Diyanet İşler Başkanlığı’nın önceki hafta Cuma günü camilerde okunan hutbesi takdir topladı. Vatandaşlar Diyanet’in hutbesi için, “EN GÜZEL HUTBE” yorumunu yaptılar. Ancak devamında da hutbeyi kimleri kastederek hazırladığı da merak konusu oldu.
Bizim toplumumuzda çoğu zaman Atasözleri, tavsiyeler, öğütler sanırım yanlış anlaşılıyor. Zira bu tür söz ve öğütlerin amacı insanları iyiliklere, güzelliklere yönlendirmektir.
Şöyle bazı sözlere göz atalım.
Bakınız Japon atasözünde;
- Senin değilse alma,
- Doğru değilse yapma,
- Gerçek değilse söyleme
- Bilmiyorsan sus!..
Bizde ise;
- Bal tutan parmağını yalar,
- Devletin malı deniz, yemeyen domuz,
- Komşuda pişer, bize de düşer,
- Üzümünü ye, bağını sorma!...
Sosyal medyada çok izlenen ve oldukça ses getiren bu durumu bizim vatandaşlarımız acaba ters mi yorumluyor.
Ancak toplum her nedense Japonlara inat bizim ülkemizde söylenen sözlere uyuyor sanki. Ancak Diyanetin son hutbesine kimler uyar ya da tam tersini yapacak, bir süre bekleyince öğreniriz diye düşünüyorum.
Diyanetin hutbe şöyleydi;
"Kamu Hakkı Dokunulmazdır”
“Kamu malından haksız kazanç sağlayanlar için kıyamet günü ancak cehennem azabı vardır.”
Allah Resûlü (s.a.s) bu sözleriyle bizlere; kamu hakkını çiğnemenin Allah yolunda ölen bir kimsenin şehit olmasına engel olacak derecede büyük bir günah olduğunu haber vermektedir.
Aziz Müminler!
Kamu hakkı; ‘Hukukullah’tır; Allah’ın hakkıdır, Rabbimizin bizlere emanetidir. Bu emanete sahip çıkmak, Müslüman olmanın bir gereğidir. Kamu hakkına ihanet etmek; sadece bir haksızlık değil, aynı zamanda bir zulümdür.
Kamu malı ise; topyekûn bir milletin ortak menfaat alanıdır. Hiç kimse bu mallar üzerinde şahsi ve keyfi bir tasarrufta bulunamaz. Kamu malı; sadece hayatta olanların değil, henüz doğmamış çocukların, tüyü bitmemiş yetimlerin, bütün muhtaçların, garip gurebanın da hakkıdır. Kur’an-ı Kerim’de ‘Gulûl’ olarak isimlendirilen hazine, kamu, belediye, vakıf ve dernek mallarına el uzatmak; insanı dünyada zillete, ahirette büyük bir azaba sürükleyen ağır bir vebal, büyük bir günahtır. Nitekim Yüce Rabbimiz, “…Kim, kamu malına ihanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı, boynuna asılı olarak gelir...” buyurmaktadır.
Kıymetli Müslümanlar!
Kimi zaman görsel ve yazılı yayın organlarında gündeme gelen, kimi zaman dijital mecralarda dillendirilen, kimi zaman da insanlar arasında sohbet konusu olarak geçen kamu hakkı ihlallerini ve yüce dinimiz İslam’ın bu konuya bakışını bugün bir kez daha hatırlayalım.
HAZINEYE, VAKIFLARA, DERNEKLERE, KAMU KURUM VE KURULUŞLARINA AIT MENKUL VEYA GAYRIMENKULLERI ZIMMETE GEÇIRMEK, işgal etmek ya da vasıflarını değiştirerek gayr-i meşru kazanç sağlamak ateşten bir korla karnı doldurmaktır. Bu hususta Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in uyarısı gayet açıktır: “Hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.”
Hediye kisvesine bürünen her türlü çıkar ilişkisi, cehennem ateşinden bir parçadır. Dijital mecralarda, yazılı ve görsel medyada yalan ve yanıltıcı haberlerle manipülasyon yaparak kamuyu zarara uğratmak haramdır. Bir kişinin yapabileceği bir iş için birden fazla kişiyi işe almak kamu kaynaklarını israf etmektir. Torpil yapmak ve yaptırmak, adam kayırmak ve kollamak, gençlerimizin hayallerini çalmaktır. Bir takım kanuni boşluklardan yararlanıp adeta gayrimenkul mafyası oluşturarak kamunun ve şahısların malına haksız yere el koymak, sahte belgeler ve yalan beyanlarla bunları haksızca ele geçirmek haramdır, zulümdür.
ELEKTRIK VE SUYU KAÇAK KULLANMAK, toplumun tamamının malına el uzatmaktır, haramdır. Devletin; tarımda, hayvancılıkta ve ticarette verdiği destekleri amacı dışında kullanmak, kamu hakkını ihlal etmektir, günahtır. Daha fazla destek almak için olmayan tarlaları varmış gibi beyan etmek ya da vasıfsız tarlaları vasıflı göstermek, büyük bir haksızlıktır, zulümdür. Değeri düşsün diye çiftçinin ürününü tarlada bekleterek gerçek fiyatının altında almak, fiyatlar artsın diye karaborsacılık ve stokçuluk yapmak, haksız yere milletin malına el koymaktır, haramdır, günahtır.
İhtiyacı olmadığı halde SOSYAL YARDIM ALMAK, ailesinden kalan maaşı alabilmek için resmiyette boşanıp gerçekte birlikte yaşamaya devam etmek, ateşten gömlek giymektir. Naylon fatura ile vergi kaçırmak, sahte belgelerle mal beyanını düşük göstermek haramdır, günahtır. Engelli muafiyetinden yararlanılarak alınan aracı amacı dışında kullanmak, vergi imtiyazını istismar edip bunu bir rant kapısına çevirmek kamu hakkını gasp etmektir, haramdır.