Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

DARBE Mİ?

Türkiye Cumhuriyeti olarak baş belası bir girişimin, “darbe”nin eşiğinden döndük. Sözün ilk kelimesi; her ne olursa olsun, kimden gelirse gelsin darbe; demokrasiye, cumhuriyete, geleceğe konulmuş bir ipotektir, engeldir, adı üstünde “sert bir vuruş”tur. Türk Dil Kurumu’na göre darbe şöyle anlatılıyor. “Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi”. Ülkemizde birileri idareyi ele geçirmek, kendi fikirlerini uygulamak için bir girişimde bulunmuşlardır. Kim olursa olsun bunu desteklemek, tasvip etmek imkansızdır. Diğer taraftan net bir şekilde darbeler oldum olası en ağır yumruğunu sol kesime vurmuştur. Bu iddiaya göre ülkemiz-de yapılan ihtilal ve darbelerin hepsinin ortalamasında yüzde 60 sol kesim, yüzde 30 sağ ve geri kalanı orta düşüncede olan insanlar olumsuz olarak etkilenmiştir. Diğer taraftan ise darbeyle ilgili cevaplanması gereken bir dünya soru işareti vardır. Bu işte BİN yanlışlık var! Yapılan darbe girişiminde ele alınan bir ton karışık konu var. Örneğin sokaktaki vatandaşın söylediği ilk söz, “bu saatte darbe mi olur?”. Örneğin, boğazdaki köprülerin, havaalanının kapatılması saçmalığı! Mesela, uçakların saatlerce Ankara ve İstanbul üzerinde uçması, sağa sola rastgele ateş açması, darbeye kalkışanların kendi kafalarına göre hareket etmeleri, sivil halka karşı silahlı saldırıların olması vs. vs. vs. Bir de bu tarafa bakalım. Örneğin darbeyle ilgili TSK saat 16.00'da bilgi sahibi olarak uyarılarda bulunuyor. Ama her nedense Cumhurbaşkanı saat 20.00'de darbe girişiminden haberdar olduğunu belirtiyor. Bu aradaki 4 saatlik süreçte ne oldu da istihbarat bilgileri paylaşılmadı. Daha yüzlerce soru. Bu işte BİN yanlışlık var! Bir başka yanlış ise sokağa çıkmaları istenen vatandaşa ağır askeri silahlara, tanklara karşı temkinli olmaları konusunda uyarılar yapılmaması yanlışıdır. Hele hele halkın içinden kendini bilmeyenlerin ne olduğundan haberi olmayan oralara getirilmiş er ve erbaşın durumdan haberi olduktan sonra silahlarını bırakıp teslim olmalarından sonra yapılan saldırıların yanlışlığıdır. Açıkçası darbelere ve darbecilere sonuna kadar karşıyız ancak bu yanlışlara da karşıyız. Askerliğini yapan herkes bilir, kim ne derse desin, emir kulu masum askerlere yapılan saldırılar kabul edilemez. Onlar da yasalar önünde hesap vermelidirler. Yazının başlığında da demiştik: DARBE Mİ?.. Darbe denince ben konuşurum. 1980 darbesini hayatımızın baharında, gençliğimizin en güzel zamanında yaşadık. Yapılan yanlışları, çekilen acıları, edilen zulümleri, yakılan canları çok iyi biliriz. Ülkede yaratılan kasoun altında darbe hesabı yapan cuntacıları ve bunların suçlu suçsuz demeden masum insanlara yaptıklarını iyi biliriz. Eline yetki verilen rütbelilerin azrail kesilip, kendilerini kral ilan etmelerini iyi biliriz. Darbe deyince inanın hakkında çok rahat kitap yazılacak bilgiler var hala beynimizde. Ama bunları konuşmanın bir yararı kalmamıştır artık. Olan memlekete olmuştur, olan demokrasi ve cumhuriyete olmuştur. Olan halka olmuştur. Ve de yazık olmuştur. Gelelim yine bugüne... Bu olay ülkemizin onurunu zedelemiş, uluslararası görüntüsüne leke sürmüştür. Ekonomi zarar görmüş, insanlar galeyana gelmiş, yeni bir korku imparatorluğunun temelleri atılmıştır. Herkes demokrasinin nimetlerinden olduğunca yararlanıp, insanca yaşama olanağını elde ederken yine bu işte travmayı en uzun sürede atlatacak olan Cumhuriyet ve Demokrasidir. Ekonomik, siyasal itibar ve ulusal görüntümüz elbirliği ile biraz daha erken sürede düzeltilebilecek olanağa sahiptir. Darbe sonrası gelişmeler. Darbe sonrasında bir çok kurum ve kuruluşta açığa alınmalar, gözaltılar, tutuklamalar başlamıştır. Bunlar özellikle askeriyede olması gereken ve beklenen gelişmelerdir. Ama bunu fırsat bilip topyekün bir tırpanlamaya girişmekse amaç bu yanlıştır. Suçlu olan, huzuru bozan, demokrasiye kastedenler tespit edilip gereken cezalar verilebilir. Lakin sapla samanı birbirinden ayırmamız, toplumda masun insanlara yönelen infialden kaçınmalıyız. Sıkıyönetim veya OHAL gelir mi? Şimdi olanlardan sonra milletin gözü yarın yapılacağı belirtilen Y.A.Ş. ve Bakanlar Kurulu toplantısına çevrildi. Erdoğan’ın “ÖNEMLİ” olarak açıklayacağı kararlardan sıkıyönetim olmasa bile Olağanüstü Hal gelebileceği yönünde çağrışımlar var. Sonuç itibarıyla bu ülke ne şunların, ne bunlarındır. Canla, başla kurtarılıp Atatürk’ün kurup bizlere emanet ettiği bu vatan hepimizindir. Onun için birbirimize karşı düşmanlığın körüklenmesine izin vermeyip, vatanını seven bütün insanlar kenetlenerek birlik olmalıdırlar...
Ekleme Tarihi: 22 Temmuz 2016 - Cuma

