Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

ATATÜRK VE CUMHURİYET ONUR VE GURUR

Daha henüz 9 yaşındaymışım, tarih 1973 yıllarıydı. Elbette ki Ekim ayıymış. Okullarda, resmi dairelerde, çarşılarda hummalı bir koşuşturma var. Dokuz yaşında, 2. sınıftaki bir çocuğun gözünde Cumhuriyet Bayramı bilinci falan yok. İşte ancak okuma-yazmayı sökmüşsün, sabah okula geldiğinde ilk olarak andı okuyorsun, bu kadar!.. O yıl Cumhuriyetin 50. yılıymış. Çocuk olmama rağmen dimağımıza işlemiş, “Müjdeler var, yurdumun toprağına taşına, Erdi Cumhuriyetim, elli şeref yaşına!”... Bir lider çıkıyor, yokluktan, yoksulluktan, savaştan, parasızlıktan çıkan hatta “ülke” bile denemeyecek bir topluluğu düşmandan kurtarıyor, düşmanı işgal ettiği topraklardan kovuyor ve bir devlet kuruyor. Bugün bile insana “imkansız” dedirten bir girişim. Olması için mucizelerin cirit attığı bir cesaret. İşte bu cesaretin, yüreğin, aklım ve bilimin adı ATATÜRK!. Mustafa Kemal Atatürk... Atatürk’ün askeriyeye girişinin ardından 1905 yıllarında yüzbaşı olmasıyla başladı, yönetim şekli ve adı “Cumhuriyet” olan bir devlet kurma fikri. Bizlere; “hemen gemiye bindi, Samsun’a çıktı, bir kaç ilde, bir kaç kongre yaparak insanları yanına aldı ve kalktı Cumhuriyeti ilan etti” gibi gelen sürecin ne kadar zorlu, ne kadar güç olduğunu anlatmak imkansız. Bunu anlamak için yaşamak lazım. Genç yüzbaşı Mustafa’nın ne kadar baskı altında kaldığını, oradan oraya sürüldüğünü, ülkenin kurtulması ve yeni bir devlet kurması için nelerle boğuştuğunu tasvir bile edemeyiz. Ayrıca geçmişten günümüze yapılan belgesellerde, filmlerde, kitaplarda da ne kadar anlatılsa inanın zor anlarız. Zira bugün için anlamayanlar, ona düşman olanlar, elinden geldiğinden daha fazla kötüleyenler, ismini bile utanmadan, sıkılmadan kasıtlı olarak Ke-mal diye vurgulayarak söyleyenler hiçbir şeyden nasibini alamamış düşman kalıntısı olarak görülmektedir. Gerçekten de yoklukların arasından çekip çıkarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş bir lidere, devlet adamına saygı duymamak nasıl açıklanabilir ki!... Cumhuriyeti kurup ülkeyi kurtardı. Aradan 10 yıl geçince genç Cumhuriyetin 10. yılını, ardından 50. yılı ve bir asırlık çınar olunca da 100. yılını gururla kutlama şerefine eriştik. 10. yılını görüp yaşamasak bile 50. ve 100. yılı görmek bize yeter. Bu yıl yurdumuzun her bir köşesinde eşsiz törenlere tanık olduk. İnsanlar ellerine bayraklarını alarak törenlere koştu, Cumhuriyete koştu, Ata’sına koştu. Atatürk’ün “En büyük bayramdır” dediği Cumhuriyet bayramının sevinciyle evlerini, işyerlerini, arabalarını bayraklarla donattı. Demek ki bu sevda bitmemiş, hiç bitmeyecek. Atamızın dediği gibi, “"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” dediği gibi Türkiyemiz al bayrağıyla, Cumhuriyetiyle, Atatürk sevgisiyle daha nice yıllar yaşayacak.  Evet, Atatürk’ün en büyük eseri Cumhuriyet... Bunu yaşayıp görmek ve 100. yılına ulaşmak büyük onur, büyük gurur. Bizlerin bu gururu yaşamamıza vesile olan başta Büyük önder, eşsiz lider, büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk ile durmadan, yılmadan ülkesi için çalışmış, canını, kanını vermiş bütün silah arkadaşlarına, cephede savaşmış, şehit olmuş, gazi olmuş Mehmetçiklere minnettarlığımız hiç bitmeyecek. Ruhları şad, mekanları cennet olsun...
Ekleme Tarihi: 31 Ekim 2023 - Salı

