Terör, ne yazık ki hala birinci sorunumuz. Her ne kadar ekonomik açıdan millet oldukça sıkıntılı olsa da terörün verdiği zararın telafisi çok ağır oluyor. Bakınız Diyarbakır’da, Lice’de, Ankara’da, İstanbul’da terör masum insanların canlarını aldı. Elbette kimse bu durumdan memnun değildir. Ancak bu kadar canlar gitti, bu kadar vurdumduymazlık olur mu? Ankara’da Kızılay vahşeti yaşandı. Suçsuz, günahsız onlarca insan yaşamını yitirdi. İşin ilginç tarafı ABD Büyükelçiliği vatandaşlarını bu tarihlerde Kızılay’a gitmemesi için uyardı. Bizimkiler hiç dikkate almadı. Emniyet suskun, MİT ortada yok, sorumlular sessiz. 27 kişi günahsız yere öldü, kınamalar, lanetlemeler işi halletti. Yine İstanbul için uyarılar geldi. Hainler burada da kanlı saldırıları gerçekleştirdi. Yine kınamdan başka hiçbir girişim yok... Oysa sayın Cumhurbaşkanı Fransa’ya ne demişti: “istihbaratını nerede, uyuyor mu?”... Ardından terör kanlı yüzünü Brüksel’de gösterdi. Burada da masum insanlar öldü. Elbette kınamalar falan yine yapıldı. Ama farklı bir görüntü vardı burada. Belçika'da Brüksel'i kana bulayan saldırıların ardından İçişleri Bakanı Jan Jambon, ardından Adalet Bakanı Koen Geens Başbakan Charles Michel'e istifasını sundu. Michel, iki bakanın talebini de reddetti. Bu, Belçika’daki tek saldırı ve bakanalar kendini sorumlu hissederek istifa etme onurluluğunu gösteriyor. Ya bizde? Devlet yetkilileri acaba MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı çağırıp istifasını falan istedi mi? Gel de kızma...