DARBE Mİ?

Türkiye Cumhuriyeti olarak baş belası bir girişimin, “darbe”nin eşiğinden döndük. Sözün ilk kelimesi; her ne olursa olsun, kimden gelirse gelsin darbe; demokrasiye, cumhuriyete, geleceğe konulmuş bir ipotektir, engeldir, adı üstünde “sert bir vuruş”tur.
Türk Dil Kurumu’na göre darbe şöyle anlatılıyor. “Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi”.
Ülkemizde birileri idareyi ele geçirmek, kendi fikirlerini uygulamak için bir girişimde bulunmuşlardır. Kim olursa olsun bunu desteklemek, tasvip etmek imkansızdır. Diğer taraftan net bir şekilde darbeler oldum olası en ağır yumruğunu sol kesime vurmuştur. Bu iddiaya göre ülkemiz-de yapılan ihtilal ve darbelerin hepsinin ortalamasında yüzde 60 sol kesim, yüzde 30 sağ ve geri kalanı orta düşüncede olan insanlar olumsuz olarak etkilenmiştir.
Diğer taraftan ise darbeyle ilgili cevaplanması gereken bir dünya soru işareti vardır.
Bu işte BİN yanlışlık var!
Yapılan darbe girişiminde ele alınan bir ton karışık konu var. Örneğin sokaktaki vatandaşın söylediği ilk söz, “bu saatte darbe mi olur?”. Örneğin, boğazdaki köprülerin, havaalanının kapatılması saçmalığı! Mesela, uçakların saatlerce Ankara ve İstanbul üzerinde uçması, sağa sola rastgele ateş açması, darbeye kalkışanların kendi kafalarına göre hareket etmeleri, sivil halka karşı silahlı saldırıların olması vs. vs. vs.
Bir de bu tarafa bakalım.

