Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

HALÂ MI İZLİYOR SUNUZ?

Ülkede çok şeyler değişti, çoookkk! "Tabii değişecek, herşey aynı mı kalacak?" diyorsunuz. Değişecek tabii de her değişim bizleri aptal yerine koymak için mi olur yahuuu! Olmamalı. Toplumun ahlâkı, yardımseverliği, hoşgörülü halinden eser kalmadı. Birisi başkasına yan baktı mı yandı, dik baktı mı yok oldu saysın kendini. Toplum gergin, insanlar huzursuz, gelecek mutsuz... O güzel, hoşgörülü, güzel ahlâklı insanlarımıza ne oldu? Kabadayı, acımasız hatta cani bir toplum olduk. Ama bizi sanki bilinçli olarak bu hale soktular. Aslında çoğumuz biliyoruz, bile bile lades diyoruz ama çoğumuz kapılmadan edemiyoruz bunlara... Özellikle son 20 yıldır bizleri aptal yerine koyan, uyuşturan, zamanı, bizleri camın önüne mahkum bırakan ekranlara değinmek gerek diye düşünüyorum. Eskiden saat 19.00'da açılıp, 24.00'te kapanan tek kanallı siyah beyaz günlerde devletin televizyonu tarafsızdı, adaletliydi. Ama seyirciye saygı ilk prensipleriydi. Hele hele rahmetli İsmail Cem döneminde altın çağını yaşamıştı TRT.. Asla ve asla Atatürk'e hakaret, Cumhuriyet’e düşmanlık, insanlara saygısızlık yapılmazdı bu kanalda... Güzelce film seyredilir, sinemalardaki gibi "10 dakika ara" dercesine bir reklam kuşağı olur, yayın kaldığı yerden devam ederdi. Bizleri aptal yerine koymazlardı o devirlerde... Şimdilerde RTÜK denen bir kuruluşun denetleme yetkisi olduğu halde, insanlar daha hızlı ve daha çok aptal yerine konulmaya devam ediliyor. Güya ahlâki değerlere ters düşen, yanlış olan, yalan olan konular, herşeyi maddiyat olarak gören bu denetleyicilere, zatıalilerine bildiriliyor, onlarda gereğini (!) yapıyorlar. Ne yapıyorlar? "Hııı, bak böyle yapıyor muşsun, hakkında şikayet var, şu 3 kuruş cezayı öde, bidaha yapma haaaaa!" deyip işi çözüyorlar. Ama Atatürk’e hakaret edenlere “düşünce özgürlüğü” diyerek arka çıkmayı da ihmal etmiyorlar. Peki sonrası ne oluyor derseniz, daha beter oluyor, çoğu durumda güçlüye yandaşlık yapan ve amaçları yüzde yüz para olan bu kuruluşlar insanları aptal yerine koymaya devam ediyorlar. Bir şekilde pay (!) adı altında vatandaşı haraca bağlamasına rağmen bazı yerlerden de vergi şeklinde para toplayan resmi kanallar, yandaşlık ve yağdanlıktan reklam kapan, istediğini koparan özel kanallar tekrar tekrar toplumun ahlâkını bozmaya, zamanını öldürmeye, insanların ahlâki değerlerine dinamit koymaya devam ediyorlar. Hepiniz biliyorsunuz, kanallarını (çok az kısmı hariç) saçma sapan dizilerle dolduran yayıncılar nahoş yayın prensiplerine devam ediyorlar. Bazı durumlarda, bazı ortamda mecburen gözünüze takılan bu saçma sapan dizilerde bir de reklam rezaleti seyrediyorsunuz. Diziye ara veriliyor, “şak!” diye reklam giriyor araya. Belki yarım saat süren reklamların ardından, başka bir dizi reklamı, sonrasında en az 15 dakikalık yeni bir reklam zulmü... Sonrasında hemen dizinin kaldığı yerinden 10 saniyelik bir sahneeeee... Veee, yeniden reklam.... Yine 10 dakikalık reklam gerginliği. “İyi bakalım herhalde sondur” diyoruz. Ehhh! dizi başlıyor. Hadiiii, dizi üç-beş dakika öne alınmış şekilde yeniden yayınlanmaya başlıyor. Pes doğrusu... Bazı yarışmalarda da aynı hikaye. "Yav dizilerden  kaçıyoruz, en azından yarışma izleyeyim de birazcık ufkumuz gelişsin, genel kültürümüze katkı olsun" diyorsun. Yav kardeşim bunlar da dizileri örnek almış, aynı lüzumsuzluğu yapmazlar mı? Allah sizi bildiği gibi yapsın deyip, kumandanın kırmızı tuşuna olanca gücünüzle basıp fırlatıyorsunuz masanın üstüne... Hadi bakalım, haberler ya da toz pembe yalanlarla veya ya yandaş gerilim yaratacak lüzumsuzluklarla; kadın cinayetleri, ölenler, kalanlar, şehitler, çocuk tacizleri, zamlar, zulümlerle dolu... Bu diziler insanları uyuşturucu kullanmış hale getiren geveze yapımlarla; reklamlar ise evinize, çocuğunuza alamayacağınız pahalı, lüks ürünlerle dolu. Yarışmalar tam sinir bozucu reklam aralarıyla dolu. Yani bütünüyle bizleri salak yerine koymaya devam ediyorlar... Eee! sizleri aptal yerine koymayı sürdüren bu zaman öldürücü lüzumsuzlukları izlemeye devam edecek misiniz? Edin o zaman....
Ekleme Tarihi: 24 Şubat 2020 - Pazartesi

HALÂ MI İZLİYOR SUNUZ?

