Mahallemiz, ilçemiz, ülkemiz hatta dünya gitgide güzelliklerden uzaklaşıyor. Sadece bazı küçük guruplar kendi çapıyla dünyayı güzelleştirmeye çalışsalarda bu maalesef devede kulak kalıyor. Çünkü çoğumuz el birliğiyle “para” için kimseyi görecek durumda değiller.
Bizler kendi çapımızda ilçemizde iyi şeylerin yapılması için elimizden geldiğince gayret gösteriyoruz. Tabii ki bizim gibi aynı ideallerle Banaz için çalışan insanlar da yok değil. Ama bu yeterli olmuyor. Siyaset, menfaat ve kişisel çıkarlar üçgeni çoğu zaman ağırlık basıyor. Bu sebeple de istenilen sağlanamıyor.
Çoğu yerde olduğu gibi ilçemizde de her zaman siyasi torpille bir yerlere gelenler oluyor. Bu kişilerin çoğu da açık açık torpille geldiğini vurgulayarak, “sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diyerek kendisine dokunulmamasını, bir iş buyurulmamasını, kendisinin bulunduğu çalışmalarda kendisine fazla yüklenilmemesini; yani başkaları üzerine düşen görevleri kendisininkilerle birlikte yapmaları gerektiği, kendisinin eli arkasında ortalığı denetleme elçisi olduğunu vurgularlar.
Sanırım şimdi temiz duygu ve düşüncelerle, “Aaa böyle şey mi olur” demiyorsunuzdur. Yine vurgulayarak söylüyorum ki; bir çok yerde olduğu gibi ilçemizin en büyük, önemli kuruluşlarında da ne olarak bildiğimiz insanlar var. Yani ister makam sahibi olsun, ister olmasın kendilerini o kurumun sahibi olarak görebiliyorlar.
Lakin olmamalı, böyle bencil ve ahlaksız tavırları taşımamaları gerekir. Yani bir insan A partisi veya K partisi ile torpilli olarak bir yerlere gelmiştir. Artık bunlara şaşırmıyoruz. Dahası alıştık. Ancak o kişi torpille geldiği işte ya da makamında kendisini kral zandetmemelidir. Oraya torpille geldiyse orada torpilsiz insanların hakkını yediğini de düşünse de o işin hakkını vermelidir. Kendisine verilen görevi vicdanını zedelemeden dürüst bir şekilde yapmalıdır. En azından kendisi hakkında kötü düşünenlere karşı az da olsa bir savunması olsun, değil mi?
Belki de bizim yazdıklarımız, istediklerimiz saz, anlamayana davul zurna az!.. Tabii ki öyledir ama o şartlarda da bazı şeylerden şikayet etmemek gerekir. Bir memlekette siyaset, siyasi irade yaşamı rahatlaştırmıyor, güzelleştirmiyor, kötüleştiriyorsa o siyasilerden iyi olarak bahsetmek mümkün değildir. Zaten o siyasi iradenin amacı da insanları mutlu etmek, huzurlu yaşatmak, ülkeyi büyütüp geliştirmek değil midir?
Dünyayı güzelleştirmenin, doğayı korumanın yolu nedir desek size onlarca madde sıralayabiliriz. Ama bunu siyasi ortam için sorsak ne kimse cevap verebilir, ne de bir şey yapabilir. Çünkü o tarafın tek felsefesi; “GEMİSİNİ KURTA-RAN KAPTAN” mantığına göre hareket ederler. Yani dünya yansın umurlarında değildir. Sadece çocuğu, yeğeni, yakını hele bir yere işe girsin de gerisi ne olursa olsun diyenlerle doludur.
Gelin insanları siyaset esaretine sokmayın. Herkes başarısıyla, namusuyla, liyakatıyla hak ettiği işi yapsın, hak ettiği makama otursun. Herkes hak ettiğini alsın. Hak etmeyene “benim adamımdır, bizim partinin mensubudur” diyerek haksız yerel bir yerlere getirmeyin. Yoksa bu işin vebalini kimse ödeyemez.
Gelin insanlık adına güzel şeyler yapalım. Dünyayı kötü hale getirmeye kalkanlara karşı hep birlikte dur diyelim. Zaten dünyanın sonu gelecek, hiç olmazsa bizler buna SEBEP olmayalım.