Son zamanlarda inanın on kişiden fazla vatandaş “yazmıyorsunuz” diye eleştiride bulundu. “Kardeşim şu ilçenin haline bak! memlekette ne doğru dürüst bir park yeri var ne de insanların rahat bir şekilde yürüyebileceği bir kaldırım. Nedir bu durum, siz bunları neden yazmıyorsunuz ki! Yoksa sizi de susturan birileri mi var!”... Eleştiri hatta şikayet aynen böyle. Elbette biz de kendilerine bu konuyu defalarca yazdığımızı ama bu işleri yapacak birimlerin yapmaması durumunda bizim böyle bir vizyonumuzun, görevimizin olmadığını bildiriyoruz. İnanın bazen bizler yazmaktan bıkıyoruz. Tabii bu arada, “Yaw yeter artık, sürekli aynı şeyleri niye yazıp duruyorsunuz ki; bakın işte yapmıyorlar. Demek ki biz böylesine layığız, bıktırıyorsunuz vallahi!” diyerek bizi de olumsuz olarak eleştiriyorlar. Bizler de her defasında bu işin, yazmanın, uyarmanın bizim görevimiz olduğunu ancak biz sadece yazmakla mükellef olduğumuzu belirtiyoruz, NAPALIM!... Aslında herkes kendi sorumlusu olduğu işi yani görevini layığıyla yapsa elbette böyle şeyler olmaz. Görevli kişi sadece ve sadece görevini yapacak ama tam hakkıyla, alacağı parayı helal ettirecek şekilde, her şey güllük gülistanlık olur. Ne yazık ki durumlar tam tersine gelişiyor. her şey istenilen şekilde olmuyor. Baştan da söylediğimiz gibi ilçemizin merkezi yerlerindeki cadde ve sokaklar resmen işgal altında. Bunlara da ilgili birimler hiç müdahale etmiyor, asla uyarmıyor. Hatırlayanlar vardır bir ara bu konuyla ilgili kaymakamlık ve belediye beraber hareket ederek bir denetim başlattılar. Ortalık bir anda düzeldi, kaldırımlar açıldı. Ancak üç gün sonra yine eski halini aldı. Çünkü tekrar denetleme, kontrol, uyarma olmadı. Bu işlerde işin gerçeği nedense kurumlar günah keçisi olmak istemiyorlar. Birisi mevzuat sıkıntı yaratabilir diye, diğeri hedef olmak istemediğinden ve oy kaybı olacak diye koyvermiş artık. Dağınıklık, düzensizlik, tertipsizlik bodoslama yokuş aşağı sallanmış gidiyor. Neden oluyor bilinmez ama bizlerde durumlar maalesef böyle! “Düzelir mi?” derseniz, elbette düzelir. Sadece dediğim gibi herkes görevini yapsa hiç bir sorun kalmaz ortada. Bakınız biz ne kadar eleştiri alsak da, birilerini kızdırsak da, ilk günah keçisi adayı olsak da görevimiz gereği yazıyoruz. Bundan sonraki durumlarda vatandaş bu işin takipçisi olmalıdır.  Bu problemi görenler, yaşayanlar ve bizlere iletenler hiç bir şey yapamasa gazetedeki bu yazıyı ilgili yerlere alıp götürüp bu konuyla ilgili ne yapıldığını sormalıdırlar. Onu da yapamıyorlarsa boşuna uğraşmanın anlamı yok!... Evet, görevini yapmak!... Önemli bir cümle, hassas bir kavram. Görevini tam olarak yapmayan kimse ne vatanını sevdiğinden ne de güzel bir yerde yaşamaktan bahsetmesin. Büyük Atatürk’ün bize söylediği sözü yazalım, herkes kendi açısından anlamını düşünsün... "Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır.”