Bu mübarek ay dün başlayan oruçlarla geldi. 11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerif, yine o nadide havasıyla 29 gün bizimle olacak. Akşam üzerleri ortalığı saran sıcak ve taze pide kokusuyla, evlerdeki yemek telaşıyla, camilerdeki huzur veren hareketliliğiyle ve sahurdaki mahmur halde bizleri yemek için uyandırışıyla hoş geldi. Ramazan ayında insanlara oruç tutmaları emredilmiş. Ancak birincisi sağlıksal, ikincisi keyfi olarak oruç tutanların sayısında bir hayli azalma var. İşin aslı 17-18 saat oruç tutabilmekte her babayiğidin harcı değil. Ama azmettikten sonra zor bir şey de değil. Herkes oruç tutmayabilir. Bu durum kişinin kendi meselesi. Ama oruç tutmayanların tutanlara ve oruca saygı göstermesi mutlaka olması gereken bir durumdur. Hiç kimse başkalarını oruç tutmaları veya tutmamaları için zorlayamaz. Dinimizde “ibadette gizli, kabahatte gizli” denildiği üzere oruç tutanın asabi tavırlarla sağa sola saldırmaması gerektiği bilinmelidir. Diğerlerinin ise “Allah’ın bildiğini kuldan saklamam” diyerek ulu orta sigarayı tellemesi, orta yerde bir şeyler yiyip içmesi doğru değildir. Oruca ve oruçluya saygı dinimiz gereğidir. Oruç tutmanın dini yönünün yanında sağlık olarak faydalarını anlatmaya gerek yok. Şu gerçek ki, hiç bir şey olmasa bir yıl boyunca mideye doldurduğumuz abur cuburu bir kenara bırakarak vücudumuzun nadasa çekilmesi bile çok faydalı bir olaydır. Ramazan ayının güzelliği hoşgörü, sevgi ve saygıdan geçmektedir. Lütfen bunu elden bırakmayınız.