Ülkemizde bir deprem oldu mu her şeyi bırakıp kafamızı o depreme odaklıyoruz. Uzun bir süre de o kabusla yatıp o kabusla kalkıyoruz. Ama anlayamadığımız ya da kabul edemediğimiz önemli bir konu deprem kabus mu, gerçek mi?...
Deprem bizler için, bizim ülkemiz için kabus değil tamamen gerçek bir durumdur. Zaten bunu kabullenemediğimiz için de bilmem kaç yıldır bu doğal afetle cebelleşip duruyoruz.
Peki deprem gerçek ama biz kabullenmediğimiz için işi Allah’a bırakıp binaları sağlam yapmıyoruz, fay hattı dediğimiz bilimsel bir haritadan bihaberiz.
Yani ev mi yapacağız, hiç teknik analizine bakmadan ilk ucuz bulduğumuz yerden kelepir bir arsa alıp üzerine üstün körü bir bina yapıp hemen başımızı sokuveriyoruz. Hem de yaparken, “Aman ustam fazla pahalı malzemeye bakmayalım, ucuz olsun da bizi sarsmasın” diye ortam yaratıyoruz. Ondan sonra da DEPREM bizi iyice SARSIYOR...
Sonra da bir deprem oldu mu ya Allah’a sığınıyoruz ya da bu gerçeğin halâ kabus olduğuna inanmaya çalışıyoruz. Ama binaları sağlam yapmayı, fay hattının nereden geçtiğini hiç düşünmüyoruz.
Bakınız yüzyıllardan beri depremden yüzbinlerce canlar gidiyor. Bir yerlerde ya da yakınımızda deprem oldu mu hemen tek katlı sağlam bir ev hayali kurup ölüm korkusuna çare arıyoruz. Evin çürük tek katlı olacağına 50 katlı sağlam olsun. Sen baştan önlemini al, gerisini ondan sonra Allah’a bırak!...
Bugün yine deprem konusuna nereden geldik. Malum, pazar günü Baıkesir Sındırgı’da 6.1 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Ve bu deprem neredeyse Ege Bölgesi’nin her yerinde hissedildi. Bunun üzerine Uşak’ta ve ilçemizde de yaklaşık 40-50 saniye beşik gibi sallandık.
Haritadan baktığımızda ilçemize kuş uçumu 150 km. mesafede olan Sındırgı, yolculukta 220 km. uzaklıkta. Depremin gücüne bakarsak 6.1'lik bir depremde 220 km’lik mesafeden bu kadar etkili oluyorsa 7 ve üzerindeki bir depremi hayal bile edemiyorum. Yani şu durumda gerçekten işimiz Allah’a kalmış!...
Bu işlerle ilgili bilim adamları, kahinler, dalkavuklar; yani herkes bir fikir, bir korku salıyorlar topluma. İşe bilimsel bakmak gerekirse yakın zamanda buralarda deprem olacağını bildiren yer bilimcilerine kulak vermek gerekiyor. Tamam, onları dinleyelim, dikkate alalım da ne yapacağız? Yani uzunca bir süredir “İSTANBUL DEPREMİ” konuşuluyor. Sizce bu konuda yeterince önlemler alınıyor mu? İşte birkaç çok kötü durumda olan yerler boşaltılıyor, yapılabilenler “kentsel dönüşüm” adı altında yenileniyor. Ancak yeterince ve tam anlamıyla bir çözüm sağlandığını düşünmüyorum. Bu olmayınca da dolapçı beygiri gibi dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz, değil mi?
Deprem konusunda beni endişeye düşüren başka bir gerçek de “yüzyılın felaketi” olarak değerlendirdiğimiz 9 ili yerle bir eden Maraş depremindeki yanlışlardır.
Malatya’dan gelen bir tanıdığımızla sohbet ediyoruz.
- “Oralarda durumlar nasıl, hayat normale döndü mü, yeni binalar yapılıyor mu” dedim.
- “Evet abi, her yer, her şey yenileniyor. Çoğu da bitmek üzere. Allah devletimize zeval vermesin” diyor.
Tabii ki Allah devletimize zeval vermesin, ondan bir nokta kadar farklı bir düşünce ve yorumumuz yok!
Devam ediyoruz:
- “Her şey iyi güzel de, eski yerleşim alanları ne oluyor, yani bir şahsın orada 1000 metrekarelik bir alanda evi, işyeri varsa yeni yapılan şehirde bu ölçü dikkate alınıyor mu?”
- “Yok abi, zaten yeni inşa edilen yerlerin çoğu eskilerinin olduğu yerlere yapılıyor. Yani öyle bir problem olmuyor”.
- “Peki eski yerler zaten fay hatlarının üzerinde olduğu için yıkılmadı mı, buraları yenileyince fay hattından kurtulmuş mu oluyoruz?”
- “Orasını bilmiyorum abi!”... diye yüzüme baktı kaldı.
Buna sizin bir cevabınız var mı?...