İnsanın her zaman doğruyu savunup gerçekçi olması lazım. İşine geldiğini yazıp söylemek ve işine gelmediğini görmezden gelmek dürüst insanların işi değildir. Onun için bir doğruyu savunurken doğru olduğunu gözünün içine bakarak vurgulamak, yanlışı savunurken yüzünüzün kızardığını göstermek gerekir.
Bugün de konumuz hani şu haftalardır bekledi-ğimiz "asgari ücret" oldu. Ülkemizdeki milyonlarca çalışanın işverenden alacağı aylık maaş 28 bin 75 lira olarak açıklandı. Sayın bakan düzeyinde yapılan açıklamayı dinlediğinizde "helal olsun yahu, şu 75'i bari vermeyin de bizim de size bir kıyağımız olsun" diyesi geliyor insanın.
Ayrıca sayın bakan kendi düzeyinde yaptığı açıklamada; "söz verdiğimiz gibi çalışanları enflasyona ezdirmedik" dedi. Baktım; televizyonlardan yapılan açıklamada insanların çoğunu bir gülme krizi almış. Aslında bu gülmenin altında da elbette bir hüzün, acı, üzüntü gizliydi. Çünkü gülenlerin çoğu ülkemizde açlık sınırının 30 bin lirayı bulduğunı, yoksulluk sınırının 97 bin lirayı aştığını çok iyi biliyordu.
Tabii bu arada sayın bakan ya da asgari ücreti belirleyenler ne yapsın ki?
Tüik güzel ülkemizdeki geçen ayın enflasyonunu babalar gibi % 0,87 çıkarmış ve açıklamıştı. Bunu 12 ile çarpıp yani 1 yıla oranladığımızda yine karşımıza babalar gibi 10,44 oranında bir enflasyon çıkıyordu. Artık herkesin dilinde bu oranın asgari ücretin açıklanmasından dolayı düşük çıkarıldığı konuşuluyor. Tüik böyle bir şey yapabilir miydi? Onu ben bilmem ama herkes çok iyi biliyor elbette. Hadi bunu da geçtik yine de yıllık % 32 gibi resmi bir enflasyon açıklaması var. Çalışanlara verilen zam oranı % 27 olarak belirlendi. Eee hani asgari ücretliler enflasyona ezdirilmeyecekti?... Şimdi koca sayın bakan milletin gözünün içine baka baka yalan mı söylüyor yani! Ben onu da sanmıyorum. Muhtemelen sayın bakana Tüik imzalı 2025 yılı enflasyonu % 26 çıktı falan diye kağıt mı verdiler ki!
Neyse biz işimize bakalım. Asgari ücret öyle ya da böyle bir şekilde açıklandı. Hem de yine sanki tepki olmasın diye akşam saatlerinde açıklandı. İşçi kesimi, sendikalar, muhalefet kısacası herkes yetersiz olduğu yönünde tepkili. Hatta Türk-İş Başkanı, "biz bu rakamı kabul etmiyoruz" diye anında açıklama yaptı. Artık sendika olarak kayıtlı işçilerinin maaşlarını almayacaklar mı yoksa üstünü cebinden mi ödeyecekler bilemiyoruz. Bizim bildiğimiz de asgari ücret yetersiz, az. Zira daha önceki yazılarımda da vurgulamıştım, 2-3 aydır piyasa ve market fiyatları öylesine yükseldi ki asgari ücrete gelen artışın net bir şekilde % 60-70 oranını aldı götürdü bile.
Ben yine yukarıda belirttiğim gibi bu konuda dürüst olmayı tercih ederim. Bana göre asgari ücret 15 bin lira olsa fazla, 35 bin lira olsa azdır. Zira 4-5 kişiye maaş ödeyen bir işveren olarak maaşlarını, sigortalarını ödemekte gerçekten zorluk çekiyorum. Ama koltuktan inip karşı sandalyeye oturduğumda da, "bu piyasa şartlarında 27 bin lirayla nasıl geçineceğim" diye kara kara düşünürüm. Elbette açıklanan bu ücrete uymak boynumuzun borcu ama bazı büyük işletmelere (!) çeşitli indirim, teşvik ve destekler olurken küçük esnaf, işletmeler ne yapacak? Nasıl çözecek sıkıntılarını gerçekten merak ediyorum. Hadi bizler mümkün olduğunca kendimizden, harcamalarınızdan fedakarlık yaparak bu şartlara uyacağız ama yine de kan kaybını küçük çaptaki işletmeler yaşayacak.
Peki bu böyle olmasa olmaz mı?
Piyasada enflasyon olmasa da, her işletme maaşlarını rahat rahat ödeyebilse de, şu asgari ücret en az 35 bin, emekli maaşı 25 bin olsa da, üst düzey özel memurlara aceleyle ve seyyanen gizliden gizliye verilmeye çalışılan 30 bin lira zam yerine kendi hak ettikleri artışı verseler daha güzel olmaz mı? Gelir dağılımı eşit olsa olmaz mı?
Bence güzel olur ama sanırım birileri insanların güzel şekilde, rahat biçimde yaşamalarını da istemiyorlar mı ACABA!...