Ülkede çok şeyler değişti, çoookkk! "Tabii değişecek, herşey aynı mı kalacak?" diyorsunuz. Değişecek tabii de her değişim bizleri aptal yerine koymak için mi olur yahuuu! Olmamalı. Toplumun ahlâkı, yardımseverliği, hoşgörülü halinden eser kalmadı. Birisi başkasına yan baktı mı yandı, dik baktı mı yok oldu saysın kendini.
Toplum gergin, insanlar huzursuz, gelecek mutsuz...
O güzel, hoşgörülü, güzel ahlâklı insanlarımıza ne oldu? Kabadayı, acımasız hatta cani bir toplum olduk. Ama bizi sanki bilinçli olarak bu hale soktular.
Aslında çoğumuz biliyoruz, bile bile lades diyoruz ama çoğumuz kapılmadan edemiyoruz bunlara... Özellikle son 20 yıldır bizleri aptal yerine koyan, uyuşturan, zamanı, bizleri camın önüne mahkum bırakan ekranlara değinmek gerek diye düşünüyorum.
Eskiden saat 19.00'da açılıp, 24.00'te kapanan tek kanallı siyah beyaz günlerde devletin televizyonu tarafsızdı, adaletliydi. Ama seyirciye saygı ilk prensipleriydi. Hele hele rahmetli İsmail Cem döneminde altın çağını yaşamıştı TRT..
Asla ve asla Atatürk'e hakaret, Cumhuriyet’e düşmanlık, insanlara saygısızlık yapılmazdı bu kanalda... Güzelce film seyredilir, sinemalardaki gibi "10 dakika ara" dercesine bir reklam kuşağı olur, yayın kaldığı yerden devam ederdi. Bizleri aptal yerine koymazlardı o devirlerde...
Şimdilerde RTÜK denen bir kuruluşun denetleme yetkisi olduğu halde, insanlar daha hızlı ve daha çok aptal yerine konulmaya devam ediliyor.
Güya ahlâki değerlere ters düşen, yanlış olan, yalan olan konular, herşeyi maddiyat olarak gören bu denetleyicilere, zatıalilerine bildiriliyor, onlarda gereğini (!) yapıyorlar. Ne yapıyorlar? "Hııı, bak böyle yapıyor muşsun, hakkında şikayet var, şu 3 kuruş cezayı öde, bidaha yapma haaaaa!" deyip işi çözüyorlar. Ama Atatürk’e hakaret edenlere “düşünce özgürlüğü” diyerek arka çıkmayı da ihmal etmiyorlar. Peki sonrası ne oluyor derseniz, daha beter oluyor, çoğu durumda güçlüye yandaşlık yapan ve amaçları yüzde yüz para olan bu kuruluşlar insanları aptal yerine koymaya devam ediyorlar.
Bir şekilde pay (!) adı altında vatandaşı haraca bağlamasına rağmen bazı yerlerden de vergi şeklinde para toplayan resmi kanallar, yandaşlık ve yağdanlıktan reklam kapan, istediğini koparan özel kanallar tekrar tekrar toplumun ahlâkını bozmaya, zamanını öldürmeye, insanların ahlâki değerlerine dinamit koymaya devam ediyorlar.
Hepiniz biliyorsunuz, kanallarını (çok az kısmı hariç) saçma sapan dizilerle dolduran yayıncılar nahoş yayın prensiplerine devam ediyorlar. Bazı durumlarda, bazı ortamda mecburen gözünüze takılan bu saçma sapan dizilerde bir de reklam rezaleti seyrediyorsunuz.
Diziye ara veriliyor, “şak!” diye reklam giriyor araya. Belki yarım saat süren reklamların ardından, başka bir dizi reklamı, sonrasında en az 15 dakikalık yeni bir reklam zulmü... Sonrasında hemen dizinin kaldığı yerinden 10 saniyelik bir sahneeeee... Veee, yeniden reklam.... Yine 10 dakikalık reklam gerginliği. “İyi bakalım herhalde sondur” diyoruz. Ehhh! dizi başlıyor. Hadiiii, dizi üç-beş dakika öne alınmış şekilde yeniden yayınlanmaya başlıyor. Pes doğrusu...
Bazı yarışmalarda da aynı hikaye. "Yav dizilerden  kaçıyoruz, en azından yarışma izleyeyim de birazcık ufkumuz gelişsin, genel kültürümüze katkı olsun" diyorsun. Yav kardeşim bunlar da dizileri örnek almış, aynı lüzumsuzluğu yapmazlar mı?
Allah sizi bildiği gibi yapsın deyip, kumandanın kırmızı tuşuna olanca gücünüzle basıp fırlatıyorsunuz masanın üstüne...
Hadi bakalım, haberler ya da toz pembe yalanlarla veya ya yandaş gerilim yaratacak lüzumsuzluklarla; kadın cinayetleri, ölenler, kalanlar, şehitler, çocuk tacizleri, zamlar, zulümlerle dolu...
Bu diziler insanları uyuşturucu kullanmış hale getiren geveze yapımlarla; reklamlar ise evinize, çocuğunuza alamayacağınız pahalı, lüks ürünlerle dolu. Yarışmalar tam sinir bozucu reklam aralarıyla dolu. Yani bütünüyle bizleri salak yerine koymaya devam ediyorlar...
Eee! sizleri aptal yerine koymayı sürdüren bu zaman öldürücü lüzumsuzlukları izlemeye devam edecek misiniz? Edin o zaman....
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.