Uzun mücadeleler sonunca EYT’li olarak adlandırılan “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” nihayet emekli edildi. Kendileri yani emekli olanlar bu duruma çok sevindiler. Bizler, daha önceleri de belirttiğim gibi bu durumdan çok memnun olmadık. Zira şahsım 80'li yıllarda başlayan sosyal güvenceye rağmen 54, başka bir vatandaş 58 yaşında emekli olunca bu durumun haksızlığına vurgu yaptık. Tabii ki bu duruma karşı da EYT’den emekli olan çiçeği burnundaki tekavütler bizlere kızıp sinirlenmektedirler. Defalarca belirttiğim üzere bir ülkede emeklilik yaşı ve şartları oy derdi, seçim kazanma kaygısıyla zırt-pırt değiştirilirse bunun sonuçları ağır olur. Kılı kırk yararak her şeyin en küçük ayrıntısına kadar hesap eden Avrupa ülkeleri emeklilik yaşını 60-65'e laf olsun diye ya da keyfi için çıkarmamışlardır. Yine belirttiğim gibi bizim ülkemizde bu yaş 65 olmasın da örneğin erkeklerde 58, kadınlarda 55 olsun. Ancak 43 yaşında da emekli olan bir EYT’li hep kendisine, hem de diğer emeklilere maaş açısından olumsuz etki yapacaktır, lütfen bunu hesaba katınız. Sevgili EYT’den emekli olan kardeşim, bana kızma. Diğer emeklilerin, tabii ki 53-55 yaşında emekli olan bütün insanlar sizlere kızıyor. Çünkü sayısı 15 milyonu bulan emekli ordusunu külfet olarak gören iktidar, çalışanlara, asgari ücretliye, memur emeklisine zam verirken diğerlerine yapmadı. Bana inanmıyorsan sosyal medyaya şöyle bir göz gezdir, ne demek istediğimi kendin anla!... Bu arada sosyal medyada emeklilere VERİLMEYEN maaş artışları için çok fazla paylaşım yapılıyor. Bazıları kendisi de emekli olmasına rağmen “BETER OLUN” bedduaları okurken, diğerli 9 liradan 14 liraya çıkan ekmek için “50 LİRA OLSUN” nidaları atıyor. İşin doğrusu emeklilerin hakkını hakkınca arayacak bir kuruluş, bakanlık, sendika yok. Son günlerde sesini duyurmaya çalışan bazı emekli sendikaları da ne yazık ki haklarını aradıkları emeklilerden destek görmüyor. Elbette ne emekliden gelmeyen destek hükümetten de gelmiyor. Emekliler öz maaş, kök maaş hikayeleriyle üç kuruş maaşa mahkum bırakılıyor.  Ben açık ve net bir şekilde şunu sormak istiyorum. Bu ülkede enflasyon emekliye ayrı, çalışana ayrı, genel müdüre veya milletvekiline ayrı mı işliyor. Ya da bu saydıklarım domates, biber, ekmek, tavuk veya et haricinde birşeylerle mi besleniyor. Ya da onların soludukları hava başka yerden mi geliyor. Peki o zaman neden sürekli emekliler hep yok sayılıyor, sürekli üvey evlat muamelesi görüyor. Bir alt kademedeki memurun 28 bin lirayla zor geçineceğini hesap ediyorsunuz da en kısadan üç kişilik aileden oluşan bir emeklinin 7 bin 500 liraya geçinemeyeceğini bilemiyor musunuz? Bunca ateş pahası piyasaya rağmen, her gün gelen zam fırtınasına rağmen emekliye verilecek üç kuruşa olumsuz bakanlar, işveren tarafından ödenen asgari ücrette üçü-beşi aramayanlar, bir gecede milletvekili maaşlarına emekli maaşından kat kat fazla artış yapanlar ve de bu eşitsizliğe, haksızlığa sebep olanlarla seslerini çıkarmayanlar!.... Ne diyeyim ben size!... Bilerek ya da isteyerek hak-hukuk yiyorsanız, emekliyi açlığa, yokluğa gönderiyorsanız ne diyeyim... Gelir dağılımında adaleti sağlamak, ülkede barışı, huzuru, refahı sağlamaktır. Ama nerdeee!... Daha aradaki farkı azaltacaklarına her artışta daha da arayı açmaktadırlar. Üretime katkısı olmadığı düşünülenler adeta cezalandırılmak-tadırlar. Ama emeklilerin büyük oranının üç kuruş için yeniden çalıştığını da bilmezler. Bizim gibi az gelişmiş ülkelerde, üstelik de kişi başı milli geliri yetersiz olan, üretimde dışa bağlı kalan, samanı, mercimeği, fasulyeyi bile dışarıdan alan ülkeler bunun bedelini de elbette ağır olarak ödeyecektir. Bunun hesaplarını sizler yapmasanız bile ülkeyi yönetenlerin yapmaları zorunludur. Yapıp yapmamak ise sizin keyfinize bağlıdır. Ama bunun bir vebalinin olduğunu da bilmeniz gerekiyor. Bize büyüklerimiz her seferinde “aman sigortalı bir işin olsun da kısadan emekli ol” derlerdi. Bizler bunu hep duyduk ve dinledik, aynı zamanda uyguladık. Ama günün sonunda iktidardakiler yaptıklarıyla bize emekli “ol” yerine sanki “ÖL” diyorlar gibi geliyor bana!...