Herkes yaşadığı kötü olaylar karşısında hatayı “hayat”a yükler, “hayat”ın acımasızlığına hayıflanır, “hayat”ı kahpelikle suçlar. Oysa hayat kişilere göre değişse de kendi halinde, görevini sürdüren bir olgudur. Bu hayat içerisinde insanlar doğar, büyür, yaşar ve ölür. Başa gelecek istisnalar haricinde hiç kimse bunu değiştirebilme becerisine sahip değildir. Yaşadığımız haftayı bazı üzücü olaylarla kapattık. Elbette her insanın yaşamını tamamlaması üzücüdür ama belirttiğimiz gibi bunu görmeyecek ve yaşamayacak insan yoktur. Hani klasikleşmiş olsa da “her nefis ölümü mutlaka tadacaktır” herşeyin en kısa ve en net özetidir. Biten hafta içerisinde emekli öğretmen Muhsin Özoğul’un vefatıyla üzüldük. Aynı site sakinlerinden olmamız ve ağabeyimin mesai arkadaşı olması sebebiyle iyi tanıdığımız, sevdiğimiz ve hiç kimseye zararı olmayan bir eğitimci idi. Çıktığı sonsuz yolculukta kendisine rahmetler dilerim. Cumartesi günü akşam saatlerinde yaşanan bir kazada ise gencecik kızını kazaya kurban veren güzel insan Çetin Yalçın’ın acısına ortak olduk. İlçe girişinde talihsiz bir kazanın kurbanı olan iki çocuk annesinin olayı içimizi daha da parçaladı. Çünkü genç anne, yola fırlayan çocuklarını kurtarmak için kendini feda etmişti. Çocuklarını geriye atmaya çalışırken bir tırın canını alacağını hiç düşünmemişti. Hayat acı, ama bu hayatın suçu değil. Aynı pazar gecesi Kızılcasöğüt kasabasındaki bir yangın, 30'a yakın koyun ve ineğin yanarak ölmesine sebep oldu. Normal bir insan için ha başka bir insan ölmüş, ha hayvan ya da ağaçlar, ormanlar. Hiç fark etmez. Hepsi canlı, hepsi dünyanın güzellikleri. Yangından kurtulan ve tüyleri yandığı için kapkara olmuş hayvanlara üzülmemek bir o kadar başka acı... Dünyanın anlamı yaşam ise sanırım mayası da acı... . * * * * İlçe genelinde özellikle dışarıdan gelerek konuşlanan ve halkın tabiriyle parayı silip süpüren zincir marketlere karşı yerel marketlere için bir destek gücü oluşturulması çabaları başlatıldı. Öncelikle serbest piyasa şartları gereği yasak olması beklenemez ama rekabet adaletinin de sağlanması gereklidir. Gerçekten de bakkallar, marketler ve yerel alışveriş merkezleri büyük zincir mağazalara karşı birebir rekabet etme şansları ne yazık ki imkansız. Ancak bu konuya karşı çözüm önerilerinin en başında gelen kota uygulamasının, yani bir sınır konulmasının da sağlanması çok zor değildir. Zaten üzerinde bu işin sorumluluğunu taşıyan birimlerin bunu yapması asli görevlerinden birisi. Konunun uzatılmadan, başka yerlere çekilmeden net bir şekilde bunun sağlanması isteniyor. Bu konudaki gelişmeleri daha ayrıntılı olarak sizlere aktaracağız. Sizler yaşama suç bulmadan bu önemli görevi hakkınca tamamlamaya çalışın. Acılardan uzak olarak...