Örneğin darbeyle ilgili TSK saat 16.00'da bilgi sahibi olarak uyarılarda bulunuyor. Ama her nedense Cumhurbaşkanı saat 20.00'de darbe girişiminden haberdar olduğunu belirtiyor. Bu aradaki 4 saatlik süreçte ne oldu da istihbarat bilgileri paylaşılmadı.
Daha yüzlerce soru. Bu işte BİN yanlışlık var!
Bir başka yanlış ise sokağa çıkmaları istenen vatandaşa ağır askeri silahlara, tanklara karşı temkinli olmaları konusunda uyarılar yapılmaması yanlışıdır. Hele hele halkın içinden kendini bilmeyenlerin ne olduğundan haberi olmayan oralara getirilmiş er ve erbaşın durumdan haberi olduktan sonra silahlarını bırakıp teslim olmalarından sonra yapılan saldırıların yanlışlığıdır.
Açıkçası darbelere ve darbecilere sonuna kadar karşıyız ancak bu yanlışlara da karşıyız. Askerliğini yapan herkes bilir, kim ne derse desin, emir kulu masum askerlere yapılan saldırılar kabul edilemez. Onlar da yasalar önünde hesap vermelidirler.
Yazının başlığında da demiştik: DARBE Mİ?..
Darbe denince ben konuşurum. 1980 darbesini hayatımızın baharında, gençliğimizin en güzel zamanında yaşadık. Yapılan yanlışları, çekilen acıları, edilen zulümleri, yakılan canları çok iyi biliriz. Ülkede yaratılan kasoun altında darbe hesabı yapan cuntacıları ve bunların suçlu suçsuz demeden masum insanlara yaptıklarını iyi biliriz. Eline yetki verilen rütbelilerin azrail kesilip, kendilerini kral ilan etmelerini iyi biliriz.
Darbe deyince inanın hakkında çok rahat kitap yazılacak bilgiler var hala beynimizde. Ama bunları konuşmanın bir yararı kalmamıştır artık. Olan memlekete olmuştur, olan demokrasi ve cumhuriyete olmuştur. Olan halka olmuştur. Ve de yazık olmuştur.
Gelelim yine bugüne...
Bu olay ülkemizin onurunu zedelemiş, uluslararası görüntüsüne leke sürmüştür. Ekonomi zarar görmüş, insanlar galeyana gelmiş, yeni bir korku imparatorluğunun temelleri atılmıştır.
Herkes demokrasinin nimetlerinden olduğunca yararlanıp, insanca yaşama olanağını elde ederken yine bu işte travmayı en uzun sürede atlatacak olan Cumhuriyet ve Demokrasidir. Ekonomik, siyasal itibar ve ulusal görüntümüz elbirliği ile biraz daha erken sürede düzeltilebilecek olanağa sahiptir.
Darbe sonrası gelişmeler.
Darbe sonrasında bir çok kurum ve kuruluşta açığa alınmalar, gözaltılar, tutuklamalar başlamıştır. Bunlar özellikle askeriyede olması gereken ve beklenen gelişmelerdir. Ama bunu fırsat bilip topyekün bir tırpanlamaya girişmekse amaç bu yanlıştır. Suçlu olan, huzuru bozan, demokrasiye kastedenler tespit edilip gereken cezalar verilebilir. Lakin sapla samanı birbirinden ayırmamız, toplumda masun insanlara yönelen infialden kaçınmalıyız.
Sıkıyönetim veya OHAL gelir mi?
Şimdi olanlardan sonra milletin gözü yarın yapılacağı belirtilen Y.A.Ş. ve Bakanlar Kurulu toplantısına çevrildi. Erdoğan’ın “ÖNEMLİ” olarak açıklayacağı kararlardan sıkıyönetim olmasa bile Olağanüstü Hal gelebileceği yönünde çağrışımlar var.
Sonuç itibarıyla bu ülke ne şunların, ne bunlarındır. Canla, başla kurtarılıp Atatürk’ün kurup bizlere emanet ettiği bu vatan hepimizindir. Onun için birbirimize karşı düşmanlığın körüklenmesine izin vermeyip, vatanını seven bütün insanlar kenetlenerek birlik olmalıdırlar...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.