadığına laf eden küçük bir kesimin partiyle ve millet ittifakıyla alakaları olmadığını izah edemediler. Hatay’da bile haritanın sarı renge dönüşmesine katkı sağladılar. Yüz televizyon kanalının doksanında yapılan suçlamalara 2-3 kanalda cevap vererek tabana inemeyeceklerini hiç düşünmediler. Kendini ifade edememek zor bir durum, ama siyasetçi isen de bunu başarman gerekiyor.
Yani tekrar üzülerek söylüyorum ki; Erdoğan’ın karşısında kazanmak için ne yaptığınızı sorgulamanız gerekiyor. Unutmayın, aksi halde yukarıda iddia ettiğim gibi seçimleri sizin kazanmanız imkansız, rakiplerinizin seçimi kaybetmeyi istemeleri (!) gerek!...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
O bir banaz'lı
(19.06.2023 20:44 - #252)
Öncelikle şunu belirteyim. Halka İNMEK tabiri bir defa yanlış cümledir. Devletin omurgası milleti küçümsemek, yukardan bakmaktır. Oysa partiler ve vekiller adı üstünde halkın vekilidir. Vekil yada parti üst değil halki. Üstün olduğunu belirtmek isterim. Burada ana muhalefetin en büyük ayıbı ve hatası olduğununda altını çizeyim. Konunun geneline itafen ise şunu diyebilirim. Sayın Erdal bey sizinde belirttiğiniz üzre muhalefet kazanmak için hemen hemen pek bir şey yapmadı. Yaparmış gibi görünüp zorlu bir enkaz devralmak istemedi. Öyle bir enkaz ki altından kalkmak için 1923 zihniyeti gerekir. Osmanlı'nın 500 milyon dolar borcunu kapatıp bütün satılmış devlet fabrikalarin yeniden elde edilmesi, milli birlik şuuru. Bunları yeniden yapabilmek; yeniden bir Atatürk düşüncesinde birleşebilmekle mümkün olur. Ama ana muhalefette ve diğer hiç bir partide bu mümkün görünmüyor. Atatürk ve anlayışı sadece tarihte kaldı ve günümüz partileri sadece bunun adı arkasında saklı kaldı.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
O bir banaz'lı
(19.06.2023 20:44 - #253)
Öncelikle şunu belirteyim. Halka İNMEK tabiri bir defa yanlış cümledir. Devletin omurgası milleti küçümsemek, yukardan bakmaktır. Oysa partiler ve vekiller adı üstünde halkın vekilidir. Vekil yada parti üst değil halki. Üstün olduğunu belirtmek isterim. Burada ana muhalefetin en büyük ayıbı ve hatası olduğununda altını çizeyim. Konunun geneline itafen ise şunu diyebilirim. Sayın Erdal bey sizinde belirttiğiniz üzre muhalefet kazanmak için hemen hemen pek bir şey yapmadı. Yaparmış gibi görünüp zorlu bir enkaz devralmak istemedi. Öyle bir enkaz ki altından kalkmak için 1923 zihniyeti gerekir. Osmanlı'nın 500 milyon dolar borcunu kapatıp bütün satılmış devlet fabrikalarin yeniden elde edilmesi, milli birlik şuuru. Bunları yeniden yapabilmek; yeniden bir Atatürk düşüncesinde birleşebilmekle mümkün olur. Ama ana muhalefette ve diğer hiç bir partide bu mümkün görünmüyor. Atatürk ve anlayışı sadece tarihte kaldı ve günümüz partileri sadece bunun adı arkasında saklı kaldı.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.