ATATÜRK VE CUMHURİYET ONUR VE GURUR

Daha henüz 9 yaşındaymışım, tarih 1973 yıllarıydı. Elbette ki Ekim ayıymış. Okullarda, resmi dairelerde, çarşılarda hummalı bir koşuşturma var. Dokuz yaşında, 2. sınıftaki bir çocuğun gözünde Cumhuriyet Bayramı bilinci falan yok. İşte ancak okuma-yazmayı sökmüşsün, sabah okula geldiğinde ilk olarak andı okuyorsun, bu kadar!..
O yıl Cumhuriyetin 50. yılıymış. Çocuk olmama rağmen dimağımıza işlemiş, “Müjdeler var, yurdumun toprağına taşına, Erdi Cumhuriyetim, elli şeref yaşına!”...
Bir lider çıkıyor, yokluktan, yoksulluktan, savaştan, parasızlıktan çıkan hatta “ülke” bile denemeyecek bir topluluğu düşmandan kurtarıyor, düşmanı işgal ettiği topraklardan kovuyor ve bir devlet kuruyor.
Bugün bile insana “imkansız” dedirten bir girişim. Olması için mucizelerin cirit attığı bir cesaret. İşte bu cesaretin, yüreğin, aklım ve bilimin adı ATATÜRK!. Mustafa Kemal Atatürk...
Atatürk’ün askeriyeye girişinin ardından 1905 yıllarında yüzbaşı olmasıyla başladı, yönetim şekli ve adı “Cumhuriyet” olan bir devlet kurma fikri. Bizlere; “hemen gemiye bindi, Samsun’a çıktı, bir kaç ilde, bir kaç kongre yaparak insanları yanına aldı ve kalktı Cumhuriyeti ilan etti” gibi gelen sürecin ne kadar zorlu, ne kadar güç olduğunu anlatmak imkansız. Bunu anlamak için yaşamak lazım.
Genç yüzbaşı Mustafa’nın ne kadar baskı altında kaldığını, oradan oraya sürüldüğünü, ülkenin kurtulması ve yeni bir devlet kurması için nelerle boğuştuğunu tasvir bile edemeyiz.
Ayrıca geçmişten günümüze yapılan belgesellerde, filmlerde, kitaplarda da ne kadar anlatılsa inanın zor anlarız. Zira bugün için anlamayanlar, ona düşman olanlar, elinden geldiğinden daha fazla kötüleyenler, ismini bile utanmadan, sıkılmadan kasıtlı olarak Ke-mal diye vurgulayarak söyleyenler hiçbir şeyden nasibini alamamış düşman kalıntısı olarak görülmektedir.
Gerçekten de yoklukların arasından çekip çıkarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş bir lidere, devlet adamına saygı duymamak nasıl açıklanabilir ki!...
Cumhuriyeti kurup ülkeyi kurtardı. Aradan 10 yıl geçince genç Cumhuriyetin 10. yılını, ardından 50. yılı ve bir asırlık çınar olunca da 100. yılını gururla kutlama şerefine eriştik. 10. yılını görüp yaşamasak bile 50. ve 100. yılı görmek bize yeter.
Bu yıl yurdumuzun her bir köşesinde eşsiz törenlere tanık olduk. İnsanlar ellerine bayraklarını alarak törenlere koştu, Cumhuriyete koştu, Ata’sına koştu. Atatürk’ün “En büyük bayramdır” dediği Cumhuriyet bayramının sevinciyle evlerini, işyerlerini, arabalarını bayraklarla donattı. Demek ki bu sevda bitmemiş, hiç bitmeyecek. Atamızın dediği gibi, “"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” dediği gibi Türkiyemiz al bayrağıyla, Cumhuriyetiyle, Atatürk sevgisiyle daha nice yıllar yaşayacak. 
Evet, Atatürk’ün en büyük eseri Cumhuriyet... Bunu yaşayıp görmek ve 100. yılına ulaşmak büyük onur, büyük gurur.
Bizlerin bu gururu yaşamamıza vesile olan başta Büyük önder, eşsiz lider, büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk ile durmadan, yılmadan ülkesi için çalışmış, canını, kanını vermiş bütün silah arkadaşlarına, cephede savaşmış, şehit olmuş, gazi olmuş Mehmetçiklere minnettarlığımız hiç bitmeyecek. Ruhları şad, mekanları cennet olsun...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.